Hatırlayacaksınız dünyada faizler sıfır düzeyindeyken bizim Merkez dünyanın en yüksek politika faizini verdi. Ve politika faizlerini 2009’da yüzde 22’ye yükseltti. Hattâ o dönemin Merkez Bankası Başkanı bugünün politikacısı 1 dolar 1 lira olacak diye övündü. Kendisine Japonya’yı örnek aldığını belirtti. Hatırlayacaksınız, Japonya bile dolar karşısında parasının değerlenmesine dayanamayıp kur savaşına katılmak zorunda kaldı. Parasının değerini hızla düşürdü. O dönemin başkanı aslında ne yaptığının ve ne söylediğinin farkında değildi.

Niye hatırlattık bunları?

Şundan hatırlattık; dünyada faizler sıfırken en yüksek politika faizini veren Merkez şimdi dünyada faizler artarken bu defa politika faizlerini indirdi. Bir de üstüne üstlük para arzını hızla artırmaya başladı.

Nasıl mı?

Merkez Bankası’nın en son verilerine göre geniş tanımlı para arzı M2 bir haftada 1 trilyon 147 milyar liradan 1 trilyon 161 milyar liraya yükseldi. Yani bir haftada yüzde 1,2 oranında arttı para arzı. Yineyıllık para arzı artışı yüzde 19,4 oldu.

MERKEZ’İN KIRILGANLIĞI ÇOĞALIYOR

Peki, ne anlama geliyor bu?

Şu anlama geliyor; Merkez Bankası’nın kırılganlığı artıyor. Aynı zamanda enflasyonu çoğaltan bir genişleme oluyor.

Gelelim Merkez’in kırılganlığının nasıl arttığına…

Şöyle artıyor kırılganlık; Merkez’in rezervleri 120 milyar dolar olduğundan teorik olarak bu miktar para arzını oluşturan Türk Lirası dövize çevrildiğinde bir dolar 9,55 liradan bir haftada 9,67 liraya yükseldi. Böylece Merkez ‘in kırılganlığı hızla arttı.

Peki, Merkez niye gerekeni yapmıyor?

Yapamıyor. Çünkü Merkez bağımsız değil. Merkez inşaat sektörünün, kentsel dönüşüme iş yapanların esiri oldu. Bu nedenle dünyada faizler artarken politika faizlerini artıramıyor. Üstelik para arzını çoğaltıyor. Böylece olması gerekenin aksini yaparak hem döviz fiyatını artırıyor. Hem de enflasyonu. Unutmadan, Hazine borçlanma faizlerinin hızla artarak yüzde 7,5’dan yüzde 11,2’ye yükseldiğini belirtelim. Yani Merkez’in direnmesine rağmen Hazine’ye borç verenler fiyatı yükseltiyor.

MERKEZ İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİNİN EMRİNE GİRDİ

Bu arada diyelim ki, Merkez, inşaat sektörünün emrinde değil, devalüasyon yapıp rekabet gücünü çoğaltmak istiyor? Evet, Merkez kur savaşına girebilir. Ama bu amacını gerçekleştirmesi de mümkün değil. Çünkü dünyada petrol fiyatları düştüğü için ülkeler doğal olarak rekabet gücü kazanıyorlar. Ama Türkiye petrol fiyatını indiremediğinden devalüasyon yapsa bile rekabet gücü kazanamıyor. Bildiğiniz gibi dün küresel düzeyde brent petrolün varil fiyatı 44 dolara geriledi. Ama Türkiye’de petrol fiyatları yükseldi.

Yine devalüasyonlara dönersek…

Devalüasyonlar geçiş mekanizması nedeniyle iç fiyatları çoğaltıyor. Böylece devalüasyon yoluyla rekabet gücü kazanmak mümkün olamıyor. Merkez’in politikasıyla sadece Türkiye vatandaşları fakirleşiyor.

Anlayacağınız Merkez inşaat müteahhitlerinin peşine takılmış gidiyor. Ve Merkez ihracata konu olmayan mal üretenleri desteklemeye devam ediyor. Tabii bu arada ülke ekonomisi hızla küçülüyor.

[email protected]