Münir AKTOLGA
DEVRİMCİ İNSİYATİFLE-ÖNCÜLÜKLE POZİTİVİST TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ-İDEOLOJİK DEVRİMCİLİK AYNI ŞEY DEĞİLDİR!.
Daha önceki bir çalışmada şöyle demiştik: Devrimleri yapanlar belirli bir ideoloji peşinde koşan profesyonel-toplum mühendisi devrimciler değildir! Basit insanlar yapar devrimleri. Çünkü, devrim dediğimiz şey, belirli bir ideolojik-bilimsel görevin yerine getirilmesi değildir! Devrim, yaşanılan hayatın bir zorunluluğu olarak gerçekleşir. Yani insanlar (biz “devrimciler”! gibi) illaki devrim yapalım falan diye devrim yapmazlar! Hayat onları öyle bir yere getirir ki, yaşamak-yaşamı devam ettirme kavgasını sürdürebilmek, varolmak için devrim yapmak zorunda kalırlar! Aslında onlar o an devrim yaptıklarının falan da bilincinde değillerdir. Önce, ne yapmaları gerekiyorsa onu yaparlar, sonra bir de bakarlar ki, bütün bu yapılanlar bir devrimmiş!
Aslında bütün bunların o klasik Marksist felsefenin temeli olması gerekir: Madde ile düşünce arasında önde gelen daima maddi gerçekliktir. Bilinç, düşünce daima geriden gelir. Hangi “solcuya”-“Marksiste” sorsanız bunları size ezbere söyler! Söyler ama pratikte tam tersi olur! Çünkü artık ortada bir ideoloji vardır. Üretilmiş bir bilgi temeli-bir software, program vardır..Bir kere üretildikten ve zihinlere yerleştirildikten sonra yeni bilgilerin üretilmesine temel teşkil edecek olan “bilgi temeli” odur artık. Ve öyle olur ki, o andan itibaren “solcu”-“Marksist” olmak, maddi gerçekliği, daha önceden üretilmiş olan bu bilgilere-ideolojiye-göre düzenlemek olarak anlaşılmaya başlanır. İşte Marksizmin-solculuğun pozitivist bir toplum mühendisliği faaliyeti haline gelmesinin özü budur. Hem, dersin ki, maddeyle bilinç arasındaki ilişkide önde gelen maddi gerçekliktir, ama hem de, nasıl olsa elde daha önceden üretilmiş bir bilgi-ideoloji-bulunduğu için-ve de bu “bilimsel-bilişsel bir bilgi” olduğu için- onu maddi gerçekliğin önüne koyarak maddi gerçekliği ona göre “değiştirmeye”-“düzenlemeye” çalışırsın! Bunun da adı “devrimcilik” olur-“Marksizm” olur!. İşte, “toplum mühendisleri” dediğimiz “profesyonel devrimcileri” türeten mekanizmanın özü budur. Marksizmden pozitivizm türetmenin hikayesi budur. Marksizmi iğdiş etme sanatı da diyebilirsiniz buna. Yap bilişsel bir şablom, koy bütün ülkeleri de bunun içine, al sana devrim teorileri!..1917’de yapılan da bundan başka birşey olmadı zaten. Ama görüyorsunuz sıfıra sıfır elde var sıfır!
“Dünyada hiçbir şey vakti gelmiş bir düşünce-fikir kadar güçlü olamaz” denir. Niye? Çünkü, o an artık ortada o düşünceyi doğuran, ortaya çıkaran bir maddi gerçeklik vardır da ondan. Yani, güçlü olan, “kendinde şey” bir düşünce olmuyor, onun gerisinde yatan, onu da yaratan maddi gerçeklik oluyor güçlü olan. Bir kere bu temel varsa artık ortada, yani eskiden beri varolanın içinden yeni bir maddi gerçeklik çıkmışsa ortaya, artık kurtuluş yoktur. Siz isteseniz de istemeseniz de birileri bunu dile getirecektir. Artık o andan sonra bu düşünceleri yok etmeye kalksanız da fayda etmez, o gider başkası gelir. Çünkü ortada bu şekilde düşünülmesine neden olan bir maddi zemin vardır. İşte, devrimci insiyatif-öncülük-sözcülük denilen olayın altında yatan da bu oluyor[1]. Yani, ancak belirli bir maddi gerçekliği temsil ettiğin zaman senin sözünün bir kıymeti olur. Ancak o zaman sen bir sözcü-öncü durumuna gelirsin. Senin kullanacağın insiyatifin o zaman devrimci bir anlamı olur. Çünkü o an kullanılan insiyatif artık senin kerameti kendinden menkul özelliklerinin-ideolojinin bir sonucu değildir. Maddi gerçekliğin zorlamasıyla yerine getirilen bir görevdir.
