Selçuk UZUN
Çerkes Ethem konusunda birşeyler araştırmaya başladığınızda, karşınıza sadece „Milli Mücadele“ dönemi çıkar. Çerkes Ethem´in anılarının bile olup olmadığından, yazdı ise doğru olup olmadığından bile emin değiliz. Ama Çerkes Ethem ve ağabeyi Reşit ve Tevfik gerek Birinci Dünya Savaşı´nda gerekse „Milli Mücadele“ döneminde somut bir vaka. Çerkes Ethem konusunda beni ilgilendiren daha çok 1914-18 dönemi. Yani özellikle Ermeni tehciri dönemi. İtiraf etmeliyim ki bu konuda çok fazla kaynak olduğunu söyleyemem. Tabii ki Teşkilatı Mahsusa gibi „gizli“ teşkilat hakkında belge bulmak o kadar kolay bir iş değil. Belki Teşkilatı Mahsusa şeflerinden Hüsamettin Bey´in 1928 yılında Genelkurmay Başkanlığı´na teslim ettiği kilitli ve her tarafı çivilenmiş sekiz sandıkta birşeyler bulunabilir.
Çerkes Ethem´e ait olduğu iddia edilen anılarda şöyle bir bölüm vardır: „Birinci Dünya Savaşı´nın ilk senesinde büyük kardeşim Reşit Bey´in, kendi başına askeri ve politik amacı olan, Kürtlerden ve başka milletlerden toplanmış Teşkilatı Mahsusa kuvvetleri ile Ruslara karşı, daha sonra İran´ın güneyinde İngiliz bölgesinde ve Efgan sefer heyetinde bulundum. Pek uzun sürecek olan bu maceralardan bahsetmeyeceğim.“ Çerkes Ethem´in 1918 öncesine ilişkin söyledikleri bu kadar. Bir konuda herkes aynı fikirde sanırım: Çerkes Ethem, Teşkilatı Mahsusa üyesi. Balkan Savaşı´ndan Yunanistan´a iltica edişine kadar olan hayatı Teşkilatı Mahsusa ve çetecilik. Başka hayatı yok. Ve dönemin önde gelen Teşkilatı Mahsusa liderlerinin hemen hemen hepsi ile teşrik-i mesaide bulunduğu da gerçek.
Eğer Ermeni tehciri konusunda biraz olsun derinlemesine birşeyler okuduysanız, karşınıza „Çerkesler“ çıkar. Örneğin Van-İran-Muş-Bitlis-Diyarbakır-Maraş-Urfa-Hakkari-Halep-Der Zor-Musul hattını takip ettiğinizde karşınıza Çerkesler çıkar. Genellikle hepsi Teşkilatı Mahsusa´da yer alırlar. Hem de en sertinden, en militanından, bulunduğu bölgede dehşet saçan, acımasız cinsinden.Çerkes Yakup Cemil, Çerkes Ahmet, Çerkes Harun, Çerkes Canbulat, Çerkes Ethem, Çerkes Dr. Reşit, Çerkes Salih Zeki, Çerkes Ömer Naci, Çerkes çeteleri, Çerkes fedaileri, Çerkes Teşkilatı Mahsusa çeteleri, vs. Üstelik bu çetelerin, fedailerin, tetikçilerin sonradan Çerkes olduğunun farkına varılması gibi bir durum da söz konusu değil. 1915/16´da en azından Alman konsoloslar, Anadolu´da bulunan yabancılar bile fark etmişler.
Teşkilatı Mahsusa
Birinci Dünya Savaşı´nda Teşkilatı Mahsusa çetelerinin sayısı yaklaşık 30 bin kişi olarak tahmin edilmektedir. Bunlar arasında hapishanelerden salıverilenler, eşkiyalar, bazıbozuklar, çapulcular, yerel aşiretler, Kürt aşiretleri, Laz, Kürt, Çerkes, Arap, Çeçen çeteleri yani yok yoktur. Bunların başında da Ittihat ve Terakki´nin güvendiği ve görevlendirdiği şefler ve subaylar vardır. Bu örgütün esaspara kaynağı da Almanlardır. Bazı kaynaklara göre Almanların Teşkilatı Mahsusa´ya yaptığı para yardımının 1918 yılına kadar 4 milyon altın lira olduğu iddia edilir. Ayrıca İttihat ve Terakki´nin örtülü ödeneğinden, Harbiye Nezareti´nden de paralar aktarılmıştır. Teşkilatı Mahsusa birliklerinin eğitimi Harbiye Nezareti tarafından yaptırılır. Özel üniformaları dahil tüm lojistik destek Harbiye Nezareti ve özellikle de 3. Ordu Komutanlığı tarafından karşılanmıştır. Teşkilatı Mahsusa üyeleri maaş alırlar, ancak maaş bordroları yoktur. Ayrıca baskın, yağma, haraç ve soygundan da pay alırlardı.
