Yüksel TAŞKIN
Öncelikle Ahmet Hakan’a adeta geliyorum diyerek yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu puslu ortamın oluşmasına katkıda bulunan hükümet yanlısı medyayı da kendilerini sorgulamaya davet ediyorum. Birilerine ölüm tehditleri yağdıranları aranızdan ayıklamazsanız olacak olan budur.
Ahmet Hakan’a geçmiş olsun diyorum. Ona ve Tarafsız Bölge’sine çok ihtiyacımız var. Ahmet Hakan,Levent Gültekin ve Hüda Kaya gibi isimler, İslamcıların ne olabileceklerini ama ne olamadıklarını göstermeleri bakımından baş tacı edilesi insanlardır. Onlara saldıranlar, aslında aynada gördükleri kendi suretlerinden rahatsızlar…
Haziran seçimlerinden önce hem CHP Seçim Bildirgesi’ni hem de kampanyasını ele alan yazılar kaleme almıştım. Yeni bildirgede epeyce emek harcanmış. 1 Kasım seçiminin ruhuna hitap etmeye gayret edilmiş.
Seçimlerin hemen ardından CHP yönetimi çok sayıda uzman, akademisyen ve partiliyle uzun görüşmeler yaptı. Bunların bazılarında ben de yer aldım ve önerilerimi paylaşma imkânı elde ettim.
Yeni seçime böyle hazırlanıldı. Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, kesinlikle dinlemeyi biliyorlar. Bu ülkede öğrenen parti olmadan değişimin kilidi olmanız mümkün değil. Önce bilgiden istifade etmek öğrenilmeli.
Bunun için de “her şeyi bildiğiniz, çok eğitimli olduğunuz” yönündeki özalgıdan kurtulmanız lazım. CHP örgütü henüz bilgiden istifade edebilen, öğrenen parti kültürünü içselleştirebilmiş değil. Daha çok yol alınması lazım.
Geçen seçim kampanyasına iki genel eleştirim olmuştu: Kampanyada gençlik ayağının gölgede kaldığını gözlemlemiştim. Bu biraz da istemeden ortaya çıkan bir durumdu. Emeklilerle ilgili vaatler gündem yaratınca, CHP istemeden yaşılar partisi algısını derinleştirdi.
Gençler sadece söylem düzeyinde değil, kampanyanın aktif özneleri, görünen yüzleri olmalıydılar. Seçmenlerin yarısının 30 yaş altında olduğu bir ülkede böyle bir vurgu kaçınılmazdı.
Bu bildirgede iki ana vurgu var: Gençlik ve Ekonomi. Bu da demektir ki gençliği merkeze alan bir kampanya yürütülecek. Oy verme eğilimleri ebeveynlerinden giderek farklılaşan, rasyonel ve cesur söylemlere açık olduklarını düşündüğüm gençlere hitap edemeyen partiler, kısa ve uzun vadede kaybeder.
Geçen kampanyada bir diğer eksiklik, ekonomiyi fazlaca öne çıkarırken, demokrasinin refah ve güvenlik için ne denli önemli olduğu vurgusunun gölgede kalmasıydı.
Tamam, çatışmacı dilden uzak durulmak istenmişti ama yine de ekonomi ve demokrasi arasındaki ilişki, çok daha net ve anlaşılır biçimlerde ortaya konulabilirdi. Bu defa bu eksiklik fark edilmiş ve aşılmaya çalışılmış görünüyor.
CHP geçen seçimlerde iyi bir kampanya yürüttüğü hâlde istenen oy artışını gerçekleştiremedi. Bu elbette parti örgütünü olumsuz etkiledi. Ne var ki siyaset bir maraton ve umutsuzluğa kapıldığınız anın ortasında aslında aşılmaz sanılan surda bir çatlak yaratmış olabiliyorsunuz.
Bu defa CHP’nin oldukça lehine nesnel koşullar var. Örgütün bu imkânlarla ilgili hazırlanması, partililere umut aşılanması gerekiyor. Bu seçimde medya imkânlarının kısıtlı olacağı anımsandığında bu durum daha da önem kazanıyor. Bugün seçimleri kazandıran güç hâlâ ağırlıklı olarak örgütlerdir.
CHP’nin sözkonusu avantajlarını kısaca özetlemeye çalışayım: CHP söylemleri bakımından kimlik partisi algısını aşmaya başlamıştır. Kültürel kutuplaşma sürecinin bundan daha işe yarar bir buzkıranı yoktur.
Ama bu zaman alacaktır. Uzun zamanda oluşan algılar, kısa zamanda aşılamıyorlar. Ama aşılabilirler ve biz buna pozitif siyaset diyoruz.
CHP, kendi içerisinde kavgalı parti algısını aşmayı başarmıştır.
CHP, “ekonomiden anlamayan parti” algısını kırmış, ekonomi aktörlerine güven veren parti konumuna gelmiştir.
CHP, demokratikleşme sürecinde ve Kürt sorununun çözümünde kilit aktör hâline gelmiştir. 2000’lerin ortasında AK Parti bu avantaja sahipti. Artık değil. CHP, Kürt sorununun silahsız, barışçıl çözümü konusunda aktif olduğu sürece, sosyal demokrat parti kimliği sağlamlaşacaktır.
Koalisyon süreci topluma şunu gösterdi: Bugün Türkiye’de her partiyle ve meşru aktörle konuşabilen yegâne parti CHP’dir. İşte seçimlere giderken öne çıkarılması gerekenler bunlardır…
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017