Münir AKTOLGA
DEMOKRATİK CUMHURİYETE GİDEN YOLDA BİR KERE DAHA İSTANBUL ANADOLU SAVAŞLARI!..NEDEN BU KONUDA DA YENİ BİR AÇILIM GEREKİYOR?..
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
DEVLETÇİ BURJUVAZİNİN EVRİMİ..
NEDEN YENİ BİR AÇILIM..
YENİ BİR BURJUVAZİ AMA..
TEK BİR ÇÖZÜM YOLU VARDIR, O DA DEMOKRATİKLEŞME..
DEMOKRATİK CUMHURİYETİ İNŞA ETMEK..
NEDEN İSTANBUL BURJUVAZİSİ VE KÜRTLER..
KENDİ TARİHİNİZİ İYİ BİLMEK ZORUNDASINIZ..
Bundan bir süre önce bir yazı kaleme almıştım: “Türkiye’de sınıf mücadeleleri..Nerede bulunuyoruz? İstanbul-Anadolu Savaşları, Yeni-Sivil Anayasa yapımı ve Kürt Sorunu”[1]. Burada, içinde bulunduğumuz burjuva devrimi sürecinde yeni bir aşamaya geldiğimizin altını çizerek, bundan sonra artık önümüzde duran iki önemli sorunun (yeni, sivil bir anayasa yapımının ve Kürt sorununun) çözümü için mutlaka burjuvazinin kendi içinde birliği (eski sistemin içinde oluşup gelen Devletçi Tüsiad’cı İstanbul kanadıyla, devrimin öncü kuvveti Anadolu burjuvazisi arasında işin ruhuna uygun bir ittifakı) sağlaması gerektiğini söylüyordum.
Tabi benim burada söylemeye çalıştığım “birlik”, TÜSİAD’cı-Devletçi burjuvazinin (şimdiye kadar yaptıkları gibi) gelişmekte olan burjuva devrimini sulandırarak yolundan saptırmak, devrimin öncü kuvveti Anadolu burjuvazisine boyunduruk takarak onu da Devletçi sistemin içine çekmek amacıyla tasarladığı cinsten bir “uzlaşma” değildi! Tam tersine, devrimin daha da ileriye gidebilmesi için kapitalist işletme sisteminin genel kuralları içinde bir tür ittifaktan bahsediyordum ben. Bundan da amaç, Devletçi burjuvazinin Devlet sınıfıyla olan ittifakına son verebilmek, onu da devrimin saflarına çekebilmekti. En azından, küresel dünyaya açıldıktan sonra onların da artık Devletle olan göbek bağlarının koptuğunu, Devletçi cepheyle olan geleneksel ittifaklarının artık eski varoluşsal anlamını kaybettiğini ortaya koyarak, onları da demokratik devrimci cephenin içine çekmenin mümkün hale geldiğini anlatmak istiyordum. Hernekadar Devletin koltuğu altında iç pazarı sömürerek gelişmiş olsalar da, küresel demokratik devrimin onları da etkilediğini ve varoluş koşulları itibariyle onların da artık ulusalcı cepheden ayrıştığını (kafaları bir yanda gövdeleri başka bir yanda hale geldiklerini) ifade etmeye çalışıyordum.
Ama tabi öyle, birilerinin bazı şeyleri öngörerek ifade etmesi yetmiyor! Çoğu durumda, bunların hayatın içinde yaşanılarak anlaşılması da gerekiyor! Yani, hernekadar toplumsal etkileşim süreçleri (kimyanın konusunu oluşturan doğal etkileşim süreçlerinden farklı olarak) bilişsel öngörüler yoluyla daha önceden açıklanabilirlermiş gibi görünseler de, pratikte işler genede böyle yürümüyor. Çünkü, sürece katılan unsurların bilinçlerini belirleyen maddi varoluş koşulları herkes için aynı değil!. Statükoyu temsil edenlerle, eskinin içinden çıkıp gelenlerin algıları arasındaki farklar, son kararı ve problemin çözümünü genede sosyal pratiğe bırakıyor!.
Bu yazıyla İstanbul-Anadolu savaşları konusunu tekrar gündeme taşıma ihtiyacı hissetmem de bu tesbitle ilgili. “Kürt savaşlarında” olduğu gibi bu alanda da öyle hergün birkaç kişi ölerek kan dökülmediği için, olayın boyutları ve sonuçları pek öyle kolay farkedilemiyor!. Herkes (bütün toplumsal aktörler) sadece kendi çıkarını düşünerek, yani kendi penceresinden bakarak yol aldığı için, kiminle birlikte duracağını, hedefe varmak için nelere dikkat etmesi gerektiğini her zaman tam olarak kestiremiyor. Bu durumda da tabi sürecin kör mantığına bırakılıyor birçok şey!
Konu aslında Kürt sorunu kadar önemli bence. Eğer demokratik cumhuriyetin üst yapısını kurabilmeyi başarmaksa amaç, biribiriyle ilişkili olan bütün bu konuları gene ancak birarada ele alarak çözebiliriz. Kürt sorunu diyoruz, açılım diyoruz, silahların bırakılmasıyla bitiyor mu herşey? Yeni bir anayasa yapamadan nasıl çözüldü gözüyle bakacaksınız bu soruna. Peki yeni bir anayasayı kiminle-nasıl yapacaksınız? Ben yaptım oldu mu diyeceksiniz? Ama bunun için bile belirli bazı şeylere ihtiyaç var, çünkü yalnız siz yaşamıyorsunuz bu toplumda. Başkanlık sistemi diyorsunuz, bunu nasıl başaracaksınız peki? Bakın ben size bir denklem kurayım:
Yeni bir anayasa yapımı sorunu + Kürt sorunu + başkanlık sistemi sorunu + İstanbul-Anadolu savaşları sorunu + bölgesel dış politika sorunları ve de +(bütün bunlardan daha az önemli olmayan) “cari açık” sorunu= Demokratik cumhuriyet!.
Denklemin içinde yer alan bütün bu sorunlar direkt olarak biribiriyle bağlantılıdır. Ya hepsini birden çözersiniz, ya da hiçbirini çözemezsiniz. Yani öyle, istediğim kadarını, kendi dar sınıfsal çıkarlarımın elverdiği kadarını çözerim, gerisi beni ilgilendirmez-bana ne diyemezsiniz.
İkinci bir nokta da, zaman sorunu! Bütün bu sorunlarla-problemlerin çözümüyle zaman faktörü arasındaki birebir ilişki sorunu. Şunu unutmamanız gerekiyor ki, yukardaki denklemde bulunan sorunlardan hiçbirini erteleme lüksünüz yok. Ayrıca, bunları ancak belirli bir takvime uygun olarak çözmeniz de gerekiyor. Yani, belirli bir zaman var önünüzde ve siz bu zaman içinde ya bu denklemi çözersiniz ya da o (bu sorunlar) sizi çözecek! Unutmayın ki 21.yy da yaşıyoruz. Eskiden on yılda yirmi yılda yaşanılan süreçler şimdi on günde, bazan daha da kısa bir zaman aralığında yaşanıyor. Bu nedenle, ya elini çabuk tutarak gidişe uyduracaksın kendini, ya da o gidiş seni kendisine uyduracak!. Tabi bu ikinci durumda meydana gelecek kayıplar ayrı bir konu! Kısacası, tarihin yeniden yazıldığı şu günlerde bazı konuları günlük çıkarlarımızın ötesine taşıyarak görebilmemiz gerekiyor. Tabi eğer sürecin sancısız ve hızlı gelişmesini istiyorsak, yoksa, baraj patlamış bir kere, bu suyun akışını kimse durduramaz artık!..
Konuyu şöyle kısaca bir özetlemeye çalışalım:
DEVLETÇİ BURJUVAZİNİN DÜNDEN BUGÜNE EVRİMİ..
