Pelin CENGİZ
Fabrikalarda, tersanelerde, dev altyapı projelerinde, AVM, rezidans, iş merkezi inşaatlarında çalışırken, mesaisinin her ânında Azrail ile köşe kapmaca oynayan bir nesil yarattık. Kırsalda yaşayan tarım nüfusunun, 1963’te toplam nüfusun yüzde 70’i iken 2013’te yüzde 22’ye gerilemiş olması aslında her şeyi açıklıyor. İnsanların kırsalda eğitilebilmesi, meslek edinebilmesi, kırsalın başta tarım olmak üzere üretim araçlarıyla kendi kendine yetebilmesi için çalışmak yerine sürekli köyden kente göçü özendirdik. Yaşadığı yerden koparılan, vasıfsız, iş tercihi yapabilecek durumda olmayan bu insanları, çok ağır, riski yüksek, denetimsiz, örgütsüz iş alanlarında çalışmaya zorladık.
Modernliğin gökdelen dikmek olduğu yanılgısına düşüp, “Modern toplum tarımla uğraşmaz” gibi çarpık bir zihniyetin lağvettiği tarım ve ardından gelen tarımsızlaşma ile kırdan kente göç edenler için inşaatlarda, fabrikalarda, madenlerde neredeyse karın tokluğuna çalışmayı kaçınılmaz hâle getirdik. Tarım toplumunu yerinden etmekle kır hayatına dair hafızayı yok ettik, ekolojik varlıkları tahrip etmeyi kolaylaştırdık. İşçi sınıfının emeğini daha fazla gasp etmek için torba kanunlarla güya “yasal düzenlemeler” yapmaktan geri durmadık.
AKP iktidarı öncesi dönemde iş kazalarında dünya çapında bir ünümüz vardı, AKP’nin 12 yıllık iktidarı boyunca bu durumu katmerledik, rekordan rekora koştuk. Yetmedi, “İş kazaları medeniyet göstergesidir” diyenleri Ekonomi Bakanı koltuğuna oturttuk. Soma katliamıyla doğrudan ilintili Çalışma Bakanı ile Enerji Bakanı’nı bırakın istifaya zorlamayı yeni kabineye de alarak ödüllendirdik. Avrupa’da iş cinayetlerinde birinci, dünya ortalamasında ise üçüncü sıradayız, ne kadar övünsek az.
DİSK-AR verilerine göre, Türkiye’de her saat 80 iş kazası oluyor. Yılda 706 bin işçi iş kazalarıyla karşı karşıya. Bu buzdağının görünen yüzü çünkü, her 10 iş kazasından sadece bir tanesi SGK kayıtlarına yansıyor. TÜİK verilerine göre, iş kazalarının sayısı SGK verilerinin neredeyse 10 katı. Her 100 kayıtlı iş kazasının yaklaşık biri ölümlü olarak gerçekleşiyor. Türkiye, AB ülkeleriyle kıyaslandığında ölümlü iş kazalarında açık ara önde. Türkiye’de iş cinayeti sıklığı, AB ortalamasının 7,5 katı. Ölüm oranı AB’de 100 bin kişi başına 2,1 iken, bu oran Türkiye’de 14,3. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, 2013’te 1235 olan iş cinayeti 2014’ün sekiz ayında 1280’e ulaştı. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bugüne kadar iş cinayetlerinde ölenlerin sayısı 14 bin 700 kişi.
Kapitalizmin fıtratı gereği, AKP’nin inşaat odaklı kalkınma saplantısına kurban vermeye devam ediyoruz. Tek farkı, giderek sayıları artan iş cinayetlerinin iktidar, yandaş iş dünyası ve taşeron eliyle normalleştirilmesi, kamuoyunda kanıksanmaya, vakayı adiye hâline getirilmeye çalışılması. Hükümet bu normalleştirmeyi iş cinayetlerini fıtrat, kader, şehitlik gibi inanca yaslanan kavramlar üzerinden bilinçli olarak yapıyor. İnancı sömürerek, hem sorumluluktan hem hesap vermekten kaçıyor, aynı zamanda yandaş takımına da kol kanat geriyor. İhmali kişilerden, kurumlardan değil asansörden bilmek işine geliyor. Yasal hamlelerde yetersiz kalıyor, kapsamlı bir iş güvenliği stratejisi ortaya koyamıyor, kalkınırken elini kolunu bağlayacak yasalarla vakit kaybetmek istemiyor, çünkü çok acelesi var.
Metan gazıyla zehirlenen de, kömür madeninin altında kalan da, naylon çadırlarda yananlar da, tersanelerde ağırlık torbası yerine kullanılanlar da, inşaatlardaki bozuk asansör gibi ihmallerle ve denetimsizlikle bin bir şekilde ölenler, hep ölümüyle suçlu olanlar... Suçlu onlar çünkü, bugüne kadar ceza çeken ne bir siyasetçi, ne bir bürokrat, ne de bir işadamı gördük. İşçinin cehennemi Türkiye’de işçiye vaat ettikleri tek şey şehitlik. Neyin şehidi bu insanlar? Verdikleri neyin savaşı? AKP’nin “Yeni Türkiye’sinde” işçi olarak hayatta kalabilmenin savaşı mı?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022