Zülfikar ÖZDOĞAN
Toplumsal anlamda kuşaklardan söz edilince bundan hemen aynı dönemi yaşamış, aynı özellikleri taşıyan, aynı düşünce yapısına sahip ve aynı tepkileri veren, tıpatıp birbirine benzer insanların oluşturduğu bir yaş grubu anlamını çıkarmamak gerekir. Bu anlamda bir 68 kuşağından kimse söz etmiyor. Dolayısıyla bugün birbirine benzemeyen iki 68'linin olmaması hiç de tesadüf değildir.
Burada aslolan şey, farklı özelliği olan bir döneme yaşı itibariyle tanıklık etmektir. Aynı dönemi yaşamış olmakla, olmamak arasında, özel toplumsal olaylara bizzat tanıklık etmek anlamında bir farklılık olduğunu kabul etmek gerekir. Nasıl bir Ekim Devrimi, İkinci Dünya Savaşı kuşağı varsa, Türkiye özelinde de bir 68 kuşağı vardır ve bu siyasal literatüre girmiştir. Bu kuşağa anlamını veren de yaşadığı dönemin müstesna toplumsal özellikleridir, o dönemin etkinliklerine katılmış olmasıdır ve tanık olduğu tartışmalar, eylemlerdir. Kısacası, içinde yaşadığı sosyal ortam, nefes alıp verdiği entelektüel çevredir. Bunların o dönemin gençleri üzerinde izlerini bırakmaması düşünülemez.
60'li yılların farklılığı nereden kaynaklanmaktadır?
60'li yıllar Türkiye'nin toplumsal tarihinde diğer yıllarla kıyaslanmayacak farklı özelliklere sahiptir. Bu dönemde sosyalist hareket kendisini gizli çalışmaya zorlayan yasak zincirini aşıp, ilk kez sokağa çıkmış, günlük sohbetlerin konusu olmuş, köylerdeki kahvelere dek girebilmiştir. Sadece kahvelere girmemiş, parlamentoya da girmiş ve 15 milletvekiliyle grup kurmuştur. Türkiye'nin daha önceki toplumsal tarihiyle kıyaslarsak bu kelimenin tam anlamıyla toplumsal bir depremdir.
Türkiye İşçi Partisi - TİP'ın parlamentoya girmesiyle Türkiye artık elit kesimin siyasette tek başına at oynattığı bir alan olmaktan çıktı, işçilerin, köylülerin, marabaların sorunları radyoda seçim konuşmalarına konu oldu, hatta bizzat kendileri çıkıp radyoda seçim konuşmaları yaptılar. (Bkz. TİP – Türkiye İşçi Partisi Parlamentoda, 3 cilt, Turhan Salman, Tüstav Yayınları, İstanbul, 2004). Solculuğun daha önceki yıllarda siyasi polisin sorgu merkezi olan İstanbul Sirkeci’deki Sansaryan Han'la hapishaneler arasındaki dar alanda talim ettiğini düşünürsek bunun ne denli önemli olduğunu daha iyi anlarız.
Sol, sosyalizm, kapitalizm, emperyalizm, burjuvazi, işçi sınıfı, feodal ağalar, beyler, köylüler, sömürü, sendika, grev, işgal, mücadele, örgütlenmek ve benzeri sözcükler ilk kez bu yıllarda siyasal literatürümüze girmiş ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Daha önceki yıllarda bu sözcüklerden birisinin bile kullanılmasının yıllarca hapis cezasıyla cezalandırıldığını düşünürsek 60'li yılların gerçekten farklı özellikler taşıyan yıllar olduğunu görürüz.
60'li yılların farklılığını yayınlarda da görmek mümkündür. Sosyal Adalet (1963-1965), Yön (1961-1967), Devrim (1969-1971) , Ant (1967-1970), Türk Solu (1967-1970), Emek (1970-1971), İşçi-Köylü (1969-1971), Aydınlık (1968-1971), Sosyalist (1967-1971) bu dönemin sol yayınları olarak geniş bir okuyucu kitlesine sahiptiler. Daha önceki dönemlerle kıyaslarsak fersah fersah bir ilerleme olduğunu görürüz.
Daha önceki dönemlerde insanlar bırakın bu tür legal yayınları okumayı, Nazım'ın şiirlerini bulundurdukları için yıllarca hapis yatıyorlardı. Nazım'ın şiirlerini illegal olarak yaymak ve okumak belli başlı sosyalist propaganda aracıydı. Legal siyasi yayın olmadığı gibi illegal (gizli) yayınlar da bir hayli kesattı, hatta kimi dönemlerde hiç yoktu. 60'li yıllardaki sol yayınların bolluğu bu anlamda adeta bir zincirlerinden boşanma olayıdır.
Türkiye'nin toplumsal yapısı ilk kez bu dönemde masaya yatırıldı. Milli Demokratik Devrim (MDD) ve Sosyalist Devrim (SD) tartışması, sonuçları itibariyle sosyalist hareketin tarihindeki en köklü ayrışma olarak bilinir ama asıl önemi Türkiye’nin toplumsal yapısının derinlemesine ve genişlemesine araştırılmasına vesile olmasında yatar. Bu tartışma sosyalist harekette entelektüel düzeyin yükselmesine yol açmış, sosyalistleri okumaya, araştırmaya, içinde bulundukları toplumu tanımaya yöneltmiştir. Sosyalistler hiçbir dönemde bu dönemde olduğu kadar çok okumadılar, araştırmadılar ve Türkiye’nin toplumsal yapısıyla ilgilenmediler. ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) tartışmaları bu yoğun okumanın ve arayışın sonucudur ve entelektüel sol yaşamda yeni ufuklar açmıştır. Daha önceki cılız sol harekette buna benzer tartışmaların olmadığını, sosyalist hareketin Komintern'in talimatlarıyla yönetildiğini unutmayalım.
Bu dönemde büyük toplumsal olaylar yaşandı. `6. Filo defol', `Onlar Ortak Biz Pazar', ABD elçisi Kommer'ın arabasının ODTÜ’de yakılması, İstanbul Üniversitesi'nin işgali, Kavel grevi, 15-16 Haziran işçi direnişi vb. eylemler toplumsal tarihimizde bir ilk'ı oluştururlar. Daha önce benzer olaylar görülmez.
60'li yıllar Türkiye'nin toplumsal ilerlemesi anlamında diğer yıllarla kıyaslanamayacak özelliklere sahiptir ve bir aydınlanma, çağdaşlaşma, kitlesel olarak uyanış dönemidir. Bu anlamda bir dönemi Türkiye ne öncesinde, ne de sonrasında bir daha yaşamadı. Elbette bu döneme tanık olanların da bir kuşak olarak anılması pek yanlış sayılmaz.
Bu kuşağın en büyük özelliği anti-emperyalist oluşuydu. Öğrenci eylemlerine damgasını vuran karakter anti-emperyalist motiflerdi: 6. Filo, Ortak-Pazar, ABD üsleri, NATO karşıtı eylemler bu doğrultudaki etkinliklerdi. Direniş yapan işçilerle dayanışma eylemleri de vardı ama aynı baskın karaktere sahip değildi.
Bu arada işçilerin patronlara karşı direnişi de yavaş yavaş gelişiyordu. Egemen çevrelerin ve Adalet Partisi (AP) Hükümeti’nin işçilerin sendikal özgürlüklerini kısıtlamak ve giderek güçlenen DİSK’i durdurmak amacıyla gündemine aldığı 274. ve 275 sayılı yasa girişimi bardağı taşıran son damla oldu ve yüzbinlerce işçi 15-16 Haziran 1970 tarihinde genel direnişe geçti. Bu direnişin devrimci gençlik saflarında yol açtığı şaşkınlığa ve dalgalanmalara bizzat tanık oldum. Böylesine büyük bir direnişin devrimci gençlik hareketinin dışında gerçekleşmesine bir türlü inanamıyorlardı. İşçilerin bu denli büyük bir direnişi gerçekleştirmiş olmalarını anlayamıyorlardı. Söylemlerinde ‘işçi sınıfı’ terimini sıklıkla kullanıyorlardı ama devrimciliğin gençliğe özgü olduğu düşüncesi bilinçaltlarına adeta kazınmıştı. 15-16 Haziran genel direnişi kuşkusuz bir bütün olarak sosyalist hareketin gelişiminin üzerinde derin izler bıraktı ama devrimci gençlik hareketinin ant-emperyalist karakterini tamamen değiştir(e)medi.