Devletçi burjuvazinin evrimi, yani, bunların Devletin koltuğu altında yetişmiş olmaktan kaynaklanan duygusal alt kimliklerinin farkına vararak bir üst düzeyde bilişsel bir kimliği üretebilecek konuma erişmeleri sadece öyle isteğe bağlı sübjektif bir olay değildir. Bunun, Türkiye’de kapitalizmin gelişmesi sürecine ilişkin derin objektif temelleri vardır. Bu konuyu daha önceki çalışmalarda bütün ayrıntılarıyla ele aldığımız için burada sadece varılan sonucun altını çizmekle yetineceğim.
Devletçi burjuvazi kendi varoluş koşullarının sonucu olarak içe kapalı bir ortamda-Devletin koruyucu kanatları altında daha başından itibaren tekelci asalak bir sınıf olarak ortaya çıkmıştır. Yani evet, bunlara da tekelci diyoruz ama, bunlarla Batıdaki tekelci burjuvalar arasında bir paralellik falan kurmamak gerekir. Batılı tekelci burjuvalar rekabet ortamı içinde tekelleşerek bu konuma ulaştıkları halde, bizim Devletçi tekelciler daha başından itibaren bu durumdadırlar. Burada, Devletle aralarındaki ilişki, biribirlerinin varoluş koşulu olmaları esasına dayanıyor. Devlet, kendisine bağlı bir Devletçi kapitalizm (devlet kapitalizmi değil, Devletçi kapitalizm..bu ikisi farklıdır) yaratarak “modernleşmek”, kendi varoluş koşullarını ölümsüz hale getirmek isterken, Devletçi burjuvalar da bu ortamın-bu yöndeki çabaların sonucu olarak doğup gelişiyorlar. Ama dikkat ederseniz burada ilişkinin mevcut hali-statükoyu-temsil eden tarafı hep Devlet-Devlet sınıfı. Devlet sınıfı-Devletçi burjuva birlik ve çelişkisi-diyalektiği içinde sürecin gelişen-varolanı inkâra yönelik yanı ise Devletçi burjuva tarafı.
Sözü uzatarak konunun dışına çıkmak istemiyorum. 1950-DP hareketini, 1960’ın büyük tablo içindeki yerini falan daha önce ele aldık. 1965’te Demirel’le birlikte kurulan dengenin ne anlama geldiğini de daha önce gördük[2]. Bu süreç içinde Anadolu burjuvazisinin gelişme çizgisini-diyalektiğini de ele almaya çalıştık. Seksenler ise, değişen dünya koşulları içinde mevcut dengenin artık korunamaz hale geldiği bir ortamı işaret ediyordu. Sadece Anadolu kapitalistlerinin gelişimi ve kendilerine ayrılan payı yetersiz bulmaları açısından değil. Aynı zamanda, Devletçi burjuvalar için de artık ülke sınırları dar geliyor-tekelci konumlarına rağmen-sadece iç pazarı sömürmek onlar için de artık yetersiz kalıyordu. Bir şekilde dışa açılmanın zamanı gelmişti. İşte, Evren-Özal diyalektiği bunu anlatır. Evren’in temsil ettiği Devlet sınıfıyla birlikte o günlere kadar gelen Devletçi burjuvazi Özal’la birlikte eski müttefikine artık sen şöyle biraz köşene çekil, gene kal yerinde, ama kapıların biraz açılmasına da karışma diyordu[3]..
Sonrasını biliyoruz! Açılan o kapılardan içeriye giren temiz hava sistemi süratle değiştirmeye, eski dengeleri altüst etmeye başladı. Herşeyden önce, Devletçi burjuvazi sadece iç pazarla yetinen o eski Devletçi burjuvazi değildi artık.
