Zülfikar ÖZDOĞAN
Toplumsal anlamda kuşaklardan söz edilince bundan hemen aynı dönemi yaşamış, aynı özellikleri taşıyan, aynı düşünce yapısına sahip ve aynı tepkileri veren, tıpatıp birbirine benzer insanların oluşturduğu bir yaş grubu anlamını çıkarmamak gerekir. Bu anlamda bir 68 kuşağından kimse söz etmiyor. Dolayısıyla bugün birbirine benzemeyen iki 68'linin olmaması hiç de tesadüf değildir.
Burada aslolan şey, farklı özelliği olan bir döneme yaşı itibariyle tanıklık etmektir. Aynı dönemi yaşamış olmakla, olmamak arasında, özel toplumsal olaylara bizzat tanıklık etmek anlamında bir farklılık olduğunu kabul etmek gerekir. Nasıl bir Ekim Devrimi, İkinci Dünya Savaşı kuşağı varsa, Türkiye özelinde de bir 68 kuşağı vardır ve bu siyasal literatüre girmiştir. Bu kuşağa anlamını veren de yaşadığı dönemin müstesna toplumsal özellikleridir, o dönemin etkinliklerine katılmış olmasıdır ve tanık olduğu tartışmalar, eylemlerdir. Kısacası, içinde yaşadığı sosyal ortam, nefes alıp verdiği entelektüel çevredir. Bunların o dönemin gençleri üzerinde izlerini bırakmaması düşünülemez.
60'li yılların farklılığı nereden kaynaklanmaktadır?
60'li yıllar Türkiye'nin toplumsal tarihinde diğer yıllarla kıyaslanmayacak farklı özelliklere sahiptir. Bu dönemde sosyalist hareket kendisini gizli çalışmaya zorlayan yasak zincirini aşıp, ilk kez sokağa çıkmış, günlük sohbetlerin konusu olmuş, köylerdeki kahvelere dek girebilmiştir. Sadece kahvelere girmemiş, parlamentoya da girmiş ve 15 milletvekiliyle grup kurmuştur. Türkiye'nin daha önceki toplumsal tarihiyle kıyaslarsak bu kelimenin tam anlamıyla toplumsal bir depremdir.
Türkiye İşçi Partisi - TİP'ın parlamentoya girmesiyle Türkiye artık elit kesimin siyasette tek başına at oynattığı bir alan olmaktan çıktı, işçilerin, köylülerin, marabaların sorunları radyoda seçim konuşmalarına konu oldu, hatta bizzat kendileri çıkıp radyoda seçim konuşmaları yaptılar. (Bkz. TİP – Türkiye İşçi Partisi Parlamentoda, 3 cilt, Turhan Salman, Tüstav Yayınları, İstanbul, 2004). Solculuğun daha önceki yıllarda siyasi polisin sorgu merkezi olan İstanbul Sirkeci’deki Sansaryan Han'la hapishaneler arasındaki dar alanda talim ettiğini düşünürsek bunun ne denli önemli olduğunu daha iyi anlarız.
Sol, sosyalizm, kapitalizm, emperyalizm, burjuvazi, işçi sınıfı, feodal ağalar, beyler, köylüler, sömürü, sendika, grev, işgal, mücadele, örgütlenmek ve benzeri sözcükler ilk kez bu yıllarda siyasal literatürümüze girmiş ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Daha önceki yıllarda bu sözcüklerden birisinin bile kullanılmasının yıllarca hapis cezasıyla cezalandırıldığını düşünürsek 60'li yılların gerçekten farklı özellikler taşıyan yıllar olduğunu görürüz.
60'li yılların farklılığını yayınlarda da görmek mümkündür. Sosyal Adalet (1963-1965), Yön (1961-1967), Devrim (1969-1971) , Ant (1967-1970), Türk Solu (1967-1970), Emek (1970-1971), İşçi-Köylü (1969-1971), Aydınlık (1968-1971), Sosyalist (1967-1971) bu dönemin sol yayınları olarak geniş bir okuyucu kitlesine sahiptiler. Daha önceki dönemlerle kıyaslarsak fersah fersah bir ilerleme olduğunu görürüz.
Daha önceki dönemlerde insanlar bırakın bu tür legal yayınları okumayı, Nazım'ın şiirlerini bulundurdukları için yıllarca hapis yatıyorlardı. Nazım'ın şiirlerini illegal olarak yaymak ve okumak belli başlı sosyalist propaganda aracıydı. Legal siyasi yayın olmadığı gibi illegal (gizli) yayınlar da bir hayli kesattı, hatta kimi dönemlerde hiç yoktu. 60'li yıllardaki sol yayınların bolluğu bu anlamda adeta bir zincirlerinden boşanma olayıdır.
Türkiye'nin toplumsal yapısı ilk kez bu dönemde masaya yatırıldı. Milli Demokratik Devrim (MDD) ve Sosyalist Devrim (SD) tartışması, sonuçları itibariyle sosyalist hareketin tarihindeki en köklü ayrışma olarak bilinir ama asıl önemi Türkiye’nin toplumsal yapısının derinlemesine ve genişlemesine araştırılmasına vesile olmasında yatar. Bu tartışma sosyalist harekette entelektüel düzeyin yükselmesine yol açmış, sosyalistleri okumaya, araştırmaya, içinde bulundukları toplumu tanımaya yöneltmiştir. Sosyalistler hiçbir dönemde bu dönemde olduğu kadar çok okumadılar, araştırmadılar ve Türkiye’nin toplumsal yapısıyla ilgilenmediler. ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) tartışmaları bu yoğun okumanın ve arayışın sonucudur ve entelektüel sol yaşamda yeni ufuklar açmıştır. Daha önceki cılız sol harekette buna benzer tartışmaların olmadığını, sosyalist hareketin Komintern'in talimatlarıyla yönetildiğini unutmayalım.
