Ümit Akçay
Geçtiğimiz iki yazıda, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları vesilesiyle yapılan değerlendirmelerden yola çıkarak, ilk önce neoliberalizmin aşınmasını, ardından da yine bu bağlamda yapılan ‘kamunun geri dönüşü’ ve ‘yeni bir Bretton Woods’ önerilerini ele almıştım. Bu yazıda aralarında Türkiye’nin de olduğu ‘yükselen piyasa ekonomileri’ olarak adlandırılan geç kapitalistleşmiş ülkelerin bu sürecin neresinde olduğunu konu edineceğim.
TL’NİN HIZLI DEĞER KAYBI
Korona salgını ile oluşan halk sağlığı krizine karşı alınan tedbirler sonrasında aralarında Türkiye’nin olduğu pek çok ülkeden tarihte eşi görülmemiş bir sermaye çıkışı gerçekleşti. Bu, hem sermaye çıkışı yaşanan ülkelerde yerli paraların değersizleşmesi, hem de ekonomik büyümesi dış sermaye girişine duyarlı ülkeler açısından ekonomilerin daralması anlamına geliyordu.
Türkiye’deki ekonomi yönetimi bu süreçte TL’nin değersizleşme hızını rezervlerini harcayarak yavaşlatmaya çalıştı, ancak sermaye hareketleri serbestken içerideki parasal genişlemenin dövize kaçmasını engellemek neredeyse mümkün değil. TL’nin ABD Dolarına karşı değer kaybı, 1 Ocak – 1 Kasım 2020 arası yüzde 28.1’i geçmiş durumda (5.96 -> 8.30). Bu kaybın yarısı 5 Ağustos sonrasında, kabaca beşte biri ise son 10 günde yaşandı. TL’deki bu yüksek oranlı ve hızlı değersizleşme, AKP iktidarını ekonomik canlandırma tedbirlerinde tadilata gitmeye zorladı ve eylüldeki faiz artışı ile gelen ‘U-dönüşü’ sonrasında ekonomik canlandırma önlemleri sınırlandırıldı.
KÜRESEL PARASAL HİYERARŞİ
Aynı dönemde (1 Ocak – 1 Kasım 2020 arası) Brezilya Reali de ABD Doları karşısında yüzde 30.1 oranında değer kaybetti (4.05 -> 5.80). Dolayısıyla TL’deki hızlı değersizleşme, -Türkiye’deki yönetim sorunlarını bir kenara koyarsak- uluslararası parasal hiyerarşide TL’nin alt sıralarda olmasından da kaynaklanıyor.
Farklı dönemlerde iktidarların uyguladıkları ekonomi politikaları ile yerel para daha değerli ya da daha değersiz olabilir. Örneğin 2002-2013 arasında uygulanan ekonomi politikası sonucunda TL sanki küresel parasal hiyerarşide üst basamaklara tırmanmış gibi göründü. Ancak bunun mümkün kılan hem küresel finansal döngünün genişleme evresinde olması hem de sermayeyi ülkeye çekecek düzeyde getiri sunulmasıydı.
2021’DE ARTACAK KAMU YATIRIMLARI
Ülkelerin uluslararası işbölümündeki yerleri nedeniyle var olan bu kısıtlar korona salgını sırasında daha da görünür hale geldi ve bunlar salgın sonrasında da var olmaya devam edecek. Dolayısıyla, Türkiye gibi ülkeler için kamunun geri dönüşü söz konusu olacaksa, bu sermaye hareketlerinde daha ciddi kısıtlamalarla beraber gelmek zorunda kalabilir. Zaten bu konudaki Financial Times haberi de, kamu harcamalarının artmasının daha çok zengin ülkeler için söz konusu olabileceğine işaret etmiş. Bu ikilemin, Türkiye’deki otoriter rejimin tahkimatı ve ekonomi politikalarının doğrultusu açısından etkilerini takip etmek önemli olacak.
AKP yönetiminin 2021 bütçesini, yukarıda ele aldığımız bağlamın içine yerleştirebiliriz. Dünya’daki habere göre önümüzdeki yıl için öngörülen kamu yatırımı tutarı 2020’ye göre yüzde 81 artıyor. Artan bu yatırımların yine IMF önerilerindeki gibi altyapı ve sağlık alanlarına ağırlık verilerek planlandığı anlaşılıyor.
YAPISAL KRİZ
2013 itibariyle AKP yönetimi bir yol ayrımına gelmişti. 2002-2013 arası uyguladıkları neoliberal popülizm stratejisini mümkün kılan maddi koşulların değişmesi, yol ayrımına gelmenin gerisindeki temel nedendi. 2002-2013 arasındaki strateji, bir yandan sert bir neoliberal paket uygulayıp, diğer yandan bunun yaratması muhtemel hoşnutsuzlukların sosyal ve finansal içerilme mekanizmalarıyla törpülenmesine dayanıyordu. 2013 sonrasında bu ikisini aynı anda yapmak zorlaştı. İktidar, neoliberal tarafı giderek azalan bir kalkınmacı program ile (ekonomik) popülizm tarafı giderek küçülen bir neoliberal model arasında seçim yapmaya zorlandı. Bu zorunluluk birikim modeli krizinin sonucuydu.
İktidar 2013 sonrası bu böyle bir tercih yapmadı. Daha doğrusu yapamadı. İktidarı oluşturan sınıfsal güç dengeleri, böyle bir tercih yapmasına izin vermedi. Ancak diğer yandan da 2002-2013 modelini sürdürmek de imkansızlaşmıştı. Sonuçta karşımıza ‘utangaç kalkınmacılık’ olarak adlandırdığım bir 'günü kurtarma stratejisi' çıktı. Bu strateji, finansal kapitalizmin sağladığı olanaklar nedeniyle sürekli bir ‘geleceğe kaçış’ hamlesi olarak kredi genişlemesiyle beslendi.
AKP İÇİN TERCİH YAPMADAN İLERLEMEK ZORLAŞIYOR
2013 sonrasındaki yapısal kriz konjonktürü, 2014 ve 2016’daki darboğazlar sonrasında 2018-2019 krizi ile derinleşti. Buna korona salgını nedeniyle gerek dünya ekonomisinde gerekse Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan yeni sorunlar da eklendiğinde, 2018-2021 arası dönem uzun süren bir durgunluk halini aldı. Başladığım yere dönerek yazıyı tamamlayayım.
Erdoğan yönetiminin kamu yatırımlarında artışa gitmesi, bir yanıyla 2021’nin 2018’den beri süren uzun durgunluktan çıkış için yılı olacağı varsayımına dayanılarak tasarlandığı düşünülebilir. Ancak diğer yanıyla, bu adım Erdoğan yönetimini bir kere daha model seçimi ile ilgili bir tercih yapmaya zorlayacak.
2013 sonrasındaki dönemi karakterize eden yapısal kriz konjonktürünü sürdürmenin koşulları giderek azalıyor. TL’deki sert değersizleşme, döviz-faiz kıskacının yeniden devreye girmesine ve olası bir faiz artışı sonrasında ekonomik daralmanın daha da derinleşmesine yol açabilir. Birikim modeli ile ilgili bir tercih yapmadan, mevcut ‘utangaç kalkınmacılığı’ sürdürmek giderek zorlaşıyor. Bu tip bir tercihin yapılıp yapılmayacağı, aynı zamanda iktidarın otoriter konsolidasyon girişiminin akıbetini belirleyecek en önemli etkenlerden biri olacak.
Haftaya bu serinin dördüncü yazısı ile devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025