Özal’ın uçağında onunla birlikte dış pazarlar bulmaya giden burjuvaların hepsi Anadolu burjuvaları değildi! Kısa zamanda Devletçisi-Anadolucusu hepsi dışa açılarak ürettiklerini dış pazarlarda da satmaya başladılar. Burjuvazinin her iki kanadı da para kazanmanın bu yeni yolunu keşfetmişlerdi artık.
Ama bu arada içerdeki sınıf mücadelesi de hiç durmuyordu tabi. Çünkü, burjuvazinin her iki kanadı da en azından o eski alışkanlığı devam ettirerek Devletin koruyucu-yol açıcı desteğini hep arkalarında görmek istiyorlardı. Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmayı göze alamıyordu hiç kimse!
Evet, AK Parti’nin arkasına geniş kitlelerin desteğini de alarak iktidara gelişi olayı bir anlamda Anadolu burjuvazisinin varolan eski dengeleri altüst ederek iktidara gelişini temsil ediyordu, bu doğrudur; ama, sadece burjuvazi içi bir iktidar değişimi olayı değildi bu. Devletçi burjuvazi bağımsız bir sınıf olarak doğup gelişmediği için, Türkiye toplumunun tarihsel gelişme süreci içinde onun hiçbir zaman Devletin-Devlet sınıfının-dışında bağımsız bir siyasi kimliği-buna bağlı olarak da bir iktidar gücü olma özelliği olmamıştı. O, hep varoluş gerekçesi olan Devletin kucağında kalmış, onun gölgesinde iş tutan bir güç- alt sınıf olagelmişti. Bu nedenle, AK Parti’nin iktidara gelmesi olayı aynı zamanda Türkiye’nin tarihsel gelişme diyalektiğine özgü bir burjuva devrimi olayıdır da. AK Parti iktidarıyla birlikte niteliksel olarak antika bir sınıf olan-Osmanlı artığı Devlet sınıfı yerini gerçek anlamda bir burjuva iktidarına bırakmıştır. Üretim araçlarının mülkiyetini kendi tasarrufu altında tutan bir sınıf-Osmanlı artığı Devlet sınıfı- yerini özel mülkiyeti temel alan bir başka sınıfa terketmektedir.
Anadolu burjuvazisinin konumu ve rolü böyle. Elde burjuva devrimi bayrağı, Türkiye’ye özgü bir burjuva devrimini ileriye doğru götüren lokomotif güç-sınıf bunlar. Peki ya ötekiler, yani Devletçi burjuvalar onların konumu ne olacaktı bu dönüşümden sonra? Eski Devletçi kabukları kırılan, ister istemez artık kendi ayakları üzerinde yürümek zorunda kalan Devletçi burjuvalar nasıl yol alacaklardı bundan sonra?
Önce şu gerçeğin altını çizelim bir kere daha: Madde ile bilinç arasındaki ilişkide önce gelen daima maddi gerçekliktir. Bilinç-kimlik dediğimiz nöronal etkinlik daima ortaya çıkan maddi gerçekliğin varoluş fonksiyonu olarak belirir. Bu nedenle, Devletçi kabuk kırıldıktan sonra çırılçıplak kendi ayakları üzerinde kalıveren Devletçi burjuvalar da hemen yeni duruma uyum sağlayarak yeni bir kimlikle yola devam etme noktasına gelemediler. Uzun bir süre-paradoksal bir şekilde- eski Devlet sınıfı’nın karşı devrimci muhalefet cephesi içindeki “modern” bir unsuru olarak yerlerini muhafaza ettiler. O kadar ilginç bir durumdu ki bu, üretim süreci içindeki yerleriyle modern anlamda bir burjuva olan bu sınıf (ki bunlar artık o eski ithal ikameci, iç pazarı sömürmekle yetinen tekelci burjuvalar olmaktan çıkmışlar, dünyaya açılma sürecinin içine girmişlerdi) kendi objektif gerçekliğiyle ters düşen bir siyasi konumu sürdürme pozisyonundan kurtulamıyor, Devletçi cephenin dışına çıkamıyordu. Nedeni açıktı! O alan, yani Devlet dışı alan Anadolu burjuvaları tarafından tutulmuştu da ondan! Devrimin bayrağını taşıyan, sürecin siyasi anlamda lokomotifi olan, bir anlamda rakipleri olan “öteki” burjuvalardı da ondan!..Bu garip durumu daha iyi kavrayabilmek için aşağıdaki rakamlara bir bakalım:
Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç diyor ki, “2013 yılında Türkiye (tahminen) yüzde 5 büyür, biz ise grup olarak bunun 1,5-2 katı büyürüz”. Mustafa Koç’un bu tahmininin gerçekleşeceğini söylemek kehanet olmaz aslında[4]. Çünkü, Koç Grubu son 10 yılda; yani AK Parti iktidarları döneminde Türkiye ortalamasının kat kat üzerinde büyümeyi başarmış bir işletmeler bütünüdür. Şöyle ifade edelim: 2002 yılında ödenmiş sermayesi 203 milyon lira iken, 2011 yılında 2 milyar 536 milyon liraya ulaşmıştır. 2002 yılında holdingin (borsa üzerinden) piyasa değeri 2.1 milyar dolar iken, 2011 sonunda bu değer 11.8 milyar doları bulmuştur. 2002 yılında toplam varlıkları 681 milyon lira iken, 2011 yılı bittiğinde bu rakam 98 milyar liraya ulaşır. Grubun 2002’de birkaç milyon seviyesinde olan yıllık net karı 2011’de 3 milyar 148 milyon lira olarak kaydedilmiştir.
Son on yılda AK Parti iktidarları boyunca Koç Grubu’nun bu parlak ticari başarısı Türkiye ekonomisinin gelişimini olduğu kadar serbest piyasanın AK Parti iktidarı karşısındaki bağımsızlığını da gösterir. Yani, son on yıl boyunca AK Parti iktidarları siyasi anlamda Anadolu burjuvalarının iktidarı olarak tanımlansa bile, pratikte, Devletçi burjuvalar olarak anılan “öteki” burjuvalar da bu dönemin nimetlerinden en az Anadolu burjuvaları kadar yararlanmışlardır. Bunun nedeni açıktır. Evet, iktidar Anadolu burjuvalarının elindedir, ama uygulanan politika, dışa açılma, küresel pazarlarda söz sahibi haline gelme, yani daha fazla üretip ihraç ederek “kazan kazan” yoluyla zenginleşme politikasıdır. Ki bu da artık sadece Anadolu burjuvalarının değil eskinin Devletçi burjuvalarının da tercih ettikleri bir politikadır.
Ne kadar ilginç ve paradoksal bir durum değil mi, eski Devletçi-İstanbul burjuvaları son on yıl boyunca da, siyasi olarak halâ karşı devrimci-Devletçi cephenin içinde yer almalarına rağmen, pratikte Anadolu burjuvalarıyla birlikte burjuva devriminin açtığı yoldan yürüyorlar! Bir yandan AK Parti iktidarının kendi zenginlerini kayırdığını falan söyleyerek ona karşı mücadele ederlerken, diğer yandan da daha AK Parti iktidarının o ilk yıllarında-2005-bile örneğin en büyük KİT özelleştirmelerinden biri olan Tüpraş ihalesini kazanarak kendi gruplarına katabiliyorlardı.
TÜSİAD’ın ekonomi dünyasında ve dolayısıyla siyasi atmosferdeki ağırlığını anlatmaya gerek yok. Ülkede üretilen katma değerin yüzde 50’si, enerji dışında dış ticaretin yüzde 80’i, kurumlar vergisinin yüzde 85’i, tarım ve kamu dışındaki istihdamın yüzde 60’ı TÜSİAD’ın 600 üyesinin sahip olduğu 4 bin şirket tarafından üretiliyor.
