Nejat ERDİM

Ortadoğu'da Hakimiyet Savaşı ve Kürtler
30.09.2013
1736

 Türkiye’nin son dönemlerde dış politikada giderek yalnızlaştığını ve özellikle sınır komşusu ülkeler ile sorunlar yumağının içinde çırpınıp durduğunu hepimiz biliyoruz.

 Bundan birkaç sene evvel Ortadoğu coğrafyasında bölge ülkelerinin kendilerine lider ve öncü olarak gördükleri Ankara şimdilerde o günlerin çok çok uzağında artık.

 Tahran ile bölgede adeta hâkimiyet kavgasına giren Ankara giderek elindeki inisiyatifi kaptırmış gibi görünüyor.

Şam, Tahran dostluğu, Bağdat, Tahran yakınlaşması ve Tahran’ın özellikle Türki cumhuriyetler ile yaşamış olduğu sıcak ilişkiler kuşkusuz şimdilerde Ankara’da tedirginlikle karşılanıyordur.

 Özellikle Suriye’de yaşanan gelişmeler ile birlikte hem Türkiye ve hem de bölge için artık sadece Ankara, Bağdat, Şam ve Tahran’ın bir iç sorunu olarak algılanan Kürt meselesi artık tüm bölge ülkelerini derinden etkileyerek gelecekte bölge haritasını tamamı ile değiştirebilecek bir ivme kazandığı gerçeği apaçık ortada.

 Kürtler ile birlikte yaşayan dört bölge başkenti kuşkusuz bundan önceleri Kürtler karşısında yaptıkları işbirliğini bugün için yapmaktan çok uzaklar.

 Bir yandan kendi topraklarında Kürt sorununun bir sonucu olarak PKK ile 30 yıldır yaşanan kanlı bir savaşı bitirmek adına geçmiş tüm Cumhuriyet hükümetlerinin yapmaya yanaşmaktan dahi korktuğu cesurca hamleler ile “demokratikleşeme ve açılım” sürecini başlatan Ankara, öte yandan Suriye’de varlıkları dahi kabul görülmeyen Kürtlerin Şam rejiminin içinde bulunduğu kaotik durumdan faydalanıp elde ettikleri kazanımları taşeron örgütlere arka çıkarak sabote edip, o kazanımları yok etme çabası içinde olması anlaşılır gibi değil.

Bu tarz dış politik manevraların başta Kürtler açısından sonrasından diğer bölge halkları açısından kabul görmeyeceği aşikârdır.

 Bölgenin hâlihazırda özellikle İsrail ve ABD’nin dayatmacı politikalarına karşı direnen tek başkenti olan Tahran’ın yakın zamanda Kürt cephesini de yanına çekme ihtimali oldukça yüksek gibi görünüyor.

 Tahran’ın elbette ki kendi Kürtleri ile sorunlarını çözüp sonra tüm bölge Kürtlerine karşı dostane politikalar benimsemesi bu anlamda en önemli faktör olarak görülebilir. Zira artık dört ülkede yaşayan Kürtler eski ruhsal ve coğrafi bölünmüşlüğün aksine en azından şuan itibari ile ruhsal bir bütünlük sağlamış gibi görünüyorlar.

Dört parçaya bölünmüş Kürt coğrafyasının herhangi birindeki bir sorun çok ciddi anlamda diğer üç ülkedeki Kürtleri etkileyebiliyor.

Özellikle bu anlamda Rojava’da yaşanan gelişmelerin tüm Kürtleri derinden etkilemiş olması çok iyi okunmalıdır diye düşünüyorum.

Yenilmiş, sinmiş ve teslim alınmış Kürt modelinin yerini demokratik bilince sahip, politize olmuş Dünyayı ve gündemi iyi okuyan bir Kürt neslinin varlığı doğrusu gelecekte Kürtler için bölgede çok ciddi gelişmelerin yaşanabileceğini bize gösteriyor.

Özetle; Dünyanın beklide en karışık bölgesi sayılabilecek Ortadoğu coğrafyasında bölgenin en kalabalık halkları olan Araplar, Farslar, Kürtler ve Türklerin bu bölgede barış içinde yaşamaları sadece bölge için değil tüm Dünya için oldukça önemlidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar