Mensur Akgün
Amerika siyasetini beğenseniz de beğenmeseniz de önemli bir ülke.
Dünyanın en büyük siyasi, askeri ve ekonomik gücü. Üstelik kendini mükemmel görme, her dediğinin doğru olduğuna inanma gibi bir sorunu da var. Dünyayı değiştirebileceğini, daha doğrusu değiştirmesi gereğini düşünüyor. Kurucu babalarının ülkelerinin alın yazısı olarak gördüğü bu misyonu halkın da, yöneticilerin de geniş bir kesimi destekliyor. Bu nedenle de tehlikeli. Çünkü aklına gelen her yere müdahale ediyor.
Müdahaleleri bazen askeri, bazen ekonomik, bazen de diplomatik olabiliyor. İdeal bir dünyada onun gücünü dengeleyebilecek bir koalisyonun kurulması ya da devletlerin ve devletler topluluklarının müdahalelerine karşı çıkması beklenir. Ama dünya ideal değil. 5 bin yıllık diplomasi tarihine baktığımızda olacağı da yok. Belki bizden sonraki kuşaklar AB’nin tutarlı ve bütüncül dış ve güvenlik politikası geliştirdiğini, Amerika’nın karşısına denge unsuru olarak dikildiğini görür.
Rusya ve Çin derseniz bana sistemleri, rejimleri, güçleri gereği alternatif değillermiş gibi geliyor. Zaman zaman zorda kalan devletler için dayanak noktası olabilirler. Ancak icraatları dayanışmadan ziyade sızmaya, zafiyetten yarar çıkartmaya yönelik. Zaten ne Rusya, ne de Çin Amerika’yı Suriye’den ya da başka bir yerden çıkartabildi, Irak’a, Libya’ya müdahale etmesine engel olabildi. Yaptırımların yükünü hafifletse dahi ortadan kaldırmaları, uygulanmamasını sağlamaları bildiğim kadarıyla mümkün olmadı.
***
Bu yüzden Amerika dünyadaki pek çok devletin iyi geçinmek zorunda hissettiği bir ülke. Çok azı seviyor, siyasetine saygı duyuyor fakat iyi geçinmek için elinden geleni yapıyor. Amerika’nın menfaat olarak tanımladıklarına dikkat etmeye, açıktan ya da dolaylı yöntemlerle zamanın ruhuna, güç dengelerine, iç siyasetindeki dalgalanmalara göre önem sırası değişen menfaatlerine hassasiyet göstermeye çalışıyor. Birini ihlal ederse diğeriyle dengelemeye, hayati diye tanımladıklarına özen göstermeye çaba harcıyor.
Soğuk Savaş sırasında saf değiştiriyormuş görüntüsü verilmemesine, 11 Eylül sonrasında teröre karşı savaşta rol oynanmasına gayret ediliyor. Bazı dönemlerde Amerika için ekonomik çıkarlar, şirketlerinin menfaatleri, bazen de stratejik diye tanımlananlar dikkat edilmesi gereken hassasiyetlerin üst sıralarında yer alıyor. Liberal damarı kabardığında da demokrasi ve insan hakları gibi değerler ön plana çıkabiliyor. ABD’nin şimdiki ve muhtemelen bundan sonraki birincil önceliği ise İsrail ve onun iyiliği.
Trump ve yakın çevresi hiçbir yönetiminin olmadığı kadar İsrail yanlısı. Sadece yıllardır taşınması ertelenen Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımakla, Filistinlileri daha da küçük bir alana hapsedecek planı hazırlamakla kalmadılar, İsrail ile olan ilişkileri Amerika’ya olan yakınlığın, “sadakatin” ölçüsü haline getirdiler. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) İsrail’le diplomatik ilişki kurmayı bu yüzden kabullendi, Suudi Arabistan kendisi tarafından geliştirilen Arap Barış İnisiyatifi’ni bu yüzden öldürdü. Sırada belli ki Kosova, Sırbistan, Umman ve diğerleri var.
Bundan sonra gelecek yönetimlerin de aşılan eşiği geri getirmesi, Arap-İsrail dengesini gözetmesi imkansız. Araplar ortada denge diye bir şey bırakmadı, Filistin adına sürdürülen dayanışma BAE ve Suudi ortaklığıyla sona erdi. Biden da seçilse, Trump da seçilse değişen bir şey olmayacak, Filistin sorunu çözülürse çok büyük bir olasılıkla yeni tanımlanan parametreleri içinde çözülecek. Arapların evet dediğine Avrupa’nın hayır demesini beklemek de gerçekçi değil. Onların da direnci yakında kırılır.
***
Diğer yandan İsrail dostluğu sayesinde bu ülkelerin ABD’den her istediklerini alabileceği de tartışmalı. BAE şimdiden ilk hayal kırıklığını yaşadı bile. Çok istedikleri F-35 satışını İsrail’in Washington’daki lobisi marifetiyle bloke ettiği, bu nedenle de bazı üst düzey ziyaretlerin askıya alındığı söyleniyor. Foreign Policy gibi mecralarda F-35 satışının riskleri üstüne yazılar çıkmaya, yorumlar yapılmaya başladı. Dendiğine göre F-35’in teknolojisinin BAE üstünden Çin’e gidebilirmiş. Bir başka sorun da BAE pilotlarının F-35 gibi bir uçağı uçuramayacağıymış.
Oysa gerçek neden İsrail’in “dostu” dahi olsa bölgesindeki hiçbir devlete böylesi yüksek teknolojili silah sistemlerinin kaymasını kendi uzun erimli güvenliği için istememesi. Ben, BEA’nin F-35 almak için uğraşacağına, elindeki tüm imkanları kullanacağına, gerekirse İran ve belki Türkiye kartını oynayacağına eminim. Sonunda alamazlarsa da İsrail’le ilişkilerini normalleştirmiş olmalarından pişmanlık duymayacaklar, yıllardır var olan işbirliklerini pekiştirmenin yollarını arayacaklardır.
Tüm bunlardan bizim için çıkartılacak sonuç ne derseniz, karşımızdaki bölgesel bloğun kendi içinde yaşadığı sarsıntılara ve hayal kırıklarına rağmen giderek konsolide olduğu, sevmesek de menfaatlerimizi korumak amacıyla iyi geçinmek istediğimiz Amerika’nın ilişkilerinde İsrail konusunu giderek daha kuvvetle öne sürdüğü olur. Rusya’ya ya da Çin’e dayanmayacağımızı, NATO üyeliğimizi pazarlık unsuru olarak kullanamayacağımızı da eklerim. Daha başka şeyler de söyleyebilirim ama yerim yetmez. Sanırım en iyisi yaratıcı çözümler üretmemizin zamanının geldiğini, hatta geçtiğini bir kez daha vurgulamak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024