Erdoğan’ın “one Minute” çıkışını ele alalım! Pozitivist anlamda ideolojik bir çıkış mıydı bu? Ya da, Mavi Marmara olayını ele alalım. Uluslararası sularda bir yardım gemisine yapılan saldırıya karşı tavır ideolojik-emperyalist hayaller peşinde koşan bir liderin tavrı mıydı? İsterseniz Birleşmiş Milletler’in reforme edilmesine ilişkin son konuşmasına bakalım. Bugün Birleşmiş Milletler’in artık 21.yy’ın ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini, küresel dünyanın yeni bir örgüte ihtiyacı olduğunu söylemek ideolojik bir tavır mıdır? Herşeyi bir yana bırakalım, bir kere Erdoğan’ın kendisi böyle ideolojik bir tip değildir. Son derece pragmatik, önündeki sorunları çözmeye çalışan bir lider Erdoğan. Geldiği yere bakın şöyle bir. Nasıl katetti bu kadar mesafeyi dersiniz. Bir ideolojiyi takip ederek mi! Hayır! O halde, siz burada konuşana değil konuşturana bakacaksınız. Eğer bugün sizin o beğenmediğiniz-“dinci” diye karalamaya kalktığınız Erdoğan, Ortadoğu’da Araplara laiklik dersi verecek hale geldiyse, Suriyeli sığınmacılara saldırarak yabancı düşmanlığı yapan “solculara” insanlık dersi verir hale geldiyse, Birleşmiş Milletler genel kurulunda yaptığı konuşmayla dünyadaki bütün devletlerin başkanlarına adeta 21.yy’ın manifestosunu dile getirebiliyorsa, hiç kimseden çekinmeden, bütün o liderlerin gözünün içine bakarak yeni, küresel bir dünyanın gereklerini ortaya koyabiliyorsa, nereden buluyor bu gücü dersiniz?Yoksa, sürecin diyalektiğini kavrayamayan bazılarının dediği gibi, “birazcık biti kanlanınca ne oldum delisi haline gelen biri mi bu Erdoğan! “Sonradan görme bir kabadayı gibi kendigücünü fazla abartıp savaş kışkırtıcılığı yaparak milletin başına bela mı açmaya çalışıyor”! İşte tam bu noktada diyorum ki ben, siz Erdoğan’a değil, onu bu şekilde konuşturan zemine bakın!.Hayır, Erdoğan savaş kışkırtıcılığı falan yapmıyor. Bu feryat 20yy’ın ana rahminde artık doğuma hazır hale gelmiş olan bebeğin (21.yy bebeğinin) feryadıdır. Ona-Erdoğan’a, Birleşmiş Milletler genel kurulunda, “dünyayı beş ülke esir almış götürüyor” diyebilecek cesareti veren gerçek işte bu gerçektir!.Bu gerçeği görmeden siyaset yapmak da mümkün değildir artık! “Sıfır sorun falan derken Türkiye’yi herkesle kavgalı hale getirdin” diyenlerin göremediği-anlayamadığı budur. Ana karnında annesiyle sıfır sorun halinde bulunan çocuğun, doğum süreci başlayınca bulunduğu zemini zorlaması olayını kavrayamayanlardan zaten ne beklenir ki!
Hayat böyledir işte. Hiç beklemediğiniz bir anda, hiç beklemediğiniz birisi çıkar ortaya ve noktayı koyarak sizin bütün o ideolojik tabularınızı yerle bir ediverir!..Ve siz de şaşar kalırsınız!
1-21.yy (işçi sınıfı ideolojisi de dahil olmak üzere) bütün ideolojilerin sona erdiği bir yüzyıl olacaktır. Çünkü, bilgi toplumuna elde bayrakla-sloganlarla gidilemez! İdeolojilerin yaydığı sönmeye yüz tutan o eski ışıklarla aydınlatılamaz artık bu sürecin yolu. Pozitivizmin (hayatı, daha önceden üretilmiş bulunan bilgilere göre bir kalıba sokarak düzenlemenin), yerini yeni bilgilerin üretimine bıraktığı yepyeni bir süreçtir bu..Devrimci olmak mı istiyorsunuz, bir an önce modern komünal-sınıfsız topluma ulaşmak mı istiyorsunuz, buyurun yolunuz açık, ama bunun için toplumu öyle hazır reçetelere göre değiştirmeye kalkmayacaksınız artık! Laf değil, yeni bilgiler üreterek, hayatı bu yeni bilgilere göre değiştirme mücadelesine katılmanız gerekecek bunun için. Onun için diyorum ya ben, modern komünal topluma giden yolda devrimin öncü gücü bilim insanlarıdır diye[2]...
2-21.yy’a damgasını vuran süreç küresel demokratik devrim sürecidir. Bu yolda temel çelişki ise, 20.yy kalıntısı her türlü ulusalcı-içe kapanmacı- eğilimle, küreselci olan, dışa açılarak küresel-evrensel olanla bütünleşmeye çalışan arasındaki çelişkidir. Bugün Türkiye’nin izlediği politikanın özü de buraya dayanıyor. İçerde ve dışarda Türkiye’ye karşı yürütülen mücadelelerin anlamı da budur.
Evet, Türkiye’nin yükselen-gelişen bir kapitalist ülke olduğu doğrudur. Dünya pazarlarında kendisine daha çok yer bulma çabası içinde olduğu doğrudur[3]. Ama o artık bunu eskiden olduğu gibi klasik yöntemlerle yapmıyor. İstese de yapamaz zaten bunu. Ne yapıyor Türkiye, kendi büyüme, gelişme stratejisini küreselleşmeyle-küresel demokratik devrimci süreçle bütünleştiriyor. Ortadoğu pazarlarından daha çok pay mı istiyorsun, o halde Arap halklarının demokratik devrimci mücadelesine katkıda bulunacaksın, 20.yy kalıntısı statükoya karşı mücadelede onlarla birlikte olacaksın. İşte Türkiye’nin yaptığı budur. Onun İsrail’le çatışmasının altında yatan da budur. Çünkü İsrail II.Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu’da kurulmuş bulunan statükonun referans noktasıdır. Amerikadır, Avrupadır İsrail. Sömürgeciliktir, baskıdır, zor kullanarak halkları sindirmektir! İşte, bugün Türkiye bu statükonun değiştirilmesi mücadelesinde basit sıradan insanların yanında yer alıyor. Bunu yapınca da sonuçta elbette ki pazar payını arttırıyor. Kötü birşey midir bu! Sen de böyle yap ve mücadele-rekabet hep daha ileriye doğru götürsün insanlığı! Niye yapmıyorsun, yapamıyorsun!..Bir Erdoğan da gitti Libya’ya bir Sarkozy, Cammeron da, aradaki fark herşeyi ortaya koyuyordu o zaman! Onlarda o ruh yoktu ki, o küresel devrimci ruh yoktu ki onlarda! Sahte de olsa, rol yapmak için de olsa daha başkasını yapamıyorlar! Çünkü onlar, küreselleşmeyi halâ ulus devlet gözüyle değerlendiriyorlar. Türkiye ise, uluslaşırken küreselleşmeninavantajıyla bambaşka yaklaşıyor sürece.
Bir an için şu söylediklerimin içi boş olduğunu düşünelim, yani Türkiye’nin de klasik yöntemlerle kendisine pazar yaratmak için bütün bu kavganın içinde olduğunu düşünelim! Yani, herşeyin eskiden olduğu gibi, Kapitalizmin Eşitsiz Gelişme Kanunu’na uygun olarak geliştiğini düşünelim. Ne olurdu bu durumda biliyor musunuz, tef çalar oynatırlardı Türkiye’yi! Üç günde ipliğini pazara çıkarırlardı Erdoğan’ın ve Türkiye’nin! Hoş, halâ bunu bekleyenler var ya! Bir yanda Amerika, Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri, Çin, Rusya vb. varken sen Kapitalizmin Eşitsiz Gelişme Kanunu’na göre tutup Ortadoğu’da onlarla aşık atacaksın ha, mümkün değil di, adamı üç günde götürürlerdi vallaha!
