Metin Karabaşoğlu
Rudyard Kipling ismini hepimiz bir şekilde duymuşuzdur. Ya bir ders kitabında karşımıza çıkan bir hikâye veya şiiriyle, ya bir takvim yaprağında gördüğümüz bir sözüyle, yahut bir yerlerde okuduğu bir yazısıyla. Doğrudan, kitaplarını okuyanlarımız da vardır muhakkak. En çok da, Cangıl kitabı ve Kim ile, “Eğer”iyle kalmıştır aklımızda. Üstüne üstlük, Nobel Ödülü sahibidir kendileri. 1907 Nobel Edebiyat Ödülü, ona verilmiştir.
Bütün bu bilgiler, Kipling’i zihnimizde örnek alınası bir büyük insan olarak canlandırmamız sonucunu getirir.
Sonra, biraz daha ayrıntılı bilgi edinme isteğiyle ansiklopediler arasına daldığımızda, aynı Kipling’in hiç de sevimli ve örnek alınası olmayan özellikleri de olduğunu öğreniriz. Kipling’in akılda kalan güzel şiirleri, öyküleri, sözleri vardır, çocuklar için okunası şeyler yazmıştır, tamam; ama aynı Kipling, diğer taraftan İngiliz emperyalizminin yılmaz savunucusu, beyaz ırkın ve beyazlar içinde İngilizlerin üstünlüğüne yürekten inanmış bir adamdır öte yandan. “Beyaz Adamın Yükü” başlıklı rezil ırkçı şiir ona aittir meselâ. Dahası, amansız bir savaş taraftarıdır.
Rudyard Kipling, bir İngiliz olarak 1865’te Hindistan’da doğmuş. Babası, İngiliz sömürge idaresine bağlı olarak, Lahor’da bir müzenin müdürü. Bir teyzesinin oğlunun, Stanley Baldwin’in ilerleyen yıllarda üç kere İngiltere başbakanı olduğunu da kaydedelim.
Anne-babasından uzakta, İngiltere’de öğrenim gören; birçok filme konu de olmuş katı ve sevgisiz İngiliz yatılı okullarından birinde okuyan Kipling, üniversiteyi bitirdikten sonra gazeteci olarak Hindistan’a dönmüş. Burada, üst düzey İngiliz sömürge yöneticileriyle kurduğu dostluğun yanısıra, bir ‘efendi’ psikolojisini yedeğinde tutarak Hint kültürüyle de ilgilenmiş. Kaynaklar, bu dönemden itibaren verdiği eserleri değerlendirirken, vasat bir şair ama iyi bir hikâyeci olduğunu, çocuk edebiyatında da büyük bir başarı kaydettiğini belirtiyorlar.
Bizi burada özellikle ilgilendiren ise, onun şiirlerine de konu olmuş ırkçı görüşleri. Kipling, kendisi Hindistan doğumlu, üstelik bir Amerikalıyla evli olmasına rağmen, İngiltere dışında doğan herkesin ‘aşağı soy’dan geldiğini düşünen bir ırkçı çünkü. Güney Afrika’yı sömüren ‘devlet adamı ve elmas tüccarı’ Cecil Rhodes’la özel yakınlığını takiben, bu ırkçı ve sömürgeci tutumu daha da keskinleşmiş. Dünya içinde Avrupa’nın, Avrupa içinde İngiltere’nin ve İngilizlerin üstünlüğü fikri onda öyle bir saplantı haline gelmiş ki, Birinci Dünya Savaşı çıktığında, sözümona ‘bütün savaşlara son verecek bu savaş’a oğlu Jack’in de katılması için ne gerekiyorsa yapmış.
Ki burada, Kipling’in herşeye rağmen takdir edilmesi gereken bir özelliği var. Gücü, imkânı ve ilişkiler ağı olanlar için bizde ‘başkasının çocuğu üzerinden vatanseverlik’ geçer akçedir; kendi çocuğunun askerlik yükümlülüğünden azade olması, değilse en rahat ve güvenli yerde askerlik günlerini geçirmesi için elinden geleni ardına koymayıp başkasının çocuğunun ölümü için “Biri gider, bini gelir” hamaseti üretenlere kıyasla; tutarlıdır Kipling. Başkalarının çocukları üzerinden değil, kendi çocuğunu da dahil ederek ortaya koyar tercihini…
Kipling’in onsekiz yaşındaki oğlu, görme problemi olduğu gerekçesiyle, iki başvurusunda da orduya alınmamış. Ama İngiliz üstünlüğü mührünü tarihe vurdurma aşkıyla kendinden geçmiş babasının telkinleri çocuğu o kadar etkilemiş ki, üçüncü başvurusunda orduya katılmayı başarmış.
Sonra?
Sonrasında bir hayat, bir ölüm ve bir dizi şiir var. Ancak oğlu öldüğünde başka bir açıdan da bakabilme yeteneği kazanmış bir babanın şiirleri…
Rudyard Kipling’in oğlu Jack, orduya katıldıktan az bir süre sonra, 1915 sonbaharında Alman ordularıyla Loos’ta gerçekleşen çok şiddetli çatışmada öldürülmüş.
