Şahin ALPAY
İran, geçen hafta, 11 Şubat günü İslam devriminin 35. yıldönümünü kutladı. El Cezire’nin İngilizce yorum sayfası bu vesileyle benden, İran devriminin Türkiye’ye etkisi üzerine bir yazı istedi.
Konu ilginç, zira iktidardaki ilk yıllarında AKP’nin Türkiye’yi İran’a benzeteceği iddiası Kemalist laiklik yanlıları arasında hayli yaygındı. İddia haklı çıktı mı? El Cezire’de özetle şunları yazdım:
İran’da İslam Devrimi ve Türkiye’de AKP’nin iktidara gelişiyle iki ülkenin devletlerarası ilişkilerine tarih boyunca damgasını vuran “hem işbirliği, hem rekabet; hem uzlaşma, hem çatışma” niteliği değişmedi, hatta belki daha belirgin hal aldı. İslam Devrimi’nin İran’ı Türkiye halkı açısından model ülke, cazibe merkezi haline getirdiği ise kesinlikle söylenemez. Aksine, dizginlerin Şii din adamlarının elinde olduğu yarı teokratik yarı demokratik rejim İran’ı Türkiye toplumuna daha da yabancılaştırmıştır.
İslam Devrimi’nin Türkiye’deki İslamcı akım üzerindeki etkisine gelince, şu hususlar dikkate alınmalıdır: İran’dan farklı olarak Sünni çoğunluklu Türkiye’de din adamları, gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet döneminde her zaman siyasi otoriteye tabi olmuş, hiçbir zaman bağımsız bir siyasi güç oluşturmamıştır. İran’da Humeyni’nin geliştirdiği “velayet-i fakih” öğretisiyle birlikte din adamlarının siyasi rol üstlenmeleri Türkiye toplumunun siyasi değerlerine ters düşmüştür.
İran’dan farklı olarak Türkiye, 1950’lerden itibaren askerî vesayet altında ve kısıtlı da olsa demokratik bir rejime sahip olmuştur. İslamcı akım, 19. yüzyıldan itibaren liberal ilkelerle İslami değerlerin sentezini yapan, güçlü bir anayasacı damara sahip olmuş; 1970’lerden itibaren, çeşitli yasak ve baskılara rağmen örgütlenme ve demokratik siyasete katılma imkânı bulmuştur. Bu nedenlerle radikal, devrimci unsurlar hayli sınırlı kalmıştır.
Necmettin Erbakan önderliğindeki, kendine “Milli Görüş Hareketi” adını veren İslamcı akım, esas olarak dini milliyetçi bir kimlik sergilemiştir. Batı ittifakı üyeliğine karşı çıkmış, Türkiye’yi İslam ülkelerinin lideri yapma iddiasında bulunmuş, fakat Şeriat’a dayalı bir düzeni savunmamıştır. Şeriat uygulamasına gönderme yapan önermeler, 1990’ların ortalarında bir süre gündeme getirilen çok-hukukluluk, hukuk seçme özgürlüğü fikriyle sınırlı kalmıştır. Eğer Türkiye’deki İslamcı akımın bir dış esin kaynağı varsa, o da İran değil Mısır’da Müslüman Kardeşler’dir. O da Seyid Kutb’un devrimci İslamcılığı değil, Müslüman Kardeşler’in kentli yoksullara hizmet götürmeye dayalı siyasi çalışma yöntemidir.
Türkiye’nin İslamcı akımı, dikkat çekici bir pragmatizm ve kendini seçmen tercihlerine göre dönüştürme yeteneği göstermiştir. 1990’ların ortalarından itibaren Batı ittifakından çıkılmasını öngören siyasi platformda köklü değişikliklere gitmiştir. Bu çizgi, 2001’de kendini “muhafazakâr demokrat” olarak niteleyen AKP’nin kuruluşuyla, Türkiye’nin AB normlarında bir piyasa demokrasisi olmasını siyasi programının merkezine oturtmuş; bu sayede üç genel seçim kazanmıştır.
AKP iktidarının 2011 genel seçimlerinden bu yana giderek keyfî ve otoriter bir nitelik kazanması, Milli Görüş Hareketi’nin İslamcı politikalarına dönüşü değil, Başbakan Erdoğan’ın çoğunlukçu demokrasi anlayışına dayalı tek adamlık iddiasını ve bunu temellendirmek için kullandığı İslami popülist söylemi ifade eder.
Netice itibarıyla, İslam Devrimi’nin İran ile Türkiye’nin gerek devletlerarası gerekse toplumlararası ilişkileri üzerinde ciddi bir etkisi olmamıştır. Türkiye’nin İran’a benzemesi söz konusu değildir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020