Yasin AKTAY
Tam dört yıl önce Mısır’ın 4000 yıllık tarihinde demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş ilk başkanı Muhammed Mursi’ye karşı 21. Yüzyıl'ın en kanlı ve en vahşi askeri darbesi yapılarak Mursi iktidardan doğrudan hapse yollandı. Darbe bizzat Mursi’nin atamış olduğu kendi Savunma Bakanı tarafından düzenlendi, ama içerden ve dışarıdan sürpriz sayılan yığınla destekçisi oldu.
BAE ve S. Arabistan, tıpkı bugün Katar’a karşı hareket ettikleri gibi bu darbe girişiminde de başı çektiler. Tabii, ABD ve AB ülkeleri de belki ilk dakikada değil ama sonradan ortaya koydukları tavırlarla darbeyi desteklediler. İçerden ise S. Arabistan destekli Selefi Nur Partisi, solcular, Kıpti kilisesi ve liberallerin yanısıra Ezher Şeyhi, Baltacılar ve medyanın büyük kısmı ilk dakikadan itibaren darbenin yanında yer aldılar.
Darbe koalisyonunda yer alanların profili de darbe sürecine götüren dil ve söylemler de başlıbaşına büyük ibretler barındırıyor, Mursi seçileli bir yıl dahi olmamıştı ama solcularla liberaller Mursi’nin yüzde 52 oy alarak başkan seçilse de iktidarı başkalarıyla paylaşmamakla eleştirmeye ve Mısır’ın asırlık sorunlarını yüz gün içinde çözemediğinden hareketle mırıldanmaya başlamışlardı.
Bu mırıldanmalar darbe için ilk motivasyonları vermeye başlamıştı bile. Mursi’nin yönetiminde Mısır’a yaptığım ziyaretlerde liberal ve solcu gazetecilerden en çok duyduğum argüman “Mursi’nin niteliksiz halkın oylarıyla seçilmiş olduğu” idi. Tipik bir “çobanın oyuyla profesörün oyu” karşılaştırması yaygındı yani.
Mursi’ye karşı süslü bir laf olarak ifade edilen “Temerrüt” hareketi 25 Ocak 2011 yılında Hüsnü Mübarek’e karşı gerçekleşmiş olan devrimin sembol meydanı olan Tahrir’de 30 Haziran’da büyük bir miting yapacaktı. Mursi’nin niteliksiz oylarını küçümseyen darbeciler bu özgürlük meydanını Baltacı denilen “çapulcu” sürüleriyle doldurarak resmen ve alenen devrimin şanlı meydanını çalmış oldu. Bu çapulculuk bir unvan olarak bizde Gezi hadisesinde pişkince sahiplenilenden farklı değildi.
Mısır’ın devrimcileri çalınan meydanlarına karşılık hemen Rabia Meydanı'nı ve Mısır’ın bütün meydanlarını ikame ettiler ve Mursi’ye isyan eden kesimlere karşılık onların birkaç katı insanı bir ay boyunca meydanlarda tamamen barışçıl bir direnişle tuttular. Bu duruş tamamen barışçıl, hiç bir şiddet niyeti ve eylemi olmayın gerçek bir devrimci duruştu. Ne yazık ki, baştan itibaren ilan ettiği şiddet karşıtlığı büyük ihtimalle darbeciler için onları kolay lokma da kılmış oldu. Çünkü darbecilerin insana ve insanlığa dair hiç bir değerleri hiç bir hassasiyetleri yoktu. Bir sabah Cumhuriyet Sarayı'nın karşısında namaz kılan insanlara ateş açarak onlarca kişiyi öldürmek suretiyle neler yapabileceklerine dair ilk işareti verdiler. Buna rağmen meydanlardaki duruşlarına devam eden yüzbinlerin üzerine acımasızca yaylım ateşi açarak kalabalıkları dağıtmaya giriştiler. Meydandaki yaralıları tedavi eden hastaneleri ateşe vererek, toplanmış cesetleri iş makinalarıyla ezdiler.
