Yusuf Ziya DÖGER
(ŞeyxSêid Kıyamına Hamidiye Alaylarının Dolaylı Etkisi ve Sosyolojik Değerlendirme Açısından Bir Deneme)
Yazının birinci bölümünde aşağıdaki üç maddeyi gündeme taşımıştık.
a) ŞeyxSêid kıyamının gerçekleştiği yöresel alanın toplamına bakıldığında Varto, Karlıova ve Hınıs’ın belli yerleri dışında Hamidiye alaylarının oluşturulmadığı görülmektedir. Bingöl, Palu, Hani, Lice, Piran Ergani ve Genç gibi yerler Hamidiye alaylarının oluşturulmadığı alanlardır.
b) Devlet aklının ŞeyxSêid’iPiran'da kıyama zorladığı dikkate alınırsa seçilen yerin eski/Hamidiye alayları askeri deneyimine sahip olmayan aşiretlerin yerleşik olmasını devlet aklı açısından nasıl okumalıyız.
c) Kıyamın gerçekleştiği alanın büyük bölümünün Kırd/Zaza bölgesi olmasına özel bir anlam yüklemek mümkün müdür? Eğer mümkün ise devlet aklının bu alanı seçmesinde hangi argümanların aranması gerekir.
Üç maddeyi gündeme alarak bunlardan birinci maddeyi şu noktada ele alıp “Hamidiye Alaylarının Osmanlı açısından kuruluş gerekçeleri ve ŞeyxSêid Kıyamının gerçekleştiği yörelerden kurulmayışının nedenleri şöyle sıralanabilir” sorgulamıştık. Yani “Kürdistan’da Hamidiye Alaylarının kuruluş gerekçelerini dikkate olarak ŞeyxSêid kıyamının gerçekleştiği mekânsal alan üzerinden düşünüp bu alanda Hamidiye Alaylarınınneden kurulmadıklarını sorgulamıştık. Şimdi kalan iki başlığı birleştirerek konuya devam edelim.
Hamidiye Alayları 1908 yılında revize edilip süreç içerisinde ortadan kaldırılarak yerlerine Aşiret Alayları ikame edilmiştir. Ancak kıyamın gerçekleştiği Kırd/Zaza bölgesi bu türden geniş aşiretlerden oluşmayıp bölgede “âşir” olarak tanımlanan ve birkaç köyden oluşan küçük yapılanmaların hâkim olduğu yerlerdir. Ki yörede buâşirlere de mensup olmayan bağımsız köylerin varlığı da azımsanmayacak kadar fazladır. Bu durum konuyu farklı şekilde değerlendirmeyi gerektiriyor.
Yörenin bu toplumsal yapılanması doğal olarak güçlü askeri birliklerin oluşturulmasına imkân vermeyen sonuçlar ortaya çıkarır. Ki Kırd/Zazalar başkalarının egemenliğini kolay kabul edebilen bağımsızlıklarından taviz veren bir mizaca sahip değiller. Mizaçları gereği kendi başlarına buyruk bir yapı arz etmektedirler. Bu durum ise düzenli askeri birlik altında toplanmak yerine bireysel güçlerine güvenerek kendi başlarına hareket etmenin daha doğru olacağını tercih etmelerine sebep oluşturmuştur.
Bu nedenle yörede Hamidiye veya aşiret alaylarından kalma ağır silahların varlığından ve askeri disipline alışkın bir kitlenin varlığında söz etmek mümkün görünmüyor. Ki ŞeyxSêid Hınıs, Varto, Kanireş, Çan, Çabakçur, Dareheni, Murtazan yoluyla Piran’a varmıştır. Yol boyunca toplantılar düzenleyerek fikir alış verişinde bulunduğu herkesin malumudur. Ancak Devlet bu güzergâh üzerinde en küçük tacizde bile bulunmamış ve kör sağırı oynamıştır. O halde yukarıda sorduğumuz sorunun anlamı buradan yola çıkıldığında netleşebilir.
Güzergâh dikkate alındığında güçlü Aşiret Alaylarının etkisinin giderek azaldığı bir alana gidiş söz konusudur.Devlet aklı her zaman kendisine mukavemet edecek gücün az ve sınırlı olmasını tercih eder. Dolayısıyla devletin bu seçeneği Azadi’nin planlamalarından haberdar olmaya başladıktan sonra seçenek olarak bir tarafa kaydettiğini kolaylıkla ileri sürmemiz mümkün olacaktır.
