Ümit KIVANÇ
Kıbrıslı Türk gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü suikastın öyküsü bu topraklarda bize reva görülen -bazen de görülmeyen- hayat hakkında, onun birilerince öngörülmüş sınırları hakkında, hangi durumlarda nasıl elimizden alınabileceği hakkında hızlandırılmış kurs rehberi gibi. Adalı’nın kimliği, siyasî kişiliği, Yenidüzen gazetesindeki yazıları, onun “istenmeyen adam”lıktan somut hedefliğe geçirilişine yolaçan esrarengiz manastır baskınına dair ortaya attıkları, öldürülüşü ve eşinin sürdürdüğü adalet mücadelesi, kısaca, suikastın öncesi ve sebeplerine dair ayrıntılı toparlamayı Karar yazarı Yıldıray Oğur beş gün önce yaptı: “Aziz Barnabas’tan Sedat Peker’e…” Bu yazıda aktarılanlara en azından göz atmanızı öneririm. Biz bugün suikastın tekrar gündeme gelişinden, yani Sedat Peker’in ifşaatından ve bunun üzerine ortaya dökülenlerden hareketle konuşacağız.
Medyascope’un İngilizce programı “This Week in Turkey”de (“Türkiye’de Bu Hafta”) Şirin Fulya Erensoy’un konuk ettiği Kıbrıslı serbest gazeteci Esra Aygın, ifşaatın Kıbrıs Türk toplumunda nasıl karşılandığına ilişkin soruya cevaben, “Dürüstçe konuşmak gerekirse,” diye girdi söze, “Kıbrıs Türkleri Kutlu Adalı’nın öldürülüşünün Türkiye derin devletiyle bağlantılı olduğunu başından beri biliyorlardı.” Kıbrıs’la en ufak teması olmuş bütün gazeteciler, araştırmacılar da, Kıbrıs Türk toplumunun bunu başından beri bildiğini başından beri bilir. Suikastın amacı yalnız Kutlu Adalı’yı susturmak değil, o andan itibaren adada geçerli oyun kurallarını herkese bildirmekti. Nitekim doğru dürüst suikast soruşturması yapılmasına da meydan verilmeyerek, kimin neye hükmettiği, kimin artık hükmedilen konumunda olduğu tescillenmişti.
“Kıbrıs küçük yer”
Medya Koridoru’nda Canan Kaya’nın görüştüğü Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Asım Akansoy, “Kıbrıs küçük bir yer,” dedi. “Dolayısıyla da kimin kim olduğu, ne yaptığı biliniyor. Geçmiş yıllarda asker ile sivil hayat çok iç içeydi. (…) 2000’li yıllara kadar, askerin sivil hayata doğrudan müdahale ettiği, hatta seçimlere bile karıştığı bir süreç vardı. Özellikle de 1990 seçimleri çok bilinen bir olaydır.”
Suikast hazırlığı, sonuçsuz girişim, cinayet ve karanlıkta kalışı hakkında düşünürken, Türkiye istihbaratının uçan kuştan haberinin olduğu ortamı hep gözönünde tutmalıyız. Akansoy “çok fazla yapabilecek bir şeyimiz yoktu” diyor.
KKTC siyaseti ve yönetiminde çeşitli düzeylerde görevler üstlenmiş eski Demokrat Parti başkanı, halen Lefkoşa bağımsız milletvekili Serdar Denktaş, Sözcü yazarı İsmail Saymaz’a suikastın yapıldığı dönemin ortamını şöyle anlattı: “Kıbrıs’ta o dönem Türkiye tarafından direkt veya Türkiye eliyle bir şey yapıldığında çok fazla sorgulanmazdı, bir bildiği var diye.” Zamanında yarım bırakılmış soruşturmanın yeniden açılması taleplerine dairse, “Açalım da,” dedi, “nereye kadar götürebiliriz?” Denktaş’a göre “bu işin başlangıç yeri” Türkiye ve oradan alınması gereken bilgilere nasıl ulaşabileceklerini bilmiyorlar.