Dahası var. Jack’in öldüğünü babası ancak iki yıl sonra anlayabilmiş. Çünkü gezmedikleri askerî hastane, görüşmedikleri askerî birlik kalmadığı halde, oğlunun cesedini bir türlü bulamamış. Jack, Birinci Dünya Savaşında 750,000 gencinin ölümünü gören İngiltere’nin cesetleri dahi bulunamayan 300,000 askerinden biriymiş.
Ateşli bir İngiliz milliyetçisi olan Rudyard Kipling’in bir baba olarak yaşadığı bu acı durum, onun birçok şiiri için ilham konusu olmuş. Meselâ, cesedini dahi bulamadığı ve mezarını dahi ziyaret edemediği oğlunun bu durumu için “Known to God” başlıklı şiiri yazmış.
Ancak, onun bu minvalde yazdığı şiirler içinde en ziyade yüreğe dokunanı, “My Boy Jack” başlığını taşıyor.
“Have you news of my boy Jack?”
Not this tide.
“When d’you think that he’ll come back?”
Not with this wind blowing, and this tide.
(“Oğlumdan mı haber getirdiniz?”
Bu med-cezir değil.
“O geri gelecek mi?”
Esen bu rüzgâr ve bu med-cezir değil…)
diye başlayıp devam ediyor şiir.
Diğer taraftan savaşla ilgili mezartaşı yazıları niteliğinde kurguladığı “Epitaphs of the War” şiirinde de bu sızıyı görüyoruz. Bu şiirde hele “COMMON FORM” başlıklı kısacık bir bölüm var ki, savaş taraftarı herkesin, özellikle de her babanın kulağına küpe olacak, hâfızasına nakşolunacak cinsten:
If any question why we died,
Tell them, because our fathers lied.
Bir şair inceliğiyle olmasa da, Türkçe’ye aktaracak olursak:
Sorarsa biri eğer, ölüm sebebimizi
Söyle onlara;
Çünkü babalarımızın bize yalan söylediğini.
Böylece, “Çocuklar neden ölür?” sorusunun cevabını şöyle ifşa ediyor Kipling: “Babaları yalan söylediği için.”
Kipling’in yaşadığı ve kelimelere döktüğü bu trajedi İngilizlerin hâfızasında öyle yer etmiş ki, savaşın üzerinden geçen doksan sene sonra bile, Jack Kipling anısına bir sergi düzenlenmiş ve Harry Potter dizilerinin başrol oyuncusu Daniel Radcliffe’in Jack rolünü üstlendiği bir televizyon filmi yapılmış. Sergide, Jack’in ölümünden iki gün önce babasına yazdığı son mektup ile, ikisi de bu savaşta oğullarını kaybetmiş Amerikan başkanı Theodore Roosevelt ile Sherlock Holmes yazarı Arthur Conan Doyle’un taziye mektuplarına da yer verilmiş.
İnternet üzerinden bu konuda bir tarama yaptığımda, Kipling’in yaşadığı bu trajediyi bugünün savaşlarına, özelde Irak işgaline taşıyan bir yazıyla da karşılaştım. Bu yazının sahibi, Geoffrey Wheatcroft, Kipling’in şiirinde küçük bir kelime değişikliği teklif ediyor, ‘fathers’ın yerini ‘leaders’ı koymamızı öneriyor: “Liderler yalan söylediğinde, çocuklar ölür.”
Savaşın sesi, uzaktan hoş geliyor nedense. Ölüm, bizim çocuğumuzu yakalamadığı sürece, hamasetin en ağır dozunu kullanmak; savaştan, fedadan, ‘bir ölüp bin doğmaktan’ söz etmek zor değil.
Ama onsekizinde yahut yirmisinde bir gencin yerine koyalım kendimizi; bir de onun babasının yerine…
Bu ‘empati’yi gerçekten yapabilsek, evvelemirde savaşı düşünmek yerine, ‘barışa dayalı’ çözümler aramaz mıydı zihnimiz? Bu ‘empati’yi gerçekten yapabilse, daraldığı her yerde gerilim ve çatışmayla bir çıkış aramak yerine, siyaseten kendisi lehine gözükmese bile herkesin özellikle de gencecik çocukların lehine ‘barıştan yana’ bir çözüme odaklanmaz mıydı liderlerimiz?
Ama ancak bütün seçenekler tükendiğinde önümüzde kalması gereken seçenek, özellikle sıkışma anlarında, usturuplu yalanlarla en baştan ‘tek seçenek’ olarak sunuluyor hep. Bin yıl önce de bu böyle; yüz yıl önce de, bugün de…
Ve o birileri yalan söylediğinde, çocuklar ölüyor yakın ve ırak nice diyarda…
Not: Bu yazı, on yıl kadar önce mütevazı dergimiz Karakalem için müstear isimle yazmış olduğum bir yazının üzerinde yeniden çalışılmış hali. Bu hafta için çalışmış olduğum asıl yazıyı henüz yayınlanabilir kıvamda bulamadığım, üzerinde daha da çalışma ihtiyacı duyduğum için, eskimediğini umduğum bu yazıyla karşınızda oldum bugün. Affınıza mağruren…
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları


































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.10.2025
25.09.2025
19.09.2025
11.05.2025
28.03.2025
26.12.2024
24.12.2024
12.12.2024
23.10.2024
26.09.2024