Ümit Akçay
2023 seçimlerine giderken sıklıkla ‘bu kriz ortamında…’ diye başlayan cümleler duyuyorduk. Genellikle bu cümleler, ekonomik krizin yaratığı zorlukların iktidarı değiştireceğine dair sarsılmaz bir inançla sarf ediliyordu. Süleyman Demirel’e atfedilen, 'Boş tencerenin götüremeyeceği iktidar yoktur' önermesi, muhalefetin zihinsel dünyasını adeta esir almıştı. Siyaset yapmadan, neredeyse otomatik bir iktidar değişiminin mümkün olduğunu ima eden bu varsayım, mayıs sonrasında muhalif kesimlerde büyük bir moral bozukluğu yaratarak çöktü.
Seçim sonrasında hakim anlatı değişti. Bu sefer ‘kriz ortamına rağmen…’ diye başlayan cümleler duymaya başladık. Bu cümleler genellikle bu kriz ortamına rağmen iktidarın yeniden seçim kazanmasını ‘milliyetçiliğin’ yükselişine bağlamak için kuruldu.
Her iki açıklama biçiminin de sorunlu olduğunu düşünüyorum. Bu sorunun temelinde ise kriz kavramının farklı kullanımları yatıyor. Deyim yerindeyse, ortada bir kriz tanımı enflasyonu var. Bu yazıda kriz tanımları için bir tasnif önereceğim ve krizi hangi bağlamda kullandığımı açıklayacağım. Temel olarak şu görüşü ileri sürüyorum: Türkiye’de dar anlamda bir ekonomik kriz yok, ancak geniş anlamda bir birikim/büyüme modeli krizi var.
KRİZ TANIMLARININ TASNİFİ
Resesyon (ekonomik daralma), depresyon (ekonomik buhran), yapısal kriz, yeniden üretim krizi, ekonomik kriz, finansal kriz, ödemeler dengesi krizi, bankacılık krizi, döviz krizi ya da geçim krizi… Akademik tartışmalarda ya da güncel siyasi ve ekonomik analizlerde sıklıkla bu kriz türlerinden bir ya da birkaçını duyuyoruz. Bu farklı kriz tanımları, farklı soyutlama düzeylerini kullanan kavramlar ve farklı açıklama çerçeveleri nedeniyle mevcut. Örneğin, üretim alanına yoğunlaşan kavramsal açıklamalarla dolaşım alanına yönelen açıklamaların kriz tanımları farklı.
Kriz tanımlarının tasnifi, sadece akademik bir uğraş değil. Güncel ekonomik ve siyasi analizler için de hayati önemde. Zira hangi ekonomik sorunun ne zaman hangi kriz tipine dönüşebileceğini tespit etmek, onun olası siyasi sonuçları hakkında bir fikir edinmemize yardımcı olabilir. Dahası bu tespitlerden hareketle, konjonktüre uygun siyasi stratejiler geliştirilebilir. Kısacası, krizler kapitalizmin ayrılmaz bir parçası olduğu için krizlere ilişkin gelişkin bir kavramsal repertuarımızın olması gerekiyor. Önemli olan bu kavramsal araçları yerinde kullanmak ve siyasi stratejileri buna göre inşa etmek.
EKONOMİK KRİZ
Ekonomik krizin teknik tanımı, iki çeyrek üst üste (en az altı ay boyunca) ekonomik daralmanın yaşanması, yani resesyondur. Bu genellikle dar anlamdaki kriz tanımı olarak değerlendiriliyor. Resesyonun uzun yıllar sürmesi durumu, depresyon ya da iktisadi buhran olarak tanımlanır. Dikkat edilirse burada krizin nedenlerini tartışmıyoruz. Örneğin Marksist kriz analizlerinde görülen kâr oranlarının düşme eğilimi, Keynesyen analizlerde görülen talep yetersizliği ya da sermaye akımlarının birden tersine dönmesini anlatan ‘ani duruş’ gibi bir kavramla yapılan açıklamalar krizlerin nedenlerini vurgulamaktadır.
Dar anlamda tanımlanan ekonomik krizin en önemli yanı, büyümenin durması. Bu ise, yatırımların ve istihdamın gerilemesi ile eşleşiyor. Dolayısıyla resesyon, işsizliğin artması nedeniyle siyasi olarak iktidarlar açısından en önemli risklerin başında geliyor. Örneğin 2023 seçimlerine giderken bir ekonomik kriz yoktu, ancak 2023’ün ikinci yarısında özellikle kredi olanaklarının daraltılması ve faiz artışlarıyla birlikte ekonomik yavaşlamanın etkilerini görmeye başladık. Bunun bir krizle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı, önümüzdeki dönemin en önemli ekonomi-politik sorusu olacak. Depresyonlar ise, iktidarlar açısından ölümcüldür. Örneğin 1929 Buhranı, özellikle ABD ve Avrupa’da köklü siyasi ve ekonomik gelişmeleri tetiklemiştir.
BİRİKİM REJİMİ KRİZİ
‘Birikim rejimi krizi', bir süredir yaşadıklarımızı açıklayan daha kullanışlı bir kavram. Soyutlama düzeyi daha yüksek ve ekonomi ile siyaset ayrışmasına dayanmayan bir zeminden hareket ediyor. Fransız Düzenleme Okulu’nun geliştirdiği kavramsal çerçeveden hareketle kullanılıyor. Özü itibariyle istikrarsız olan kapitalist üretim biçiminin çeşitli devlet müdahaleleri ve kurumsal düzenlemelerle istikrarlı hale getirilmeye çalışıldığını açıklamaya yönelen Düzenleme Okulu kuramcılarının ürettiği bazı kavramlar konumuz açısından işlevli olabilir. Örneğin birikim rejimi, ekonomideki uzun dönemli büyüme ve karlılık dinamikleri ile tanımlanıyor.
