Zülfikar ÖZDOĞAN
En başta belirtmek gerekir ki, arşivler, ne bir kişiye, ne bir zümreye, ne bir sınıfa, ne de bir millete aittir, o bütün insanlığa ait bilgi ve belge hazinesidir. Çünkü insanlığın kolektif bilincinin birinci dereceden tanıklarıdır arşivler. Eğer arşivler olmasaydı tarih bir tevatürler yığınından başka bir şey olamazdı. Arşivler sayesinde biz gerçeğe her zamankinden daha fazla yakınız. Onlar olmasaydı geçmişte ne olup bittiğini doğru dürüst bilemez, burnumuzun ucunu göremez, gelecekle ilgili düşüncelerimiz afaki sayıklamalar olmaktan öteye gidemezdi.
Bugün Osmanlı arşivleri sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, sadece eski Osmanlı coğrafyası için de değil, ama bir bütün olarak Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın, hatta geç dönem itibariyle Avustralya'nın tarihi için de önem taşımaktadır.
‘Güneş batmayan imparatorluğun’ anakarası olan İngiltere'nin arşivleri olmadan dünyadaki gelişmeleri açıklamak olası mıdır?
Ya Fransa, Almanya, ABD arşivlerine ne demeli? Mevcut olmadıklarını veya olsa da hiç açılmadıklarını bir düşünelim; herhalde düşünce ufuklarımız bir hayli kararırdı.
Hele Rusya'nın arşivleri olmadan sol hareketleri yazmak bir yana, kenarından ucundan geçmek bile mümkün değildi.
Bu nedenlerle bu ve diğer ülkelerde bulunan arşivler insanlığın kolektif bilincinin bir parçasını oluştururlar ve bütün insanlığa aittirler. Onları koruma altına alan kuruluşların da bu zihniyette olması beklenir. Ama ne yazık ki bu her zaman mümkün olmuyor. ‘Devlet güvenliği’ gerekçesiyle önemli kimi arşivler araştırmacılara kapalı tutuluyor. İnsanlığın ne ölçüde bilgiye ulaşması gerektiğine günümüzde bile hâlâ egemenler karar veriyorlar. Suyun başını tutanlar, bilgi kaynağının da başını tutuyorlar.
Halbuki arşivlerin milliyet ayrımı yapılmadan bütün araştırmacılara açılması son derece önem taşımaktadır. Bu, insan haklarının ve çağdaş bir hak olan bilgi edinmek hakkının doğal bir parçasıdır. Kişi hakları nedeniyle konulan tahditler (sınırlamalar) bu prensibe aykırı olamaz, olmamalıdır.
Arşivlerin aidiyetinin evrenselliği, siyasi hareketlerin ve örgütlerin arşivleri için de geçerlidir. Türkiye İşçi Partisi'ni (TİP) dışlayarak 60'lı yılları, TKP'yi, Dev-Yol’u ve diğer radikal sol örgütleri dışlayarak 70'li yılları, DİSK'i, Türk-iş’i dışlayarak işçi hareketlerini ve bir bütün olarak Türkiye'nin sosyal, siyasal tarihini gerçeğe uygun bir biçimde yazmak mümkün müdür?
Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP), Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP), Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin(TSİP) ve bunların devamını oluşturan diğer sosyalist partilerin arşivleri sadece komünistler, sosyalistler açısından mı bir anlam taşımaktadır?
Her ne kadar tarihsel görevini tam anlamıyla yerine getirememiş olsalar da bu küçük ve çelimsiz sosyalist, komünist partilerin Türkiye Cumhuriyeti (TC) tarihindeki yeri yadsınabilir mi?
TC'nin toplumsal tarihini yazanların bu örgütleri bir türlü atlayamamaları kesinlikle bir tesadüf değildir. Dolayısıyla bu arşivler bir bütün olarak bu topraklarda yaşayan insanların ve bağlı olarak insanlığın ortak bilincinin bir parçasıdır diyoruz.
Arşiv kurumlarının görevi nedir?
Arşiv kurumlarının asli görevi, gasp, tehdit veya ihmal nedeniyle kaybolup yok olmak tehlikesi içerisinde olan tarihsel dokümanları korumaya almak, tasnif edip, araştırmacılar arasında ayırım gözetmeksizin bilimsel çalışmalara açmaktır. Söz konusu olan bir nevi amme hizmetidir.
Arşivciler ya da arşivcilikle iştigal edenler görevini yerine getirirken arşivciliğin bilinen evrensel kurallarına riayet etmekle yükümlüdürler. Keyfi, şahsa mahsus, çıkar güdücü, bilimsel çalışmaları engelleyici, açık ve şeffaf olmayan uygulamalardan uzak durmak esastır. Aksi takdirde arşiv kurumunun güvenirliği zedelenir.
`Sahiplik' (iyelik) duygusu arşivcilikte hiç olmaması gereken bir şeydir. Arşiv kurumları, kanunen kimi arşivlerin ‘sahipleri’ olarak görünseler bile bu`sahiplik', söz konusu materyali usulüne uygun korumak ve bilimsel çalışmalara sunmanın ötesinde bir anlam taşımaz.
Arşiv materyali meta değildir, iyelik kavramıyla kesinlikle bağdaşmaz. Onlar insanoğlunun hafızasının birer cüzi'dirler ve her bireyin insanlığın bu ortak hazinesinden yararlanmak konusunda ortak ve eşit hakka sahip olduğu kabul edilir.
Arşivlerin korunma tarzı ve bilimsel çalışmalara açılmasındaki özen ve titizlik, o toplumun modern, çağdaş ve demokratik düzeyini belirler. Arşivlerine hoyrat davranan, önemini kavrayamayan toplumların veya grupların özgür, demokratik ve çağdaş olduğu söylenebilir mi?
Toplumların, toplulukların ve kişilerin arşivcilikte ulaştıkları düzey, aynı zamanda onların modern dünyadaki yerlerini belirler.
Arşivler ve onların korunma biçimleri kişilerin, grupların ve toplulukların bir nevi aynasıdır.
Arşivcilikte kişilere yönelik olarak doğuracağı sonuçlar açısından özenle göz önünde tutulması gereken iki temel hak vardır: Telif ve kişi hakları.
Telif Hakları
Telif hakları, en basit tanımıyla, bir kişinin yarattığı eserin izin alınmadan başkası tarafından kullanılmamasını içerir. Telif hakları günümüzde giderek önemi artan ve karmaşıklaşan bir yapı kazanmıştır ve özellikle Avrupa Birliği (AB) hukukunda en gelişmiş ifadesini bulur. Ama bu sorunun tümüyle çözüldüğünü göstermez. Bu konuda hâlâ çözülmesi gereken gri noktalar mevcut ve AB müktesebatı da bunları çözmekten henüz uzak.
Telif haklarının arşivcilikteki önemi, belgelerin bir bütün olarak yayınlanmasından (kaynak yayıncılığı yada belge yayıncılığı), sadece kısmi olarak yararlanılmasına dek geniş bir yelpazeyi kapsar. Ancak esas konumuz bu olmadığı için şimdilik bunu bir kenara not etmekle yetinelim.
Kişi hakları
Kişi hakları ise telif haklarına göre önemi nispeten daha geç fark edilen bir konudur. Ancak bu konuda da Avrupa Birliği (AB) müktesebatının son yıllarda giderek geliştiğini belirtmeliyiz. Ayrıca sadece AB'de değil, dünyanın başka yerlerinde de kişi haklarının zamanla artan bir önem kazandığını görüyoruz. Yani sorun sadece AB müktesebatı sorunu değil, esas olarak en geniş anlamıyla bir insan hakları sorunudur.