3-“Türkiye savaşcı bir dil kullanıyormuş”! Hayır efendim Türkiye savaşçı bir dil falan kullanmıyor!. Sen gel uluslararası sularda benim dokuz vatandaşımı öldür, ve hiç kimse bunun hesabını sormasın senden, sonra ben tepki gösterince de savaşçı bir dil kullanıyor olayım[4]. Sen tut hergün yüz insanını katlet, milyonlarca insanın senden kaçarak başka ülkelere sığınmak zorunda kalsınlar, buna karşı sesini yükseltince de Türkiye savaşçı bir dil kullanıyor olacak öyle mi! Ayıptır ayıp! Neymiş efendim, “Mavi Marmara’dakiler de İsrailli askerlere karşı sopalarla direnmeselermiş”! PKK’nın adam öldürmesini, cinayet işlemesini bile “zulme karşı ezilen halkların milliyetçiliği-Kürt özgürlük hareketi- ne yaparsa haklıdır” diyerek anlayışla karşılayan 20.yy kalıntısı bir zihniyetin, uluslararası sularda seyreden bir yardım gemisine yapılan saldırı esnasında kendisini savunan insanları “ama onlar da direnmeselerdi” diyerek suçlamaya kalkması ibret verici bir olaydır. E, o zaman Filistinliler de otursalardı yerlerinde, niye direniyorlardı ki İsrail’e karşı! O zaman İsrail de onları öldürmezdi tabi! Aynı şekilde, Suriye halkı da diktatörlüğe karşı başkaldırarak öldürülmeyi falan hak ediyor bu durumda, bunun anlamı budur! Zaten böyle düşündükleri için Türkiye’ye sığınan Suriyelilere saldırıyorlar ya!
4-Son zamanlarda Türkiye’de “solcu” olmakla Türkiye düşmanı olmak biribirine karıştırılır hale geldi! Ve çok güzel teorisi de yapılıyor bu işin, şöyle: “Solcu olmanın özü varolan düzeni-sistemi yıkmak, yok etmek, onun yerine başka bir sistemi inşa etmek değil midir, o halde, hangi nedenle olursa olsun bu düzene-sisteme (Türkiye’ye) karşı olan-onun düşmanı olan herkes, “düşmanımın düşmanı dostumdur” misali benim müttefikimdir! Ergenekoncu da olsa, faşist de olsa farketmez! İsterse dış düşman olsun, İsrail olsun, Beşar’ın Suriye’si olsun, neocon olsun, kim olursa olsun, hangi nedenle olursa olsun Türkiyeyi-sistemi yıkmak, yok etmek için mücadele veren herkes bir yere kadar benim dostumdur-müttefikimdir”!..
Bu türden “solcular” için olay bir kimlik sorunu haline gelmiştir artık!. Türkiye düşmanı değilsen “solcu” da olamazsın bunlara göre!. Ellerindeki bütün siyasi mücadele biçimlerini AK Parti’ye kaptırdıklarını düşünen bu kimseler AK Parti düşmanlığından yola çıkarak solculuğu da Türkiye düşmanlığı noktasına getirmişlerdir. Etrafınıza bakın şöyle bir, Batı basınına bakın, nerede Türkiye aleyhtarı bir kıpırtı varsa hemen ona sarılıveriyorlar bunlar!. Niye? Onlar-batılılar her zaman haklıdır, Türkiye haksızdır da ondan!. Avrupa Birliği sürecinde de öyle. Daha birgün Almanya’nın ve Fransa’nın Türkiye’nin AB sürecini engelleyen faaliyetlerine ilişkin birşey duymadık bunlardan!.