KKTC’li siyasetçiler her şeye rağmen parlamentoda bir araştırma komitesi kurdular. Oybirliğiyle. Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü 1996’da iki araştırma komitesi birden kurmuşlar, komitelerin çalışmaları hukukî sonuç yaratamadan sona er(diril)mişti. Şimdiki Meclis Araştırma Komitesi’nin başarılı olabileceğine dair umut beslemeleri için sebep yoksa da, Kutlu Adalı suikastıyla ilgili ifşaatı duymazdan gelmeleri mümkün değil. Ana muhalefet milletvekili Akansoy, “Bu canlanan alev sönmez…” diyor. “Çünkü yıllardır kor haldeydi zaten. Yıllardır Kutlu Adalı cinayeti bizim için bir toplumsal yaradır.” KKTC basını -iktidar çizgisindeki bir-iki gazete hariç- bu yüzden, kocaman, gürültülü, heyecanlı manşetlerle duyurdu Sedat Peker’in ifşaatını. Yara kapanmadığından.
Biz de bunun ve benzer başka yaraların nasıl açıldığına dair ilk elden bilgiler ediniyoruz ve bizim korlar da yeniden yeniden yeniden alevleniyor.
Nasıl öldürülmüş Kutlu Adalı?
Suikastın ötesini berisini, en başta failini en iyi bilebilecek insanlardan biri, Sivil Savunma Komutanı -o sırada- Kurmay Albay -şimdi emekli orgeneral, eski Jandarma Genel Komutanı- Galip Mendi olmalıydı. Mendi yıllar sonra (27 Mayıs 2021’de), kendisine cinayetin sebebini soran gazeteciye şu cevabı verecekti: “Güney Kıbrıs'ta korkunç bir mafya vardı. Türk kesiminde de bu tür kişiler olduğunu biliyorduk. Onlar yapmış olabilir.”
Sedat Peker’in ifşaatı, kardeşinin dilekçesi, işte tam da bu rahatlık yüzünden parça tesirli bomba niteliğinde.
“Bana iki tane profesyonel!”
İfşaat sahibi Sedat Peker’in anlattığı öyküyü hatırlayalım. Şöyle başlıyordu: “Biz o zaman Korkut Eken, Mehmet Ağar hep beraberiz. Korkut Abi'nin odası Mehmet Ağar’ın odasının yanında.” Akla düşen soru: Nerede? Ağar’la Eken’in yanyana odalarının bulunabileceği bir operasyonel birim elbette olabilir; ancak Sedat Peker’in de rahatça girip çıkabildiği bu resmî yer neresidir? Niyeyse bu soruyu sormuyoruz.
Peker devam etsin: “[Korkut Eken] bana dedi ki: ‘Kıbrıs’ta bir adam var’. ‘Evet abi’ dedim. ‘Bu,’ dedi, ‘Kıbrıs’ı Rumlar'a satmak istiyor!’ (…) ‘Bana iki tane profesyonel’ dedi. ‘Abi ben öz kardeşimi vereceğim sana’ dedim. Öz kardeşimi! Evet. Atilla Peker’i dedim. Çok iyidir dedim bu işte, uzmandır. Sokaklardan yetişmiş.”
Neyse ki şunu sorduk: Korkut Eken’in yanında götüreceği polis, ajan, silahşör, keskin nişancı, ne bileyim, “bu işin uzmanı” resmî görevli yok muydu? Yılların gazetecisi Saygı Öztürk’ün, daha çok Korkut Eken’e söz hakkı verme mahiyetindeki söyleşisinde bu soru yeralmıyordu. Herhalde gelen meslekî tepkilerin yaygınlığı Öztürk’ü bu söküğü dikmeye yöneltti, o da sorup cevabı ertesi gün yayımladı. Eken, “PKK ile bir çatışma olursa yanında birisi olsun istemiş”ti. “Bu tür olaylarda o günkü devlet stratejisine göre devlet görevlisi yerine ‘eleman’ kullanılıyor”du. İlk gün yayımlanan lafa göre bu birkaç gram daha ağır sayılırdı. Söyleşide, yanına Sedat Peker’in kardeşini katışını dünyanın en sıradan, en olağan işi gibi sunan Korkut Eken’in cümlesi şöyleydi: “Her ihtimale karşı Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’le gittim.”