Kişi haklarının özü şudur: Arşiv belgelerinin açıklanması sonucu kişilerin mevcut toplumsal konumunda bir bozulma ya da düşüş meydan geliyorsa, o zaman kişi haklarının ihlalinden söz edile bilinir ve bu herhangi bir mürur-ü zamana (zaman aşımına) tabi değildir. Kişinin yaşadığı süre içerisinde her aşamada gündeme gelebilir, ayrıca kimi durumlarda mirasçılarına da geçebilir.
Örneklemek gerekirse: Bay X, fi tarihinde illegal faaliyet gösteren komünist partisine üye olmuştur. Söz konusu parti bilahare faaliyetlerine son vermiş ve arşivi Y adlı kuruluşa devredilmiştir. Y, kişi hakları konusunda herhangi bir araştırma yapmadan, yasal bir altyapı oluşturmadan belgeleri yayınlamak yoluna giderse ya da herhangi bir ön izine tabi tutmadan araştırmaya açarsa ve bunun sonucunda X'in toplumsal konumunda bir bozulma ortaya çıkarsa, bu durumda X'in Y'ye yönelik yasal başvuru hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın özenle kullanılması esastır.
Farzımuhal diyelim ki Bay X, bu belgelerin açıklandığı dönemde parlamentoda sosyal demokrat partiden milletvekiliydi ve bu belgelerin açıklanması sonucu istifa etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla maddi ve manevi zarara uğradı. Aynı konumda olan diğer kişilerde benzer nedenlerle toplumsal konumlarında şu veya bu biçimde kayba uğradılar. Kimisi işinden, kimisi yerinden olmuş oldu, kimisi de sosyal olarak ağır bedeller ödediler. Çektikleri acılar da çabası.
Eğer zarara uğrayanlar bunu ispatlayabilirlerse o zaman Y'nin başı ciddi olarak ağrıyabilir. Arşivlere belirli bir süre tahdit koymak, yani araştırmaya kapalı tutmak ya da ön izin sonucu araştırmaya açmak söz konusu kurumu sorumluluktan kurtarmaz. Arşivcilikteki 20-30 yıllık zaman tahdidinin başka nedenleri vardır. Zaman tahdidi, kişi haklarından mesuliyeti ortadan kaldırmaz.
Bu nedenlerle, arşiv toplamak henüz daha işin ilk adımıdır. Bunun yanında özellikle arşiv kurumları açısından atılması gereken daha başka adımlar da vardır. Arşivleri tasnif etmek, uygun ve emniyetli ortamda korumak, zarar görmemesini sağlamak, kalıcılığını garantilemek, telif haklarını göz önünde tutmak, kişi haklarını koruma altına almak, amaca uygun kullanımını sağlamak, bilimsel çalışmalara açmak türünden kimi önlemleri de düşünmek durumundadırlar.
Arşiv toplamak zevkli göründüğü kadar mesuliyeti ağır bir faaliyettir. Alt yapısı iyi hazırlanmalıdır. Bu konuda gereken önlemler alınmazsa kişiler ve kurumlar açısından dramatik sonuçlara yol açabilir.
Zaman Tahdidi
Zaman tahdidi konusuna gelince. Bu birçok arşivde uygulanan bir yöntemdir. Bunlar özellikle ya halen faaliyetini sürdüren kuruluşların veya yaşayan ya da kısa bir süre önce yaşamını yitiren ünlü kişilerin arşivlerinde uygulanmaktadır.
Kuruluşlar açısından Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Birliği (ICFTU) ya da Greenpeace arşivleri örnek gösterilebilir. Amsterdam’da bulunan Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü'nde bulunan bu iki kuruluşun arşivlerinin son yıllarına ait belgelerinin incelenmesi izine tabidir.
Tabiatıyla burada hemen şu akla gelebilir. İllegal faaliyetleri olmadığına göre bu kuruluşların arşivlerinin incelenmesi neden izine tabi tutulmuştur?