Tek sığınakları kalmıştı ellerinde: Kürtçülük! Başka türlü solculuklarını gösteremeyeceklerine inandıkları için olsa gerek hepsi de Kürtçü olup çıkmışlardı bir ara! Ama şimdi o da gitti ellerinden! Zaten bu yüzden ya ellerinden gelse Öcalan’ı da çiğ çiğ yiyecekler! Mesele Kürtlerin demokratik haklarının iadesi-“çözüm”- falan değil bunlar için, mesele Türkiye düşmanlığıdır!. Bakın göreceksiniz Türkiye yakında bu sorunu da çözecek kökünden. Çok yakında yasalar yeniden düzenlenecek. Yeni bir anayasa çabası da bunun için zaten. Çünkü, uluslararası düzeyde küresel demokratik devrimin sözcülüğüne soyunan bir Türkiye içerde kendi halkıyla kavga edemez! Anayasadaki, vatandaşlığın etnik temelde tanımı maddesi de değişecek, anadilde eğitime konulan yasak da kaldırılacak, yerel yönetimlerin kısmi özerkliği de sağlanacak. Ama göreceksiniz, bütün bu gelişmelere de karşı çıkacaklar bunlar, tıpkı 12 Eylül Referandumunda “hayır” dedikleri gibi!.Ve Türkiye gene bunlara rağmen çözecek bu sorununu da! Ve iyot gibi açıkta kalacaklar hepsi de! Kim bilir, belki de M.Kemalin askerleri olurlar o zaman ve “İkinci kuvayı milliyeyi” oluştururlar hep birlikte!..
3-Küresel-yerel falan derken bu konuda yapılabilecek en büyük hata, ulusalcı olmayla-ideolojik olarak içe kapanmacı olmayla- yerel değerleri savunma, kendi kültürüne-geleneklerine sahip çıkma arasındaki farkı gözden kaçırmaktır. İlk bakışta ulusalcılık da sanki yerellikmiş gibi görünüyor, ama tam tersine, ulusalcılık aslında yerelliğin, yerel kültürün düşmanıdır. Ulusalcılık 19-20.yy kalıntısı bir ideolojidir. Yukardan aşağıya doğru yerel değerleri yok ederek topluma nufuz etmeye, ona “yeni-etnik bir kimlik” vermeye çalışır. Onun, “yeni bir ulus”, “yeni bir insan” yaratmak tezi, yerel değerleri-bilgileri bir yana atarak bunların yerine “ulusal-etnik” olanı yerleştirmeye dayanır. Yerellik, hayatın içinde oluşan yaşam bilgilerinden-kültür-kaynaklanır. Evet, küreselleşme süreci gelişirken yerel tepkiler de ortaya çıkar ve ulusalcılar da bunları kullanmaya çalışırlar; ama aslında bu yerel tepkiler insanların küresel olanla bütünleşirken kendi kimliklerinin daha çok farkına varmalarından-özgürleşmelerinden- kaynaklanır. Bilinç dışı olarak oluşan yaşam bilgileri ve yerel kimlikler küreselleşme potasının içinde başka kültürlerle-bilgilerle buluştukları zaman kendilerini daha fazla geliştirme olanağını da bulurlar..
4-Son bir nokta daha!: İyi güzel, istese de istemese de hayat bugün Türkiye’yi bir yere getirdi bıraktı; ama Türkiye burjuvazisi önümüzdeki süreçte hayatın kendisine verdiği bütün bu görevleri yerine getirebilecek kapasitede mi? Erdoğan iyi güzel yapıyor da, bu işi sonuna kadar aynı tempoda götürebilecek mi o da? Çünkü süreç çok karmaşık, görevler de çok yüklü. Bakın adama, daha benden bile küçük yaşı ama ihtiyarladı neredeyse! Türkiye bütün sorunların hepsinin altından kalkabilecek mi?
Açık söylüyorum ben Türkiye’ye güveniyorum; bu güven Anadolu burjuvazisine, Erdoğan’a falan değil, o ana gövdeye güveniyorum ben. Bir Yunus’u, Bedreddin’i çıkaran o tarihsel akışa güveniyorum. Ve inanıyorum ki, Türkiye sadece küresel demokratik devrime öncülük yapmakla falan da yetinmeyecek, Bilgi Toplumu’na giden yolda modern sınıfsız toplum erlerini-bilim insanlarını da devreye sokacak bu süreçte..ve dünya görecek 21.yy’da “sol” ne imiş, nasıl olurmuş! Göreceksiniz bakın!..Gece ne kadar karanlıksa ay da o kadar parlak doğarmış!..Ben bu hali çok yaşadım onun için yakından biliyorum!..
