Pelin CENGİZ

İTİRAZ BİR HAKTIR, ENGELLENEMEZ
27.02.2016
1557

 Türkiye’nin her köşesinde şiddet var, insan hakları ihlalleri ve hak arayışındakilere yönelik inanılmaz bir saldırı sürüyor. İnsana, doğaya, yaşama ve ülkenin geleceğine dair ne varsa yok sayılıyor. 

Türkiye'de son yıllarda çevre ve yaşam alanları mücadelesi verenlere yönelik yüzlerce gözaltı ve tutuklamayla birlikte idari para cezaları verildi, pek çok çevre direnişçisi hakkında soruşturma ve ceza davaları açıldı. Toprağını, suyunu, havasını, yaşam alanını savunanlar hakkında her fırsatta yeni dava ve soruşturmalar açıldı, taşlı, sopalı saldırılara maruz bırakıldı, halkın güvenliğinden sorumlu polis ve jandarma halkın üzerine saldırtıldı, bu insanlar itibarsızlaştırılmaya çalışıldı, “terörist” damgası vuruldu. 

Türkiye’de Gerze’den Mersin’e, Tortum’dan Yuvarlakçay’a, Kuzey Ormanları’ndan Kaz Dağları’na sayabileceğimiz pek çok çevre mücadelesi var. Artvin Cerattepe’de günlerdir yaşananlar da bunun en canlı, en tipik örneği. 

Günlerdir, AKP iktidarları döneminde hızla yükselen, pek çok mega projenin ihalesini kazanan, 420 milyon liralık vergi borcu bir kalemde silinen Cengiz Holding’in Artvin’de maden dayatmasına payanda olan polis ve jandarmanın adeta Cengiz Holding'in özel güvenlik görevlisi gibi direnen kent halkına saldırmasını izliyoruz. Kendi karar ve talepleri göz ardı edilen halkın aynı zamanda itiraz hakkı da ayaklar altına alınıyor.

Türkiye’de esas itibariyle çevre ihlallerine dayanan hak mücadelelerinin 1990’larda ciddi bir yükseliş gösterdiğini görüyoruz. Bunlardan en bilineni elbette Bergama Ovacık’taki altın madenine karşı halkın kararlı direnişidir. Aslında Artvin Cerattepe’deki hak arayışı da aynı yıllara tekabül ediyor. Bu ikisi artık Türkiye’nin en eski iki çevre mücadelesi.

Siyanürlü altın, nükleer santraller, kömürlü termik santralleri HES’ler, mega projeler, çimento fabrikaları, taş ocakları ve geleceğimizi yok etmek üzere tasarlanan tüm projelere yönelik Türkiye coğrafyasının her yanına dağılan çevre ve yaşam alanları mücadelesi giderek büyüyor. AKP’nin gücünü ve devletin imkanlarını arkasına alan da halka saldırıyor. Burada kritik olan, yerel hareketlerin direnişten vazgeçmemesi, diğer mücadele alanlarıyla dayanışmayı sürdürebilmesi. 

Bu noktada dünyadan ilham verici bazı çevreyle ilgili direniş örneklerine göz atmakta fayda var.

Günümüzde çok sayıda yerel ve bölgesel çevre direnişlerinden bahsetmek mümkün. Küresel ölçekte de çevresel hareketler giderek daha fazla dikkat çekiyor.

Çevrecilik bilincinin bir halk hareketine dönüştüğü ilk yer Almanya’nın sırtını Kara Orman’a dayamış küçük şehri Freiburg kenti. Almanya, 1970’lerde 17 tane nükleer santral kurma kararı almıştı, bunlardan biri de Freiburg yakınlarındaki Whyl kasabasıydı. Bugün anti nükleer hareketin çok güçlü olduğu Almanya’da o dönemde Freiburg halkı, karara çok büyük tepki gösterdi, onbinlerce kişi santral inşaatını bastı. Hükümet, direniş karşısında geri adım atmak zorunda kaldı, santral yapımından vazgeçti. Bu direniş, Avrupa’da gerçek anlamda çevreci hareketin başlangıcı sayılıyor. Freiburg, Avrupa’nın Çevre Başkenti olarak anılan bir kent.

Geçmişi Artvin’deki direniş kadar olmasa da, Romanya’da 14 yıldır tartışmalara neden olan ve pek çok direniş eylemleri düzenlenen Rosia Montana Dağı’ndaki altın madeniyle ilgili. Yıllarca sokaklarda yılmadan direnen, binlerce kişini katıldığı protestolar düzenleyen yaşam savunucuları, uzun uğraşlar sonucu geri adım attırdı. Hükümet, 1992’de SİT ilan edilen alanın ve koruması 2004 ve 2010’da kaldırılan bölgenin SİT alanı olduğu kararının ardından bu bölgede herhangi bir faaliyete izin vermeyeceğini açıkladı. 

2005’te İngiltere’de “aptal uçaklara” karşı başlatılan Plane Stupid hareketinin aktivistleri, ulaşımda en fazla karbon emisyonuna sahip havacılığın genişletilmesine direniyor. Geçen temmuzda gerçekleştirdikleri sivil itaatsizlik eylemi sebebiyle pek çok havayolu şirketi İngiltere’de uçuşlarını gerçekleştiremedi, bu durum havayolu şirketlerini korkutunca, şirketler zarara uğradıkları gerekçesiyle havaalanını işgal eden 13 eylemciye dava açıldı. Hapis cezası almaları gündemde ama inandıkları mücadeleden de vazgeçmiyorlar.

Peru’nun güneyinde yer alan Arequipa şehrine inşa edilmek istenen 1.4 milyar dolarlık Tia Maria maden projesi için aylardır eylemler ve grevler yapılıyor. Ülkenin en büyük çevresel meselesi bu maden karşıtlığı. Eylemler geçen yıl bir ara o kadar yükseldi ki, ülkede bazı yerlerinde olağanüstü hal ilan edildi. Güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddet yüzünden hayatını kaybedenler oldu. Direniş tüm gücüyle sürüyor.

Halklar farklı olsa da direniş ortak. Onlar başarabildiyse, Türkiye’deki madenciliğe karşı direniş neden başaramasın? Darısı başımıza…

PELİN CENGİZ /  HABERDAR 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar