Orhan Kemal CENGİZ
Demokrasinin tam olarak yerleşmediği ülkelerde “devletin gücü” denilince akla gelen, aslında baskı aygıtlarının gücüdür.
Bu ülkelerde devlet kendi vatandaşını dövme konusunda çok güçlü, çok mahirdir gerçekten.
O hep talep edendir: En başta itaat talep eder. Sorgulamamanızı ister. Devleti ve devlet adına hareket edenleri kutsamalı, onların sizin adınıza en doğru olanı bildikleri ve uyguladığına inanmalısınızdır.
Asker alacaksa söke söke alır. Vergi alacaksa, kaynağında (tabii ki yoksullardan) keser.
Eleştiriye tahammülü yoktur. İnsanları içeri tıkma konusunda, savcıları, polisleri, yargıçları büyük bir uyum ve ahenk içinde çalışır.
Ama iş, devletin vatandaşına bir şeyler vermesine gelince, işte orada, en ketum, en eli sıkı o oluverir.
Kaynaklar düzgün kullanılmadığı için böyle bir gücü zaten yoktur.
En küçük bir protestoyu bile, olanca azametiyle sokaklara akıttığı, panzerleriyle, tomalarıyla bastıran devlet, vatandaşının ona en çok ihtiyacı olduğu bir anda, her taraftan buharlaşıp yok oluverir.
Bir TIR şoförü, açlıktan ya da hastalıktan ölmeye zorlarsanız ben hastalıktan ölmeyi tercih ederim dediği için apar topar derdest edildi.
“Virüs öldürmez, düzen öldürür” dedi.
Bu sözler nasıl bir suç olabilir?
Hangi demokratik ülkede böyle laflar ediyor diye bir vatandaş alınıp derdest edilir?
Şoförün söylediği yalan mı?
Siz işçilere, esnafa evinde otur dediğinizde, açlıkla virüs arasında bir tercih yap demiş olmuyor musunuz?
Bu durumda, neden insanlar geleceği kesin olan açlıktansa, gelmesi muhtemel virüs şıkkını tercih etmesin?
İstanbul’a ilişkin haritalar gösteriyorlar. Diyorlar ki bakın şu şu semtlerde insanlar sokağa çıkmıyor ama şunların hepsi de sokağa ve trafiğe çıkmış.
Sokağa çıkmış dediklerinin hepsi de, günlükle, haftalıkla, aylıkla çalışanlar. Yoksullar sokağa çıkmış. Zenginler evlerinde oturuyor. Tuzu kuru bu insanlar, telefonlarımızda araya girip, huzur veren sesleriyle “evde kalın, hayat eve sığar” diyorlar.
Çalışmadığınızda, elektriğiniz suyunuz kesilmiyor, buzdolaplarınız boşalmıyorsa elbette hayat eve sığar.
Üst gelir düzeyinden birisi bugün evinden çıkıyorsa, evet o bir seçim yapıyor demektir.
Sokağa çıkmadığında aç kalacak insanların bir seçim yaptığından kim söz edebilir?
Ben size başka bir şey daha söyleyeyim. İlk başta çok basit gibi görünecek söylediğim, ama öyle değil:
Devletler vatandaşlarının yaşam hakkını korumak için bütün tedbirleri almak zorundadırlar.
Bu çok basit gibi görünen şeye, uluslararası hukukta “pozitif yükümlülük” adı veriliyor.
Yani, demokrasinin, hukukun hâkim olduğu bir ülkede, devletler sadece vatandaşlarını öldürmemek değil ama aynı zamanda onların ölmeyeceği koşulları da yaratmak zorundadır.
Bütün bu fırtına geçtiğinde, benim tahminim, İtalya’da, Fransa’da, İspanya’da Covid-19’dan hayatını kaybeden pek çok insan mahkemelere koşacak.
Devlet, yeterli hizmet vermedi, babama, anneme bakamadı, tazminat istiyorum diyecekler…
Eğer, ölüm ile, devletin pozitif yükümlülüklerini ihlali konusunda bir “illiyet” (Nedensellik) bağı kurulabilirse, pek çok kişi de tazminat alacaktır.
Bütün bu tartışmaların yaşandığına tanık olacağız.
Bu tartışmayı çok geniş bir açıdan ele alırsanız, bugün, evlerinizde kalın denilirken, yoksulların evde kalacakları olanakların yaratılmamasını da devletin hukukî sorumluluğu açısından tartışabilirsiniz.
Türkiye’deki duruma daha yakından bakınca bu illiyet bağının çok daha somut bir şekilde kurulabileceği ciddi meseleler var.
Diyanet İşleri hacıları umreye götürürken, dünya çapında bir salgın olduğunu biliyordu değil mi?
Bakın, bu salgını bilerek Avrupa’ya seyahate giden bireylerden söz etmiyoruz.
Bizzat devletin yaptığı bir organizasyon bu.
Yirmi bin hacıyı umreye götürüp, son gelen beş bin kişiyi karantinaya alıyorsunuz.
On beş bin kişi Anadolu’nun her köşesine, her beldesine dağılıyor.
Evlerine gelip onları ziyaret edenleri geçin. Muhtemelen hepsi de, o gün için serbest olan Cuma namazına gidiyorlar ve pek çok insana virüsü bulaştırıyorlar.
Umreye sen götürdün, getirdiğinde karantinaya almadın, ülkenin dört bir yanına dağılmalarına izin verdin, camileri geç kapatarak, parça tesirli bir bomba gibi, virüslerin kapalı mekânları doldurmasına izin verdin…
Bütün bunlardan sonra, bir devlet “doğal âfet, yapacak bir şey yok” deyip işin içinden sıyrılabilir mi?
Size emsal bir karar da göstereyim.
Ümraniye çöplüğü patladıktan sonra, çöplüğün patlaması sonucu yakınlarını kaybedenler AİHM’e gittiler…
Devlet, dedi ki, bu insanlar çöplüğün kenarında oturmayı kendileri seçtiler, benim bir sorumluluğum yok.
AİHM de dedi ki, devletlerin vatandaşlarının yaşama haklarını koruma zorunluluğu vardır. Bu çöplüğün patlayacağı besbelli idi, patlamayı önlemedin, bu insanları da başka yerlere taşımadın, kusura bakma ama bu ölümlerden sorumlusun ve tazminat ödeyeceksin…
Covid-19’dan meydana gelecek her ölüm olayında, “nedensellik” bağına bakarak, hukuk önüne gitmek gerekir.
Devlet, iktidar sorumluluk demektir…
O sorumluluk yerine getirilmemişse, hukuk önünde hesap sormak gerekir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020