Pelin CENGİZ
Yıllardan 2008, günlerden bir ağustos günüydü. Memleketi Rize’de konuşma yapan Başbakan Erdoğan, çevrecilerin boş vakitlerini değerlendirmek için bu işi yaptıklarını savunarak, “Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim” demişti. Geçen beş yılda kamuoyunun tepkisini hiçe sayan termik santrallerle, HES’lerle, nükleer projeleriyle, SİT alanlarının imara açılmasıyla, dev projelere ÇED muafiyeti getirilmesiyle daniskayı gördük. Kentsel dönüşüm, kalkınma ya da büyüme ne derseniz deyin, çevrenin, doğanın, yeşilin talanının tarihe geçecek örneklerini gösteren hem de en katmerlisini...
Son zamanlarda geceyarısı operasyonlarıyla kamuoyunda tartışması süren yasaları el çabukluğu marifetiyle geçirmeyi zafer addeden iktidar, yine geceyarısı faaliyetteydi ama bu kez mekânı Taksim Gezi Parkı’ydı. Yine bir geceyarısı dozerlerle, iş makineleriyle girilen parkın Divan Oteli’ne bakan kısmında ağaç kesimine girişildi.
İktidarın, tüm Türkiye’nin tapusunu kentsel dönüşüm adı altında emrine sunduğu TOKİ ile kol kola vererek çıktığı yolda, Taksim epeyden beri bir inatlaşma alanı. Taksim Meydanı’na cami yapılırdı yapılmazdı tartışması sürerken birden eskilerde burada bir kışla olduğunu hatırladılar. Hatırlamakla kalsalar iyiydi, bir de bu kışlayı alışveriş merkezi ve rezidans olarak hizmet verecek şekilde yeniden inşa etmeye kalktılar. Bu yılın başlarında Koruma Bölge Kurulu, Taksim’in tek yeşil alanının üzerine böylesine büyük bir yapının inşasına izin vermeyen bir karar açıkladı. “Çevrecinin daniskası”Başbakan da çıkıp, “Topçu Kışlası’nı yapacağız. Üst Kurul reddetmiş, biz de reddi reddedeceğiz” diyerek, hem inadını bir kez daha sergiledi, hem de illegalitenin startını vermiş oldu. Özetle, yağmanın kılıfı da bulunacak, kamusal bir yeşil alan yok edilerek “kamu yararına”kullanıma açılmış olacaktı.
İktidarın bu aralar pek bir dilinden düşürmediği “kamu yararı” nedir, ne anlamamız gerek bu kamu yararı tanımından? Yeşil alanlar mı daha çok kamu yararına yoksa ruhsuz kapitalizmin mabetleri alışveriş merkezleri mi, görgüsüz, israfkâr, kitsch konutlar mı ya da neye hizmet ettiği belirsiz yapılar mı? Kamu yararının dengesini kim bulacak? Sizin aklınızdaki kişi başına düşen kamu yararı ne kadar? Çok önemli bir gelişmişlik kriteri olarak kişi başına düşen yeşil alan miktarına bakmak yeterli.Türkiye’de kişi başına düşmesi gereken yeşil alan miktarı, 1999 depreminden sonra revize edilerek 10 metrekareye çıkartılmış. Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre, bir kentte kişi başına düşen yeşil alan en az dokuz metrekare olmalı. Hatta en uygunu, 10-15 metrekare olması gerektiği belirtiliyor. Gelişmiş ülkelerdeki kişi başına düşen yeşil alan ortalama 20 metrekare civarında seyrediyor. Dünyanın en büyük metropollerinden Paris’te kişi başına düşen yeşil alan 28 metrekare, New York’ta 23 metrekare, Londra’da 20 metrekare olarak kaydediliyor. Avrupa’nın kimi kentlerinde bu rakam 30-40 metrekarelere çıkabiliyor. Bu rakamlara sadece kamusal alan olarak kullanılan, kamunun kullanabildiği park ve bahçeler dâhil ediliyor. Başka bir kritere göre ise, bir kentte yaşayanlar en fazla 15 dakikalık mesafe içinde bir yeşil alana ulaşabilmeli. Tabii, tüm bunlara trafiğe kapalı alan miktarını da eklemek gerekiyor. Bu oran ne kadar yüksekse, önemli bir gelişmişlik kriterine sahipsiniz demektir.
İstanbul ise bu açılardan bakıldığında tam bir çöl. Çünkü, kişi başına düşen yeşil alan iki-üç metrekare, üstelik kimi semtlerde bu oran bir metrekareyi bile bulmuyor. İstanbul’da son yüzyılda halkın ihtiyacını karşılayacak nitelikte bir park yapılmamış, yapılanlar sadece mahalle aralarında kimi yapılardan kalan boş parsellerin değerlendirilmesiyle oluşturulmuş genellikle de işlevsiz alanlar olarak karşımıza çıkıyor. Mevcut yeşil alanlar çoğaltılacağına her fırsatta yağmaya açılıp yok edilirken,İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş. yıllık 450 milyon TL’lik dev bütçesiyle müsrifliğin zirvesinde işler yaparak, şehrin en görünür yerlerine renkli çiçek cilası çekiyor, bunu da “yeşillendirme faaliyeti”diye satıyor.
Yeşil alanda sınıfta kalan iktidar en büyük kamu yararını alışveriş merkezi inşasında görüyor olacak ki,Türkiye’de şu anda 265 olan AVM sayısı 2014’te 347’ye çıkacakmış. İstanbul’da 244 bin 202 metrekare AVM alanı bulunurken, Türkiye’de üç yıl içinde yeni yapılacak AVM’lerle birlikte kiralanabilir alan miktarı 10,9 milyon metrekareye ulaşacakmış. Milyonlarca metrekare AVM alanı mı yoksa kentlerin nefes alacağı yeşil alanlar mı? Hangisi kamu yararına daha çok uygun siz karar verin...
Ancak, demokratikleşemeyen, şeffaf ve hesap verebilir yapılara ulaşamayan, kamuoyunun taleplerine kulak vermeyen ülkelerde haksızlıklar, hak ihlalleri, çevre sorunları gündemi oluşturur, yasalar “ben yaptım oldu” zihniyetindeki iktidarlarca eğilip bükülür, toplumu hizaya getirme amaçlı kullanılır. Bir zaman sonra halkla arasında aynı coğrafyada doğmuş olmaktan gayrı ortak bir yönü kalmadığını gören iktidarların kaderi de, siyaset sahnesinden hızla eksilip yok olmaktan öte değil.
http://www.taraf.com.tr/pelin-cengiz/makale-agaci-kes-betonu-koru.htm
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022