Ümit KIVANÇ
Sevgili arkadaşım Bircan,
Sana teessüf ederim. Fena halde ayıplamayı herkese düşen vazife saymak icap eden bu elim hadiseden haberim olduğu anda anladım ki, milleti ve devleti korumak maksadıyla, kimbilir, belki de içindeki şeytanı çıkarır, elektroşok yemiş ruh-sinir hastası sûretinde mayışık, zararsız halde cemiyete armağan ederiz umuduyla seni o irfan yuvasına almaları isabetli tasarruftur. Tanrının hizmetindeki bir nevi Exorcist sayabiliriz yani cezaevleri sistemini. F-Tipi Exorcist, güzel bir devam filmi olmaz mıydı? T-Tipi ile kozlarını paylaşmak üzereyken kızın içindeki şeytan birden fırlıyor ve, “Teröristlere ölüm!” diyerek kulaklarına sokulu hançerleri çekip…
Karşılıklı hasret çekiyoruz, ama olsun, sonunda vatanına, milletine, tabiî hepsinden önemlisi, hattâ esas önemlisi, devletine bağlı, büyüklerini üzmeyen bir kimse kimliğiyle yaşamına devam edeceksin. Aklımızın yerine o herkeste olan, birkaç yüzyıllık ikinci el ruhu geçirecek ve nihayet hep beraber ışıklar içinde uyumaya çalışacağız ve ışık gözümüze girecek, uyuyamayacağız. Fakat bir ihtimal, bünyesi geçerli uyum kabiliyetlerinden yoksun yaratılmış bazılarımız, belki de etrafın kötülüğüne iştirak ederek zalim çoğunluk ruhunun bağrında kaybolanların tadabildiği o tatlı rehaveti bilmeden terk-i diyar edeceğiz. O tatlı rehavet vaadi ki, en aykırı görüneni, itilip kakılmaktan hayatında rehavete bir popocuk yer açamayanı bile kendine bir çoğunluk bulup onun koynuna girmeye sevk eder. Her çoğunluk koynunun sınırları, tukaka edilen azınlıkların ardına sürüldükleri duvarlarca çizilir. Yerini yine de dar bulan, sınırdaki azınlığı mahvetmeye koyulur. Hayır, başkasının toprağına göz koymaktan bahsetmiyorum…
Sana bu defa buradan yazmaya karar verdim. İnsanlar sevdiklerine, özlediklerine her fırsatı değerlendirerek, bulabildikleri her yoldan seslenmeli.
Aslında daha afilli bir girişimim oldu, ama başarısızlıkla sonuçlandı. Büyükçe çıktı alarak gökdelen tepesinden sallandırmayı planlamıştım. Köprü’den ya da devletin kendine ait saydığı -hoş saymadığı ne var!- bir yerden sallandırırsam, arkadaşa selam çakayım derken kendimi birden gelmiş geçmiş ezcümle hukuk-adalet âlemlerinin yüz karası, saçmalıklar, utanmazlıklar, midesizlikler ve vicdansızlıklardan mürekkep eriyiğe bulaştırılıp vazifeli yargıçların önüne atılmış bulabilirdim. Bu yüzden bu seçeneğin önü baştan kapalıydı.
O halde ben de özel sektörü deneyeyim dedim. İş merkezlerinden birinin tepesine çıkıp, gökdelenleri gelen geçen herkesin gözünü alsın diye tasarlanmış dev aynalara dönüştüren cam yüzeylerden birine, plotter’dan çıkma, renkli harfli, arkası yapışkanlı mektubumu sıvamayı planladım. Ekonomi, bildiğin gibi, siyasetle alâkasız bir iş olduğundan eylemim siyasî görünmez diye umdum. “İş merkezi”nde siyaset yapılmaz, iş yapılır. Arazisine çökülmesi, ihalesi, inşaatı, hâlihazırdaki kullanımıyla, parti binasına asla benzemez, daha çok tapınağı andırır. Dolayısıyla, her tapınaktaki gibi, orayı evi gibi kullanabilen yarı-kutsal kişilikler ve ibadete, ziyarete gelen, çekingen sıradan insanlar vardır. “İş”, bütün bu kutsallığıyla, siyasetin ulaşamayacağı kadar yükseklerde bulunur. Bu yüzden eskiden siyaseti yukarıdan pataklayan generaller emekli olduklarında iş merkezlerinin üst katlarındaki yönetim kurulu toplantılarına katılır, huzur hakkı alırlardı.
