Mustafa Karaalioğlu
AK Parti’nin ve Erdoğan’ın sandıktan ders alarak işleri düzelteceğine dair iyimser beklentileri iktidara yakın medyadaki bazı isimler haricinde canlı tutan kalmadı. Bu listeye, ekonominin içinde bulunduğu müzmin kriz durumun doğal terbiye edici olduğunu ve bunun da kaçınılmaz olarak demokratik hamleler gerektireceğini varsayanları da ekleyebiliriz ama bu da yeterli olmaz. İstikamet çok belli… Kavala ve Demirtaş davaları bir yana iktidar ortağı Bahçeli’nin açık baskısı ve iktidarın büyük ortağı Ak Parti’nin çaresiz sessizliği, iyimser beklentilerden daha fazla şey söylüyor.
Bununla birlikte iyimserlik; yani bir parça demokratikleşmenin önündeki engelin MHP olduğu hükmüne varıp Ak Parti’nin aslında iyi şeyler yapmak istediği ama Bahçeli’nin bırakmadığı kanaati de doğru değil. Hiç böyle olmadı… İki parti taban olarak neredeyse aynileşmiş ve tavan olarak da sekiz seneye varan mükemmel bir uyum sağlamış durumdadır. Hukuk, demokrasi, yargı sistemi, ifade özgürlüğü, dış politika ve genel olarak muhalefete bakışta aralarında fark kalmamıştır. Erdoğan ve sözcüleri ile Bahçeli ve sözcülerinin hemen her açıklamada Cumhur İttifakı’na sadakat ifade etmeleri boşuna değildir. Fevkalade sahicidir. Dolayısıyla, zaman zaman muhalif kesimlerde ortaya atılan Cumhur İttifakı’nda muhtemel bir ayrılık hatta çatlak ve hatta görüş ayrılığı iddiaları da en az iktidarın 31 Mart’tan sonra normale döneceği varsayımı kadar iyimserdir ve gerekten uzaktır.
Zira, iki partinin birbirinden başka çıkar yolu, iktidar umudu ve hatta meşruiyet kaynağı bulunmamaktadır. iki liderin siyasal tutumu kendi açılarından son derece tutarlı ve gerçekçidir. Zira, ne Ak Parti’nin MHP yerine, ne de MHP’nin Ak Parti yerine koyacağı bir veya birden fazla parti bulunmaktadır.
Erdoğan ve Ak Parti de bunun farkında… Nitekim, haftalardır sürmekte olan “sandıktan ders almak/milletin mesajını duymak turları”nda gelinen nokta bile bir dizi şaşaalı hamle duyurularının ardından, iktidar partisinin yapacağı kampta, bakanlar ve bakan yardımcılarına telefonla uluşamayan milletvekillerinin bir araya gelip meselelerini konuşmasına kadar gerilemiştir. Vekiller, bakanlara ve yardımcılarına dertlerini anlatacak ve böylelikle iktidar kadroları arasında uyum yakalanacak. Seçmen de 31 Mart’ta tam da bunu dert etmiş ve iktidara bakanlar telefona çıksın mesajı vermişti!
Erdoğan, siyasi yol haritasını ekonominin yabancı sermaye çekebileceği bir noktaya gelmesine bağlamış durumda ve bu sağlanana kadar zaman kazanmaya çalışıyor. Yabancı sermayeyi çekebilmek için de hukuk ya da demokraside taviz vermek niyeti taşımıyor. Bütün siyasal veriler sabit kalarak, sadece ekonomideki hamlelerle yolun açılabileceğini ve seçim atmosferine girildiğinde elinin bollaşacağı hesabını yapıyor. Tabii bununla birlikte muhalefetin gönlünü ederek bir kez daha seçilme imkanını yakalamayı da… Hal böyleyken, gereksiz yere demokratikleşmenin lüzumu bulunmuyor!
Görünen ve açıklamalarından duyulan o ki Bahçeli de bu hesaba yakın bir yerde duruyor. Ekonomi düzelirse ve Erdoğan bir kez daha aday olabilirse, bundan gayrı problem görmüyor. İki liderin pozitif ajandaya yaklaşmaması ayrıca, ekonomideki kısmi düzelmenin bile İttifak’a ve Erdoğan’a kolaylıkla seçim kazandıracağı varsayımlarına dayanıyor. Yani, iktidardan demokratik değişim bekleyen iyimserlerin bir benzeri de bizatihi iktidarın lider kadrosudur. İki kanat da “her şey güzel olacak” havasında ama tamamen farklı gerekçeler ve hedeflerle…
Peki bütün bunlara rağmen Erdoğan ve Bahçeli’nin ortamı yumuşatma ve gerilimi azaltma ihtimali hiç mi yok? Elbette var. İktidarda kalma hesapları sapmaya başlar ve istikametin bir seçim yenilgisine daha doğru gittiği kanaati oluşursa gayet tabii uçağın burnunu yukarı kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmaktan sakınmazlar. O zaman, iki liderin o çok merak edilen görüşmelerinin tek konusu demokratikleşme bile olabilir. Ama bu, gerçekleşmesi birçok değişkene bağlı bir varsayım ve doğal olarak üzerine hesap yapılamaz. Ekonominin yoluna gireceği düşünülen 2027’ye kadar ise hiç yapılamaz. Zaten Erdoğan ve Bahçeli de böyle bir hesap yaparak dikkatlerini dağıtmıyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025