Teşkilatı Mahsusa hakkında yazılanlarda, anılarda ve resmi tarih anlatımında, bu örgütün Ruslara ve Ermeni çetelere karşı savaştığı belirtilir. Ancak Teşkilatı Mahsusa`nın fiili olarak Rusya ile savaşa girilmesinden yaklaşık 4 ay önce faaliyetlerine başladığını, Seferberlikten hemen önce Teşkilatı Mahsusa`nın fiilen Trabzon-Erzurum-Van Hattı´nda görevlendirildiğini unutmamak gerekir. Bu aylarda çarpışılacak ne Rus Ordusu ne de Ermeni çeteleri vardır. 1915 tehcirinin başlamasına kadar bölgede aktif bir Ermeni „isyanı“ veya ayaklanmasının olmadığı, sadece Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinin incelenmesi sonucu bile ortaya çıkar. 1915/16´da ve öncesinde Osmanlı´nın ve İttihat ve Terakki´nin şöyle bir bakış açısı vardır: Bir kişi bile emirlere uymasın, isyan etmiş sayılırdı. Bu zihniyet, her Ermeni itirazını „isyan“ olarak değerlendirmiş ve „hain“ ilan etmiştir. Bahaeddin Şakir, tekliflerini kabul etmeyen Ermenileri daha savaşa girilmeden çok önce hain ilan etmişti.
Teşkilatı Mahsusa, savaş öncesi bir yandan Rus arka cephesinde faaliyetlerde bulunurken, aynı zamanda bulunduğu bölgelerde bir çeşit „mıntıka temizliği“ de yapmıştır. Bu temizliğin kapsamı içine istisnasız tüm müslüman olmayan halklar, İttihat ve Terakki ile işbirliğine yanaşmayan kimi Kürt aşiretleri de dahildir. Özellikle Van bölgesinde bu durum daha da vahimdir. Teşkilatı Mahsusa`nın savaşta yaptığı aslında şudur: Görece bıçak sırtında da olsa hem etnik hem askeri hem de toplumsal dengeleri bozmasıdır. Yani Teşkilatı Mahsusa eliyle arı kovanına çomak sokulmuş ya da arı kovanına şiddetli bir tekme atılmıştır.
Özellikle Sarıkamış bozgunundan sonra Teşkilatı Mahsusa´nın asli görevi „harici değil dahili düşmanlar“ olmuştur. 1915/16 yıllarında Teşkilatı Mahsusa´nın Doğu Anadolu´daki esas görevi, Ermeni tehcirini uygulamaktı. Ben kişisel olarak Ermeni tehciri döneminde katliama karışmamış bir Teşkilatı Mahsusa birliği ve/veya çetesinin olduğuna inanmıyorum. Sadece Erzurum vilayetinde tehcir döneminde 50´den fazla katliam yeri mevcuttur. Van bölgesinde, İran´da, Muş, Bitlis, Maraş, Diyarbakır, Suriye ve Irak´ta Teşkilatı Mahsusa birlikleri inanılmaz katliamlar yapmışlar, birkaçı hariç hiçbir şekilde Ruslara ve Ingilizlere karşı başarı da elde edememişlerdir.
Savaş öncesi Çerkes Ethem
Çerkes Ethem´in Birinci Dünya Savaşı´nda Teşkilatı Mahsusa´daki faaliyetleri konusunda geniş bilgilere ulaşmak mümkün değil. 31 Ağustos 1913 tarihinde „Batı Trakya Muhtar Türk Cumhuriyeti“ adıyla kurulan ve Süleyman Askeri´nin başını çektiği Teşkilatı Mahsusa hareketinde, Çerkes Ethem´in ağabeyleri Reşit ve Tevfik´in aktif rol aldığı biliniyor. Ethem´in de bu mücadeleye katıldığı bilindiğine göre, Çerkes Ethem´in Teşkilatı Mahsusa´ya Balkan Harbi sırasında girdiğini kabul edebiliriz. „Batı Trakya Genelkurmay İkinci Başkanı“ olarak Çerkes Reşit´in adı geçer. Çerkes Ethem´in „resmi“ askerlik hayatı, Bulgar Cephesi´nde Çürüksulu Mahmut Paşa´nın Kolordu Muhafız Bölüğü'nde süvari kıtası kumandanı olarak savaşırken yaralanması ile biter. Daha sonra İran, Afganistan harekatına Rauf (Orbay) Bey´in müfrezesinde katılır, Cevdet Bey, Kazım Özalp, Kazım Karabekir, Ömer Naci, Halil Kut ve diğer İttihat ve Terakki mensupları ile de bu yıllarda tanışır. Çerkes Ethem´in yanında hep iki ağabeyi Reşit ve Tevfik vardır. Ethem Bey´i de Teşkilatı Mahsusa`ya alan büyük bir ihtimalle ağabeyi Reşit´tir. Ayrıca aile babadan bu yana Teşkilatı Mahsusacıdır. Çerkes Ethem, 1918 yılının başlarında Uceymi Paşa Sadun ile Irak seferine katılır burada yaralanır ve Bandırma´ya döner. Bu yılın sonunda da mütareke imzalanır.
