Şahin ALPAY
Yıllardır yazıyorum: Nükleer enerji bir bela kapısıdır. Bu kapılardan biri de barışçı–savaşçı nükleer enerji ayrımının kesin olmayışıyla ilgilidir. Nükleer santral kuran ülkeler, nükleer bomba yapma yeteneğini elde edebilirler. Herkesin böyle düşünmediği muhakkak, ama benim kanım, Türkiye’nin ne kalkınmak için nükleer enerjiye ne de kendini savunmak için nükleer bombaya ihtiyacı vardır.
Geçen yılın başında şunları yazdım: “AKP hükümetinin derdi nükleer santrallerden sadece elektrik elde etmek değil. Bölgesel, hatta küresel güç (!) olma iddiasıyla, Türkiye 1980’de Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na taraf olduğu için açıkça ifade edemediği amaç, nükleer silah yapmak, en azından nükleer silah üretmek için gerekli teknolojiye sahip olmak. Tıpkı İran gibi...” diye yazdığımda (Zaman, 14.01.2014) beni hiç şaşırtmayan kıyamet koptu. İktidar partisi goygoycuları sosyal medya üzerinden etmedikleri hakareti bırakmadılar. Söylediklerinin kibarcası şuydu: Büyük Türkiye’nin niye atom bombası olmasın?! Karşı olmak vatan hainliğine eşittir. Ben kimseyi “vatan hainliği” ile suçlamam, ama ülkenin ve halkın yararına olmadığını düşündüğüm her şeye karşı çıkar, yazarlık görevim gereği kamuoyunu uyarmaktan geri durmam.
Yazım, iktidarın bazı hassas noktalarına dokunmuş olmalı ki, ehliyeti ve liyakati konusunda kamuoyunun yeterli bilgiye sahip olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, tepki göstermekte gecikmedi: “Bir yazarımız ‘dikkatli olun ey dünya, böyle bir risk var’ diyor. Ben soruyorum, ‘Bu arkadaşımız Türkiye vatandaşı mı?’” (Milliyet, 17.01.2014) Sanki iktidar gibi düşünmeyenler Türk vatandaşı olamazlarmış ya da Türkiye vatandaşları hükümetten farklı düşünemezlermiş gibi...
Türkiye’nin nükleer enerji programı, nükleer silahlanmayı da öngörebilir mi sorusu, hiç yersiz olmayan, tabii ki sadece biz Türkleri değil, Batılı müttefikleri de ilgilendiren bir soru. Merkezi Washington DC’de bulunan Carnegie Endowment for International Peace/Carnegie Uluslararası Barış Vakfı tarafından yakınlarda yayımlanan “Turkey’s Nuclear Future/Türkiye’nin Nükleer Geleceği” başlıklı kitabın ele aldığı sorulardan biri tam da bu. Carnegie Vakfı’nın başkan yardımcısı (ve “Hindistan’ın Nükleer Bombası” başlıklı kitabın yazarı) George Perkovich ile Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi, EDAM’ın başkanı Sinan Ülgen’in editörlüğünü yaptıkları kitabın önsözünde Ülgen, şu hususlara dikkat çekiyor: “Nükleer silahlara sahip olmayan bütün ülkeler Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) taraf olduklarına göre, nükleer silah elde etmek isteyen bir devletin gerekli teknik bilgiyi ve kaynakları, barışçı nükleer program kisvesi altında elde etmeye çalışması” beklenebilir. Ankara, “nükleer teknoloji transferi konusunda istekli olup, uranyum zenginleştirme yeteneğine sahip olmaya ilgisiz” değil. “Ankara’nın nükleer enerji politikası tümüyle sivil çerçevede kalabilir. Ama içinde bulunduğu güvenlik ortamı, ABD ve NATO güvencelerinin evrimindeki belirsizlikler karşısında, Türk ve uluslararası gözlemcilerin Türkiye’nin bir gün politikasını değiştirebileceğini hesaba katmaları doğaldır.” diyor.
Konunun uzmanları olan Mustafa Kibaroğlu ve Jessia Vernum’un katkıları ışığında Perkovich’in vardığı sonuç ise şöyle: “Bu kitapta yer alan incelemeler, Türk liderlerin öngörülebilir bir gelecek için, ulusal çıkarlar gereği bağımsız bir nükleer kuvvete sahip olmaktan kaçınacaklarına işaret ediyor. Türkiye’nin nükleer silah elde etmeye yönelmesi, ancak ABD ve NATO ile güvenlik ilişkisinin çökmesi durumunda söz konusu olabilir.”
Kitap, nükleer santrallerin güvenlik sorunları gibi açılardan da dikkate değer. İleride bu açılara da değineceğim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Fark, karizma olabilir mi?
14.06.2023 - Harikalar diyarında
21.12.2020 - Kaçık Radyo'ya uzun ömürler
6.02.2020 - Kemalizmin amaçlanmayan sonuçları
18.11.2020 - Darbecilikle boğuşurken popülizme yakalanmak
30.09.2020 - Assar Lindbeck ve liberal sosyal demokrasi
24.09.2020 - Yeni dünya görüşüm
20.07.2020 - Kadri bilinmemiş bir şah-eser
8.05.2020 - Trump'ın dünyaya verdiği dersler
29.04.2020 - Ne umduk, ne bulduk
21.04.2020
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları































Münafık fetö
Bütün dünyanın gelişmiş ülkeleri bu santrallerle donatılmış ve çoğaltılmaya çalışılırken, siz kimin hesabına Türkiye yapmasın, Türkiye bu güce ulaşmasın diyorsunuz? Aynı tehlikeler o ülkelerde onlarca kez fazla iken.. Yaşayın birkaç bin yıl. İlah-i huzura geleceksiniz. Allah sizi ve efendinizi, efendilerinizi ahirette aynı mekana koysun. İlelebet, müebbeten...