Ümit Akçay
Yapısal kriz konjonktürünün dört atlısı dörtnala koşuyor. AKP açısından “mahşerin dört atlısı” da denebilir: “1. Yapısal kriz, AKP-MHP ittifakının seçmen desteğini azaltıyor. 2. Destek azalınca, ittifakın iktidar bloğu içindeki gücü geriliyor. 3. Bu durumda, kemer sıkma programının uygulanması baskısı artıyor. 4. Kemer sıkma, ittifakın oylarını geriletiyor. (1 numaraya geri dön!)” İktidar bloğu bileşenlerine ve AKP’nin açmazlarına, Nicos Poulantzas esinli yakın plan.
Gilbert Garcin, “La Précarité / Güvencesizlik”
23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul seçimleri sonucunda, şehri 25 yıldır yöneten siyasi kadro değişti.[1] Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ittifakının 31 Mart’taki yenilgisi, 23 Haziran’da bir hezimete dönüştü. Mart sonunda muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu lehine olan 13 binlik fark, üç aydan daha az bir süre içinde 800 bine çıktı. Dahası, ilk kez kültürel barikatlar kısmen de olsa aşılarak iktidar seçmeninden muhalefete oy kayması gerçekleşti.
AKP-MHP ittifakının İstanbul hezimetinin olası sonuçlarını tartışmayı Marksist siyaset kuramcısı Nicos Poulantzas’ın kavramsal çerçevesini kullanarak sürdürmenin, yaşanan gerçekliği anlayabilmemize yardımcı olabileceğini düşünüyorum.[2] Bu yazıda Poulantzas’ın analizinde kritik bir yer tutan yapısal kriz ve iktidar bloğu kavramlarından hareketle ileri sürdüğüm temel argüman şu: AKP-MHP ittifakının İstanbul hezimeti, AKP devrinin sonunu getirecek bir mekanizmanın çoktan işlemeye başladığını gösteriyor olabilir.
Yapısal kriz ve iktidar bloğu
Öncelikle yapısal kriz ile başlayalım. Poulantzas’a göre, yapısal krizin özgün yanı, ekonomik krizle siyasi krizin ve devlet krizinin birleşmesidir.[3] Bu tanımdan hareketle –daha önceki yazılarda sıklıkla vurguladığım gibi– Türkiye’nin 2013 sonrasında bir yapısal kriz konjonktürüne girdiğine işaret edebiliriz. Bu konjonktürde, ekonomik kriz, devlet krizi ve siyasi krizle iç içe geçmiştir. Hatta, uluslararası ilişkiler profesörü İlhan Uzgel’in işaret ettiği gibi, yapısal kriz dış politika alanını da kapsamıştır.
Yapısal krizin özgün yanı, ekonomik krizle siyasi krizin ve devlet krizinin birleşmesidir. 2013 sonrasında ekonomik kriz, devlet krizi ve siyasi krizle iç içe geçmiştir. Yapısal kriz dış politika alanını da kapsamıştır.
O zaman, yapısal kriz derken, “iki dönem üst üste ekonomik daralma” olarak tanımlanan dar anlamdaki teknik resesyonu kastetmiyoruz. Resesyon, yapısal krizin önemli bir öğesidir, ancak daha önemli olan, sistemin kendisini yeniden üretme mekanizmalarının tıkanmasıdır. Tam da bu nedenle, yapısal kriz konjonktürleri, aynı zamanda kriz yönetiminin de krizidir.[4]
İktidar bloğu ve bileşenleri
İktidar bloğu tabiri, son zamanlarda Türkiye’de siyasi tartışmalarda sıklıkla kullanılmaya başlandı. Ancak bu tabirin yaygın kullanım şekli, farklı siyasi partilerin birbirleriyle yaptıkları resmi ya da örtük ittifaklarla sınırlı. Bu tanımın yaygınlaşmasında geçtiğimiz yıl gerçekleşen siyasi rejim değişikliğinin etkisi büyük.