Bu yazı, Çerkes Ethem´in Birinci Dünya Savaşı ve Ermeni tehciri döneminde nerede olduğu, ne zaman, ne yaptığı konusunda var olan sis perdesini aralama çabası olarak değerlendirilmelidir. Doğrudan Çerkes Ethem´in hayatını izleyerek bu dönemi aydınlatmak mümkün olmadığı gibi, bu dönem ile ilgili belgeleri bulmak ta sanırım imkansıza yakın. Benim sis perdesini aralama çabamın ana çıkış noktaları şunlar:
1- Çerkes Ethem, seferberlikten önce İran seferi için Ömer Naci komutasında İran cephesinde Teşkilatı Mahsusa harekatları için görevlendiriliyor. Van´a gönderiliyor.
2- Çerkes Ethem İran seferinden sonra Van´a dönüyor.
3- Van´dan Rauf Orbay´ın Müfrezesine katılmak için İran´daki Kirmanşah bölgesine gidiyor.
4- Çerkes Ethem hakkında dönemin Diyarbakır Valisi Çerkes Dr. Reşit´in emrinde çalıştığına ilişkin iddialar vardır.
5- Tarihe „Sayfo“ (Kılıç Yılı) olarak geçen Süryanilerin katledildiği 1915 yılı ve İdil (Hazak/Azak) „isyanı“ döneminde Çerkes Ethem bu bölgededir.
6- Çerkes Ethem´in yaralanmasına kadar olan dönemde ana üssü Musul ve Bağdat olarak gözükmektedir.
Çerkes Ethem´im özel görevi
Çerkes Ethem´in Seferberlikten birgün önce, Ağustos 1914 başında başlayan macerasına dönelim. Bu macera yaklaşık 4 yıldan fazla sürer.
Cemil Koçak`ın “Ey Tarihçi Belgen Kadar Konuş!” Bir Teşkilatı Mahsusa Öyküsü“ adlı yazısı bize Çerkes Ethem konusunda ilk ve önemli ipuçları verir. 1914 yılının Ağustos ayının başındaDahiliye Nazırı Talat Bey´in daveti sonucu yapılan toplantıda, Ömer Naci Bey ile birlikte Erkanı Harb Kolağası Ruşeni Bey, „İran’dan Kafkas’a geçmek ve Rusların gerisinde siyasi bir inkilap hazırlamak vazifesi ile siyaseten“ görevlendirilir. Ruşeni Bey ve Ömer Naci, İran mücahitlerinden Emir Haşmet ve rüfekası, Çerkes Reşit ve Ethem ile arkadaşları Erzurum üzerinden Van´a gelirler. Van Valisi Tahsin Bey, Hakkari Mutasarrıfı Cevdet Bey ve Van Jandarma Komutanı Kazım Özalp ile “tevhidi mesai ederek”, 1 ay kadar Van´da kalırlar. Burada dikkati çeken nokta, Çerkes Ethem ve Reşit´in doğrudan en üst makamlar tarafından görevlendirilmesidir. Talat Paşa´nın emri ve tabii ki Enver Paşa´nın da onayı ile. Ağustos ayı başında alınan karar sonucu, Çerkes Ethem´ve Reşit´in 1914 yılı Ağustos/Eylül/Ekim aylarında Van´da oldukları anlaşılıyor.
Ruşeni Bey ve Ömer Naci ekibi İran´da iken Van valiliğine atanmış olan Cevdet Bey, İran´a geçer ve bizzat elden Talat Bey´in bir telgrafını Ruşeni Bey´e verir. Telgraf emrinde Ruşeni Bey´in emrindeki arkadaşlarının yarısını Çerkeslere vermesi, onlarla birlikte çetecilik yapması ve Van´da teşekkül edecek üç kişilik bir heyete tabi olması istenir. Bu emir biraz da Ruşeni Bey´in „rütbe-i tenzili“ olarak ta değerlendirilebilir. Ruşeni Bey, yukarıda sözü geçen kişilerle „teşriki mesai etmekte mazur” olduğunu söyler. Ruşeni Bey, bütün ekibini Cevdet Bey´e bırakır ve bu emre uymaz. Emre uymayan Ruşeni Bey, Dahiliye Nazırı Talat Paşa’nın emri ile o zamanki Bağdat Valisi Süleyman Nazif Bey tarafından tutuklanır. “Vücudu muzır” görülmüştür. Ancak Ruşeni Bey canını kurtarır.
