Merve Şebnem Oruç
Daha ortada Anayasa Değişikliği Teklifi'nin 'A'sı yokken başlamıştı pespaye suçlamalar ve niteliksiz tartışmalar. “Türkiye diktatörlük oluyor”, “'tek adam yönetimi' geliyor”, “rejim değişiyor” türü çarpık iddiaları uzun zamandır dinliyoruz. Üstelik muhalefet, Türkiye'nin bir darbe anayasasıyla yönetildiğini kendisi de söylüyor, sistemin sorunlu olduğunu kendileri de itiraf ediyordu. Ama yine de ne değişikliğe katkı sundu bugüne kadar ne de kendi değişiklik önerilerini kamuoyuyla paylaştı.
MHP, FETÖ'nün 15 Temmuz Kalkışması sonrası mevcut sistemin devlet içinde derin yapılara, paralel yapılanmalara nasıl kapı açtığını yaşayarak gördü ki, iktidar partisine destek vererek sistem değişikliğinin ve uzun yıllardır beklediğimiz yeni anayasa yapımının ilk adımını attı. CHP ise daha en baştan anayasa yapım sürecinin parçası olmayacağını söyleyerek kapıları kapattı, sonrasındaysa “Niye tartışmaktan kaçıyorsunuz? Nedir bu acele?” diye sormaya başladı. El insaf, kaç yıldır tartışılıyor bu konu? 80 darbesinden beri çok kez siyasi liderler seviyesinde de bu ihtiyaç dile getirilmedi mi? En azından 367 krizinden, 27 Nisan e-muhtırasından, 2007 Anayasa değişikliği referandumundan beri, Türkiye'de anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğuna, sistemin değişmesi gerektiğine dair lafta kalmayacak tartışmalar yaşanmadı mı? 2010 Anayasa değişikliği referandumundan sonra siyasi partilerden sivil toplum kuruluşlarına her yerde anayasa çalışmaları yapılmadı mı, taslak metinler oluşturulmadı mı?Cumhurbaşkanı'nın ilk kez halk tarafından doğrudan seçildiği 2014 seçimlerine çeyrek kala, seçim sonrası fiili durum tartışmalarının kaçınılmaz olarak yaşanacağı, ikili durumun yönetim krizlerine yol açacağı ve sistem değişikliğinin kaçınılmaz hale geleceği apaçık ortadayken, her şeye muhalif olan muhalefet, Başbakanlık koltuğunda otururken de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna geçtiğinde de Recep Tayyip Erdoğan'a 'diktatör' demenin, 'tiran' lafını dilinden düşürmeyen FETÖ'yle 17-25 Aralık sonrası ittifak etmenin, HDP'yle 'birlikte iyi sallamanın' ötesinde, bu ihtiyaçla ilgili olarak, hakikaten soruyorum, yapıcı bir eleştiri, alternatif bir fikir ortaya koydu mu?
Tartışmaya gerçekten niyeti olan aradan geçen bunca zaman içerisinde kamuoyu önünde tartışma açardı, ortaya argümanlarını koyardı, kendi değişiklik önerilerini ileri sürerdi. Bugüne kadar geçen onca zaman içinde boş ithamlarla uğraşıp alternatif üretmeyenlerin, çalışıp kafa patlatmaktansa çözümleri çıkmaz ayın son Çarşambasına ertelemeyi tercih edenlerin, bugün diğerlerini acelecilikle suçlamaya hakkı var mı?
Hadi diyelim, sistem değişikliğine karşısın ama mevcut vesayet düzeninin devam etmesini de istemiyorsun, yahu arkadaş, değişikliğin 1. maddesine bari 'Evet' de ki, millet riyakarlığını görmesin. Teklifin 1. maddesi, Anayasa'nın yargı yetkisini kime verdiğinin belirtildiği 9. Maddeyi düzenlemiyor mu? “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” ifadesi, “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” şeklinde değiştirilmiyor mu? Yargının tarafsız olmasına 1. turda bu meclisin 132, 2. turda ise 140 vekili nasıl ret oyu verebilir ve ondan sonra adil, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan bahsedebilir ki?
Anayasa komisyonundan Meclis Genel Kurulu'na zorba çocuklar gibi kavga, arbede çıkararak, kürsü işgal ederek, kendini kürsüye zincirleyerek ve bu tür kepazeliklerin 'anayasal hak' olduğunu iddia ederek mevcudu korumaya çalışanlar, acı ama gerçek, bu sayede ideolojik propagandadan öteye gitmeyen tembel siyasetçiliği muhafaza edip ülkeyi yönetme işini vesayetçi kurumlara bırakmaya devam etmek istiyor; can çekişen vesayetçi düzene hayat öpücüğü vermeye çalışıyor. Çünkü yeni sistem, iktidardakinin iktidarını koruması, muhalefettekinin iktidar olabilmesi için siyasetçilerin hiç olmadığı kadar daha aktif siyaset yapmak zorunda kalmasını, daha çok çalışmasını, daha çok kafa patlatmasını, vizyoner ve yenilikçi olmasını, rekabetçiliği, icrayı ve işi beraberinde getiriyor. İdeolojik değil nitelikli muhalefet gerektiriyor. Buna ayak uyduramayanların zaman içinde hem Meclis'ten hem de Türkiye siyasetinden silineceği apaçık görünüyor.
Zira halk, yeni anayasal sistemle istediğini başa getiriyor, istemediğini tarihe gömüyor. Üstelik, her şeyin üzerinde sınırsız yetkiye sahip ancak küçükten büyüğe hiçbir imzasından sorumlu olmayan Cumhurbaşkanı'na, yeni Anayasa ile hesap verme zorunluluğu getiriliyor. Bugüne kadar hiçbir suçtan yargılanamaz ama bir atamaya bile imza atmazsa sistemi tıkayabilir güçte olan Cumhurbaşkanı, nitelikli çoğunluğun bulunması durumunda Yüce Divan'da yargılanabilir hale geliyor. İnanılır gibi değil ama muhalefet buna da 'hayır' diyor. Yahu siz değil misiniz diktatörlüklere karşı olan? Elinde mutlak ve sınırsız bir otorite bulunduran liderlere karşı çıkan? İnsan gerçekten hayret ediyor.
Diyorlar ki Cumhurbaşkanını Yüce Divan'a sevk etmek için Meclis Genel Kurulu'nda gizli oyla bulunması gereken çoğunluğun üçte iki olması çok fazla... İyi de halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı'nından, devletin en tepesindeki kişiden bahsediyoruz, elbette ki salt çoğunluk aranmamalı, bu bir. İkincisi, mevcut düzende vatana ihanet suçuyla ancak ve ancak Yüce Divan'a gönderebildiğin Cumhurbaşkanı için aranmak zorunda olan çoğunluk dörtte üç. Hadi her şeye karşısınız anladık da matematiğiniz de mi sıfır?
Askeri ve postmodern darbelerle, muhtıralarla, boz-yap-boz koalisyonlarla sonuçlanan ve siyasi tarihimize birer utanç olarak yazılmış krizleri denge-denetleme mekanizması zannedenlerden, halkın seçtiği bir lidere güvenmeyip vesayeti temsil edeceği ispatlanmış askerlere, yargıçlara devletin anahtarını sorgusuz sualsiz teslim edebilenlerden, dahası 'sıkıyönetim uygulamaları'nı anayasanın dışına çıkaran ve bunun neticesinde darbe kalkışmalarına 'bir daha asla' diyen bu anayasa sorgusuz sualsiz 'hayır' diyenlerden bana gına geldi dostlar. Size gelmedi mi?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018