Gerçi kıyam öncesinde bu bölgede âşirlerden oluşturulmuş birliklerin varlığına da tanıklık etmekteyiz. Ki 1916 yılında Osmanlı ile Rusya savaşa tutuştuğunda bu yörenin kendi topraklarını savunmak üzere âşir reislerinin komutasında savaştıklarını biliyoruz. Savaşın sınır bölgesi olan Bogloon/Solhan – Kiği hattında yöreden birkaç örnek vermek mümkündür. Solhan âşirindenMıhmed Eli Çeto, ZiktiâşirindenHeciSadıqBeg/Kolos Ağa, ArçenliMahmudBeg, GincliMıhmedBeg ve MelekanŞeyxiŞeyx Abdullah birer tabura komuta eden binbaşı rütbesindeydiler. Yine Palu bölgesinden Şeyx Şerif kaymakam/yarbay rütbesiyle komutanlık yapmıştır. Bu yörede halk arasındaki anlatımlarda oluşturulmuş bu milis kuvvetlerinin kahramanlıkları ve kayıpları ifade edilmektedir. (Kenan Fani Doğan)
Devlet aklının bu verilerden hareketle kıyamı dar bir alanda boğmayı planladığı görülmektedir. Yörede“âşir” milislerinden kalma silahların varlığı yadsınamaz. Ancak devlet bunlarla baş edebileceğini hesaplayarak kıyamın daha steril olan bu bölgede patlaması için elinden geleni yapmıştır. Rusya ile olan savaş bölgesindeki bu yöre milislerinin tümü kıyama destek vermelerine rağmen askeri disiplinden uzak olmaları sonuç alınmasını güçleştirmiştir. Bununla birlikte “âşir”lere mensup olmayan köylerin destekleri de yine bu “âşirlerce” bir şekilde engellenerek minimize edilmiştir. Örneğin mensup olduğum köyün kıyama katılımı söz konusu ancak çevresindeki bir âşire mensup olanlarca bu katılım engellenmeye çalışılmış araya MelekânŞeyxi Abdullah’ın araya girmesiyle sonuca bağlanabilmiştir.
Kıyamın sonuca ulaşamamasında bir diğer önemli etken ise Azadi örgüt liderlerinin Devletçe hapis ve idam yoluyla tasfiye edilmeleridir. Bu da askeri planlama ve bilginin eksik olmasına yol açmıştır. CibranlıXalıdBeg ve Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Begin tutuklanarak kıyam sürecinde idam edilmeleri bu etkenin açığa çıkmasıdır.
Bir diğer etken ise yöredeki Alevi Kürdlerin bir şekilde kıyamdan uzak tutulmalarıdır. “Osmanlı küçük çaplı aşiretleri/âşirleri bu yapılanmada ya dikkate alma ihtiyacı hissetmedi ya da büyük aşiret güçleriyle denetleyebileceğini varsaydı. Özellikle de inanç ve mezhep boyutunun dikkate alındığı görülüyor” değerlendirmesini bir önceki bölümde yapmıştık.
Yezidi ve Alevi Kürdlerin bağımsız Hamidiye alayları kurmalarına imkan verilmediğini belgelere dayanarak biliyoruz. Ancak Varto Alevilerinin bu yöredeki Aşiret Konfederasyonu içine, Yezidi Kürdlerde Milli Aşiret Konfederasyonuna dâhil edilerek oluşturulan Aşiret Alaylarında yer almışlardır. Ki bu aşiret alaylarının yapılanmasında “bir kol Sünni Kürdlerden oluşturulurken diğer kol Yezidi veya Alevi Kürdlerden” oluşuyordu. Devlet aklı Kırd/Zaza olan Alevi bölgesini de dolayısıyla bu şekilde farklılaştırılmaya çalışılmış ve kıyam sürecinde tarafsız kalmalarını sağlamıştır.
Bunun yeterli olmadığı yerlerde ise algı operasyonlarına başvurulmuştur. Örneğin birçok kaynakta yer alan “ ŞeyxSêid’inSeyid Rıza ile konuyu görüşmeye gittiği ve akşam onurlarına verilen yemek için hayvanların kendi adamlarınca kesilmesini istediği” şeklindeki bilgi doğru değildir. Ki Şeyx’in Varto Piran güzergâhı biliniyor. Bu durumda Dersime uğramadığı açıktır. Ancak Kıyam sırasında Elazığ alındığında bir heyetin Hüsenik’te Hasan Hayri Beyle görüştüğü ve Seyid Rıza ile görüşmek istediklerini ama bu görüşmenin ortaya çıkan sonuçlardan dolayı gerçekleşmediği de biliniyor. Dolayısıyla Kırd/Zaza Alevilerin kıyama iştirakleri bu şekilde engellenmiştir.
Sonuç:
Kıyamınnispeten Kırd/Zaza bölgesiyle sınırlı kalmasının altında Devlet aklının hangi planlama ile çalıştığının göstergesidir. Ki burada özetlemeye çalışırsak şu noktaları görürüz.
- Askeri disipline alışkın olmayan ve kendi başlarına buyruk yaşamayı seven küçük âşirlerin yaşadığı Kırd/Zaza bölgesinin özellikle seçildiğini
- Hamidiye ve Güçlü Aşiret Alaylarının oluşturulmadığı bir alana sıkıştırılması Silah ve teçhizat eksikliğine yol açma isteğinin ön planda tutulduğunu
- Güzergâh üzerinden bakıldığında askeri disiplin ve teçhizattan nispeten en yoksun olan yerin seçildiğini
- Mezhepsel farklılığın devreye girme ihtimalinin en düşük olduğu Varto, Hınıs ve Karlıova yerine bu tür birlikte yaşamın olmadığı bir yer olan Piran’ın seçildiğini görmekteyiz.
Bütün bu veriler Devletin Azadi planlamasından haberdar olduğu günden itibaren aklını devreye soktuğu sonucuna bizi götürmektedir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017