Şahin ALPAY
P5 + 1, yani BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi (ABD, Britanya, Fransa, Rusya, Çin) artı Almanya ile İran arasında, İran'ın nükleer programı konusunda 20 ay süren müzakerelerden sonra varılan anlaşma, dünya ve bölge barışı bakımından olağanüstü değer taşıyor. Anlaşmanın ayrıntıları gazetelerde mevcut, özü de şu: En az 15 yıl süreyle nükleer silah amaçlı uranyum zenginleştirmesinden vazgeçmesi karşılığında 2006'dan bu yana İran'la ticarete uygulanan uluslararası kısıtlamalar kademeli olarak kalkıyor. Yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde İran'ın 1979 İslam Devrimi'nden bu yana yaşadığı uluslararası tecrit durumu son bulacak.
Uygulandığı takdirde anlaşmanın uluslararası topluluk açısından başlıca sonuçları şunlar: Ortadoğu'da nükleer silahlanma yarışı önleniyor. (İran'ın nükleer silah elde etmesi halinde, Suudi Arabistan ve AKP zihniyetiyle yönetilen Türkiye'nin de buna yönelmesi kuvvetle muhtemel.) Anlaşma uluslararası uyuşmazlıkların diplomasi yoluyla çözümü konusunda çok değerli bir örnek oluşturuyor. ABD yönetimi İsrail vesayetinden önemli ölçüde kurtuluyor. Suriye krizinde çözüm umudu güçleniyor. İran'ın sözcüleri son günlerde Esad yönetiminde ısrarlı olmadıkları, anlaşmanın bölge barışına katkı yapacağı konusunda açıklamalar yapıyor. Obama, Suriye'de bütün kesimleri temsil edecek bir yönetimin oluşmasından söz ediyor. Ortadoğu'da Sünni – Şii kamplaşmasının doğurduğu gerginlik ve çatışmaların da diplomasiyle çözülmesi umudu doğuyor.
İran'ın kazançları çok yönlü: Rejim değişikliği tehdidi altında kalmaktan kurtuluyor. Bu fırsatı heba etmemesi halinde mevcut rejimiyle uluslararası topluluğa entegre olma imkanı yakalıyor. Ekonomisini canlandırma ve çeşitlendirme fırsatını elde ediyor. Dünyaya açılmayla birlikte Şii din adamlarının denetimindeki otoriter rejimin yumuşaması ihtimali, İran halkının otoriter rejimden bunalmış olan kesimleri açısından büyük değer taşıyor.
Anlaşmanın Türkiye açısından da büyük yararları var. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler İran'a uygulanan yaptırımın doğurduğu kısıtlamalardan kurtulacak. (Bu bağlamda Zaman'ın “İran nükleer krizi aştı, bankacılık sistemine dahil oldu: Reza'nın ticareti bitti” manşeti, tam bir isabetle, ülkemizde rüşvet ve yolsuzluğu Cumhuriyet tarihinin zirvelerine taşıyan yasa – dışı ticaretin son bulacağına da dikkat çekiyordu.) Türkiye sanayileri genişleyen İran pazarından yararlanacak, ülkeye İranlı turist akışı artacak.
Anlaşma, umulduğu üzere, Suriye krizinin siyasi çözümüne bir katkıda bulunacak olursa, bundan en çok yararlanan ülke de Türkiye olacak. Sayıları iki milyona varan Suriyeli sığınmacıların yol açtığı maddi ve manevi yük giderek taşınamaz boyutlara ulaşmakta. Suriye'de siyasi çözüm ihtimali, Ankara'ya 2011 öncesi izlenen ve “komşularla sıfır problem” şiarıyla özetlenen dış politikaya dönmek için bir fırsat verebilir.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yerden göğe haklı: Türkiye'nin yeniden Müslüman çoğunluklu ülkelere esin kaynağı, yol gösterici bir konuma gelmesi için, Ortadoğu ve Arap ülkelerine yönelik politikaların gözden geçirilmesi ihtiyacı kapıya dayandı. Ankara'nın yeniden siyasi rejimleri ne olursa olsun bütün komşu ülkelerle, tüm bölge ülkeleriyle sorunların (silah tehdidi ve savaşla değil) diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesine, barışçı ilişkilerin ekonomik karşılıklı bağımlılığın arttırılmasıyla güven altına alınmasına yönelik politikalara dönmesi şart. Hukuk devletine bağlı bir iktidar olmaksızın Türkiye'nin yıldızının yeniden parlamasının mümkün olmadığı da ortada.
Nükleer anlaşmanın olası sonuçları konusundaki yorumumu fazla iyimser bulanlar olabilir. Ne var ki, bu potansiyeli taşıdığı muhakkak.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020