Burada doğrudan amaç kişi haklarının korunması değildir. Asıl amaç, bu kuruluşların karar almak mekanizmalarının deşifre edilmemesidir. Çünkü ICFTU, dünyadaki bütün sendikaların üst örgütü olarak işverenlere karşı, Greenpeace ise çevre koruma örgütü olarak dünyadaki bütün devletlere ve büyük şirketlere karşı halen mücadele etmektedirler. Bu mücadelenin boyutlarını somut olarak anlamak için Greenpeace'in Rainbow adlı gemisinin 10 Temmuz1985 tarihinde Fransız gizli polisi tarafından bombalandığını anımsatmamızda fayda vardır.
Yani bu örgütler hâlihazırda faal durumdadırlar. Son yıllara ait belgelerinin izinsiz kullanımı karşıt güçlere büyük kozlar verebilir. Nerede, nasıl, kimlerle karar aldıklarının, çalışma ve mücadele yöntemlerinin deşifre olması örgütlü mücadelelerini zayıflatabilir, karşı tarafa avantaj sağlayabilir. Bu nedenle, son 25 veya 30 yıla ait arşivleri için izin almak zorunluluğu getirilmiştir. Zaman tahdidinin amacı budur. Doğrudan kişi haklarıyla bir ilgisi bulunmamaktadır.
Kişi arşivlerinde zaman tahdidi ise, ya daha önce üstlendiği devlet görevi nedeniyle arşivin ihtiva ettiği özel bilgiler ya da( açıklanması zamansız görülen veya hiç öngörülmeyen) şahsa ait bilgiler nedeniyledir. Örneğin Hollanda'nın ünlü sosyal demokrat liderlerinden Den Uyl'un arşivi bu anlamda sınırlamaya tabidir. Çünkü Den Uyl uzun yıllar bakanlık ve başbakanlık görevlerinde bulunmuştur. Bu nedenle yasal olarak bazı sınırlamalara uyulması gerekmektedir. Ayrıca herhangi bir üst görevi olmasa dahi, herkes için geçerli olan kural şudur: Kişinin özel yaşamıyla ilgili bilgiler ancak kendisinin veya mirasçılarının izniyle kullanılabilir. Bu kurala uymamak müeyyideye tabidir.
Elbette bu tür tahditlerin makul bir gerekçesi olmalıdır ve ilgili arşiv kurumunun olurunu almalıdır. Haklı bir nedene dayanmayan keyfi tahdit kabul edilemez. Bu tür tehditleri kabul edip etmemek konusunda arşiv kuruluşları özgürdür. Ne ki, arşiv kuruluşları da bu konudaki kararlarını makul biçimde izah etmekle yükümlüdürler.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 32.İstanbul Kitap Fuarı’nın Ardından
15.11.2013 - Arşivler insanlığın kolektif bilincinin tanıklarıdır
26.09.2013 - Ergenekon Davası: İslami Muhafazakârlar ile Kemalistlerin Tarihi Hesaplaşması
11.08.2013 - Türkiye Yeni Toplumsal Olaylara Gebe
15.06.2013 - 'Marksist Kemalist’
8.01.2013 - 68 Kuşağı
11.12.2012 - Anadilde eğitimle ilgili sorular
26.11.2012 - Bir 'Şen Şapka' Hikayesi!
15.11.2012 - “Tarihçinin Eleği”ndeki Tarihçiler
3.11.2012 - Türkiye’nin Temel Açmazı
15.10.2012
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
gayrimüslüm
Sayın Övür bu toplumun yüzde 99u müslüman değildir. İnsanlara sorulmadan kimlik kağıdına yazılan şeyler doğruyu göstermez. hem sorulsaydı bile her dönem görülen dinsel baskı ortamında insanların müslüman olmadıklarını söylemelerini beklemek hayalcilik olurdu.