Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Ve çoğaldıkça da örtülür. Örtüldükçe mayalanır, kendi kendini üretir, çoğaltır. Başkalarını da günaha bulaştırır, ortak eder. Bulaşanlar arttıkça günah örtünür, doğallaşır, meşrulaşır, günahkâr olmak değil günahsız olmak, temiz olmak suç hale gelir. Tıpkı toprak rantı gibi günahın getirisi, piyasası oluşur. Günah rantiyecileri çeteleşir, günah derin iktidar olmuştur artık; sonunda devlet olur. Devlet artık derin devletin kendisi olmuş, günahın devletine dönüşmüştür. İblisi burada aramak gerek.
Bu dediğim 1990-2000’li yıllarımızın bir özetidir. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Ağar ekibinin zamanını anlatır. Bu dönemi, toplu mezarların açılması gibi açtıkça dehşete düşüyoruz. Açıldıkça günahın kanser gibi bütün bir devleti sarmış olduğunu dehşetle görüyoruz. Faili meçhuller nedeniyle seziyorduk ama bu kadarını bilmiyorduk.
Günahları olmayan hiçbir ulus-devlet yoktur. Ak kâğıt üstüne kalem- cetvelle masa başında çekilen sınırlar tarih boyu hep kanlı çizgiler olmuştur. Masa üstünde duran okkanın içinde mürekkep değil hep insan kanı vardır. Çünkü çekilen sınırlar aileleri, kavimleri, toplulukları, dinleri bölmüş, kanlı savaşlara neden olmuştur. Sınırlar çekildikten sonra da bu sınırları korumak, devleti korumak için yine içte-dışta kan dökülmüştür.
Günahları olmayan hiçbir ulus-devlet yoktur ama... Ama bizdeki Kemalist devlet çok özel incelemeyi gerektirecek ölçüde sui generis yani kendine özgüdür. Çünkü dayandığı milliyetçilik kültürel bir milliyetçilik değil kültürü sonradan devlet eliyle yapay biçimde yaratılmaya çalışılan etnik milliyetçiliktir. Bu nedenle de içinde demokratik ögeler barındırmaz, kusar onları. Devletin göreceli tarafsızlığı bizde işlememiştir. Komplolar, cinayetler, tenkiller, tehcirler üstüne oturan şedit bir devlet geleneğidir bu gelenek.
İşte bu somut karakterdeki devlet, 1990-2000’li yılları kapsayan dönem içinde çok daha özel bir nitelik kazandı. Bu nedenle bu dönem ileride tarihçiler, siyaset bilimcileri tarafından somut verilere dayalı çok daha kapsamlı incelenecektir. Her halde bu yeni devlet yapılanmasının adı “Haraççı devletin çeteleşmesi” olacak.
Temizlik zor olacak
Yukarıda söylediklerim bugüne gelebilmek, 2000’li yıllardan sonra AK Parti iktidarıyla başlayan temizlik hareketinin neden bugün tıkanma noktasına geldiğini açıklayabilmek, temizlik işinin ne denli çetin olduğunu görebilmek içindir.
Şans olabilecek şey şansızlığa dönüşüyor. Rakipsizlik AK Parti iktidarının yumuşak karnı oldu. Reformlar için aceleye hiç de gerek duymuyor. Aksine reformlara taş koyan bir muhalefet varken neden kendini zora soksun! Ama zamanın kendi lehine işlediğini sanmak AK Parti için ölümcül hata oldu. Askerî vesayetin zayıflatılmasıyla meselenin halledileceğini düşündüler ama meselenin bu denli basit olmadığını bugün hep birlikte görüyoruz. Böylece vesayetçi yapı AK Parti’nin kucağına bırakılmış oldu. Başka deyişle AK Parti muhalefet ettiği şeye dönüşme yolunda. Başbakan’ın 35 Kürt insanının katledilmesi gibi devletin sorumluluğu apaçık olan bir olayda bile, hiç de zorunlu değilken bu denli “devlet vurgulu” savunu yapması bu teslimiyetçi gidişin keskin bir işareti olarak görünüyor.
Başbakan’ın tonu alışık olduğumuz Kasımpaşalı tonu da değil artık, bu devlet paşalığı tonu gibi geliyor.“Devlet suç işledi dedirtmem” filmini yeniden izliyoruz. Fransa’ya karşı Ermeni soykırımıyla ilgili yaptığı çıkışta da gördük bu paşa soyluluğu havasını. “One minute”teki Kasımpaşalı sevimliliğinden eser yoktu, boş bir böbürlenmeydi bu ikincisi.
Bu şanssızlığa üzülüyor insan
Elini ateşe sokmayan “Biz demiştikçiler “ bayram edip AK Parti’ye şans tanımış olanları gagalıyorlar. Yanlışlar, ama bizim de bugün için söyleyecek fazla bir şeyimiz yok. Fakat ortada bayram havası da yok. AK Parti bu çizgide devam ederse Türk’üyle, Kürt’üyle hepimiz, Türkiye kaybedecek. Yalnız zaman kaybı da olmayacak bu, şiddet çift taraflı artacak, insanlarımızı da kaybedeceğiz. Daha çok, daha çok insanı...
Evet, üzülüyor insan; gerçekten de şanstı AK Parti.
Yukarıda resmini çizdiğim devlet geleneğinden değil, aksine tarihsel muhalefet olan İslamcı muhalefet geleneğinden gelen ve bu nedenle de devletin günahlarına bulaşmamış olan yeni bir partiydi AK Parti. Ama devletin günahlarını örtmeye soyundukça günaha ortak oluyor. Ermeni soykırımı konusundaki tutumu gibi. Şimdi buna artık kendi günahları da ekleniyor. Uludere katliamının arkasından ne çıkarsa çıksın Başbakan’ın devlet savunusundaki katılığı bu günahı kendi hanelerine şimdiden yazdırdı bile.
Daha fazla batmadan gerçeği görebilmeliler.
Günah, örteni de, susanı da günahkâr yaparak çoğalıyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012