Ne?! “Her ihtimale karşı” mı?! Strateji mi?! Strateji buysa hep eleman bulundurmak mı gerekiyordu? Kimlerdi bu elemanlar?.. Ne karşılığında çalıştırılıyorlardı? Kim karar vermişti bu “strateji”ye?
Sorular bitmiyor, her söylenen laf yeni soru doğuruyor. “Bu tür olaylar”da “eleman” kullanılması, sahiden, ne demek? Devlet görevlisi, hangi sıfatla bu işlere katıldığını biz sıradan insanların asla bilemeyeceği sivil birini yanına alıyor, adam vurmaya götürüyordu! Ve, öyle anlaşılıyor, bu sıradan, rutin, yerleşik bir uygulamaydı. Muhtemelen numarası, tarihi, adı sanı, kaydı kuydu vardı.
Ya “bu tür” derken nasıl bir “tür” kastediliyor? Azıcık iz sürmek gerekiyor. Saygı Öztürk’ün Eken’den aktardığına göre, MİT ve askerî istihbaratın elinin kolunun gözünün kulağının en ücra köşesine her an uzanabildiği KKTC topraklarında, Kıbrıs’taki kuvvetlerin komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı’ya göre, “çok büyük PKK faaliyetleri var”dı. Kundakçı, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ı aramış, “Teröristler burada cirit atıyor,” demiş, “bu konuda yardım istemiş”ti. Korkut Eken, “Teröristler burada cirit atıyor, falan demiş,” diye anlatıyor: “Ben de o dönemde Emniyet'te Özel Harekât polislerini yetiştirmekle görevliyim. Mehmet Bey de (Ağar) beni gönderdi.”
Sorular öyle birikiyor ki, bazıları dokunulmadan arkada kalıyor. Sedat Peker Korkut Eken’e “öz kardeşini vereceğini” söylerken ağzından şu sözler dökülmüş: “Çok iyidir dedim bu işte, uzmandır. Sokaklardan yetişmiş.”
“Bu iş” ne, hangi “iş”te uzman, Atilla Peker? PKK ile çatışma çıkarsa Korkut Eken’i kollamada mı? Hangi “sokaklar”da “bu işte” uzmanlık kazandıracak hangi bilgiler edinilebiliyor? Atilla Peker’in uzmanlık sınavını hangi işlemleri yaparak geçtiği hakkında neden kimse tek söz etmiyor? Meselâ Sedat Peker’i dize getirmek isteyen içişleri bakanı, “Reis”in kardeşinin “bu işlerdeki uzmanlığından” örnekler verip onu sıkıştırabilir - yapmıyor!?
Korkut Eken elbette, Atilla Peker’i yanına alıp Kıbrıs’a can sıkan muhalif gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmek için gittiğini kabul etmiyor: “Tanıyorsam, biliyorsam şerefsizim. Öldürülmesiyle de alâkam yok.”
Eken, Kıbrıs’taki “PKK faaliyetlerine” yönelik inceleme yapmış, raporunu komutana vermiş, vs…; öyle anlatıyor. O sırada bilumum gizli kapaklı işleri yürüten “Sivil Savunma”nın başındaki Galip Mendi’yi “gitmişken” ziyaret etmiş, “Lefke’ye gideceği zaman da” otomobil vermişler. Sedat Peker’in ifşaatı üzerine kendisinin Atilla Peker’le birlikte çıktığı Kıbrıs yolculuğu kurcalanır diye, Mendi ziyareti ve otomobil konusunu garantiye almak istiyor Eken, şu son günlerde gazetecilerle konuşurken. (Başarılı olamıyor.) Peker’in kendisine karşı sebebini anlayamadığı kin ve garezinden yakınıyor, “Katil miyim ben?” diye soruyor.