Evet, bilinç geriden geliyor, bu doğru. Ama artık bu alanda da bazı taşlar yerinden oynuyor gibi. Şu sözler 2013 Ocağına kadar TÜSİAD başkanlığını yürüten Ü.Boyner’e ait:
“Türkiye sivilleşme açısından çok önemli bir noktaya geldi. Kendisini askeri vesayetten kurtardı...”
TÜSİAD’ın davetinden edindiği izlenimleri şöyle açıklıyor Karaalioğlu: “Yıllardır askeri vesayetin paralelinde görülen ve en çok da bu nedenle eleştirilerin hedefinde olan bir kurumun bugün askeri vesayetten kurtuluşu bir başarı olarak görmesi bile başlı başına başarıdır. Değişim dediğimiz şeyin bir parçası da budur”. Ve devam ediyor Karaalioğlu: “Esasen, Ümit Boyner’in Kürt sorunu başta olmak üzere, anayasa, başörtüsü vb gibi tartışmalı noktalardaki pozisyonu demokrasi hattındadır. Sohbette de bu esnekliği ve cesareti her konuda başarıyla hissettirdi. Görüşlerinin tamamına katılıp katılmamak elbette entelektüel tartışma konusu olabilir ama karşınızda bir demokratın varlığını görüyorsunuz”.
Karaalioğlu şöyle devam ediyor: “TÜSİAD’ın özellikle 28 Şubat’taki çizgisiyle kıyaslandığında bugün geldiği nokta ülkenin topyekün demokratikleşmesi açısından fayda hanesine yazılacak bir değişimi ifa ediyor. Ümit Hanım, 28 Şubat’ta “5’li çete” içinde bulunmadıklarını ve bu yüzden o döneme ilişkin suçlamaların da haksız olduğunu söylüyor. Bu itiraz, TÜSİAD’ın 28 Şubat’ta bir rol oynamadığını açıklamak için yeterli değildir. Bırakın 28 Şubat’ı, sürecin öncesi ve sonrasında özellikle başörtüsü ve dini görünürlük konularında bugün savunamadıkları birçok yanlışları olmuştur. İmaj ile hakikat arasında anlamlı bir fark yoktur. Patronlar, ekonomik varlıklarını ve sistem üzerindeki ağırlıklarını korumak ve sürdürmek için yükselen yeni siyasi ve sosyal dalgayı bir tehdit olarak görmüşler ve buna göre davranmışlardır. Düne dair analizleri böyleydi...
Bugün ise, TÜSİAD Başkanı’nın ifadelerinden artık o analizi yapmadıkları izlenimi alıyoruz. Ümit Boyner, özgürlükçü, vesayet karşıtı ve dindarlıkla kavgayı bırakan bir profili anlatıyor.
Bir arkadaşımız, “Sizden sonra gelecek Muharrem Yılmaz’a ne tavsiye ediyorsunuz?” diye sordu. Ümit Hanım da bu soruyu nezaketle gülerek cevapladı. Naçizane tavsiye bizden gelsin... Değişimi sahicileştirmeye, derinleştirmeye ve kalıcılaştırmaya devam etmek lazım. TÜSİAD’ın topluma daha çok demokrasi borcu vardır[5]”.
Aynen! Karaalioğlu meseleyi o kadar güzel ortaya koymuş ki, aslında benim söylemeye çalıştığım herşey var bu satırların arasında.
[1]www.aktolga.de Aktüel Köşe Yazıları, Ocak 2012
[2]www.aktolga.de „Osmanlı’dan Bu Yana Türkiye’de Kapitalizmin Gelişme Diyalektiği“, Makaleler..
[3]Özal’ın hangi dört eğilimi nasıl biraraya getirdiğini falan daha önce ele almıştık..Erdoğan’a akıl veren danışmanlarının Özal deneyimini iyi kavramaları gerekiyor!..
[4]Koç’un gazetecilerle yaptığı (içeriği gazetelerde yeralan) sohbetten..
[5]M.Karaalioğlu, 21 Aralık 2012, Star Gazetesi
DEVAM EDECEK
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023