Bu bilgilerden hareketle bazı noktalara açıklık getirelim: Çerkes Ethem´in 1914 yılında nerede olduğu belli. Talat Bey´in emrinde sözü edilen ve Van´da kurulan 3 kişilik heyetin içinde büyük bir olasılıkla Ömer Naci´nin, Van valisi Cevdet Bey´in bulunduğu kesin gibi. Bölgede Nuri (Kıllıgil) Paşa ile Halil Kut Paşa da bulunmaktadır. Burada ikinci noktaya geçelim: İran´ı bilen tecrübeli bir Teşkilatı Mahsusacı olan Ruşeni Bey, neden emre uymaz ve tüm ekibini Cevdet Bey´e terk eder? Ruşeni Bey´i „tedhiş eden“ (ürküten) bir durum vardır. Bu da şudur: Teşkilatı Mahsusa birlikleri ile birlikte Çerkesler İran´a girmişler „garet“ (yağma) yapmışlardır. İran Türklerinin başına „felaket“ getirmişlerdir. Yani Teşkilatı Mahsusa birliği İran´a girip, yağma yapmış, katliamlarda bulunmuş ve İran´da yaşayanları da „Türk düşmanı“ yapmıştır. Teşkilatı Mahsusacı Ruşeni Bey´i bile ürküten, korkutan bir durum olduğuna göre, herhalde İran´da olup bitenleri „korkunç“ kelimesi ile nitelemek yanlış olmasa gerek. Ruşeni Bey önemli bir noktayı daha vurgular: Çerkeslerin yaptığından „ürkmüştür.“ Kimlerdir bu Çerkesler? Başta Çerkes Ethem ve ağabeyi Reşit. Ayrıca Van valisi Cevdet Bey´in fedaileri arasında Çerkeslerin bulunduğu da biliniyor. Çerkes Ahmet ve adamları. Cevdet Bey´in bir de „kasap taburu“ vardır. Uzmanlaştığı alan katliam düzenlemek. Yine Kazım Özalp´ın Van Seyyar Jandarma Müfrezesinde de Çerkesler vardır. Daha sonraki 1915 Nisan ayında “Van İsyanı“nda da ortaya çıkan ve Canbulat Bey´in komutasındaki (İT`nin İçişleri Bakanı İsmail Canbulat değil) Çerkes birlikleri ve Laz taburu da vardır. Yine bölgede bulunan Kazım Karabekir´in birliklerinde de Çerkesler vardır. Halil Kut Paşa anılarında Van Valisi Tahsin (Uzer) Bey´in ısrarları sonucu Kazım Karabekir´in o bölgeye gönderildiğini söyler. Yani 1914´ün son, 1915´in ilk aylarında Van adeta Çerkeslerin bir toplanma merkezidir. Bir de bu olguya Teşkilatı Mahsusa emrine giren Kürt aşiretlerinin toplanma merkezinin Van olduğunu da ekleyelim. Bu arada tüm Teşkilatı Mahsusa birliklerinde hapishaneden salıverilen mahkumların ve af vaad edilen eşkiyaların da olduğu malum.
Çerkes Ethem, Van ve İran operasyonları
1914 yılının Ağustos ayında Başkale civarında yaşayan Süryanilerin tehcir emri verilir. 1914 yılının Ağustos/Eylül aylarında İran´a çok sayıda operasyonlar düzenlenir. İran-Osmanlı sınırı adeta bir savaş ve katliam alanına dönüşür. 1915 Mart ayına kadar süren çeşitli operasyonlara, Cevdet Bey, Ömer Naci, Kazım Karabekir, Kazım Özalp, Halil Kut, Ruşeni Bey´ler katılır. Bu operasyonlara Teşkilatı Mahsusa birliklerine dahil olan Çerkesler, Kürtler, Lazların yanısıra yerel Kürt aşiretleri, Hamidiye Alayları, başıbozuk çeteleri ve az sayıda da düzenli Osmanlı birlikleri katılırlar. İran´a yönelik bu operasyonların başlaması bölgede kısa sürede tüm dengeleri altüst etmiş, bölgenin tam bir kaos ortamına sürüklenmesine neden olmuştur. Bu arada 1914 Ağustos ayında başlayan ve 1915 Eylül´üne kadar süren ve bizzat Enver Paşa´nın emriyle kurulan Rauf Bey Müfrezesi, Musul üzerinden Güney İran´a ve oradan Afganistan üzerine gitmek üzere yola çıkar. Rauf Bey Müfrezesi Almanlarla ortak bir operasyon amacıyla yola çıkmış ancak daha sonra tam bir fiyaskoyla sona ermiştir. Ancak müslüman ve müslüman olmayan yerel halkın, o bölgede yaşayan bazı Kürt aşiretlerinin katliama uğramasına neden olmuş ve deyim yerindeyse kaç yapalım derken göz çıkarılmıştır. Rauf Bey Müfrezesi birkaç küçük başarı dışında bölgede tutunamamış, fiyaskonun faturası da Almanlara çıkarılmıştır. İran´da müttefik aranırken, „Türklere“ nefret tohumları ekilmiştir. Rauf Bey Müfrezesi konusunda, Rafael de Nogales „Osmanlı Ordusunda 4 Yıl“adlı anılarında şöyle yazar: „Savaşın başında Fırkateyn kaptanı Rauf (Orbay) İran´a diplomatik bir görevle gönderilmişti. Emredildiği gibi İran´a gideceğine, korumalarıyla (İranlıların dediklerine göre) öldürmüş, yakıp yıkmış ve İstanbul´a cepleri dolu gelmiş. Rauf Bey´in vandallığı İranlıları, Türklerin karşısına çıkarmıştı. O zamandan beri Ruslarla aynı amaç için çalışıyorlardı. Cihadın, İran´da ve bütün doğuda yandaş bulamaması bu olayla ilgilidir. „ (s.164)
Ekim ayının ortalarına doğru Osmanlı askeri birlikleri 200 kadar yerel Kürt aşiretinin desteği ile Urmiye´ye saldırırlar. Başlarında Van Valisi Cevdet Bey vardır. Rus Kazak birliklerinin gelmesi üzerine geri çekilen Cevdet Bey´in birlikleri geçtikleri köy ve kasabalarda katliam yaparlar. Cevdet Bey´in birlikleri geri çekilirken verilen kayıplar arasında 7 subay da bulunur. Üzerlerinden çıkan kimliklerdeTeşkilatı Mahsusa mensubu ve Çerkes oldukları anlaşılır. Katliamın hedefinde Ermeniler, Süryaniler, Nasturiler ve işbirliğine yanaşmayan İranlı Kürt aşiretleri vardır. İran´a yapılan operasyonlarda bir sonuç alınamayınca ve verilen kayıplar ve İran´da Rus birliğinin varlığı nedeniyle İran-Osmanlı sınırında yaklaşık 2 aylık „sakin“ bir dönem yaşanır.
Kasım ayında Rus Ordusu Saray ve Başkale istikametine doğru ilerlemeye başlar, ancak kuvvetlerin zayıflığı nedeniyle geri çekilirler. Aralık ayının sonuna doğru Halil (Kut) Paşa 5. Sefer Kolordusu ileDağıstan Seferi´ne başlar. Ancak Nisan ayında hedefine varabilir. Aralık ayında İran´da Savuçbulak´ta Ruslarla iki çatışma yaşanır ve Osmanlı Ordusu kazanır. 28 Ocak´ta Ömer Naci birlikleri Sofyan´da ağır bir yenilgiye uğrar. Halil Paşa´nın birlikleri Ocak ayının 2. haftası Tebriz´e doğru yönelirler. Ömer Naci ´nin birlikleri ise Dilman´da ağır bir yenilgiye uğrar. Rus birliklerinin güneye, Osmanlı sınırlarına doğru ilerlemesi nedeniyle Osmanlı birlikleri geri çekilmeye başlar. Cevdet Bey, Rus birlikleri karşısında Mart ayında ağır yenilgiler alır. Rus birlikleri karşısında tutunamayan Osmanlı birlikleri Mart ayında, Osmanlı topraklarına dönmeye başlarlar. Nisan ayında da Halil Paşa´nın birlikleri Dilman´da ağır kayıplar verir ve geri dönmeye başlar. Teşkilatı Mahsusa birlikleri Rus Ordusu önünden kaçarken, uğradıkları her yerleşim alanında, her köyde, her kasabada katliam yapmışlardır. Bu katliamların en bilineni de Haftevan katliamıdır. Bu bölgede Ermeni, Süryani ve yerel halka yapılan yapılan katliamların biçim ve yöntemleri tüyler ürperticidir. Bu bölgedeki katliamlarda uygulanan işkence ve öldürme teknikleri tarihe geçecek niteliktedir. Katliamların boyutu ve vahşiliği sonucunda, İran Hükümeti, Osmanlı ve Almanya´ya resmen protesto notası verir. 11 Şubat 1915´de İstanbul´da Alman Elçisi, Enver Paşa ve İran Elçisi arasında bir tür arabuluculuk toplantısı düzenler. Tüm bu gelişmelerin sonucunda, 1914 Ekim/Kasım ayı hariç, Ağustos/Eylül/Aralık ayları ile 1915 yılının Mart ayına kadarki 6 aylık dönemde, İran-Osmanlı sınırı ile İran içleri kan gölüne dönmüş, binlerce insan yerinden yurdundan edilmiş ve Kuzeye Rusya istikametine doğru kaçmaya başlamıştır.