İş hayatının kalbinin attığı, ruhunun çalkandığı, aklının oynaştığı, zihninin kaynaştığı üst katlara çıkmak, tahmin edebileceğin üzre, sıradan insanın harcı değil. Asansörler bol ama hepsi her yere çıkmaz. Hangisinin nereye çıkacağını bilen personel bu yüzden sana küçümseyerek bakabilir, onu takip edeceğinden emin, döner, yürür gider, sen arkasından koşarsın. Gökdelenin kapısından girdiğin anda, artık kendi başına hareket edemeyecek bir yaratıksındır. Her şeyi göze alıp, iri kıyım muhafızların tehditkâr bakışları altında asansöre tek başına binmeyi becersen bile, tuşuna bastığın kata çıkıp çıkamayacağını bilemezsin. Bastığın tuşlar da seni takmazlar. İş merkezlerinden birine kazara girmeyi başardığında, nereden başlayıp nereye uzandıklarını asla kestiremediğin koridorlarda karşılaştığın meşgûl kimselerin davranacağı gibi. Yüzüne bakmadan geçerler. Çünkü orada bir yüz, bir baş, bir kalp görmezler. Kabahat onlarda değil. Hem algılayamazlar hem de yok sayma onlara belletilir. İçselleştirirler bir süre sonra. Ekonomi dediğin, zaten yok sayma sanatı değil midir?
Koridorda yanından geçeni görmeme de bir nevi sanatkârlıktır, Bircan, insanlar öyle uluorta birbirine sarılmaz!
İş âleminin içinden olmayan ve yok sayılma konusunda devlet dairelerinde epey eğitim görmüş olan bizler, kırk yılda bir de olsa iş merkezlerine girdiğimizde, bu sanatın feriştahıyla karşılaşırız. Hayat karışık, karmaşık. Aradan seçip öğrenemiyor insan. Siyasetçiler de ekonominin bizim için yürütülen faaliyet olduğuna bizi inandırmada ustalaşmışlardır, kolay kandırılırız. Sadece onlar durup dururken herkese sarılırlar. Sıraya girmiş sırıtarak bekleyenlerin ellerini sıkar, yanaklarını öperler, hepsine birörnek sarılırlar. Onları izlerken, kimse kimseye sarılmasa daha iyi olacağı hissine kapılırsın.
Bu Nisan’da, on sekiz aydır bizlerden uzakken, tek bir suç delili içermeyen, ama takım elbiseli ya da tayyörlü kudretli kimselerce utanıp sıkılmadan iddianame adı verilen 3530 sayfalık zalimlik vesikasına istinaden otuz sekiz defa müebbet hapisle yargılanmanıza dair, BirGün’den Rıfat Kırcı’ya şöyle demiştin: “Bu denli çok hukuksuzlugˆun bu kadar göze sokula sokula yapıldığı pek fazla dava anımsamıyorum. Tabiî ki hepimizin bildiği gibi bir de Gezi Davası var. Aynı hukuksuzluk ve usulsüzlükler orada da sürüyor.” Ne ayıp! Türk Adaleti’ne haksızlık değil mi bu? Topu topu iki dava mı yani? Onca vazifeli tayfanın emeklerini böyle yok saymak ayıp. Sadece ona buna sarılmıyor, bir de uluorta konuşuyorsun, Bircan, aşkolsun yani!
Gazetecinin sorularına cevap verirken, açık görüşün 30 dakikayla ve iki kişiyle sınırlanmasından yakınmışsın: “Hiçbir sosyalleşme olanağı, aktivite, eğitim yok. Avukatlarımızla halen yüz yüze görüşme olanağı sağlanmamış durumda. Dosyalarımıza ait belgeleri bile yanyana gelip okuyamıyoruz.” Olacaklar buradan belli. “Sosyalleşme”ymiş!
Sırf bu da değil ki: “Cezaevi dediğiniz, her şeyin yoksunluk üzerine kurulduğu bir sistem. Bazen çok basit görünebilen bir şey bile çok büyük özlem yaratabiliyor. Kesintisiz yüzlerce metre yürümeyi, duvarlarla sınırlanmadan gökyüzünü görebilmeyi, bir çiçeği koklayabilmeyi, ailemi, arkadaşlarımı, onlarla büyük bir masa etrafında oturup uzun uzun sohbet etmeyi, yeğenim Deniz Aras’a sarılmayı, tiyatro izlemeyi, ahşap oymayı,
İstanbul’da vapurla boğazı geçmeyi,
İstiklal Caddesi’nde yürümeyi özledim.” Ha, yetmedi, bir de eklemişsin: “Özlediğim daha çok şey var.”
Ama işte, yavaş yavaş suç mahalline yaklaşıyoruz: “Bu durumu kolaylaştıracak tek şey insanlar. (…) Gözaltına alındığım ilk günden beri ailem ve arkadaşlarım beni hiç yalnız bırakmadılar. Ailem için bu tamamen yeni bir şey. Bu durumun sebebini çok iyi anlıyorlar, onlarla gurur duyuyorum. Umarım onlar da benimle gurur duyuyorlardır. Arkadaşlarımın ilgisi de herkesi etkileyecek kadar yoğun oldu. Dışardaki elim, kolum, gözüm oldular. (…) koğuş arkadaşlarım Pervin ve Meryem ile olan ilişkim de çok değerli. Birbirimize destek oluyoruz.”
