Merve Şebnem Oruç
Son yazımda muhafazakar camianın erkeklerinin ‘kadın sorunu’na bu aralar yine sık sık dikkat çekiyor olması nedeniyle, “Kadınlar başa bela ise ya erkekler?” diye sormuştum.
Öyle ya, istatistikler gösteriyor ki, şiddet, taciz, cinsel şiddet, tecavüz, yaralama, cinayete teşebbüs, cinayet vakalarının rekorlara koşan şampiyonu erkekler. Dünyayı her geçen gün biraz daha güvensiz, tehlikeli bir yer yapan erkekler. Sadece kadınlara ve çocuklara değil, birbirlerine ve dünyaya karşı da şiddetin müsebbibi erkekler... Savaşlardan çatışmalara, terör saldırılarından darbelere, istikrarsızlaşmadan küresel tehditlere, dünyayı kasıp kavuran hangi taşı kaldırsanız altından erkekler çıkıyor.
Kadınların yönettiği bir coğrafyada, bir dünyada yaşamıyoruz. Her gün “insanlığın en büyük suçlarından”, “en büyük günahlarından”bahsediyoruz ama o suç ve günah cümlelerinde kullandığımız ‘insan’öznesi aslında genelde bir ya da bir grup erkeğe tekabül ediyor.
Hal böyleyken, malum yazıda kadını “ümmetin en büyük sorunu”olarak gören, çözümü için kadına yönelik ayrımcılığı ‘usturubuyla’artırmayı salık veren akla, salt tepki vermek yerine, “kadınlar sorunsa, şu verilerin ışığı altında erkeklerin durumu nedir?” diye sormayı tercih ettim.
Yoğun bir tepkiyle karşılaştım. Başıma gelene ‘küçük bir ümmet linci’de diyebiliriz... Ağza alınması hoş olmayan ifadelerle dolu olanları bir kenara bırakıp ilginç birkaçını burada paylaşmak isterim. Zira sadece bu tepkiler dahi, konuya dair mahalle baskısının ne boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor. Konu kadın ama kadınların konuşmasına dahi tahammül yok.
Aklı başında gibi görünmekle birlikte ayakları yetmiş santim havada olan çoğunluk eleştiri, “cinsiyetçilik” yaptığım yönündeydi. Şaka yapmıyorum. Erkek eliyle gelen kadına ve çocuğa yönelik şiddeti eleştirirken “cinsiyetçilik” yapmışım. Galiba bu sorunu da “insanlık” öznesiyle kaleme alıp, ciddi bir özeleştiri yapmak yerine ‘insanlık’ şemsiyesi altında kalabalığa karışarak gözden kaybolmayı seçen erkeklere bir kıyak daha geçmeliymişim.
Önemli bir kısım eleştiri ise şahsıma yönelikti. Başörtülü olmadığım için muhafazakar kadınlar adına/hakkında konuşamayacağımdan tutun, adeta inancım ve Müslümanlığımla ilgili dahi ahkam kesmeye varan çok sayıda yorum aldım. Beni bu zamana kadar severek takip etmiş ama bu konuya değindiğim için garip bir şekilde hayal kırıklığıma uğramış olanlar, üzüntüyle “hak yoldan çıktığımı” ima edenler dahi oldu.
Daha da ilginci, savaş bölgelerine ilişkin ağır analizlerime alışmış olan bir grup okuyucunun “Bunlar sığ ve hafif konular. Size yakışmıyor,”demeleriydi. Malum yazıda da belirttiğim gibi, yüzyıllardır süren devasa bir meseleden, neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir sorundan bahsediyorduk oysa. Sık sık kaleme aldığım Ortadoğu merkezli konuların da tam göbeğinde yatan, fakat ısrarla es geçilen bir problemdi bu. Daeş gibileri tarafından köle, PKK gibileri tarafından podyum malzemesi yapılan, süregelen savaşların en büyük mağduru olan, tahayyülü zor işkence yöntemleri ve tecavüzle erkekler tarafından savaşın en korkunç cephesine dönüştürülen kadın, zulmün en ağırıyla sınanıyordu. Ancak çatışma bölgelerinin ağır makalelerine ilgili duyanlar, işin bu açısını yavan buluyordu.