Kısaca bu gelişmeleri aktarmamın nedeni, 1915 yılının Mart ayına kadar olan İran içlerindeki operasyonlarda Çerkes Ethem´in de yer almış olmasıdır. Çerkes Ethem, ağabeyi Reşit´in bu 6 aylık dönemde bu bölgede bulundukları kesindir. Büyük bir ihtimalle Çerkes Ethem, Cevdet Bey ile İran´dan Van´a geri dönmüştür. Dönerken de büzük katliamlar yaşanmıştır. Dönüş tarihi de 1915 yılı Mart ayıdır. Van Seyyar Jandarma Müfrezesi komutanı Kazım Özalp anılarında şunları aktarır: „Çerkes Ethem´i Birinci Cihan Harbinde ben Van civarında fırka kumandanı iken, Azerbaycan´da milli teşkilatı yapmak üzere kardeşi Reşit´le yanıma geldikleri zaman tanımış idim. Reşit yüzbaşılıktan emekli idi. Ethem´in bir askeri rütbesi yoktu. Reşit bu işler için çalışır iken İran´da (Dilman´da) hastalandı. O sırada ben fırkamla oraya gitmiştim. Ethem bir müddet benim karargahımda kaldı. Reşit hastalıktan kalktıktan sonra Musul´a gittiler.“
Çerkes Ethem, Rauf Bey Müfrezesi ve Sayfo
Çerkes Ethem´i daha sonra 1915 Nisan ayı sonunda Rauf Bey Müfrezesi´nde, Kirmanşah yakınlarında görüyoruz. Rauf Bey anılarında Çerkes Ethem Bey´in Van´dan yanında adamlarla geldiğini ve Kirmanşah´a gidip çeşitli operasyonlarda bulunduğunu belirtir. Rauf Bey daha sonra anlattığı ve/veya yazdığı anılarında, Çerkes Ethem´in Müfrezedeki rolü konusuna değinirken önemsiz bir ayrıntı olarak aktarır bu durumu. Kendisi de Çerkes olan Rauf Orbay´ın Çerkes Ethem`i „Milli Mücadele“ye ikna ettiği bilgilerini hatırlarsak, aralarındaki ilişkinin öyle sıradan bir ilişki olmadığı kanısına varabiliriz. Rauf Bey Müfrezesi´nin 1915 Eylül tarihinde resmen tasfiye edildiğini dikkate aldığımızda önümüze iki ihtimal çıkmaktadır: Çerkes Ethem´in, 1915 Kasım ayında Musul´da vali Haydar Bey´in emrinde olduğu anlaşılıyor. Çerkes Ethem ya Eylül ayına kadar Rauf Bey Müfrezesi´ndedir ve ardından Musul´a gelmiştir. Ya da Nisan ve/veya Mayıs ayında müfrezeden ayrılıp Musul´a gelmiştir. Çerkes Ethem´i Kasım ayında başka bir görev beklemektedir. Ömer Naci 1915 yılı sonunda tekrar İran´a sefer düzenleyen bir birliğe komuta etmektedir. Cizre´nin batısındaki İdil ( Süryanice Hazax) bölgesinden geçerken, kendisine Süryanilerin isyan ettiği ve isyanı bastırması görevi verilir. 1915 yılı Süryaniler için „Sayfo“ yılıdır. Yani „Kılıç Yılı“. Ömer Naci bir türlü isyanı bastıramaz ve yakın bölgedeki birliklerden yardım ister. David Gaunt´un „Katliamlar, Direniş, Koruyucular: 1. Dünya Savaşında Doğu Anadolu´da Müslüman-Hıristiyan Ilişkileri“ kitabından aktarayım: „ Musul Valisi, başında dillere destan Çerkes Ethem´in bulunduğu ve mücahid dediği bazı gönüllü birimlere komuta ediyordu. 7 Kasım´da Erkanı Harbiye Umumi´ye gönderdiği kısa mesajla bu birimlerin yeniden konuşlandırılmasını öneriyordu. Ömer Naci Bey´e yardım etmek amacıyla, milis komutanı Edhem Bey emrinde tertiplenmiş olan 500 savaşçının iki gün içinde hareket edebileceğini söyleyebilirim. Telgraf üzerinde başka bir el yazısıyla şunlar okunuyordu: Nazır Paşa ile tartışılacak. Ertesi gün, Talat, Erkanı Harbiye Umumiye´ye gönderdiği telgrafta, 500 mücahide Naci´nin kuvvetlerini takviye etme emri verdiğini doğruluyordu. Ömer Naci Bey´e yardım etmek üzere milis komutanı Edhem Bey´le 500 mücahid tertip edildiği ve iki güne kadar sevk olunacağı Musul vilayetinden gelen 7 Kasım 1915 tarihli telgrafta bildirilmiş olmakla, bu konuda buyruk sizindir.“ Komutan Edhem, Reşid Bey´in kendi özel ordusunu doldurmak için askere aldığı Çerkeslerden biriydi. Zalimliğiyle ün salan bu adam, aynı zamanda Teşkilatı Mahsusa memuruydu. (s.393) Ömer Naci, İdil Süryanileri ile baş edemez ve kendi başına barış yapma kararı verir ve İran seferine devam için Musul istikametine devam eder.