Bu yaklaşıma göre örneğin Fordist ya da post-Fordist birikim rejimleri mevcut. Bu birikim rejimleri adını belirli bir üretim organizasyonundan alıyor. Ve bu birikim rejimlerinin kendini yeniden üretemediği durumlarda birikim rejimi krizi yaşanıyor. Bu krizler, genellikle ekonomik ve siyasi krizlerin iç içe geçmesiyle oluşan ve uzunca bir sürece yayılan ekonomik ve siyasi altüst oluşlar şeklinde ortaya çıkıyor.
Resesyonları yani daralmaları içeriyor ancak birikim modeli krizi için mutlaka ekonomik daralma olması zorunlu değil. Birikim modeli krizine örnek olarak, erken kapitalistleşmiş ülkeler için refah devletinin krizi, geç kapitalistleşmiş ülkeler için ithal ikameci sanayileşme stratejisinin krizi veriliyor. Ya da son dönemde daha sıklıkla söz edilen neoliberalizmin krizi, yine bu çerçevede değerlendirilebilir.
Ancak Düzenleme Okulu kökenli analizlerin, özellikle çevre ya da yarı-çevre ekonomilerdeki değişimi açıklamak için yetersiz kaldığını ileri süren daha güncel yaklaşımlar mevcut. Gerek ülke içinde ekonomik büyümenin kaynaklarının tespit edilmesi, gerekse ülke ekonomilerinin dünya ekonomisiyle eklemlenme biçimlerinin de analize dahil edilmesi, büyüme modellerinin ekonomi politiği literatüründe daha yaygın bir şekilde ele alınıyor. Dolayısıyla, birikim rejimi analizinin bizim gibi ülkelere uygulanması için bazı kalibrasyonlar gerekiyor. 1970’ler sonrasını post-Fordist birikim rejimi olarak tanımlamak ve analizi orada bırakmak pek açıklayıcı bir çerçeve sunmuyor.
TÜRKİYE’DE KAPİTALİZMİN KRİZİ
Başlıktaki soruya dönerek yazıyı tamamlayayım. Türkiye’de dar anlamdaki tanımlara göre (resesyon ve depresyon) bir ekonomik kriz yok. Türkiye’deki en yakın ekonomik kriz (ekonomik daralma) 2018-2019 döneminde yaşandı. Pandeminin başlangıç yılı hariç, sonrasında ekonomik büyüme güçlü, sermaye karlılıkları rekorlar kırıyor ve istihdam artıyor. Peki dar anlamda krizin olmaması, geçim sıkıntısının daha çok hissedildiği bu dönemle nasıl bağdaşıyor sorusu akla gelebilir. Bunun yanıtı için geniş anlamdaki kriz tanımlarını devreye sokmamız gerekiyor.
Geniş anlamdaki tanımlardan hareket ettiğimizde 2013 sonrasında, borç temelli ve sermaye girişlerine dayalı bağımlı finansallaşma modelinin krizinin Türkiye kapitalizmini şekillendirdiğini tespit edebiliriz. 2013 itibariyle, 1989 sonrasında oluşan ve 2001 sonrasındaki IMF programıyla yerleşikleşen birikim/büyüme modeli tıkanmıştır.
2013 sonrasını şekillendiren, bağımlı finansallaşma değil, onun krizi ve iktidarın bu birikim modeli/rejimi krizine verdiği tepkilerdir. 2013 sonrasında iktidarın ekonomi politikasında gösterdiği zikzaklar, bu birikim modeli/rejimi krizini ötelemek için kullandığı ‘geleceğe kaçış’ stratejilerinin oluşturduğu ad-hoc (önceden tasarlanmamış) politika tepkileri bütünü olarak görülebilir. Bu politika tepkilerinin bütününe bakıldığında ise, alternatif büyüme modellerinin oluşturulmasına doğru utangaç adımları tespit edebiliriz. Bu anlamda önceden tasarlanmamış adımlar bir süre sonra bir stratejiye dönüşmektedir.
Her ne kadar bu geleceğe kaçış stratejileri AKP’ye seçim kazandırsa da, birikim/büyüme modeli krizi giderek daha da derinleşmektedir. Bu ise, bir yandan politika yapıcıları 2013 öncesindeki ortodoksiye dönmeye zorlamakta, diğer yandan ise 2013 öncesine dönüş çabaları bizi ‘sıfır noktasına’ yani krizin başlangıç anına götürmektedir. Bu açmaz, Türkiye kapitalizminin krizini tanımlamaktadır. Sorun AKP ile sınırlı değildir, Altılı Masa iktidar olsaydı da aynı sorunla yüzleşmek zorunda kalacaktı.
Türkiye kapitalizminin krizi ve bundan kaçınmak için oluşturulan ‘geleceğe kaçış’ stratejileri, iktidar blokunda yeniden yapılanmaya neden olmuş ve mevcut otoriter konsolidasyon sürecinin kapısını aralamıştır. Dolayısıyla, birikim modeli krizi ile devlet krizi iç içe geçmiştir.
Dikkat ederseniz, henüz hayat pahalılığı krizine ya da bölüşüm şokuna değinmedim. Haftaya, kriz ve sınıf mücadelesi konusunu ele alırken, reel ücretlerdeki gerilemeyi ve hayat pahalılığını da içerecek şekilde, farklı kriz türlerinin nasıl sonuçlanabildiği üzerinde duracağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025