Mustafa Karaalioğlu
Doğal kaynaklar, nüfus, stratejik konum, sanayii, eğitim, hukuk, turizm, teknoloji, patent sayısı gibi branşlarda kapasite sahibi olmak bir avantajdır. Üretebilmek, satabilmek, rekabet edebilmek, daha fazla turist çekebilmek yahut da mükemmel bir eğitim sistemine sahip olmak bir ülkenin gücünün temelleridir. Büyük küçük bütün ülkeler bu kriterlere göre gelişmiş ya da gelişmemiş olarak sıralanırlar.
Bizim de bu branşlarda dünya liginde bir yerimiz vardır. Tekrara hacet yok, yerimizden hiç memnun değiliz. Çünkü kapasitemizin daha fazlasını hak ettiğini, potansiyelimizin iyi kullanıldığında daha yüksek değeler üreteceğini düşünüyoruz. Kimimiz aslında çok daha iyisini hak etmekle birlikte buna dış güçlerin mani olduğuna, dünyanın bizi kıskandığına inanıyor; kimimiz de komplo teorilerine aldırmadan kendi kaderimizi kendimizin belirleyeceğine… Meselenin bu tarafı bahsi diğerdir. Öyle olması da faydalıdır zira, komplonun lezzetiyle başa çıkmak pek mümkün değildir.
Nispeten hemfikir olabileceğimiz bahse gelelim… Düşmanımız veya düşmanlaştırdığımız ülke çoktur ve dosta ihtiyacımız vardır. Çok alametler bunu göstermiştir ama sonuncusu; yani İdlib’de başlayıp Moskova’da hak ettiğimizin altında bir anlaşmayla bağlanan kriz başlı başına bir diplomasi dersidir. Dış politikamızın verimliliği, Türkiye gibi bir yandan NATO üyesi ve Batı blokunun tecrübeli bir üyesi öte yandan İslam dünyası ve Avrasya coğrafyasında imkanları bulunan bir ülkenin gücünü yansıtmıyor. Yansıtacak olsa Suriye’de bu durumda olmaz, mülteci meselesinde bu kadar problem yaşamazdık. Meselenin bir de ekonomi cephesi var. Dünyanın eksi faizle para beğenmediği bir dönemde 6-7 puanla dolar aramak zorunda kalmazdık.
Şunu bilelim. Dost kazanmak demek günlük hayattaki dostlarımız gibi bir arkadaşlık aramak değildir. Dünyada birbirleriyle en samimi görünen ülkeler de iş birliğinden para ve güvenlik kazanan ülkeler de en nihayet karşılıklı çıkar hattında yol yürürler. Kimse kimsenin kara kaşına karar gözüne değer vermez, hatta kimse kimseye dini, ırkı ve kültürü yakın diye de dostluk göstermez. Bugün, hepsinin bize karşı ortak hareket ettiğine inandığımız Batı da en nihayet bir çıkar ittifakıdır. ABD Avrupa’nın işine yarar, Fransa Almanya’nın, İngiltere İtalya’nın vesaire… Karşılıklı çıkar yaratmak, ikili veya çoklu ilişkilerden verim elde etmek yahut bu ilişkileri kuramayan ülkelere karşı üstünlük kurmak için her türlü ittifak kurulur. Kurulur, korunur, geliştirilir… Hiçbir ülke bir başkasını sevimli bulmaz çünkü diplomaside böyle naif bir kural yoktur.
Şimdi bizim için de geç olmadan bu keşfi yapmanın, esasen keşfedilmiş olanı tatbik etmenin zamanıdır. Dünyanın diliyle konuşup, uluslararası ilişkilerin değişmeyen kurallarıyla oynamanın zamanıdır. Aksi takdirde Rusya, ABD ve Avrupa ile olduğu gibi asimetrik ilişkilere rıza gösterip kaybetmeye devam edeceğiz. Hamaset, slogan ve iç politika bağımlılığı Türkiye’nin küresel imkanlardan alması gereken payı giderek düşürüyor; dostsuz kalmak ülkeyi refah ve güvenlik liginde gerilere sürüklüyor.
Günlük akışın belirlediği ve krizlerin sürüklediği ilişkilerin geleceği yoktur. Güven esasına bağlı, karşılıklı çıkarın bir tarafı olmaya odaklanan yeni bir politik anlayışa geçmemiz gerekiyor.
Geçmezsek dünya mı yıkılır? Yıkılmaz ama daha fakir, daha güvenliksiz ve bilhassa da herkes koşup giderken yerinde sayan, fırsatların arkasından bakan bir memleket oluruz.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025