Pelin CENGİZ

Kentsel dönüşüme Sulukule emsal olur
15.10.2012
3062

 Hukuksuzluğu hukuk, usulsüzlüğü usul, adaletsizliği adalet mekanizması hâline dönüştüren sistemin kurbanlarının sayısı giderek artıyor. Hukuksal mekanizmaya pabucunu ters giydirmeye çalışmak da, operasyonların bir başka parçası. İstanbul’un tamamı yeni bir Sulukule, yeni bir Tarlabaşı olmak üzere. İstanbullular yaşadıkları yerden, yerlerinden yurtlarından edilme tehlikesiyle karşı karşıya. İllaki yenileme, restorasyon ya da dönüşüm gibi “ulvi” birtakım gerekçeleri olan, kentin en eski yerleşim alanlarında yaratılan toplumsal, kültürel ve tarihî felaketler, hukuksal felaketleri de beraberinde taşıyor. Sulukule ve Tarlabaşı’nda toplumsal ve hukuksal tahribatlar devam ededursun, bu hafta başında AyvansarayBalatEyüp ve Fener mahalleleriyle ilgili “acele kamulaştırma”kararı alınmasıyla, insan kendini “biz bu filmi görmüştük” demekten alıkoyamıyor. 

Fatih Belediyesi’nin hayata geçirmek istediği proje, burada yaşayanların itirazları üzerine İstanbul 5. İdare Mahkemesi tarafından “kamu yararı olmadığı” gerekçesiyle haziranda iptal edildi.Vurucu darbe, Anayasa’yı da doğrudan ihlal ederek hukuksal işleyişi devreden çıkaran ve acele kamulaştırma kararları alan Bakanlar Kurulu’ndan geldi. Daha önce, Sulukule ve Tarlabaşı için çıkarılan acele kamulaştırma kararı bu kez Fatih’teki bu dört mahalle için çıkarıldı.

Kamulaştırma ile bölgedeki mülkler, sahiplerinin rızası olmadan yetkililerce belirlenen bedelle satın alınacak. Özellikle Sulukule ve ardından Tarlabaşı’nda yaşanan hukuksuzluklarla uzun zamandır mücadele eden avukat Hilal Küey, acele kamulaştırma kararlarıyla insanları evlerinden ettikleri gibi, kafalarına göre belirledikleri bedeli insanların eline tutuşturup yıkıma geçildiğini söylüyor

Mesela, Sulukule’de alınan yıkım kararından önce kimilerinin anlaşmaya giderek 15 bin lira aldığını, kimilerinin mahkeme gittiğini, mahkemenin ardından 90-100 bin lira aldığını ve şimdi bu evlerin 900 bin liradan satıldığını belirtiyor. Kentsel yenileme anlamında İstanbul’daki ilk proje olan Sulukule, Fatih Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ tarafından ortak yürütülüyor. Sulukule, ayrıca AİHM’e taşınan ilk yenileme projesi olma özelliğine de sahip. Küey ilginç bir emsali hatırlatıyor. Sulukule dışında mülkiyet hakkı ve özel hayatın ihlali konularında Bulgaristan’dan bir dava AİHM’e taşındı. Bulgaristan’da devletin belediyeye devrettiği arazi üzerine yerleştirilen Romanlar, “işgalci” olarak nitelendirilip buradan çıkarılınca, durum AİHM’e taşındı. AİHM, bu davada verdiği kararda, arazi kamu mülkiyetinde olmasına karşılık mülkiyet üzerinden bir tartışma yürütmeyerek, 8. Madde’ye atıfla (özel hayata saygı) barınma hakkı tartışması yapmış. Strazburg Mahkemesi’nin Nisan 2012’de verdiği karar Türkiye’de barınma hakkı ihlaline uğrayan, barınma hakkı mücadelesi veren ve kentsel dönüşümle sayıları çığ gibi artacak olanlar için önemli bir emsal.


Varlık Vergisi’nin güncel modeli

Hâlihazırda Küey’in Sulukule ile ilgili AİHM’de açtığı üç dava var. Romanların Sulukule’de bölge dışına çıkarılarak başlatılan proje, üç ayrı kararla iptal edildi ama dinleyen kim? İç hukuk yolları henüz tüketilmemiş olsa da AİHM başvuruları kabul etti, Türkiye’deki yargılama kararlarıyla ilgili önemli hususları Küey, AİHM’e bildiriyor. 

Bu arada, Fatih Belediyesi, fazla bir yenilik içermeyen yeni bir avan proje hazırlamış, bu projeyle ilgili yine iptal davası açılmış. Küey, Tarlabaşı’ndaki mülk sahiplerinden altısı için de yine AİHM’e başvurmuş. Henüz Tarlabaşı’nda kamulaştırma sürecinin tamamlanmadığını söyleyen Küey, buradaki süreçle ilgili olarak da AİHM’i bilgilendiriyor. Tarlabaşı ile ilgili Küey’in aktardıkları ibretlik: “1942’de çıkarılan Varlık Vergisi Yasası’ndan aslında bunun pek farkı yok. O dönem ülkede yaşayanlardan devlete rant aktarımı yapılmıştı. Bu kez Tarlabaşı projesi ile özel bir şirkete sermaye aktarımı yapılıyor. Özel şirket lehine kamulaştırma yapılmaması lazım. Beyoğlu Belediyesi ile Gap İnşaat arasında yapılan anlaşmada, şirketin karının yüzde kaç olacağını sorduk ama net bir cevap alamadık.”

İstanbul’un en merkezî yerlerinden biri olan Tarlabaşı’nda kentsel dönüşüme tabi tutulacak 3000 konut olduğu düşünülecek olursa, sermaye aktarımının büyüklüğüyle ilgili bir fikir edinebiliriz.Türkiye, tarihî dokusu bozulmuş, insanları yerlerinden edilmiş ve şehir dışına sürülmüş, mahalleleri yerle bir edilmiş, hukuksuzluğun alenileştiği ve ardı ardına bütün kentleri birbirine benzetecek bir saldırıyla karşı karşıya.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar