Yıldıray OĞUR
İcazetnamesini Beyazıd Medresesi’nden almış, Süleymaniye Medresesi’nin büyük müderrislere verdiği Musile-i Süleymaniye payesini kazanmış, 1908’den itibaren Ankara, Bursa’da müderrislik, müftülük yapmıştı. İstiklal Harbi sırasında Milli Mücadele’ye karşı Şeyhülislam Dürrizade’nin fetvasına Ankara Müftüsü olarak karşı fetva yayınlamış, ilk Meclis’e mebus olarak girmişti.
Mehmet Rifat Efendi’nin ehliyet ve liyakat sahibi olduğuna şüphe yoktu, sadakatini de göstermişti. O yüzden yeni rejim Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti ile birlikte Şeriye ve Evkaf Vekaleti’ni (bakanlığını) "Din ve ordunun siyaset cereyanlarıyla alâkadar olması birçok mahzurları davet eder" diyerek başbakanlığa bağlı riyasetlere (başkanlık) çevirdiğinde başına getirilecek en uygun isim oydu. 17 yıllık başkanlığı sırasında Türkçe ezan ve kamete karşı çıkan imamların cezalandırılması talimatının da, kurban, fitre ve zekatların Tayyare Cemiyeti’ne verilmesi fetvasının altında Mehmet Rifat Börekçi’nin imzası vardı. Bu sadakati protokolde üçüncü sırada yer alması ve 1941’de ömrünün sonuna kadar Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğunda oturmasıyla ödüllendirildi.
Vefatının ardından yerine, İsmet İnönü, 1938’de Dolmabahçe’de “Tanrı Uludur” diye tekbir getirerek Atatürk’ün cenaze namazını kıldıran Ord. Prof. Mehmet Şerafeddin Yaltkaya’yı getirdi. Aynı zamanda müderris olan Yaltkaya, kelam başta olmak üzere İslami ilimlere ve Arap edebiyatına vukufu ile şöhret sahibi ehliyeti ve liyakatı tartışılmaz bir isimdi. Sadakatini de Türkçe ezan, kamet ve Kuran siyasetine sesini çıkarmayarak gösterip, o da 1947’de vefatına kadar başkanlık koltuğunda oturdu.
Çok partili hayata geçilen, devletin dine baskılarının yaklaşan seçimlerde tek parti iktidarının son bulmasına neden olabileceğinin ufukta göründüğü 1947’de Cumhurbaşkanı İnönü, dinler tarihi müderrisi Şemseddin Günaltay’ı Başbakan olarak atadığı gibi, Diyanet’in başına da Meşruiyet döneminde İslamcılığın kalesi Sebülreşad’ın yazarı, itibarlı bir hadis alimi ve Rıfat Börekçi’nin yardımcısı olan Ahmet Hamdi Akseki’yi getirdi. O da rejimin bu açılım ihtiyacını iyi kullanarak, İmam Hatip okullarının başlangıcı olan İmam Hatip kurslarının açılmasına, okullara seçmeli din dersi konmasına öncülük etti. Hem bu duruşu hem de Diyanet reislerinin ömürlerinin sonuna kadar makamda kalması geleneği gereği 1950’deki DP iktidarından sonra da koltuğunu korudu. Ta ki 1951’de Meclis’te Diyanet Bütçesi konuşulurken CHP’li Ferit Melen’in hakaretlerine dayanamayıp kalp krizi geçirerek vefat edene kadar.
***
Ömrünün sonuna kadar Diyanet İşleri Başkanı olarak kalma geleneği Demokrat Parti döneminde de sürdü. Beklenenin aksine seleflerine göre ehliyet ve liyakat konusunda daha zayıf bir biyografisi olan eski milletvekili ve avukat Eyüp Sabri Hayırlıoğlu, uzun yıllar sonra cami dışında cüppe giyme hakkı verilen ilk Diyanet İşleri Başkanı olarak Demokrat Parti iktidarı boyunca reisliğe devam etti, ağır hastalığı yüzünden görevden ayrıldığında darbe olmuştu ama darbeciler de yerine atama yapmak için vefatını bekleyerek geleneğe uydular.
Atama yaptıkları isim de ilginçti. Her evde bulunan büyük ilmihalin yazarı Ömer Nasuhi Bilmen. 27 Mayıs darbecilerinin Diyanet’in başına getirdiği Bilmen’in bu görev için ehliyet ve liyakatı tartışılmazdı. Ama 27 Mayıs’ın uygulamaları, darbeyi meşrulaştıran hutbeler ve Yassıada’yı içine sindirmesi herhalde sadakatinin gereğiydi. Ama o sadakatin de sınırları vardı. 27 Mayısçılar tarafından yanına Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak yerleştirilen ehl-i tarik bir emekli general olan Sadettin Evrin’in yazdığı ve Diyanet yayınlarının bastığı kitabındaki şu paragrafa daha fazla katlanamadı:
"Hazret-i Muhammed için Kur'an-ı Kerim'de söylenen: Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik âyetinin 27 Mayıs 1960inkılabından bir ay sonra giren 1380 Hicri yılına tarih düşmesi içinde bulunduğumuz zamana ait bir işaret ve yukarıda belirtilen manevi rahmete bir beşaret addedilebilir."
Türkçe ibadet taleplerine 9 ay direnen ünlü din adamı, kendisinden habersiz basılan kitaptan sonra eşinin sağlık durumunu gerekçe göstererek emekliliğini istedi. Böylece Diyanet Başkanlarının ömür boyu görev yapma geleneği bitmiş oldu.
Yerine gelen yine ehliyet ve liyakat sahibi saygın bir hadisçi olan Hasan Hüsnü Erdem'in de Menderes’in idamını sessizce karşılayarak gösterdiği sadakatiyle 2.5 yıl süren ve Kocatepe Camii’nin temelinin atılmasıyla hatırlanacak başkanlığının akıbeti benzer oldu. Diyanet'in general iki numarası Evrin bu kez Nurculuk aleyhinde bir broşür hazırladı ve Başkan Erdem buna itiraz edince bu kez re'sen emekliye sevk edildi.
***
Askerler bu kez işi sağlama aldılar. İstiklal Harbi’nin öncülerinden ilk Şer‘iyye ve Evkaf vekili Mustafa Fehmi Gerçeker’in oğlu, medrese kökenli, yani makam için ehliyet ve liyakatı olan aynı zamanda Diyanet'te çalışmış, sonra hukuk bitirip Danıştay'a girmiş, Yassıada duruşmalarına bakan Yüksek Adalet Divanı üyeliğine seçilmiş idamlardan sonra divanın yerine kurulan Anayasa Mahkemesi'nin ilk başkan vekilliği görevinden emekli olarak sadakatinden de emin olunan Tevfik Gerçeker'i bu koltuğa oturttular. Anayasa Mahkemesi'nden Diyanet'e gelen Gerçeker de koltukta 13 ay oturdu. Çünkü Adalet Partisi tek başına iktidara gelmişti. İktidar değişiminden hemen sonra Diyanet Başkanı da değişti. Artık yeni bir gelenek ortaya çıkıyordu.
Göreve getirilen İbrahim Bedrettin Elmalı, medrese kökenli eski bir müftüydü, ehliyet ve liyakat sahibiydi. Ama bir özelliği daha vardı. Elmalı, Millet Partisi ve Demokrat Parti’den Meclis’e girmiş eski bir vekildi. Ama onun bu siyasi sadakati de 11 ay sonra yeterli bulunmadı. Hz. Muhammed'in doğum kutlamaları için Tunus ve Libya'ya yaptığı ziyaretin ortasında bağlı olduğu Devlet Bakanı Refet Sezgin tarafından nezaketsiz bir şekilde geri çağrıldı. Gerekçeler arasında heyetinde şeriatçı isimler olması, Tunus'ta Müslüman Kardeşler'le görüşmesi vardı. Görevden alındı.
Ardından gelen Diyanet İşleri Başkanlarından artık siyasi iktidara tam sadakat beklenmekteydi. Elmalı’dan sonra 76 yaşında bu koltuğa oturan, yine medrese kökenli ehil bir alim olan Ali Rıza Hakses, iki yıl sonra yaptığı tayinlerle ilgili bakanla yaşadığı sorunlar yüzünden önce sağlığı el vermiyor diye zorunlu tatile gönderildi, bunu kabul etmeyen başkan her gün makamına geldi, Danıştay’a dava açtı ama bu çekişme de fazla uzun sürmedi ve bir yıl iki ay sonra emekliye sevk edildi. Kırgın bir açıklama yaparak veda etti.
Ardından gelen başkanlarla siyaset arasındaki sınırlar artık kalkmıştı. Lütfi Doğan dört yıl boyunca vekaleten yürüttüğü görevi bırakmasından sonra MSP milletvekili oldu, darbecilerin teknokrat hükümetinin onun yerine asaleten atadığı adaşı Lütfi Doğan da, Ecevit hükümetlerinin desteğiyle dört yıl süren görevinin ardından ilk Milliyetçi Cephe hükümeti tarafından görevden alındı. O da siyasete girdi ve CHP’den milletvekili seçildi. CHP iktidar olunca Diyanet’ten sorumlu bakan oldu. Halefi Süleyman Ateş, selefi olan bakanla anlaşamayarak bir yıl altı ayı doldurduğu görevinden yine kızgın ve kırgın bir şekilde istifa ederek ayrıldı.
CHP hükümetinin yerine seçtiği Tayyar Altıkulaç’ın en önemli özelliğiyse Milli Görüş ve Süleymancılara karşı tutumuydu. Bu vasıfları ve sadakatiyle darbenin ardından bile görevini korudu ve 1978’den 1986’ya kadar bu koltukta oturdu. 1986 yılında görev süresi dolmadan “ilmi faaliyetlere dönmek istiyorum” diyerek emekliliğini istedi. Her ne kadar hakkında yolsuzluk ve irtica iddiaları çıksa da esas neden Özal’la uyumsuzluğuydu.
1987’de başkanlığa seçilen Sait Yazıcıoğlu’nun ömrü ANAP iktidarının ömrü kadar oldu. 1992’de yeni DYP-SHP iktidarı görev süresini uzatmadı, yerine de 90’lar boyunca devletin bütün ihtiyaçlarına hitap edecek, sadakat testlerindeki skorları ehliyet ve liyakat testlerinin epey üstünde olan Mehmet Nuri Yılmaz getirildi. 1992’den AK Parti devrinin başladığı 2003’ün ilk aylarına kadar 11 yıl o makamı işgal etti.
Cumhurbaşkanı Sezer’in yerine atadığı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu demokrasi ve İslam’ın uyumu, İslam’ın değil Müslümanların siyaseti gibi tartışmaların eseri olan AK Parti’nin kuruluş ruhuna da uygun bir dini ekolü temsil etmekteydi. Tarihselci olarak bilinen ilahiyat ekolünün içinden gelen ehliyeti ve liyakatı tartışmasız bir isim olan Bardakoğlu’nun, (http://www.karar.com/gorusler/prof-dr-ali-bardakoglu-yazdi-kayit-disi-din-pazari-393633) 7 yıl süren Diyanet İşleri başkanlığından bitimine 2 ay kala emekliye ayrılması çokça tartışılmıştı. Genel olarak Bardakoğlu’nun mutlak sadakat yerine eleştirel tutumunun sürtüşmelere neden olduğu iddia edilmişti.
Cübbesini bizzat elleriyle giydirdiği yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez de ona yakın bir ilahiyat ekolünün içinden yetişmişti. Ama sadece ilahiyat eğitimi yoktu aynı zamanda gelenekle Kürt medreselerinden sağlam bir ilişkisi vardı. Göreve başlamasının açılım sürecinin başladığı bir döneme gelmesi de herhalde sadece tesadüf değildi.