En üst makamdan özel görevler
Çerkes Ethem resmi yazışmalarda ikinci kez en üst makamdan görev emri alır. Birincisi 1914 yılında Seferberlikten hemen önce, ikincisi de Kasım 1915´te. Emir Talat Bey´den gelir, Enver Paşa´nın onayı ile tabii ki. Bu iki olgu da, Çerkes Ethem´in Teşkilatı Mahsusa içindeki önemini vurgular. Bir başka olgu da, Çerkes Ethem´in „Sayfo“ da bu bölgede olduğudur.
Sefer E. Berzeg,„Türkiye Kurtuluş Savaşı´nda Çerkes Göçmenleri II“ adlı kitabında Çerkes Ethem´in, tehcir döneminde kendisi gibi Çerkes olan Diyarbakır Valisi Dr. Reşit´in emrinde görev yaptığını iddia etmektedir. Bu iddialar çeşitli yayınlarda tekrarlanmakta, hatta Reşit Bey´in kendi özel ordusunu doldurmak için askere aldığı Çerkeslerden olduğu iddiası tekrarlanmaktadır. Bir başka iddia da, Çerkes Ethem´in Yakup Cemil ile birlikte Batum seferine Teşkilatı Mahsusa çeteleri ile birlikte katıldığıdır. Emrah Celasun „Baki İlk Selam“ Çerkes Ethem adlı kitabında, özellikle Diyarbakır Valisi Reşit Bey´in emrinde çalışıp, tehcirde görev aldığına ilişkin iddiaları araştırdığını ve bu döneme ilişkin hiçbir bulguya rastlamadığını belirtmektedir.
1915/16 ve sonrasında Teşkilatı Mahsusa, Ermenilerin tehciri ve katliamında doğrudan görev almıştır. Özellikle Sarıkamış Bozgunu sonrası başlanmış bu görev, Der Zor´a kadar devam etmiştir. Özellikle Doğu Anadolu´da tehcirin Teşkilatı Mahsusa tarafından pratikte gerçekleştirildiğine ilişkin sanırım yeterince bilgi ve kanıt var. Ayrıca tehcir öncesi Ağustos 1914´den itibaren başlayan müslüman olmayanlara yönelik „mıntıka temizliği“ nin de Teşkilatı Mahsusa tarafından yapıldığı da bir gerçek. Bu temizlik Batum, Erzurum, Van ve İran-Osmanlı sınırı bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Öte yandan Çerkes Ethem´in Talat Paşa tarafından yani en üst düzey makam tarafından görevlendirildiği de sabit. Çerkes Ethem´in 1914/18 döneminde sadece ve sadece Teşkilatı Mahsusa´da görev aldığı da unutulmamalıdır. Diğer önemli bir gerçek te şu: Çerkes Ethem, 1914 Seferberliği´nden itibaren, Ermeni tehcirinde önemli görevler üstlenen, yaptıkları katliamların sayısı bilinmeyen, başta Ermeniler olmak üzere müslüman olmayanları kesmekle övünecek kadar fütursuz ve gaddar olan komutan ve şeflerle birlikte çalışmıştır. Ömer Naci, Van Valisi Cevdet Bey, Halil (Kut) Paşa, Kazım Karabekir, Kazım Özalp, Rauf Orbay bunlardan sadece birkaçı. Buna Mart 1915-Mart 1916 arasında Diyarbakır Valisi olan Dr. Reşit´i de ekleyebiliriz. Çünkü bu dönemde Çerkes Ethem büyük bir ihtimalle Musul-Bağdat-Diyarbakır bölgesinde at koşturmaktadır. Eğer Çerkes Ethem´in Diyarbakır Valisi Dr. Reşit´in emrinde çalıştığı iddiası doğru ise ortaya çok daha vahim bir durum çıkmaktadır. Kuşkusuz Çerkes Ethem´in tehcire katıldığına ilişkin bir belge yoktur. Belki de hiçbir zaman da bulunamayacaktır. Birinci Dünya Savaşı´nın en kanlı, en çok çarpışmaların olduğu, onbinlerce insanın öldüğü, katledildiği, göç ettiği bir bölgeye özel görevle gönderilen Teşkilatı Mahsusa şeflerinin neler yaptıkları az çok biliniyor. Bu şeflerin emrinde çalışanların ise ne yaptıklarını tahmin etmek için kahin olmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Sağlam belgeler aramak ta nafile bir çaba olur kanısındayım. Bu nedenlerle yapmamıştır, katılmamıştır gibi kesin hükümlerden kaçınmanın gerektiğine inanıyorum. Özetle, Çerkes Ethem Birinci Dünya Savaşı döneminde, tehcirin, operasyonların, katliamların, temizlik harekatlarının yapıldığı bir bölgede görev yapmıştır.