Oluyorsanız oluyorsunuz, sen açık görüşte neden tutup Pervin Oduncu’nun annesine ve ablalarına sarılıyorsun? Sanırım öncesinde de selam verip tokalaşmışsın birileriyle. Hakkında disiplin soruşturması açılmış. Açarlar tabiî. Ne demek ya başkasının annesine, ablasına sarılmak? Bizim değerlerimiz bunu kaldırmaz. Ya tam o esnada vatan bölünse, bişey olsa? Ya öbür tarafta kalsanız öyle sarılmış sarılmış? Sanırım orada tutuklu Dilek Yağlı da benzer suç işlemiş; Ayla Akat’ın ziyaretçisine selam vermiş. Bu yüzden bir ay “ortak etkinliklerden men” edilmiş. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş’ın tweet’ine göre, “Açık görüşte görüşçüsü dışındakilere selam veren herkes grup halinde faaliyet iddiası ile disiplin kurulunda”. Tamam, belli ki herkes raydan çıkmış, vatanın bölünmesi ve son günlerde volümü bir buçuk kat kadar artırılan hoparlörlerden işittiğimiz ezanın susması tehlikesi belli ki kimsenin umurunda değil.
Geçen yıl da topluca halay çekmiştiniz. Görüşçü dışındaki insana selam vermekten daha beter suç. Her şeyden önce, topluca olması suç. Teker teker çekin ayrı köşelerde. Zaten belli ki birileri -dış güçler?- bunu size zorla yaptırıyor. “Omzundan tuttuk seni, halaya kattık seni” diye türkü var. Kim tutuyor? Nereye katıyor? Her şey ortada. Kimse tutmasa katılmayacak yani. O iddianameleri benim gibi, bu incelikleri görebilenlere yazdırmalılar, öyle abuk subuk saçmalayacaklarına.
Yalnız bu halay meselesinde cezaevi idaresinin “gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak”tan verdiği cezaları mahkeme münasip görmemiş, şikâyetiniz üzerine itirazınızı haklı bulup iptal etmişti. Tamam da, niye çekiyorsunuz ki halay? Elele tutuşuluyor, insan kendini yalnız hissetmiyor, hep netameli işler… Bugün elele tutuşan, yarın da gider ona buna sarılır. Gençlerimiz suça böyle sürükleniyor işte!
Yargıç şöyle izah etmiş: “…hükümlü ve tutukluların slogan olarak hangi sözleri söylediklerinin ve slogan içeriklerinin açık olarak belirtilmediği, (…) hükümlü ve tutukluların savunmalarında belirtilen tarihte slogan atmadıklarını, şarkı-türkü söylediklerini, ancak bunu bir şeyi kutlamak için yapmadıklarını, eğlence amacıyla şarkı türkü söylediklerini, gereksiz yere marş söyleme ve slogan atma eylemini kabul etmedikleri, (…) tanık olarak dinlenen infaz koruma memurunun, olay günü (…) hükümlü ve tutukluların Kürtçe olarak bir şeyler söylediklerini, şarkı ve türkülerini de Kürtçe olarak söylediklerini, ritim tutulmadan söylenen sözlerin slogan olduğunu düşündüklerini beyan ettiği, olay günü karantinada ve tekli odada kalan hükümlü ve tutukluların bulunduğu, bu hükümlü/tutukluların karantinada ve tek odada kalmalarına rağmen eyleme nasıl ve ne şekilde katıldıklarının somut ve net bir şekilde açıklanmadığı, bu sebeplerle şikayet eden hükümlü tutukluların savunmalarının aksine olay günü şarkı-türkü dışında slogan attıklarına ve tutanağa ekli programdaki sözleri söylediklerine dair dosya kapsamında yeterli delil ve beyanın bulunmadığı, şikayet edenlerin ‘gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak’ eylemlerinin sabit olmadığı…”
Yani Bircan, diyeceğim o ki, elele tutuşmak, kutlama değil eğlence amacıyla da olsa hep beraber şarkı-türkü söylemek, başkasının görüşçüsünün elini sıkmak, ona selam vermek, sarılmak… bunlar hoş şeyler değil. Düşünsene, sırf cezaevinde değil, dışarıda da bunları yapmaya kalksak? Herkes elele tutuşup halay çekse, herkes herkese selam verse, sarılsa? Neye benzer burası? İktidar sahipleri birbirimize kırdırmadan bizi nasıl idare eder? Bu devlet nasıl ayakta kalır?
Rica ederim kendinize hakim olun azıcık. Koskoca insanlarsınız. Ha, selamlar sevgiler yollarım, o ayrı!..
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024