Koalisyonlara son vermek ve yönetimde istikrarı sağlamak gibi gerekçelerle savunulan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS), yüzde 50 artı bir çoğunluğa dayandığı için esasında siyasi partileri ittifak kurmaya teşvik eden bir mekanizma ortaya çıkardı. CHS’ye geçiş sonrasında kurulan Cumhur (AKP-MHP) ve Millet (CHP-İyi Parti) ittifakları halen varlıklarını sürdürüyor.[5]
Oysa, Poulantzas’tan hareketle kullandığım iktidar bloğu kavramı, siyasi partileri ve siyasi partiler arasındaki ittifakları içermekte, ancak bunları iktidar bloğunun siyasi bileşeni olarak değerlendirmeye katmaktadır. İktidar bloğu içinde, siyasi partilere ek olarak burjuvazi ve farklı sermaye fraksiyonları ile devletin kurumsal yapısı ve bürokrasi yer almaktadır. İktidar bloğunun farklı bileşenlerden oluşması, aynı zamanda kapitalist toplumlardaki çoklu iktidar yapısının bir yansımasıdır.
İktidar bloğu içindeki bu çoklu yapı, belirli bir sermaye fraksiyonun hâkimiyeti altında var olur. Ancak hâkim fraksiyon ile diğer bileşenler arasında basit bir emir-komuta ilişkisi yoktur. Bu nedenle, göreli özerklik kavramı, iktidar bloğu içi ilişkileri açıklamak için de kullanışlıdır.
Gilbert Garcin, “L'irreparable / Onarılamaz”
Burjuvazi
Burjuvazi, iktidar bloğu içinde hâkim konuma sahiptir. Bu, sermayenin kapitalizmdeki ayrıcalıklı konumundan ileri gelir. Kapitalist ekonomilerde, gerek ekonomik büyüme, gerekse istihdam, büyük oranda özel yatırımlara dayanır. Yatırımların sürmesi ise kârlılığa bağlıdır. Dolayısıyla, kapitalist ekonomilerde iktisat politikaları, firma kârlılığını sağlamak zorundadır. Bu aynı zamanda sermayenin yapısal gücünü oluşturur.
Ancak burjuvazi homojen değildir. Sermaye birikim sürecinde yerine getirdikleri işlevlere göre para, ticari ve üretken sermaye fraksiyonları olabileceği gibi, ölçeğe göre büyük sermaye ya da küçük sermaye tasnifi yapılabilir. Ya da ideolojik yönelimin bir iş yapma kolaylığı ve pazar bağlantısı sağladığı farklı sermaye fraksiyonları (muhafazakâr burjuvazi, yeşil sermaye vs.) tanımlanabilir. Ancak farklı sermaye fraksiyonları, hegemonik sermayenin altında sıralanır. Somutlaştırırsak, Türkiye’de geleneksel olarak hâkim sermaye fraksiyonu Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından temsil edilmektedir.
Göreli özerklik kavramı, iktidar bloğu içinde hâkim sermaye fraksiyonu ile diğer bileşenler arasındaki ilişkiyi tanımlamaktadır. Örneğin, uygulanan ekonomi politikalarının, hegemonik fraksiyonun kısa vadeli çıkarlarına zaman zaman aykırı olması, iktidar bloğunun niteliğinin değiştiği anlamına gelmez. İktidar bloğundaki hegemonik fraksiyon dışındakilerin hareket alanının sınırını, yine hegemonik fraksiyonun uzun vadeli çıkarları çizer.
İktidar bloğu kavramı, partileri ve partiler arasındaki ittifakları içermekte, ancak bunları iktidar bloğunun siyasi bileşeni olarak değerlendirmeye katmaktadır. İktidar bloğu içinde, partilere ek olarak burjuvazi ve farklı sermaye fraksiyonları ile devletin kurumsal yapısı ve bürokrasi yer almaktadır.
Yapısal kriz konjonktürleri bu açından da kritiktir. İş çevrimlerinden kaynaklanan ya da geçici etkiler nedeniyle ortaya çıkan krizlerden farklı olarak yapısal krizler, ekonomi politikalarının doğrultusunun yeniden tanımlanmasını gerektirir. Bu doğrultu ise hâkim fraksiyonun uzun vadeli çıkarları ile uyumlu olmak zorundadır. Aksi halde, iktidar bloğunun siyasi bileşenlerinin değişmesinin yolu açılmış olur.
Geçen ayki yazıda belirttiğim, büyük sermaye ile siyasi iktidar arasında artan gerilimin kaynağı buradadır. 23 Haziran sonrasında gündeme gelen kabine değişikliği, bu tip bir değişikliğin önünün alınması amaçlı bir girişim olarak okunabilir. Yine benzer şekilde, Ali Babacanliderliğinde ortaya çıkacağı anlaşılan yeni merkez sağ siyasi aktör, iktidar bloğunun siyasi kanadındaki değişime talip olmaktadır.
Siyasi partiler
Siyasi kanadın iktidar bloğu içinde hegemonik fraksiyona karşı göreli özerkliği, onun geniş toplum kesimlerinin rızasını almasına dayanmaktadır. Gerçekten de siyasi bileşen, uygulanan sermaye birikim modelini geniş kitleler nezdinde meşrulaştırması ve rıza üretmesi sayesinde, iktidar bloğu içinde benzersiz bir konuma sahiptir. Göreli özerkliğin temelinde bu yatar.
Gilbert Garcin, “La Mecanique Des Couples / Çiftler Mekaniği”
Ancak rıza üretme, tek başına ideolojik düzlemde ya da kültürel kamplaşma ve kutuplaştırma stratejileriyle, yani sadece siyasi alanın kendi dinamikleriyle sağlanamaz. İdeolojik, siyasi ve kültürel rıza, ancak maddi kaynaklarla desteklendiğinde kuvvetli bir meşruiyet üretebilir. Daha önce bunu, yani iktidar bloğu içerisinde siyasetin göreli özerkliği ile oluşan modeli neoliberal popülizm olarak adlandırmıştım. Kriz nedeniyle rıza üretmenin maddi kaynakları azaldığında, geri çevrilmesi çok zor bir mekanizma harekete geçmektedir. Yapısal kriz konjonktürü neoliberal popülizmi gerilettikçe, siyasi unsurun iktidar bloğu içindeki özerkliği aşınmaktadır.
Yine somutlaştırırsak, 17 yılı aşan AKP hükümetleri ve 2015 yılından bu yana MHP, iktidar bloğunun siyasi bileşenleri olarak görülebilir.
Bürokrasi
Yeni siyasi rejimin parti-devlet bütünleşmesi ve güçler ayrılığının ortadan kalkması gibi özellikleri, iktidar bloğu içindeki iki önemli bileşenin –siyasi partiler ile bürokrasi– bütünleşmesine neden olmuştur. İlk bakışta bu bütünleşme, siyasi unsurun elini güçlendiren bir faktör olarak görünse de, gerçekte çok kırılgan bir denge yaratmıştır.
Somut olarak, CHS’ye geçişte kritik rol oynayan milliyetçi ittifak, aynı zamanda Erdoğan’ın iktidarı için önemli bir kırılganlık oluşturmaktadır. Erdoğan’ın siyasi açmazı, milliyetçi ittifakın sadece MHP ile ve sandık odaklı değil, iktidar bloğunun bürokratik bileşenlerini de içerecek şekilde hayata geçmesidir. Bu ittifak her ne kadar AKP’nin ilk siyasi yenilgisini yaşadığı 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında oluşsa da, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ile iktidar bloğunun siyasi ve bürokratik kanadı içindeki mücadelelerin açık çatışmaya dönmesi ile Cemaatçi kadroların tasfiyesi sonrasında pekişmiştir.
31 Mart ve 23 Haziran seçimleri ile tartışmasız sandık üstünlüğünün ortadan kalktığı, bu anlamda “büyünün bozulduğu” bir ortamda Erdoğan, yeni bir açmaz ile karşılaşmaktadır. Bir yandan her girdiği seçimi kazanan lider özelliğinin örselenmesi, iktidar bloğunun siyasi kanadının blok içi manevra alanını daraltmaktadır. Diğer yandan da, AKP-MHP ittifakının siyasi alanın yanında bürokratik alanı da kapsayan bir ittifak olması, Erdoğan’ın MHP’yi terk etmesini ve yeni bir siyasi ittifak arayışına girmesini zorlaştırmaktadır. 31 Mart yenilgisi sonrasında ortaya çıkan Türkiye İttifakı girişiminin MHP tarafından akamete uğratılması bu bağlamda okunabilir.
AKP’nin kaybetme mekaniği
Buraya kadar –teorinin zengin içeriğini ıskalamak pahasına– oldukça özet biçimde temel kavramsal çerçeveyi bazı somut örneklerle açıklamaya çalıştım. Aşağıda, bu çerçeveden hareketle, AKP iktidarının, 1990’lı yıllarda siyaset sınıfının karşı karşıya kaldığı “yapısal uyum açmazlarına” benzer bir kısırdöngü ile karşı karşıya kaldığını ileri süreceğim.
Güncel kısır döngüyü yaratan yapısal kriz konjonktürüdür. Bu süreçte hem ekonomik büyüme yavaşladı hem de finansal istikrarsızlık arttı. Daha önemlisi, ekonomik model tıkandı. Bu aşamada, iktidar bloğunun hâkim fraksiyonundan ve uluslararası sermaye kesimlerinden, dozu giderek artan şekilde krizden çıkış için “yapısal reformların” hayata geçirilmesi önerisi dile getirildi. Yapısal reformların, özellikle de bunların bir bileşeni olarak krizden çıkış için formüle edilecek bir istikrar programının temeli, kamu harcamalarının kısılması, gelirlerinin artırılması ve sıkı para politikasıdır. Kısaca, yapısal reform gündemi, kısa vadede kemer sıkma tedbirleri anlamına gelir.
Rıza üretme, tek başına kültürel kamplaşma ve kutuplaştırma stratejileriyle, yani sadece siyasi alanın kendi dinamikleriyle sağlanamaz. Yapısal kriz neoliberal popülizmi gerilettikçe, siyasi unsurun iktidar bloğu içindeki özerkliği aşınmaktadır.
AKP iktidarı 2013 sonrasındaki yapısal kriz konjonktüründe, krizi sürekli ileriye ertelemenin formülünü bulabilmişti. Ancak önümüzdeki dönemde ertelenen kemer sıkma tedbirlerinin uygulanması, giderek daha zorlaşacak. Bunun nedeni, özellikle İstanbul seçimleri sonrasında AKP-MHP ittifakının toplumsal meşruiyetinin sorgulanır hale gelmesidir. Her ne kadar seçim takvimine göre önümüzde dört yıllık seçimsiz bir süre olsa da, güncel konjonktürde Erdoğan’ın bu tip bir programı uygulamaya koyması kendi iktidarı açısından büyük bir risk oluşturmaktadır.
Geçtiğimiz ayki yazıda işaret ettiğim, büyük sermaye ile iktidar arasındaki gerilimin altında yatan neden, iktidar bloğunun hegemonik fraksiyonunun siyasi bileşene sınırlarını hatırlatması idi. Kemer sıkma tedbirlerinin uygulanması yönünde verilen bu ültimatomun yerine getirilmemesi durumunda, iktidar bloğunun siyasi kanadında oyuncu değişikliğine girilmesi gündeme gelebilir. 23 Haziran sonrasındaki bir haftada, mazot, şeker, çay ve elektriğe yapılan yüksek oranlı zamlar, doğalgaz fiyatında yapılması beklenen büyük artışla birleştiğinde, kemer sıkma paketinin bir işareti olarak görülebilir. Ancak bu şu mekanizma çoktan işlemeye başladı:
1- Yapısal kriz, AKP-MHP ittifakının seçmen desteğini azaltıyor.
2- Destek azalınca, ittifakın iktidar bloğu içindeki gücü geriliyor.
3- Bu durumda, kemer sıkma programının uygulanması baskısı artıyor.
4- Kemer sıkma, ittifakın oylarını geriletiyor. (1 numaraya geri dön!)
Kemer sıkma programının uygulanmaması, iktidar bloğu içerisinde büyük sermaye ile hükümet arasındaki ilişkilerin daha da gerilmesine neden olabilir. AKP-MHP ittifakının bu kısırdöngüden kaçınabilmek için kendi altını oyacağı gerekçesiyle “acı reçetenin” uygulanmasını ertelemesi durumunda ise, iktidar bloğunun hâkim fraksiyonu ve uluslararası yatırımcılar, kendi programlarını uygulayacak yeni siyasi adaylara yönelebilecektir.
Toparlamak gerekirse, yapısal kriz konjonktürü AKP’nin seçmen desteğinin azalmasına, bu ise onun iktidar koalisyonu içindeki göreli özerkliğinin aşınmasına neden olmaktadır. Eğer bu aşınma süreci devam ederse, yukarıda işaret ettiğim gibi, AKP’yi iktidardan düşürebilecek bir mekanizma, geri döndürülmesi oldukça zor bir şekilde işlemeye başlayacaktır.
Bu bölüm Rosa Luxemburg Vakfı tarafından desteklenmektedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları






















































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2025
8.12.2025
3.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
2.11.2025
26.10.2025
25.10.2025
12.10.2025
5.10.2025