Sonuç olarak, bu dönemdeki gençliğin devrimci söylemlerinde anti- emperyalist motifler, anti-kapitalist motiflere göre daha ağır basıyordu diyebiliriz. Buna da çok şaşırmamak gerekir. Çünkü sosyalizm bizde anti- emperyalist kanallardan gelişti. Unutmamak gerekir ki bu ülkenin yakın tarihinde bir istiklal savaşı deneyimi vardı ve bu olay daha sonraki nesillerin üzerinde derin izler bıraktı.
Ayrıca cumhuriyeti kuran yönetici elit kesim milliyetçi nesiller yetiştirmek için devletin bütün olanaklarını seferber ettiler. Yıllarca süren bir propaganda kampanyasıyla (Türk Tarih Tezleri, Güneş Dil teorileri vb.) katıksız Türk milliyetçisi genç kuşaklar yetiştirdiler. 60'li yıllarda ortaya çıkan sosyalist hareketin anti-emperyalist motiflerle öne çıkması bir rastlantı olarak nitelenemez. Ayrıca bizde kapitalizmin gelişiminin bu dönemde nispeten zayıf olduğunu da göz önünde tutmak gerekir.
Bu nedenle 60'li yıllarda Marksist sosyalistlerle, radikal kemalistlerin özellikle ilk başlarda yanyana, hatta içiçe olduğunu görüyoruz. `Mustafa Kemal Yürüyüş'lerini marksist sosyalistlerle radikal kemalistler birlikte düzenlediler. Birçok örgütte aynı yönetimde yer alıyorlardı. Deniz Gezmiş'in kendilerini `marksist kemalist' olarak nitelemesi tesadüf sayılamazdı. Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki radikal kemalistlerin yayın organı haftalık `Devrim' (1969-1971) gazetesi, ayırımların yeteri kadar farkında olmayanlar tarafından marksist bir yayın olarak algılanıyordu. Zaten daha öncede yine Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki`Yön' dergisinde (1961-1967) hem marksistler, hem de radikal kemalistler birlikte yazılar yayınlıyorlardı. Söylemleri hemen hemen aynıydı. ‘Millicilik’, ‘ulusalcılık’ ikisinin de ortak bileşeniydi.
Devrimci hareket anti-kapitalist özellikler kazanmaya başlayıncaya dek marksist sosyalistlerle radikal kemalistlerin birlikteliği devam etti. Radikal kemalistlerin 12 Mart'ta yenilmesi, bu arada marksist yayınların giderek artması, işçi hareketindeki kabarma ve benzeri etkenler bu iki akımın yollarının ayrılmasına neden oldu. Ancak ‘yedi düvel karşıtı kuvayi milliyeci ruh’ bu dönem gençliğinin düşünce koridorlarında asılı kaldı. Bu nedenle 68 kuşağı gençliğinin ‘kuvayi milliyeci’ özelliğinin belirli bir temeli, bir arka planı vardır.
Gerçi bunun sadece onlarla sınırlı olduğunu söylemek de biraz haksızlık olur gibime geliyor. Esas olarak sosyalist hareketimizde milliyetçi, ulusalcı motifler baştan buyana vardı ve Türkiye sosyalist hareketi hiç bir zaman kendisini önce ittihatçı, sonra onun devamı kemalist milliyetçiliğin etkisinden kurtaramadı. Ama bu da ayrı bir yazı konusu olabilir. Belki başka bir sefere…
x x x
Altı yıl önce yazdığım bir yazı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2013
26.09.2013
11.08.2013
15.06.2013
8.01.2013
11.12.2012
26.11.2012
15.11.2012
3.11.2012
15.10.2012