***
7 yıllık görev süresi boyunca ehliyet ve liyakatıyla sadakati arasında bir denge kurmayı başardı. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında protokolde 3'üncü sırada yer alan Diyanet İşleri Başkanları, 1960’dan sonra protokolde hızla irtifa kaybetmiş, 12 Eylül'le 51'inci sıraya kadar düşürülmüştü. 2012'deki düzenlemeyle protokolde 10'uncu sıraya yükseltildi. Ama bu sadece protokolde olan bir itibar yükselmesi değildi aynı zamanda bu yedi yıl Diyanet’te devletin soğuk yüzünün silindiği, Diyanet’in ülkedeki Müslümanlara dokunmaya başladığı, Cumahutbelerinde güncel meselelerin işlendiği, hayata, çocuklara, kadınlara doğru açılımlar yapan yeni bir Diyanet’in de yükselen itibarının sonucuydu. Dönemin ruhuyla İslam dünyasına doğru projeksiyonu çeviren Diyanet, iktidarın perspektifiyle de uyum içinde yoluna devam etti. 15 Temmuz gecesi okunan selalar da tarihe geçti.
Mehmet Görmez’in 7 yılın sonunda görevinin bitmesine 3 yıl kala neden emekliye ayrıldığının sorusunun cevabını bilmiyoruz. DünGörmez’in veda konuşmasındaki meşruiyet çizgisi vurgusu, Alevilere verdiği mesaj ve yeni başkandan beklenti olarak dile getirdiği tekfirciliğe ve onun temsilcilerine camilerinin kürsülerinin kapalı kalması tavsiyesi bazı ipuçları veriyor. Belki cevap tarihin değişen ruhundadır. Göreve başladığı Türkiye, çözüm sürecini konuşan, her alanda açılımların yapıldığı, demokratikleşme perspektifinin hakim olduğu, dünyaya açılan, özgürlüğün güvenliğin önünde durduğu bir Türkiye’ydi. Görevden alındığı Türkiye ise güvenlik kaygılarının arttığı, daha içe kapanan, milliyetçiliğin ve devletçiliğin yükseldiği bir Türkiye.
Ama esas cevap galiba Diyanet’in uzun tarihinde saklı. Bu uzun tarih bize iktidarları Diyanet’le çatışmalarının bir laiklik sorunu değil, tam tersine dini hayatı yöneten bu kurumun her zaman kontrol altında tutulmak istenen muazzam gücü olduğunu anlatıyor. Bütün iktidarların kontrol birinci hedefi olunca ehliyet ve liyakattan çok sadakat aranan bir vasıf haline geliyor.
Kişilerin isimlerinden bağımsız yapısal bir sorun bu. Cumhuriyetin stratejik bir hamleyle vakıflarından ayırdığı ve bütçesiyle devlete bağımlı hale getirdiği Diyanet, dün Mehmet Görmez’in veda konuşmasında vurguladığı gibi kalemiye sınıfının içine sığdırılmaya çalışıldı ama aynı zamanda ilmiyye sınıfının da bir parçasıydı ve bu kurum itibar kazandıkça, ilmin gereğini yaptıkça bürokrasinin içine sığmıyordu ve sorunlar çıkıyordu.
Yani bürokratik bir kurum olmasıyla ülkedeki İslam’ı temsili arasında varlıksal çatışmalar hep çıktı, çıkması da muktedir. Ulul emre itaatle, iyiliği emredin kötülüğü menedin arasında bir denge tutturmak her zaman kolay olmayabilir. O yüzden Görmez’in veda konuşmasındaki özerk Diyanet vurgusu kritik bir vurgu.
Ama bu iktidarların vereceği ciddi ve hayati bir karar. Böyle bir geçişi yapacak birikimi ve popülaritesi olan bir isimdi Mehmet Görmez. Belki bundan sonra ilmiyye içinde bu değişim çabasına katkı yapmaya devam eder.
Konuşmasının sonunda sorduğu soruya cevapla bitirelim; Varsa haklarımız helal olsun...
Kaynak: Cumhuriyet Türkiyesinde Bir Politik Mesele Olarak İslam/ İsmail Kara/ Dergah Yayınları, 2008
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025