Şahin ALPAY
Refah Partisi saflarındaki “Yenilikçi” kadronun Türkiye siyasetine olumlu bir yön verebileceğini sezmiştim.
Nitekim Fazilet Partisi ile birlikte Erbakan ile yollarını ayıran, “Milli Görüş” gömleğini çıkaran kadro, Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurarak Türkiye'de ciddi bir yenilenmenin yolunu açtı. İlk iki döneminde AKP, AB'nin ipine sarılarak askerî vesayeti geriletti; özgürleşme ve zenginleşme yolunda önemli reformlara imza attı; ulusal çıkarlara uygun bir dış politikayla ülkenin uluslararası saygınlığını hiç olmadığı kadar artırdı.
Yazı ve yorumlarımda, özellikle medya, çevre ve enerji alanlarındaki büyük yanlışlarını eleştirdim, ama ilk iki döneminde AKP iktidarına genelde güçlü destek verdim. Buna rağmen AKP'ye hiçbir zaman “Ak Parti” demedim, çünkü Ak (yani Temiz) sıfatını hak etmesi gerekirdi. Ne yazık ki 17 / 25 Aralık soruşturmasıyla birlikte AKP'nin gerçekte Cumhuriyet tarihinin en kokuşmuş, en yozlaşmış iktidar partisi olduğu ortaya çıktı. Keşke yanılmış olsaydım…
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve daha birkaç isim AKP'nin ilk iki iktidar döneminde takdirlerimi kazanan siyasetçiler oldu. Üçüncü iktidar döneminde ise, pek çokları gibi ben de hepsinden şu veya bu aşamada, şu veya bu ölçüde hayal kırıklığına uğradım. Hayal kırıklıklarımda Erdoğan ve Davutoğlu'nun müstesna yeri var. Onlardan takdirlerimi, haklarında yaptığım bütün olumlu değerlendirmeleri tümüyle geri alıyorum. Onlar öncülük ettikleri bütün kazanımları tersyüz ettiler; hukuk devletini yıktılar. Bu yıkıntı kaldırılmadan Türkiye yeniden sağlıklı bir mecraya giremez. 7 Haziran'da seçmen “Türk usulü başkanlık” ihtirasını yerle bir ederek Erdoğan'a, tek başına iktidar vermeyerek Davutoğlu'na istifa yolunu gösterdi. Bu şahısların bundan böyle yapabilecekleri yegane olumlu iş, siyaset sahnesinden çekilmek olur.
Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Ali Babacan'a gelince: Onların hep, Erdoğan liderliğinde AKP'nin yozlaşma, keyfîleşme ve otoriterleşmeye, frenleri boşalmış kamyona benzer şekilde gidişine dur diyeceklerini umdum... Maalesef ne Arınç, ne de Babacan özgül ağırlıklarını kullanabildi; nihayetinde Erdoğan'ın kuyruğuna takıldılar. Avrupa Konseyi'nin “insan hakları okulu”ndan mezun Abdullah Gül'ü ise hep ayrı bir yere koydum. Cumhurbaşkanı adaylığına “yetenek israfı” gerekçesiyle karşı çıkmıştım. Basın danışmanı Ahmet Sever'in “Abdullah Gül İle 12 Yıl” başlıklı kitabından (Doğan Kitap, Mayıs 2015) anlıyoruz ki, Gül'ün kendisi de kimi zaman böyle düşünmüş (s. 159). Gül'ün Çankaya'ya çıkmasının, Erdoğan'ı denge ve denetimden yoksun bıraktığı şimdi çok daha iyi görülüyor.
Gül, son aylarına gelinceye kadar Çankaya'da hayli takdir toplayan bir performans gösterdi. Erdoğan nasıl toplumu kutuplaştırıp en az yarısında nefret uyandırdıysa, Gül birleştirmeyi ve büyük çoğunluğun sevgisini kazanmayı başardı. Ama ne yazık ki, 17 / 25 Aralık Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının örtbas edilmesi için yapılan, hukuk devletini perişan eden düzenlemelerin hemen tamamına, gönülsüzce de olsa, “partime karşı çıkamam” gerekçesiyle onay vererek, kendisine yapılan saygısızlıkları sineye çekerek o da büyük hayal kırıklığı yarattı.
Anlaşılan Gül şimdi siyasete dönmek için partisinin “Kurtar bizi!” diyerek kendisini göreve çağırmasını bekliyor. Muhakkak ki Gül'ün AKP'nin başına geçmesi, her şeye rağmen, AKP için de, ülke için de olumlu bir gelişme olur. Ama AKP'liler Gül'ü göreve davet eder mi? Bilmiyorum. Benim bildiğim, lider demek inisiyatif üstlenen; önderlik, öncülük eden demektir. Gerçek liderler kriz dönemlerinde sahneye çıkar. Gül'ün davetten ziyade cesarete ihtiyacı var.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020