Çatışma bölgelerini gezerken ölüm riskinin bulunduğu yerlerde mülteci kamplarına oranla kendimi daha rahat hissettiğimi söylemeliyim. Savaşçılar, çatışma çıkarsa savaşıyor, saldırıya uğrarsa kayıp veriyor, ölülerini gömüyor ve yollarına, hayatlarına devam ediyordu. Ama kadın ve çocuklarla dolu mülteci kamplarında ya da şehirlerin/köylerin kadın, çocuk yoğun bölgelerinde durum bu basitlikte değildi. Yüzlerce, binlerce yardıma muhtaç insanın çaresizliği “ölsem daha iyi” dedirtecek kadar sert bir tokat gibi suratınıza iniyordu.
Bir diğer ilginç eleştiri ise, “Merve Hanım, sizde mi feminist oldunuz?” şeklinde özetlenecek öbekti. Malum, ‘feministlik’ sessiz sedasız bir organizasyonla alaya alınacak, aşağılanacak bir duruş haline getirildi. Feminist vakıf ve dernekler de maalesef siyasi angajmanları, çeşitli fobileri ve kadın hareketinin zayıf örgütlenme becerileriyle buna zemin hazırladı. Hemcinslerime yaşadıkları adaletsizliklere başkaldırmadıkları için, gerekirse ölümü göze alarak ayağa kalkabilecekken bunu yapmadıkları için, gerçek manada örgütlenemedikleri için yer yer kızdığımdan olsa gerek, ben de bu konulara pek girmiyorum. Ve kabul etmeliyim ki, yanlış yapıyorum.
Yakın çevremde de bazı erkeklerde bu trajik alaycı yaklaşım tetiklenirken bazıları ise havaya, suya bakıp konu kapansın diye bekledi. Belki de en acıklısı bu sessizlikti. İslam dünyasının tonlarca sorunu dururken alakalı alakasız her vakit “kadınlar da kadınlar” diyenlere, “ya hocam, dur Allah’ını seversen, zaten ortalık karışık” bile demeyen bu arkadaşların durumu, tersliğin, anormalinin, haksızlığın farkında olup susmaları nedeniyle önemliydi. Filistin için, Suriye için, mülteciler için, Müslümanlar için, başörtüsü için beraber defans yaptığın insanlar, kadının da kendi bilinci olan bir varlık olduğunu, kendi edep ve ahlakına dair konuları en az erkekler düşünen bir insan olduğunu, kendisiyle ilgili kararları tek başına alıp verebilecek kapasitede olduğunu biliyor ama kabul edemiyorlardı.
Erkekler kızabilir, haddinden fazla konuşup ahkam kestikleri ‘kadınlara dair’ konularda kadınların da konuşuyor olmasını hoş karşılamayabilir ve rahatsız olmuş hissedebilir. Karşı saldırıya da geçebilirler ama dert değil; bir kez daha söyleyeceğim. Kadın değil ama erkek büyük bir sorun. Kadın gerçekte bir sorun değil, ama erkeğin zihninde devasa bir sorun. Bu da erkeği sorunlu yapıyor. Yani erkek hem sorun hem sorunlu bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hali hazırda dünyayı bu kadar sorunlu hale getirmişken bir de sorunlu kafa yapısıyla çözüm getirmeye çalışıyor, işler iyice Arap saçına dönüyor. Kadınların tüm bu karmaşaya rağmen kalkıp da “Çekilin, hiçbir şeyi beceremediniz, bırakın biz yapalım,”dediği yok ama bazen keşke olsa demiyor değilim.
(Not: Yazıdaki genellemelerin erkek okuyucuyu rahatsız ettiğini biliyorum. Ama erkeklerin kadına dair tartışmalarda kullandığı dil aynen bu. Aynı dili kullandığımızda siz nasıl hissediyorsunuz, bir bakın derim.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018