“Bildiklerimi anlatmam zorunlu olmuştur”
Sözkonusu Kıbrıs yolculuğunu Peker’lerden de dinlememiz gerekiyor.
Sedat Peker’le giriş yapalım, sonra bu memlekette bile henüz benzerine pek rastlamadığımız tuhaf dilekçe faslına gelelim: Atilla Peker resmen gitti, zorla resmî kayda geçirtti, vermek istediği ama savcının almadığı ifadeyi!
Sedat Peker, kendisine “Kıbrıs’ı Rumlara satacak” diye sunulan Kutlu Adalı’nın “namuslu adam” olduğunu çok sonra anlamış. “Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi!” diyor, “tövbeler olsun” edâsıyla. “Bugünleri görmüş adam, bunun için çalışmış. Rumlara ülkeyi satacağı yok adamın. Hep böyle yapıyorlar! Vatanseverlik, milleti coşturuyorlar! Herkesi birbirine sokuyorlar.”
Yolculuğun sonu ve sonrasıysa şöyle gelmiş, Sedat Peker’e göre: “Döndüler üç-dört gün sonra. ‘Denk gelinemedi. Korkut Abi'yle konuştuk,’ dedi [Atilla]. ‘Tekrardan gideceğiz!’ Sonra orada bunlara bağlı olan başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık, Korkut Abi’ye. ‘Abi?’ dedim, ‘Halloldu o iş’ dedi!”
Nasıl hallolmuş? Serdar Denktaş, “Türkiye ile, buradaki elemanları ile bağlantısı vardır,” diyor. “Başka ihtimal düşünemiyorum.”
Sonuç alınamayan ilk girişimi Atilla Peker’den dinlemeden, onun anlattıklarını inandırıcı kılan iki olguyu araya sıkıştırmalıyım.
İlki, Sedat Peker’in ifşaatından hemen sonra kardeşinin gözaltına alınması. Sedat Peker, “kardeşim evinde, gidin, sorun, anlatsın” yollu meydan okumuştu. Bütün harekâtını ince ince planlayan adamın bu konuda kardeşiyle anlaşmış olduğunu veri almamız gerektiğine göre, Atilla Peker’in tam da bu nedenle, sorulursa konuşabileceği için derhal “emniyete” alındığını varsayabiliriz. Zaten, bizzat içişleri bakanının da televizyon ekranından tekrarladığı öyküye göre, Atilla Peker’in gözaltına alınışının kardeşinin ifşaatıyla falan güya alâkası yoktu! Adam, ihbar üzerine, ruhsatsız silah bulundurmaktan alınmıştı! Her türden yetkili bize sık sık salak olduğumuzu, çünkü başka seçeneğimiz bulunmadığını hatırlatır; biz de mecburen boyun eğeriz. Fakat “ihbar üzerine ruhsatsız silah” masalıyla kendimizden geçecek hale de düşmedik henüz.
İki olgu demiştim; ikincisi de şu: Atilla Peker, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi! Ve -şüphesiz kardeşiyle anlaşmış oldukları üzre- Kıbrıs’a suikast yolculuğunun ayrıntılarını ortaya döktü. Resmî kayda netameli bilgi girmesin diye doğru dürüst ifadesinin alınmayışını, mecburen kayda giren, böylece bizim de öğrenebildiğimiz dilekçe hamlesiyle telafi etti: “Cumhuriyet Başsavcılığınızca yürütülmekte olan soruşturma kapsamında toplumda Reis Sedat Peker’in 7. videosu olarak bilinen videodaki anlatımlarında adı geçen, adını ve mesleğini sonradan öğrendiğim Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesine ilişkin bildiklerimi ve yaşadıklarımı sayın makamınıza arz etmek için bu dilekçeyi yazmak zorunlu olmuştur…”
Jeriko’lar, Uzi’ler
Atilla Peker’in anlattıklarına geçebiliriz. (Peker’in dilekçesini ilk Ankara Gazetecisi’nden, Alican Uludağ’ın haberinden okudum, oradan aktaracağım. Şurada da, dilekçenin orijinal iki sayfası görsel -resim dosyası- olarak var.)
1996 Mart veya Nisan’ında, Sedat Peker, kardeşi Atilla’yı arayıp Ankara Sheraton’a çağırır, Korkut Eken’le buluşturur, onunla birlikte Kıbrıs’a gitmesini, teröristlerin öldürüleceğini söyler. Ertesi gün Eken ile Atilla Peker Kıbrıs’a uçarlar. Uçağa binişte Eken sahte kimlik verir, Peker de, Eken’in verdiği Jeriko tabanca belinde, girer kabine. Kıbrıs’ta otele yerleştikten sonra Sivil Savunma Daire Başkanlığı’na giderler, Peker “Kurmay Albay Galip Mendi”ye takdim edilir. Mendi, bunun yarım yamalak bir takdim olduğunu düşünmemizi istiyor: “Atilla dedi, başka bir şey demedi. Makam odamda yardımcım Yarbay Enver Topuz vardı. Korkut Eken ile çalışmış bir arkadaşımız.” (Peker’in dilekçesinde Tosun diye geçiyor; ikisinden biri yanlış hatırlıyor.) Galip Mendi’ye göre, o Korkut Eken’le görüşürken Peker “dışarıda bekliyor”du. “Zaten abuk subuk hareketleri olan birisi”ydi.
Mendi, Sözcü’den İsmail Saymaz’a, “Çatlı’yı tanımıyorum. Sedat Peker’i hiç görmedim,” diye sayıp dökerken, otomobil konusunda Korkut Eken’i ofsayta düşürdü: Eken ile Peker’in iki-üç gün kaldıklarını, “kendilerine bir Renault Toros araç tahsis ettik”lerini söyledi. Bu, Eken’in “Lefke’ye gideceğim zaman araç verdiler”iyle uyuşmuyor. (Adalı’nın evi çevresinde keşifler yapılırken kullandıkları aracın ellerinde kaldığı süreyi kısa mı göstermeye çalışıyor Eken?)
Korkut Eken’le görüşmesinde PKK’liler dışında kimseden bahsedilmediğini, Kutlu Adalı’nın lafının bile geçmediğini ileri süren Galip Mendi, İsmail Saymaz’ın “Atilla Peker’in sıfatı ne?” sorusuna, “Bilmiyorum,” cevabı verdi. Korkut Eken’in bu genç adamı Kıbrıs’a, hele son derece özel bir yer olan Sivil Savunma Komutanlığı’na yanında niye getirdiğine dair herhangi bir fikrinin olmadığına inanmamızı istiyor olmalı.
Halbuki Mendi’nin OdaTV’den Can Özçelik’e, “Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev yapmış bir büyüğümüz. Saygı duyduğum bir kişi. Kahraman bir subay” olduğunu söylediği Korkut Eken bu görüşmeyi izleyen dakikalarda, “yan odada” Atilla Peker’e “Uzi marka silah” veriyor, “nasıl kullanılacağını ve susturucunun nasıl sökülüp takılacağını öğret[iyor]”.
Ertesi gün hava karardıktan sonra Adalı’nın evinin civarında keşif yapıyorlar. Evde “dört-beş kişilik kalabalık” olduğunu görüyor, bu yüzden girmiyorlar. “Belimde Jeriko silah ve elimde susturuculu bir Uzi marka silah vardı,” diye anlatıyor Peker.
Silahların adını özellikle geçiriyor.
T24 yazarı Tolga Şardan, 1996 Kasım’ında Susurluk skandalı patladığı sırada Milliyet’ye polis muhabiridir ve İsrail’den getirtildikten sonra Emniyet envanterine kaydedilmeden “kayıplara karışan silah ve malzeme”nin peşine düşmüştür. İsrail hükümetinin Türkiye’ye hediye ettiği Jeriko ve Uzi’lerden bu vesileyle haberdar olur. Şardan, Atilla Peker’in sözettiği iki silahın, “Türkiye'de o dönemde pek bulunmayan ve sırra kadem basan Jeriko ve Uzi’lerden olması” ihtimaline dikkat çekiyor.
Eken ile Peker, ertesi gün, gündüz gözüyle de keşif yapıyorlar. Evde çok insan bulunduğunu tesbit ediyor ve girmiyorlar. “Bunun üzerine,” diye anlattı Atilla Peker, “Korkut Komutan bana dedi ki: üç kişi de olsa bunların hepsi PKK’lıdır. PKK’lı ile dost olan da PKK’lıdır. Hepsini öldürmende bir mahsur olmaz dedi.”
Üçüncü gün, “piyade alay komutanının makamına” gidiyorlar. Korkut Eken’in komutandan isteği: “güvendiği iki rütbeli” Kutlu Adalı’nın arabasını durdursun, “şahsı bize teslim etsinler”. Bekliyorlar. Bir-iki saat sonra “şahıs durduruldu” haberi geliyor. Binadan çıkınca, yanında “on beş yaşlarında bir çocuk”la birlikte Adalı’yı ve çevresini sarmış askerleri görüyorlar. Sessiz sedasız durdurulacak şahsın tenhada kendilerine “teslim edilmesi” planı böylece yatıyor: “Alay Komutanının makamına geri döndük. [Korkut Eken,] alay komutanını azarladı. Ben sana böyle mi söyledim, dedi. Sivil Savunma Daire Başkanlığı’na geri döndük ve ertesi gün de Türkiye’ye geri döndük. Ancak Korkut Komutan bana, Atilla, buraya geleceğiz, dedi.”
“Sabaha doğru cezaevine döndük”
Atilla Peker’in dilekçesinde bir de “epilog” bölümü var. Peker “bir yaralama nedeniyle” Paşakapısı Cezaevi’ndedir: Eken, “cezaevinde yanımda bulunan cep telefonumdan arayarak kendisinin Klasis Otel’de kaldığını, ziyarete geleceğini” söyler. Atilla Peker, “Cumartesi-pazar ziyaret yok, ben hastaneye çıkacağım, Klasis Otel’e ziyaretinize geleceğim,” der. Cezaevinin aracı yoktur, bir gardiyan ve askerlerle taksiye sığışıp hastaneye öyle giderler. Çıkışta Atilla Peker, “iki sivil aracın gelmesini sağlar” ve hastaneden Paşakapısı’na (kabaca Üsküdar) dönmesi gereken ekip, Silivri’deki Klasis Otel’e doğru yollanır.
Buraya kadarı da Atilla Peker’in mahpusluk yaşamında cep telefonunun pek de özel konfor sayılamayacağını göstermeye yetiyor gerçi; ancak devamı daha çarpıcı: “Erlere ve gardiyana lobide oturmalarını söyledim. Korkut Komutanın olduğu odaya çıktım, odada Reis Sedat Peker ve birkaç kişinin olduğunu gördüm.”
Atilla Peker odaya yalnız çıkmamış. Yanında iki resmî görevli var: “Korkut Eken, astsubay ve uzman çavuşun alnından öperek, ‘Atilla’yı getirdiğiniz için teşekkür ederim’ dedi. Bana hitaben gülerek, ‘Atilla, biz Kıbrıs işini hallettik, biliyor musun,' dedi.”
Bütün bunlardan sonra size öyle gelir mi, bilemiyorum, ama ben şu cümlenin de fazlasıyla zihin açıcı olduğunu düşünüyorum: “Sonra, sabaha doğru cezaevi sayımından önce cezaevine döndüm.”
Anlatılan kimin hikâyesidir, burada?
Korkut Eken’in? Galip Mendi’nin? Kutlu Adalı’nın? Bizim?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024