Ümit Akçay
Türkiye ekonomisi, 2013 yılından itibaren bir batağa (yapısal kriz) saplanmış durumda. Şoför gaza basıyor (geleceğe kaçış denemeleri), araba motoru hızlanıyormuş gibi oluyor (saman alevi gibi parlayan büyümeler), ancak sonuçta araba olduğu yerde kalmaya devam ederken (uzun durgunluk) aslında patinaj nedeniyle daha da derine batıyor (artan işsizlik ve gelir kaybı).
2013 sonrasındaki yapısal kriz konjonktüründe yaşanan açmaz kısaca şu: İktidar, iktidarda kalmak için ekonomik büyümeyi canlandırmaya çalışıyor. Ancak büyümeyi canlandırmak için faizlerin her baskılanması, kur atağıyla karşılaşıyor. 2014, 2016, 2018 ve 2020’de yaşadığımız bundan ibaret. Geçtiğimiz 7 yılın tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde gösterdiği şu: Bu model işlemiyor.
Bu girişi, 2020 üçüncü çeyrek Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini değerlendirmek için yaptım. Zira üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık yüzde 6.5, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 15.6 büyüdü. İktidarın ‘geleceğe kaçış’ girişimi, daha önceki denemelerinde olduğu gibi yine Türkiye kapitalizminin yapısal sınırlarına çarparak TL’nin hızla değersizleşmesi ve ithalattaki hızlı artış olarak geri döndü.
Ancak bu sefer, öncekilerden farklı olarak üç aylık döneme tüm zamanların en hızlı kredi genişlemesi sıkıştırılınca, büyümenin sonuçları ekonomi politikalarında ‘U-dönüşü’ zorunlu kıldı ve bu dönüş Hazine ve Maliye eski Bakanı Berak Albayrak’ı yerinden etti.
UZUN DURGUNLUK
Aşağıdaki grafikte 2018 sonrası dönem için mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış çeyreklik büyüme verisi görülüyor. Daralma dönemlerini kırmızı, büyüme dönemlerini mavi ile işaretledim. Grafikten görülebileceği gibi 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine yaklaşıldığında ekonomi zaten durmuştu. Bu aynı zamanda, zamanın Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, ‘çatıyı güneşli havada onarmak gerekir’ açıklamasını yaptığı dönemdi. Ancak bu durgunluğa rağmen Erdoğan, Bahçeli’nin desteğiyle 2017’deki referandumla başlayan rejim değişimini nihayete erdirebildi, 24 Haziran 2018 seçimlerinden galip çıktı.
Bürokratik mimaride yapılan tadilatlar sonucunda oluşturulan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Berat Albayrak’ın atanmasının üzerinden bir ay kadar geçmişken, Ağustos 2018’de kur krizi yaşandı ve zaten daha önceden başlayan ekonomik daralma Eylül’deki faiz artışlarıyla gelen kredi çöküşü ile daha da derinleşti. Bu süreci grafikteki kırmızı çizgilerden takip edebilirsiniz.
2019’daki yerel seçimler, iktidarı bir kere daha kredi büyümesi için faiz indirimine yönlendirdi. Bunu mümkün kılan ise, ABD Merkez Bankası Fed’in bir ‘U-dönüşü’ yaprak 2008 krizinden beri ilk kez faiz indirimine gitmesi oldu. Bu sayede Türkiye’deki politika yapıcılara faiz indirimi için bir manevra alanı açılmış oldu. Yaşanan kredi büyümesi sayesinde ekonomik büyüme pozitif sahaya dönebildi ancak 2019 yılı ekonomik durgunlukla geçti. Bu süreç, yerel seçimlerde iktidarın büyükşehirleri kaybetmesiyle sonuçlandı.
2020 başında (ilk çeyrekte), Covid-19 salgını kaynaklı halk sağlığı krizi ve bunun ekonomik etkileri görülmeden önce Türkiye ekonomisi zaten durgunluk içindeydi. Salgının etkisi esas ikinci çeyrekte görüldü ve ekonomi sert bir şekilde daraldı. Bunda tüketim ve yatırım harcamalarının daralması ile hizmet sektörünün büyük ölçüde durması, turizmdeki çöküş ve ihracatın olumsuz seyri etkili oldu.
GELECEĞE KAÇIŞ VE İKTİDARIN ‘U-DÖNÜŞÜ’
Ekonomideki bu sert daralmanın yarattığı endişe ve iktidar çevrelerince sıklıkla dile getirilen tedarik zincirlerinin Türkiye’ye kayması ihtimali nedeniyle uygulanan ‘kontak kapatmama’ stratejisi ve ‘krizi fırsata çevirme’ gayretkeşliği, yaz başında salgına karşı alınan önlemlerin gevşetilmesine neden oldu. Ekonomi yönetiminin kredi genişlemesi temelinde geliştirdiği politika tepkisi sonucunda 2020'nin üçüncü çeyreğinde tek seferlik bir ekonomik canlanma görüldü. Ancak bu kredi genişlemesi, AKP yönetiminin uyguladığı bağımlı finansallaşma modelinin sınırları nedeniyle dördüncü çeyrekte sürmeyecek. Zaten kredi faizleri, iktidarın Eylül’de başlayan ‘U-dönüşü’ sonrasında çoktan artmaya başlamıştı. Önümüzde, tıpkı 2018’e benzer şekilde bir kredi çöküşü ve ardından gelecek olan ekonomik durgunluk var.
Yukarıda özetlediğim üç yıllık uzun durgunluk dönemi basitçe, daha az iş, daha az gelir ve daha fazla hayat pahalılığı anlamına geliyor. Geniş toplum kesimleri hem istihdamdaki kayıplar ve işsizliğin artması sonrasında gelirlerinin azalması, hem de hayat pahalılığı ile aynı anda karşı karşıya kalmış durumda. Bu durumun 2018'den beri sürdüğünü düşünürsek, Türkiye ekonomisinde geçmişte eşine az rastladığımız bir 'uzun durgunluk' döneminden geçtiğimizi söyleyebiliriz. 2020’nin üçüncü çeyreği bunda bir istisna olarak görülebilir.
Önümüzdeki dönemde aşının bulunmasıyla dünya ekonomisinde bir toparlanma gerçekleşecek. Ancak bu toparlanmanın Türkiye’ye yansımaları ve gelir ve istihdam kayıplarının ne kadarının, ne kadar süre sonra telafi edilebileceği belirsiz.
Son bir not: Demokratik rejimlerde iktidarların bu durumdaki bir ekonomiyi bu kadar uzun bir süre iktidarda kalarak yönetebilmeleri ihtimali oldukça düşük. Yeniden canlandırılan vesayet tartışmalarının genellikle ıskaladığı yer, mevcut otoriter tahkimat girişiminin AKP’ye rağmen MHP’nin zorladığı bir süreç olmadığı, bunun bizzat Erdoğan’ın iktidarı için de hayati önemde olduğudur. Ancak ekonomik durgunluk sürdükçe bu stratejiye karşı farklı dinamiklerin tetiklenmesi de olası. Türkiye 2021’de -bir kere daha- sert bir dönemece giriyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
24.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
18.06.2025
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025