Pelin CENGİZ
Seçim dönemlerinin değişmez siyasi kirliliğinin yanında, her yana asılan parti bayrakları, adayların görsellerinin bulunduğu posterler, partilerin vaatlerinin yer aldığı afişler, ne dediği, kime hitap ettiği belli olmayan seçim araçları… Neredeyse yer gök bunlarla kaplı.
Devasa reklam panoları şehrin her yanını sadece seçim kampanyaları döneminde sarmıyor elbette. TarihîNarmanlı Han’ın dış cephesini tamamen kaplayan Apple reklam panosu, bir imza kampanyası ile kaldırıldı. Altı ay sonra hata tekrarlandı Narmanlı’nın üzerine bu kez Avea ilanı geldi.
Son zamanlarda kent simgelerine, kültür varlıklarına yönelik buna benzer saygıdan uzak uygulamalardan söz edilebilir. Örneğin, Haydarpaşa Tren Garı’nın karşısındaki Haydarpaşa Mendireği’ni bir süre işgal eden H&M ilanı yine bunlardan biri.
Yine seçim döneminde, İstanbul Fatih’teki 1600 yıllık Bozdoğan Su Kemeri’ne vida ve çivilerle seçim afişi asılarak, hem fiziksel tahribat yaratıldı hem de kamuya ait bir değer olan su kemeri seçim propagandasına alet edildi.
Broşürler, el ilanları, kentin her yerini istila etmiş dev afişler, flamalar, posterler, seçim arabaları ciddi bir israf olduğu gibi çevre açısından önemli bir görüntü ve ses kirliliği yaratıyor. Özellikle büyükşehirlerde asılan bayrak miktarı milyonlarla ifade ediliyor. Düşünün, sadece Ankara Büyükşehir Belediyesi, seçim afişlerinin temizlenmesi için 400 kişilik ekip kurmuş.
Üstelik, seçmen tercihini bu ilanlara, afişlere bakarak belirlemiyor. Kime oy verileceğinin bayrakla ya da sesi sonuna kadar açılmış araçlarla ilgisi yok.
Avrupa ülkelerinin pek çoğunda seçim dönemlerinde parti bayrağı kullanımı sözkonusu değil, daha çok adayların afişleri panolarda yer alıyor. Seçim dönemlerinde en fazla afişe rastlanan ülkelerden biriAlmanya ama ülkede son seçimlerde yapılan bir araştırma, seçim afişlerinin neredeyse hiçbir işe yaramadığını gösteriyor. Almanların yüzde 83’ü oy tercihinde afişlerin en ufak bir etkisinin olmadığını söylemiş. Yaygın bir kanaat ise afişlerin çevre kirliliği yaratıyor oluşu yönünde.
Bir de tüm bunların kimin parasıyla gerçekleştirildiği sorusu var ki, iş bu noktada epeyce karışıyor. Bu paranın dolaylı olarak seçmenin cebinden çıktığını söylemek yanlış olmaz, zira paranın kaynağı Hazine. 2011 genel seçimlerinde yüzde 7 ve üzeri oy alan siyasi partiler Hazine yardımı alıyor. Bu oranın altında kalan partiler ya da seçimlere siyasi parti olarak girmeyen ama Meclis’te temsil edilen partilerin Hazine’den aldığı pay sıfır.
2014’te yapılan bir değişiklikle Hazine yardımı için gerekli olan oy oranı yüzde 3’e indirildi ancak Seçim Kanunu gereği bu uygulama 2015 seçimlerinde geçerli olmadı. Bu seçimlerde Hazine’den üç partiye aldıkları oy oranına göre 530 milyon liradan fazla kaynak aktarıldı.
Bunun dışında özel ve tüzel kişilerden alınan bağışlar var, adayların kendi ceplerinden yaptığı harcamalar var ama aslan payı Hazine’den geliyor. Üstelik seçim kampanyasının harcamaları denetlenmiyor, para nereden geliyor, nereye ne kadar harcanıyor tam bir muamma. Denetleme, şeffaflık ve hesap verme kavramlarının yanından bile geçilmeyen siyasi kampanyalar yapılıyor.
Dolayısıyla seçmenin parasıyla seçmene bu işitsel ve görsel propaganda kirliliği dayatılmış oluyor. Sadece seçimlerdeki reklam kirliliği ile ilgili değil tüm reklamlara dünyada bir iki örnek uygulama var. Bunlardan biri Fransa’nın güneydoğusundaki Grenoble kenti. Şehirdeki tüm açık alanlarda reklamlar yasaklandı. Üstelik billboardların yerine ise ağaç dikildi.
Brezilya’nın Sao Paulo kenti de epeydir “No Logo” sloganıyla reklamsız kent unvanına sahip. Açıkhava reklamlarının kaldırılmasıyla daha önce gözden kaçan, gizlenen mimari ortaya çıkmış, kent yeni bir kimlik kazanmış.
Kimbilir belki bir gün Cittaslow (Yavaş Şehir) akımı gibi reklamsız kentler akımı da başlayabilir.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022