Merve Şebnem Oruç
Türkiye'nin parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçmesine ilişkin anayasa değişikliği teklifi Meclis Anayasa Komisyonu'na geldiği günden itibaren muhalif çevrelerin dillendirdiği bir konu da, bu değişikliğin alelacele yapılmaya çalışıldığı, oysa bunun uzun zamana yayılması gereken bir değişiklik olduğu idi.
Aslında 80 darbesi ve sonrasında kabul edilen darbe anayasası sonrasında sistem değişikliği tartışmaları kamuoyunda sıkça yer almış ve sonuca yönelik tartışmalar tam on yıl önce başlamıştı. 2007 yılı ise büyük değişimin ayak seslerinin duyulmaya başladığı yıldı. Malum, Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi Mayıs'ta doluyordu ve Ak Parti'nin adayı daha açıklanmadan evvel, vesayetçi düzenin gardiyanları huzursuzlanmaya başlamıştı. Başörtüsü, irtica ve laiklik tartışmalarının ortasında, Ak Parti'nin adayının Recep Tayyip Erdoğan ya da başka bir Milli Görüş kökenli siyasetçi olması ihtimaline karşı Nisan'da Cumhuriyet mitingleri başladı. 24 Nisan 2007'de Ak Parti, Cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olduğunu açıklayınca on yıla yayılan sürecin ilk domino taşı düşmüş oldu.
2006 sonunda başlayan 367 tartışmaları 2007 yılına damgasını vurdu. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun mimarı olduğu 367 krizi, başta CHP olmak üzere muhalefetin seçimleri boykot etmesine ve cumhurbaşkanı seçiminin tıkanmasına yol açtı.
TBMM'de cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapıldığı günün gecesi Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesine konulan, Türk siyasi tarihine '27 Nisan e-muhtırası' olarak geçen, ana akım medyada bir darbenin ayak sesleriymiş gibi alkışlarla karşılanan bildiri, o yılın en önemli anlarından biriydi. Ondan önemlisi ise, ertesi günü hükümetin bu açıklamaya verdiği cevaptı. O dönemde Başbakan olan Erdoğan'ın bazı bakanlarla birlikte Başbakanlık konutunda kaleme aldığı Ak Parti'nin karşı bildirisi, darbe meraklılarına sivil bir tokat niteliğindeydi ve Ordu'ya hükümetin emrinde olduğu hatırlatıyordu.
Mecliste iki turda da katılımda 367 sayısı bulunamayınca, 11. Cumhurbaşkanı seçilemedi. Ak Parti ortaya çıkan durumu mümkün olan en kısa sürede milletin takdirine sunmak için erken seçim kararı aldı. Yani vesayetçi kafanın çıkardığı engelleri milletin mahkemesine taşıyan yaklaşım o günlerde de Erdoğan'ın şifrelerinden biriydi. Erken seçim kararının yanı sıra Cumhurbaşkanı'nın meclis tarafından değil, halk tarafından iki turlu oylamayla seçilmesi kararı alındı. Bu değişiklik kararı mecliste 376 oyla kabul edilmesine ve görev süresi dolmuş olmasına rağmen Sezer, değişikliği 'rejimi sıkıntıya sokar' gerekçesiyle veto etti. Meclise geri dönen paket yeniden kabul edilince veto yetkisi kalmayan Sezer, paketi halk oylamasına sunma kararı aldığını ve ayrıca Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açacağını duyurdu.
22 Temmuz'da gidilen erken seçimini Ak Parti oy oranını %12 artırarak %46,6 ile kazandı. Abdullah Gül erken seçim zaferi sonrası gerçekleştirilen meclis seçimlerini kazanarak Cumhurbaşkanı oldu. 21 Ekim'de gerçekleştirilen halk oylamasında Cumhurbaşkanını halkın seçmesini içeren anayasa değişikliği teklifi ise %68'le kabul edildi. Ve 24 Nisan 2007'de başlayıp 16 Nisan 2017'de nihayete erecek sistem değişikliğinin ayak sesleri daha güçlü şekilde duyulmaya başlandı.
Ancak 2007'yi Türkiye siyasi tarihinin en kritik yıllarından biri haline getiren sadece bu gelişmeler değildi. 12 Temmuz 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda bulunduğu söylenen 27 el bombasıyla, o dönem adı konulmamış olsa da Ergenekon soruşturmaları başladı; 27 Temmuz'daki bir dizi gözaltı ve tutuklama dalga dalga gelecek operasyonların başlangıcıydı. Kısa süre içinde Türkiye'de yerleşik vesayete yakın duran pek çok kritik isim tutuklandı, bir kaç yıl içinde alakalı alakasız pek çok kişiyi içine alacak şekilde büyüdü. 2007'de 'derin devlet'le, darbelerle ve Türkiye'nin karanlık geçmişiyle hesaplaşma iddiasıyla başlayan süreç, aslında bir vesayetin tasfiye edildiği, o güne kadar uyur vaziyette tutulan FETÖ'nün paralel devlet yapılanmasının uyandırılıp bürokratik vesayeti ele geçirmek üzere harekete geçirildiği dönemdi. Bu sürece medya üzerinden en büyük desteği sağlayacak Taraf gazetesi de, yayın hayatına 2007 yılının 15 Kasım'ında başlamıştı.
Türkiye'nin yerleşik düzeni 2007 yılında seçilmiş iktidara meydan okumasa ve karşılarında bu meydan okumaya karşı milleti yanına alarak dik duracak bir Erdoğan bulamasa, muhtemelen Ergenekon'la başlayan FETÖ'nün güçlenmesi süreci de başlamayacaktı. Daha da ötesi, Türkiye'de er geç mevcut vesayetçi sistemin değişeceğini ve bunun Erdoğan tarafından yapılacağını anlayanlar, meşruiyet krizlerine dönüşen saldırıları millete giderek çözen liderin mevcut vesayet tarafından durdurulamayacağını anlamıştı. FETÖ'ye dış destekçileri tarafından yakılan yeşil ışık, aynı zamanda Erdoğan'ı durdurabileceği düşünülen yeni bir vesayetin açığa çıkması için de verilen start'tı. Ve fakat 2010-11'de oklarını açıktan Ak Parti'ye yöneltmeye başlayıp 15 Temmuz 2016'da en büyük saldırısını gerçekleştiren FETÖ de gizli ya da açıktan yaptığı binlerce operasyonla bu değişim hikayesini durduramadı. 16 Nisan'a, yani tarihi güne, sayılı günler kaldı.
Yeni Şafak'ın 15 temmuz dijital kütüphanesi
Yeni Şafak internet ekibi aylar süren geceli gündüzlü bir çalışma sonunda 15 Temmuz dijital kütüphanesini açtı. O hain gecenin ilk 48 saati, şehir şehir, nokta nokta direnişin hikayesi, tek tek 248 şehidimizin kahramanlık öyküleri, o gece gazi olanların anlattıkları ve tanıklıklarını içeren, FETÖ'cülerin itirafları, FETÖ yapılanmasının detaylı geçmişi, yüzlerce video, binlerce fotoğraftan oluşan bu dijital kütüphane yaşayacak ve iddianameler, dava süreçleri, ifadelerle zenginleşecek. Çok sayıda yabancı dile de çevrilecek olan bu değerli kaynak, o karanlık geceyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu en hain saldırıyı bir kez daha millete çağrıda bulunarak bir demokrasi zaferine dönüştürmesinin hikayesini anlatıyor ve karanlıkta kalan çok sayıda bilgiye ışık tutuyor. Tarihe geçecek bu çok değerli çalışma için teşekkürler Yeni Şafak, teşekkürler İbrahim Karagül.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018