Namık ÇINAR

Namık ÇINAR
Namık ÇINAR
Haberdar Tüm Yazıları
‘Darbe bizim görevimiz’
6.09.2013
1926

 Duruşma aşamasına gelinen “28 Şubat Davası”nın generalleri, artık reddetmeyerek, nihayet doğru bir yöntemle savunma yapmaya başlayacak gibi görünüyorlar.

Eğer akıllılarsa bu yolu seçerler.

Çıkarlar, gerçekleri harbiden anlatırlar.


Silivri
’dekilerin inkâr etmeyi yeğleyerek, yüzlerine gözlerine bulaştırmaları ve ummadıkları cezalara çarptırılmaları, sanırım bunda etkili olacaktır.

Yalana dolana gerek yok!

Çünkü yalan, eğer değillerse bile, onları suçlu hâle getiriyor.

Benim savım başından beri hep şu olmuştur:

Bu ordunun görevi, toplumun siyasal hayatını resmî bir ideoloji çerçevesinde vesayet altında tutmak; işlerin karışmaya yüz tuttuğu hâllerde de memleketin idaresine doğrudan el koymaktır.

Bu misyon, esas itibariyle TSK’nın işi olmakla birlikte, toplumun birbirini tamamlayacağı hiyerarşik işbölümlerinde, neredeyse Diyanet’e ve camilere bile pay düşecek kadar yayılarak uzanır gider.

Tecrübe ede ede, bütün yasalar buna cevaz verecek şekilde tasarlanmış; bütün askerî kurum ve birlikler, bu görevi ifa edecek şekilde teşkilâtlanmışlardır.

Netice olarak bu paradigma, yasama, yürütme ve yargı tarafından adım adım inşa edilmiştir.

Bunda şaşacak bir yan yok!


Burası askerî bir cumhuriyettir
, derken masal anlatmıyorduk biz.

Gelin görün ki, bu yapıyı tasfiye etmek için atılan adımlarda sorunlar vardır.

Eğer mevcut düzeni, tıpkı 1789 veya 1917’deki dönüşüm çağlarında, yahut şimdinin Arap Baharı’nda olduğu gibi, toplumsal magmadan fışkıran gayzerlerle yarışır bir halk hareketiyle alaşağı ederseniz; amenna!

Hukuk mukuk dinlemezsiniz olur biter.

Ben bunu anlarım.

Ama burası demokratik bir hukuk devletidir, der ve ondan sonra da kalkıp, o mahkemelerde doksan yıllık Cumhuriyet’in yargılandığını söylerseniz..

İşte bunu anlayamam.

Demokrasilerde ceza hukuku, gerçek kişileri, o da sorumlulukları nispetinde cezalandırmaya yarar; tarihle hesaplaşmaya değil.

Tarihle hesaplaşacaksanız, palavra sıkarak değil, milli iradenin tecelli ettiği parlamentoda o bozuk düzeni yerle yeksan edecek reformist yasaları yaparak hesaplaşacaksınız.

Oysa hiçbir şey yapılmamıştır.

Çünkü onlardan, bu sefer de yeni iktidar sahipleri yararlanmak istemektedir.

Bütün darbe süreçlerinin yasal mevzuatı, prosedürleri ve organları hepsi eksiksiz yerli yerindedir.

Gözdeki çapakları temizlemeden alelacele çekilmiş bir rimel gibi sırıtan ve esasen soyut vasfıyla icraî bir işlevi de bulunmayan şu meşhur 35. madde değişikliği ise, halkı kandırmak bakımından başarılı bir aldatmacadır.

Yargıladığınız ve yargılayacağınız o vesayet erbabı generallerin çizgisi, demokratik kültür etiği açısından elbette ki problemlidir; lâkin pozitif ceza hukukunun adam öldürme, işkence yapma vs. gibi özel olarak saydığı sarih suç tipleri hariç, sanmam ki onlara mevcut siyasal nizamın rezaletlerini yükleyebileceğiniz hukuka aykırı sorumluluklar bulabilesiniz!

O yüzden, sizin yaptığınıza da ahlâkidir, denemez.

Zira başta 12 Eylül Anayasası olmak üzere, Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, Sıkıyönetim Kanunu, İç Hizmet Kanunu, Harp Okulları ve Harp Akademileri Kanunları, Sicil Yönetmelikleri aynen yürürlükte kaldıkça ve MGK, YAŞ, Genelkurmay Başkanlığı, çift başlı yargı sistemi gibi kurumlar da mevcut işlevlerini sürdürdükçe, yürütülen bu yargılamalar adaletsiz sayılmayacaksa, ne sayılacaktır?

Türkiye’nin çivisini çıkaran otuz yıllık bir iç savaşın, sadece asker kanadını sıygaya çekerek, PKK başta gelmek üzere bu sürecin diğer aktörleri olan dönemin parlamentolarına, hükümetlerine, devlet bürokrasisinin diğer unsurlarına, iş dünyasına, medyaya, il ve ilçe teşkilâtları dâhil siyasi partilere, üniversitelere, hattâ gizli kapaklı işlere burnunu sokmuş kimi STK’lara ve bireylere varana kadar, hiçbirine doğru dürüst dokunmadan, faturayı sadece orduya keserek meseleyi örtbas etmek, hakkaniyetsizliğin daniskası değil midir?

Benim tutumuma gelince...

Dün dindarların yanında durmamın dinle bir alâkası yok!

Onlar mazlum oldukları içindi.

Bugün artık muktedirler ve üstelik de zalimler.

Ben ise hiç değişmedim.

Şimdi gene mazlumların yanındayım... gene mazlumların yanında.



[email protected]

twitter@cinarnamik

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar