Mustafa Karaalioğlu
Sadece sistem değiştiği için ve daha hızlı karar alınan bir modele geçildiği için değil, sistemin niteliğinden bağımsız olarak Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların acil çözüme ihtiyacı vardır. Model ne olursa olsun yapılması gereken işler ve geciktirilmeden atılması gereken adımlar vardır.
Öte yandan, meseleler sosyal barış, ekonomi veya dünyayla ilişkiler diye sıralanabilir. Ama böyle bir sıralama bile çok şey ifade etmeyebilir. Kime göre sosyal huzursuzluk var veya kime göre dünyayla ilişkilerimiz kötü ki? “Yıllardır dezavantaj yaşayan kesimler şimdi gün yüzü görmeye başladı. Bu mu sosyal gerilim?” diyen çok. Ya da “Dünyayla anladığı dilden konuşuyoruz, tabi iki bizi sevmezler” görüşü de hakim. Yahut da ekonomide sıkıntı denilen şey nedir? “Alt gelir gruplarının kazancı artıyor ve orta üst sınıflarda sıkıntı varsa biraz da sıkıntıya katlansınlar” diyen de yok değil…
***
Neyin problem olduğu ve o problemin hangi tarafından tutularak çözüleceği konusunda da ciddi bir görüş ayrılığı olduğunu kabul etmeliyiz. Neticede, farklı siyasi gruplar, sosyal kesimler ve hacmi ne olursa olsun sosyal unsurlar kendi çıkarlarının genişlemesi ve korunması için çaba gösterirler. Bunu yaparken de her zaman adil olmalarını veya empati kurmalarını bekleyemezsiniz. Zaten adalet ve empati duygusu da en azın neyin sorun olduğunu tespitte olduğu gibi son derece izafidir. Kime göre, neye göre?
Sadece ana konular değil; eğitim gibi en temel konu olmak üzere, kültür, akademi, sanat, şehirleşme, çevre ya da ulaşım gibi bütün hassas alanlarda hem büyük sorunlar var hem de büyük görüş ayrılıkları.
Hal böyle olunca toplumun farklı kesimleri arasında kamu önünde veya sosyal hayatta eşitliğe dikkat çekmek ve bunun için söylenip durmak da bir süre sonra sıkıcı kabul edilir. Bunu kanunla ve mavzuatla temin etmek de çoğu kez imkansızdır.
Yeni dönem veya eskiden miras kalan süreç; adı ne olursa olsun yine de yapılması gereken herkesin eşit erişime imkan tanıyacak bir zemin oluşturmaktır. Kamuda, özelde, sivil toplumda… Eşit erişim hakkı ve düşünceyi serbestçe ifade edebilme imkanı… Böyle bir zeminin temini meselelerin büyük kısmını ortadan kaldıracaktır. Yine tatminsiz ve mutsuz kesimler olacaktır ama gerilim makul seviyeye inecektir. Dahası, ülkenin sorunları konusunda görüş, fikir ve bakış açısının artması iktidar için de bir zenginlik olacaktır. Yeni sistemin yerleşmesi ve kabulü açısından da böyle bir imkan, bütün yasal mevzuattan çok daha değerli bir kazanım olacaktır.
Daha demokratik bir ortam, kararı başkan verecek olsa da farklı toplum kesimlerinin, farklı görüşlerin çözüm bekleyen sorunlar konusunda neler düşündüğünün ve neye rıza gösterebileceğinin anlaşılması için tek yoldur. Siyasi dille, yargıyla, medyayla, daha çok ifade hürriyetiyle açılacak bir yol…
***
Siyasal gerilimi düşmesi de bu yolun açılmasına bağlıdır. Dünyadan bakıldığında bazen ekonomi ve finansta bazen de diplomaside başımıza bela olan sert kritiklerin aşılmasının yolu da buradan geçer.
Hangi meseleye öncelik vereceksek verelim önce bu zemini onaralım. Ki, bir daha başa dönmeyelim.
Böyle bir zemin Türkiye’nin meselelerini sanılandan çok daha kolay çözülebileceğini, iktidar karşıtı olsa da geniş kitlelerin sisteme aidiyet duygusunun artacağını ve ortak iyiye gidiş için enerji üreteceğini gösterecektir.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025