Çerkes Ethem ve Çerkesler
Bazı ipuçlarından hareketle Çerkes Ethem´in 1914/18 yıllarındaki görevleri konusunda bir sis perdesini aralamaya çalıştığım bu yazımın son bölümünde, özellikle Çerkesler için bir umudumu dile getirmek istiyorum.
„Bizim“ tarihimizdeki kişiler için genelde iki temel ölçü vardır: Ya hainlik ya da kahramanlık. Çerkes Ethem´in „Milli Mücadele“ döneminde yaşadığı „haksızlığı“ ortaya çıkarırken, „haksızlığa“ uğrayandan bir „kahraman“ yaratmak, onu „hain“ ilan edenlerle sonuçta aynı noktaya getirmektir. „Hain“ ve „kahraman“ tartışması Çerkesleri içinden çıkılmaz bir tartışmanın içine atar.
148 yıldır haksızlığa uğramış bir halkın, ayakları üzerine durmaya başladığı bir dönemde, umarım Çerkesler, kendilerini Teşkilatı Mahsusacı Çerkes Ethem üzerinden tanımlamaya kalkmazlar.
Çerkesler umarım kendilerini Birinci Dünya Savaşı´nda gösterdikleri „kahramanlık“larla da tanımlamazlar. Umarım Çerkeslerin Birinci Dünya Savaşı´ndaki „kahramanlar“ a ihtiyaçları kalmaz.
Çerkesler umarım kendilerini „Milli Mücadele“ deki „kahramanlık“larla da tanımlamazlar. Umarım „biz olmasaydık Cumhuriyet kurulamazdı“ da demezler.
Çerkeslerin belki „Milli Mücadele“ yıllarında uğradıkları haksızlığın iade-i itibarı söz konusu olabilir. Çerkeslerin kahramanlara değil, kendi benliklerine ihtiyaçları var kanısındayım. Bu kuşkusuz zor bir mesele.
Erhan Hapae´nin „24 Nisan / 29 Mayıs Kayseri Mitingi (Ermeniler / Çerkesler)“ başlıklı yazısında şunlar yazılı:„Çerkeslerin bahtsızlığı, bir zalimden kaçınca özgürlüğe kavuşacağız sanmaları belki. Kavuşmadılar. O zamanın ruhu özgürlüklerle ilgili değildi elbet, esas olan can kurtarmaktı, anlıyoruz ama bir şans olup bir özgürlüğe uçabilirlerdi. Olmadı. Geldikleri ülke kendi halklarına da pek öyle özgürlükler tanıyan bir yer değildi. O kadar değildi ki, Çerkesler Osmanlıya geldikten tam 50 yıl sonra Ermenileri soykırıma uğrattılar. (...) Türkiyeli Çerkeslerin 1915 yılında ne düşündüklerini merak ederim. Kendi başlarına elli yıl önce gelmiş olan ‘Büyük Felaket’, yeni komşularının başına geliyorken yani.“
Çerkesler daha yolun başındalar. Çerkesler Birinci Dünya Savaşı, özellikle Ermeni tehciri ve „Milli Mücadele“ ile yüzleşirken Türkiye´nin gerçek tarihine de katkıda bulunabilirler.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2013
12.05.2013
1.02.2013
9.01.2013
14.12.2012
17.10.2012
24.08.2012
25.05.2012
9.05.2012