Yıldıray OĞUR
Kalem, silgi, su, çikolata, okunmuş pirinçleriniz yanınızda mı? Telefonla yakınını arama, seyirciye sorma, iki şıkka düşürme jokerleriniz de var. Hatta Macit Gökberk’in Felsefe Tarihi kitabı da önünüzde açık olsun. Sınava kulağınızda telsiz küpe, kriptoloji uzmanıyla girmek serbest. Öndekinden, yandakinden, yan sınıftakinden kopya çekmek de. Anneleriniz dışarıda hatmi-şerif indirebilir, istediğiniz sorudan da başlayabilirsiniz.
Size 160 dakika veriyorum. Hem de geçen pazar günü 1 milyon 831 öğrenciye verildiği gibi 160 soru için değil, onların cevaplamak için sadece bir dakikaları olan aşağıdaki üç soru için. Buyurun cevaplayın.
Birçok toplumda geçerli olan “Çalmayacaksın!” yaptırımı ile karşı karşıya olan bir birey, aşağıdakilerden hangisini yaptığında Kant’ın ödev ahlakına uygun eylemde bulunmuş olur?
a) Onu koşulsuz bir buyruk olarak aldığında
b) Toplumun yararına olacak biçimde davrandığında
c) Doğruluğundan emin olduktan sonra benimsediğinde
d) İçinden gelen sese kulak verdiğinde
e) Mutlu olabilecek biçimde davrandığında
Garantici davranıp toplum yararını falan görüp “b” mi diyorsunuz? Yoksa “doğruluk” kelimesini görüp “c”yi mi yapıştırdınız? Üzgünüm doğru cevap “a”. Yahu lisedeki felsefe dersinize yoksa Ioanna Kuçuradi girmedi mi sizin?
Bir soruda bu kadar vakit kaybetmeyin. Şuna bakın:
“Yardıma muhtaç aç bir çocuğu doyurma eylemini düşünün. Birçok insan, bunun ahlaki açıdan iyi bir davranış olduğu konusunda hemfikirdir. Peki, birini bunu yaparken izlediğimizde tam olarak gördüğümüz nedir? Aç birini doyuran kişi, yardıma muhtaç çocuk, çiğneme eylemi ve belki de bir çocuğun gülümsemesi. Ancak göremediğimiz, göremeyeceğimiz bir şey vardır, o da eylemin aslını oluşturan iyilik. Görülmediğine göre yok mu sayılmalıdır? Bence hayır. ‘İyi olmadığında ahlaki ahlaktan söz edilemez. Oysa bende bir ‘iyi’ fikri var.’”
Bu parçadan hareketle, varlık hakkında aşağıdakilerden hareketle hangisi söylenebilir?
a) Bir olandan türediği
b) Birden çok ilkeden kaynaklandığı
c) Değişmez olduğu
d) Düşünülebilir olduğu
e) Oluş halinde olduğu
“Oluş halinde olmak” size fazlaca sofistike geldi ve odur diyerekten büyük oynadınız. AKP iktidarda, soruda tevhid mesajı gizli falan diye kurnazlık yapıp “a” da demiş olabilirsiniz. Tabii “düşünülebilir olmak” diye varoluşsal bir hâl olduğuna aklınız yatmış değilse. Ne düşünülebilir değildir ki diye zorlamayın. Çünkü cevap bu ÖSYM icadı ontolojik hâl.
Eğer bu iki soruya doğru cevap verdiyseniz mühendislik, tıp diye harcanmayın, Columbia Felsefe’ye gidin. Hatta eğer şu soruya da doğru cevap verirseniz lisansı bir kenara bırakıp doğrudan master tezinizi bile yazmaya başlayabilirsiniz...
“Her bir akı karasından seçerek
Varlık dağlarını delip geçerek
Düzde ben bir insan olmaya geldim”
Nimri Dede’ye ait bir şiirden alınan bu dizelerin her biri sırasıyla felsefenin alt disiplinlerinden hangilerinin konusu olabilir?
a) Epistomoloji- ontoloji- etik
b) Etik- ontoloji- estetik
c) Ontoloji- estetik- etik
d) Etik- epistomoloji- ontoloji
e) Ontoloji- estetik- epistemoloji
Sorunun güzel olduğunu kabul ediyorum. Sınavdan önce Elazığlı meşhur Nimri Dede’yi bilmemeniz ya da Arif Sağ’ın bu dizelerden bestelediği “İnsan Olmaya Geldim” türküsünü dinlememiş olmanız bir eksiklik değil. Sınavlarda da öğrenilir.
Ben nasıl 17’lik teenager’lere sorulan soruları bilemedim diye vahlanmayın. YGS, Türkiye’nin dünya çapındaki bir entelektüel etkinliği çünkü. Aynı anda en çok kişinin edebiyat veya resim kritiği okuma dalında kırılması zor dünya rekoru YGS ile Türkiye’nin elinde. Ünlü Rönesans ressamı Giorgione’ninFırtına adlı tablosu üzerine şöyle bir resim eleştirisini dünyanın neresinde 1 milyon 831 bin kişi aynı anda okumuştur ki:
“Giorgione’nin ‘Fırtına’ adlı tablosuna baktığımızda kompozisyonun sanatsal açıdan bir hayli basit olmasına karşın figürlerin özel bir dikkatle çizildiğini ve resmin her yere nüfuz etmiş ışık ve hava sayesinde kaynaşıp bir bütün oluşturduğunu görüyoruz. Figürlerden bu küçük tablonun çoğunu kaplayan manzaraya bakıyoruz, sonra tekrar figürlere dönüyoruz. Giorgione, kendisinden önce gelenler gibi nesneleri ve kişileri çizip sonra onları bir mekâna yerleştirmiyor; doğayı, toprağı, ağaçları, ışığı, havayı, bulutları ve kentleriyle insanları bir bütün olarak düşünüyor.” Merak edenler için soru da şöyle: “Bu parçada anlatılanlara göre Giorgione’nin eserini oluştururken güzelliğin hangi niteliğini öne çıkardığı söylenebilir?
Cevap aslında kolay ama soruda takılıp kalmazsanız.
Descartes’ın rasyonalizmi ile Comte’un pozitivizmi arasındaki farkı bilmiyorsanız muhtemelen bunun ardından gelen soruda da takılıp kalacaksınız. Socrates’in aradığı adaletin fenomen olarak adalet mi, oluş olarak adalet mi ve yoksa adalet ideası mı olup olmadığını bilmiyorsanız bir öncekinde de en iyisi atmak. Tabii liseyi Antik Yunan’daki bir Akademi’de okumadıysanız ya da Platon’dan özel ders almadıysanız.
Tarih sorularında işiniz daha kolay. Kronoloji, anakronizm gibi sufli şeylere kafanızı takmıyorsanız sosyal bilimlerin 16. sorusunu hissikablelvuku ile bile çözersiniz:
16- UNESCO “Savaş, insanların düşüncelerinde başlamaktadır. Bu nedenle de barışın savunulması öncelikle insanın düşüncesinden gerçekleştirilmelidir” ilkesini tüm dünyaya yaymaya uğraşmaktadır.
Atatürk’ün UNESCO’nun kuruluşundan yıllar önce söylediği aşağıdaki sözlerin hangisinde bu ilkenin dile getirildiği savunulabilir?
UNESCO’nun 1946’da kurulurken kimden ilham aldığını umarım anlamışsınızdır. Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne de artık laf etmek yok. UNESCO’nun çalıntı bir proje olduğu bile söylenebilir. Sorunun doğru cevabı olan sözü okuyunca bana hak vereceksiniz: “Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir.”