YAZININ 1. BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN...
http://www.duzceyerelhaber.com/munir-aktolga/15727-20yy-kalintisi-butun--statuko-guclerini--saskina-ceviren-turkiyenin-karsi-konulamaz-yukselisi-1
[1]Çok basit, yumurtanın içinde olgunlaşan civcivin bir kaçgaga darbesiyle kabuklarıkırmasıolayıdır devrimci girişkenlik-insiyatif! Hangi civciv aceleci davranarak, daha olgunlaşmadan kabuklarınıkırmaya kalkar ki! Böyle bir şeyi yapsa yapsa sürece dışardan müdahale etmek isteyen toplum mühendisleri yapabilirler. İşte aradaki fark!.Bir: Yumurta döllenmişolacak (boşyumurtadan civciv çıkmaz!). İki: Yeni olan (yani civciv) yumurtanın içinde doğum için hazır hale gelecek. O ana kadar kabuklar onun için bir koruyucudur aslında. Kabukların bir hapisane duvarı haline gelmesi olgunlaşma sürecinin belirli bir aşamasında gerçekleşir. Öyle bir diyalektik ki bu, o kabukları önce parçalasan da, parçalamakta geç kalsan da içerdeki yavruyu öldürebilirsin! Bu nedenle, olayı kendi diyalektiği içinde kendi iç dinamikleriyle çözmek en sağlıklı yoldur..
[2]Bu konuda bak, www.aktolga.de 5. Çalışma..
[3]Ne yapsın yani, Avrupa’nın Amerika’nın ağzının içine mi baksın! Elbette ki kendisine yeni pazarlar arıyor Türkiye. Şu Erdoğan’a-Gül’e bakın bir, adamlar dokuz yılda nasıl ihtiyarladılar! Bir gün orda bir gün burdalar, yanlarında da bir sürü işadamı-gazeteci taşıyorlar hep, niye? Düşünün bakalım bir, bugün Yunanistan batarken Türkiye neden suyun yüzünde kalabiliyor? Daha birkaç sene önce Yunanistanı Türkiye’ye örnek gösterenler, bak Yunanistan-Portekiz AB ye girdi de nasıl gelişti, bizse yerimizde sayıyoruz diyerek “solculuk” yapanlar niye susuyorlar bugün gelinen noktada! Türkiye hem AB mücadelesini veriyor, hem de ona bağlı kalmadan kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor. Doğrusu da budur. Ama dün Türkiye’yi eleştirenler bu gerçeği bir türlü kabul edemiyorlar...
[4]Kimse merak etmesin, ne İsrail, ne Güney Kıbrıs, ne Suriye, ne de başka bir ülke Türkiye’ye karşısavaşamazlar! Birincisi, böyle bir durumda herşeyden önce Arap devrimleri tsunamisinin altında kalırlar! İkincisi ise, bunlar şu anda kendi dertleriyle boğuşuyorlar zaten! Arap devrimlerinin ateşi yakında İsrail’de de kendini gösterecektir. Siz bugünkü fanatiklerin daha uzun süre başta kalabileceklerini mi sanıyorsunuz orada! Bu nedenle, şu an Türkiye’nin reaksiyonu, onların eski statükoyu ayakta tutma çabalarına karşı, bir adım ötesini görerek attığı devrimci bir adımdan başka birşey değildir!. Bir yandan Ortadoğu halklarına cesaret verirken, diğer yandan da, Birleşmiş Milletlerde sesi soluğu çıkmayan diğer ülkelere cesaret vermeye çalışıyor Türkiye. Sizin yıkılmaz sandığınız o muktedirlerin sonu gelmiştir artık diyor, bunlar 20yy’in güce dayalı içi boş kaleleriydiler, korkmayın mesajını veriyor. Yani, bir anlamda, küresel demokratik devrim rüzgarına körük tutuyor Türkiye!..Biraz da böyle düşünmeyi deneyin bakalım!..Biraz da bu gözle görmeye çalışın Türkiye’yi!..
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023