Şahin ALPAY
Geçen perşembe ve cuma günlerini Başkent’te geçirdim. Vesile Büyükelçi Sayın Lars Wahlund’un 6 Haziran İsveç milli günü dolayısıyla verdiği resepsiyondu.
Milli günün bu yılki teması “göçün İsveç’e katkıları”ydı. Bu resepsiyonla ilgili izlenimlerimi bir sonraki yazıma bırakıyorum. Bugün, Haziran’ın ilk haftasında, muhakkak ki en siyasi kentimiz olan Ankara’da siyasi ve gazeteci dostlarla yaptığım temaslar sonunda edindiğim izlenimleri paylaşacağım.
Başta gelen konudaki izlenimlerim şöyle: Cumhurbaşkanlığına aday olacağına dair bütün sinyallere rağmen Başbakan Erdoğan niye hâlâ adaylığını açıklamadı? Bunda başlıca iki etkenin rol oynadığına inanılıyor: Birincisi, Erdoğan (hele birinci turda) seçilmeyi garanti görmüyor. İkincisi, kendisi ve ailesi hakkındaki yolsuzluk iddiaları açısından Çankaya’nın yeterince güvenli olduğuna kani değil. Dolayısıyla (Emine Erdoğan’ın uyarılarına uyarak ve tabii “üç dönem” kısıtlamasını kaldırarak) Başbakan kalma ihtimali, azalsa da tümüyle ortadan kalkmış görünmüyor.
Kimilerine göre, eğer Erdoğan olmazsa, Gül’ün adaylığı güçlü bir olasılık. Gül bugüne kadar Erdoğan’a zarar verecek bir şey yapmadı, bundan sonra da yapmaz. Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde Erdoğan’ın peşine takılıp toplantıyı terk etmesi, sembolik ama açık bir işaretti. Başkaları farklı düşünüyor: Erdoğan’ın Çankaya’ya aday olacağını ve birincide olmazsa, ikinci turda seçileceğini varsayıyor ve bu durumda Gül’ün ne yapacağını sorguluyor. Gül’ün gidişattan hiç memnun olmadığı, bir şekilde gidişe dur demek için “en uygun” zamanı kolladığı düşünülüyor.
Benim temaslarımda, HDP dahil muhalefetin birinci turda Erdoğan’a karşı ortak, “çatı” aday çıkarmasına hemen hiç ihtimal verilmiyor. Seçim ikinci tura kalırsa “CHP ve MHP aynı adaya yönelebilir; HDP’nin tutumu ise Erdoğan’la yapılacak pazarlığa bakar…” deniyor. Bu bağlamda yaygın bir söylenti Erdoğan’ın, iktidarı koruyacak olursa, 2015 seçimlerinden sonra Abdullah Öcalan’ı serbest bırakma sözü verdiği. Öteki adayları bilmiyorum ama CHP’de esas olarak üç kişinin sözü geçiyor. Bunlardan biri, yine MHP tabanından oy alabileceği düşünülen, Ankara Büyükşehir Belediye seçimlerini kaybeden Mansur Yavaş. Bir diğeri, sıkı kulis yaptığı söylenen (eski başkan) Deniz Baykal. Bir üçüncüsü de, farklı kesimlerden destek bulabileceği düşünülen eski AİHM yargıcı Rıza Türmen.
Konuştuğum hemen herkes, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye siyasetinde kartların yeniden dağıtılması sonucunu doğuracağını, yani sonrasında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyor. Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse, partisini eskisi gibi kontrol etmesinin mümkün olmayacağına inanılıyor. Ülke için en hayırlısı ne olur diye sorduğumda, en iyi senaryo Erdoğan’ın aday olup kazanması ve Gül’ün parti başkanlığına, sonra da başbakanlığa gelmesi olur, deniyor.
Resepsiyonda Abdullah Gül başkanlığındaki ilk AKP hükümetinde (2002 – 2003) dışişleri bakanı olan Sayın Yaşar Yakış’a rastladım. Ayaküstü sohbetimizde Yakış’a kurucusu olduğu parti hakkında ne düşündüğünü sordum. Cevaben (herhalde herkesin düşman ilan edilmesi garabetine atfen) Nazım Hikmet’in “Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim...” diye başlayan, “sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman / vatan ki bu insanların evidir, sevgilim / onlar vatana düşman...” diye biten şiirini hatırlattı.
Resepsiyondan ayrılırken TÜBİTAK’ın Bakan Fikri Işık’ın “hissiyatını” doğrulayan “montaj… heceleme…” raporundan haberim oldu. Bu rapor Erdoğan’ın kaygılarını gidermeye yeter mi, bilemem.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020