YGS’deki Atatürk sorularında doğru cevabın her zaman hangi şıkta Atatürk çok övülüyorsa o olduğunu söylemek umarım “sınavın şifresi çözüldü” anlamına gelmiyordur. Atatürk’ün sivil topluma verdiği önem, katılımcı demokrasiyi öncede tahmin etmiş olmasının iyi bir şey olduğunun farkındayım. Bu post-modern methiyelere anakronizm diye çakma niyetinde değilim.
Ama YGS sınavında çaktırmadan Atatürk’e laf çakılmasına ben bile hazır sayılmam. Sosyal Bilimler 15. soruya bakalım:
Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı sırasında Enver Paşa’nın Arap alfabesiyle okumayı kolaylaştırmak için harflerin bitişik değil ayrı yazılması yolundaki girişimini, “Harp zamanı, harf zamanı değildir. Harp olurken harfle oynamak olur mu” diye eleştirmiştir.
Yaptığı inkılâplar düşünülerek Mustafa Kemal’in bu eleştirisinde aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
Ooo çok sert. Bu soruyu Sevan Nişanyan hazırlamadıysa Sosyal Bilimler 10. soru kesin ondan:
10- Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi’nde bir Türk-Yunan Savaşı’na dönüşmesinde aşağıdakilerden hangisinin etkili olduğu savunulabilir?
Siz ne demek istiyorsunuz ÖSYM? Yoksa Kurtuluş Savaşı yedi düvele karşı yapılmadı mı? Bir Türk-Yunan Savaşı’ydı mı yani her şey. Yıllarca tam tersine inandırılmış çocukları tarihî hakikatlerle bir sınav sorusunda yüzleştirmek ne kadar pedagojiktir? Başka bir soruda bahsedilen Mustafa Kemal’in 1919’da İtalyan Epoka Gazetesi’ne verdiği röportajı da Sevr Antlaşması ile güneyimizi İtalyanlara verdiğimizi bilen çocuklara anlatmak zor olmuştur. Neyse birazdan bu şokları atlatacakları bir soru var. Milli Güvenlik dersi okullardan kalkmış olabilir ama sınavlardan asla:
Buyurun 17. soruya: Milli Güç unsurlarından biri olan siyasi güç, bir devletin milli hedeflerine ulaşmak, ulaştığı hedefleri korumak ve milli menfaatleri sağlamak amacıyla kullandığı siyasal kuvvetlerin toplamıdır.
Bana bu “milli güç” diktatörlük gibi bir şey geldi. Mesela bu soru çok rahat, varsa Suriye’de üniversiteye giriş sınavında da sorulabilir.
Sosyal Bilimler 4. soruda da öğrencilerin laiklik hassasiyetleri sınanmış neredeyse. İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devletlerinden biri olan Karahanlılar’da hükümdar halife tarafından tasdik edilmiş ama İslamiyet öncesi yönetim gelenekleri de büyük ölçüde devam ettirilmiş. Bu durumdan hangi yargılar çıkarılabilir sorusunun şıkları içinde “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” da var. Ama ilk laik Türk devletinin Karahanlılar olduğunu zannedenler kaybetmeye mahkûm.
Aman yine de sorulara bakıp Türkiye’nin mevcut siyasi iklimini anlamak mümkün. Fazıl Hüsnü’den Çocuk ve Allah, Necip Fazıl, Tanpınar, Evliya Çelebi’nin geçtiği sorular laik radarlara takılmıştır. Mario Giardino’nun Deney romanını öven soruda bu romandan sinemaya aktarılan Das Experiment ve The Experiment filmleri, yönetmenlerinin beceriksizliğine verilmiş. Yönetmenleri dava açsa yeridir. Umberto Eco’nun Genç Bir Romancı’nın İtirafları ile Saramago’nun Kabil’inin karşılaştırmalı bir eleştirisini okumak istiyorsanız YGS’ye girmeliydiniz. Çehov, Turgenyev, Dostoyevski ve Tolstoy’a değinen bir edebiyat eleştirisi için de.
YGS’ye giren gençlere saygınız arttı mı? Neden sınavın şifresini aradıklarını anladınız mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025