Bütün bunlar olduğunda sözümona demokratik batılı dünyadan en ufak bir ses çıkmadı. Dünya aynı günlerde Türkiye’de gerçekleşmekte olan ve birkaç ağacın yerinin değiştirmesinden yola çıkan Türkiye’nin Temerrüt hareketi olarak Gezi hadisesine gösterdiği ilginin yüzde birini bile göstermedi.
İşin doğrusu, bir İslam dünyasında bir demokratik gelişmenin bu şekilde başlangıç aşmasında katledilmesine karşı medeni batılı dünyanın sergilediği duyarsızlık çok söz, çok analiz götürür. Bu sözün büyük çoğunluğu tabii ki batılı dünyanın demokrasi iddiasında, bilhassa İslam dünyasında demokrasinin gelişmesine olan ilgisinde ne kadar samimi ve dürüst olduğuyla ilgilidir. Bu tavır aslında üç yıl sonra Türkiye’de FETÖ’nün giriştiği darbe girişimi başarılı olmuş olsaydı neler olabileceğine dair önemli bir ipucu veriyordu.
Mısır’daki darbeye karşı oluşan uluslararası koalisyonun aynı rollerle 15 Temmuz’da da karşımıza çıktığını gördük. Aslında bir koalisyon Mısır’daki darbeyle eş zamanlı olarak Türkiye’yi de hedef alan Gezi hadisesinin mahiyetini de yeterince aydınlatıyor.
Mısır’daki darbeden sonra geçen dört yıllık süre içinde Suriye’de, Libya, Yemen ve Tunus’ta yaşananlar, Türkiye’de Gezi'den sona 17-25 Aralık ve 15 Temmuz sürecinde yaşananlar ile bugün Katar kriziyle ilgili olarak yaşananların toplamı, birbiriyle irtibatlı bir sürecin içinde olduğumuzu gösteriyor.
Ulaşmış olduğu noktaya bakarak Arap Baharı sürecinin baştan itibaren böyle bir sonuç hedeflenerek bir planın parçası veya başlangıcı olduğunu söyleyenler var. Oysa Arap Baharı'nın sonradan olan birçok şeyi tetikleyen bir süreç olduğu doğru olabilir ama başlangıcı kesinlikle tamamen Arap-Müslüman halklarının kendi onurlarına, özgürlüklerine ve iradelerine sahip çıkma adına kendiliğinden gelişen bir uyanışı temsil ediyordu.
Hareket kısa süre içinde bütün Arap dünyasında tam bir bahar etkisini gösterdi. Halklar arasında yüzyıldır devam eden kopukluğu gideren bir birlik atmosferi oluştu. Aradan diktatörler çekiliyor, halklar kendi iradelerinin bir kıymet ifade ettiği bir dünyayı keşfediyordu.
Bu gelişmenin dünya egemenlerinin isteği doğrultusunda gerçekleşmesi akla da mantığa da aykırıydı. Nitekim aslında herşeyin iyi gittiği durumda tek endişe konusu yüz yıl önce bu dünyayı kurmuş egemenlerin sahneye ne zaman çıkıp bu sürece sabote etmeye çalışacağıydı.
Sahneye Mısır’da çıktılar, ardından Suriye, Libya ve Yemen’de sabote ettikleri süreçle birlikte İslam dünyasını tam bir kaosun içine soktular. Yeni bir düzen de kuramadılar. Yakın veya orta vadede kendileri lehine yeni bir düzen kurma ihtimalleri de gözükmüyor. Aslında bütün yaptıkları, yeni, özgür bir dünyanın doğuşunu geciktirmiş oluyorlar. Mısır’da giriştikleri, destekledikleri darbeyle tarihlerinin en büyük hatasını yaptılar. Bugün o büyük hata yüzünden kendilerini çevreleyen dünyada çok daha güvensiz durumdalar. Üstelik durumu düzeltmek için attıkları her adım durumlarını biraz daha içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bütün bir Ortadoğu'yu kesintisiz darbe süreciyle yönetmek akıl işi değil..
Bahar ise mevsim işidir, döner dolaşır tekrar gelir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019