Mehmet Ocaktan
Çağdaş dünyanın Müslümanlarının demokrasi konusundaki negatif bakışının, büyük ölçüde günümüz şartlarında İslam’ı değerlendirme ve yorumlamalarından kaynaklandığını görmek gerekiyor. Zira bugünün dünyasında yaşayan Müslümanların zihin dünyalarındaki İslam algısı, Asr-ı Saadet döneminin hiçbir yoruma tabi tutulmadan aynen bugün de yaşanması gerektiği inancına dayanmaktadır.
Oysa artık Asr-ı Saadet döneminde yaşamıyoruz. Dolayısıyla Hz. Peygamber’in çağımızdaki anlamıyla sosyal ve siyasal olaylar konusunda mesajlar verdiği beklentisi imkansız bir şeyin beklentisidir. Çünkü bugünün dünyasındaki insan hakları ve özgürlük gibi demokratik kavramlar dini bir niteliğe sahip değildir. Doğal olarak dini olmayan şeyleri açıklamak nübüvvetin özelliklerinden biri değildir. Aynı zamanda Nübüvvetin özelliği dini olmayan şeyleri de bildirmesi değildir. Bilakis ahlaken alçalmış insanın yaşamına nübüvvetin maneviyat ruhu aşılamasıdır. Bu şekilde, mümkün olan tek seçeneğimiz, üçüncü varsayımı kabul etmek ve İslam peygamberi dini ve siyasi özgürlüklerin bulunmadığı Hicaz’ın on dört asır önceki kültürel şartlarında tevhidi davetine insanları çağırmıştır, demek daha doğrudur. (Muhammed Müctehid Sebüşteri, Resmi Dini Söylemin eleştirisi, s. 276)
Elbette Hz. Peygamber insanlara, hakka-hukuka riayet edilmesini, adaletin tesisini, bireyin özgürlüğünün korunmasını ve zulmün önlenmesini emreden Kur’ani mesajı iletmiştir. Zaten her çağda yaşanılır bir dünya kurabilmek için bu evrensel mesajın temel ilkelerine ihtiyaç bulunmaktadır. Dolayısıyla İslam, çağdaş dünyada Müslümanların insan haklarına dayalı demokratik bir sistem kurmalarına mani değildir.
Meseleye insan haklarına dayalı bir yönetim temelinde baktığımızda, esas olanın insanların hak ve özgürlüklerine ne ölçüde riayet edildiğidir. Ancak buradan hareketle, günümüzdeki bazı İslamcı yaklaşımlarda olduğu gibi insan haklarına dayalı çağdaş demokratik bir sistemin zaten Kur’an ve Sünnette de var olduğu şeklindeki bir teze yaslanmak istenilen sonucu üretmeyecektir.
İslam’ın kapsamlı bir dindarlık anlayışını talep ettiğini dikkate aldığımızda, çağımızda özgürlük ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem inşa etmeden ahlaki meziyetleri ön planda tutan bir toplum oluşturmanın mümkün olmadığını görmek gerekiyor. Ortalama bir insanın Müslümanca yaşayabilmesi için ihtiyaç duyduğu özgürlük imkanlarının, totaliter ve diktatöryal rejimlerde mi, yoksa demokratik sistemlerde mi daha mümkün olduğuna bakmak bile meselenin anlaşılması için yeterli olacaktır.
Çünkü biliyoruz ki, totaliter ve diktatöryal eğilimi olan siyasi sistemlerin insan haklarıyla arası iyi değildir. Bu yüzden de bu sistemlerde insanın sahip olduğu iki temel hak olarak dini ve siyasi özgürlüklerden bahsedilemez. Ama demokrasiyle idare edilen demokratik sistemlerde insan hakları, özellikle de dini ve siyasi özgürlükler bütün uygulamaların esası olarak kabul edilir. (Resmi Dini Söylemin Eleştirisi, s. 281)
Hal böyleyken, çağdaş Müslüman dünyanın insanlarının özgürlük ve insan hakları problemlerinin çözümü için İslam’ın ilk dönem uygulamalarını aynen bugüne taşımak rasyonel bir yöntem değildir. Çünkü o günün siyasi, sosyal ve kültürel şartlarındaki uygulamalar, tarihin bir başka döneminin siyasal ve kültürel şartlarıyla oluşan devlet ve toplumlarda yaşayan insanların nasıl bir özgürlük ortamı oluşturacaklarına cevap verebilmesi mümkün değildir.
Klasik İslam siyaset kültürünün geçmiş dönemlerdeki uygulamalarına dayanarak oluşturacağımız yönetim modelinin adını ister “İslam devleti”, ister “Şeriat düzeni”, isterse meşruti yönetim koyalım; eğer yaşadığımız çağın şartlarını dikkate alarak hakka-hukuka ve hakkaniyete dayalı bir sistem inşa edemezsek, yaşanılır bir dünya kurmamız asla mümkün değildir. Bilelim ki bu tür bir zihniyet yapısıyla sadece totaliter rejimler üretebiliriz...
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025