Bu dönemde büyük toplumsal olaylar yaşandı. `6. Filo defol', `Onlar Ortak Biz Pazar', ABD elçisi Kommer'ın arabasının ODTÜ’de yakılması, İstanbul Üniversitesi'nin işgali, Kavel grevi, 15-16 Haziran işçi direnişi vb. eylemler toplumsal tarihimizde bir ilk'ı oluştururlar. Daha önce benzer olaylar görülmez.
60'li yıllar Türkiye'nin toplumsal ilerlemesi anlamında diğer yıllarla kıyaslanamayacak özelliklere sahiptir ve bir aydınlanma, çağdaşlaşma, kitlesel olarak uyanış dönemidir. Bu anlamda bir dönemi Türkiye ne öncesinde, ne de sonrasında bir daha yaşamadı. Elbette bu döneme tanık olanların da bir kuşak olarak anılması pek yanlış sayılmaz.
Bu kuşağın en büyük özelliği anti-emperyalist oluşuydu. Öğrenci eylemlerine damgasını vuran karakter anti-emperyalist motiflerdi: 6. Filo, Ortak-Pazar, ABD üsleri, NATO karşıtı eylemler bu doğrultudaki etkinliklerdi. Direniş yapan işçilerle dayanışma eylemleri de vardı ama aynı baskın karaktere sahip değildi.
Bu arada işçilerin patronlara karşı direnişi de yavaş yavaş gelişiyordu. Egemen çevrelerin ve Adalet Partisi (AP) Hükümeti’nin işçilerin sendikal özgürlüklerini kısıtlamak ve giderek güçlenen DİSK’i durdurmak amacıyla gündemine aldığı 274. ve 275 sayılı yasa girişimi bardağı taşıran son damla oldu ve yüzbinlerce işçi 15-16 Haziran 1970 tarihinde genel direnişe geçti. Bu direnişin devrimci gençlik saflarında yol açtığı şaşkınlığa ve dalgalanmalara bizzat tanık oldum. Böylesine büyük bir direnişin devrimci gençlik hareketinin dışında gerçekleşmesine bir türlü inanamıyorlardı. İşçilerin bu denli büyük bir direnişi gerçekleştirmiş olmalarını anlayamıyorlardı. Söylemlerinde ‘işçi sınıfı’ terimini sıklıkla kullanıyorlardı ama devrimciliğin gençliğe özgü olduğu düşüncesi bilinçaltlarına adeta kazınmıştı. 15-16 Haziran genel direnişi kuşkusuz bir bütün olarak sosyalist hareketin gelişiminin üzerinde derin izler bıraktı ama devrimci gençlik hareketinin ant-emperyalist karakterini tamamen değiştir(e)medi.
Sonuç olarak, bu dönemdeki gençliğin devrimci söylemlerinde anti- emperyalist motifler, anti-kapitalist motiflere göre daha ağır basıyordu diyebiliriz. Buna da çok şaşırmamak gerekir. Çünkü sosyalizm bizde anti- emperyalist kanallardan gelişti. Unutmamak gerekir ki bu ülkenin yakın tarihinde bir istiklal savaşı deneyimi vardı ve bu olay daha sonraki nesillerin üzerinde derin izler bıraktı.
Ayrıca cumhuriyeti kuran yönetici elit kesim milliyetçi nesiller yetiştirmek için devletin bütün olanaklarını seferber ettiler. Yıllarca süren bir propaganda kampanyasıyla (Türk Tarih Tezleri, Güneş Dil teorileri vb.) katıksız Türk milliyetçisi genç kuşaklar yetiştirdiler. 60'li yıllarda ortaya çıkan sosyalist hareketin anti-emperyalist motiflerle öne çıkması bir rastlantı olarak nitelenemez. Ayrıca bizde kapitalizmin gelişiminin bu dönemde nispeten zayıf olduğunu da göz önünde tutmak gerekir.
Bu nedenle 60'li yıllarda Marksist sosyalistlerle, radikal kemalistlerin özellikle ilk başlarda yanyana, hatta içiçe olduğunu görüyoruz. `Mustafa Kemal Yürüyüş'lerini marksist sosyalistlerle radikal kemalistler birlikte düzenlediler. Birçok örgütte aynı yönetimde yer alıyorlardı. Deniz Gezmiş'in kendilerini `marksist kemalist' olarak nitelemesi tesadüf sayılamazdı. Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki radikal kemalistlerin yayın organı haftalık `Devrim' (1969-1971) gazetesi, ayırımların yeteri kadar farkında olmayanlar tarafından marksist bir yayın olarak algılanıyordu. Zaten daha öncede yine Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki`Yön' dergisinde (1961-1967) hem marksistler, hem de radikal kemalistler birlikte yazılar yayınlıyorlardı. Söylemleri hemen hemen aynıydı. ‘Millicilik’, ‘ulusalcılık’ ikisinin de ortak bileşeniydi.
Devrimci hareket anti-kapitalist özellikler kazanmaya başlayıncaya dek marksist sosyalistlerle radikal kemalistlerin birlikteliği devam etti. Radikal kemalistlerin 12 Mart'ta yenilmesi, bu arada marksist yayınların giderek artması, işçi hareketindeki kabarma ve benzeri etkenler bu iki akımın yollarının ayrılmasına neden oldu. Ancak ‘yedi düvel karşıtı kuvayi milliyeci ruh’ bu dönem gençliğinin düşünce koridorlarında asılı kaldı. Bu nedenle 68 kuşağı gençliğinin ‘kuvayi milliyeci’ özelliğinin belirli bir temeli, bir arka planı vardır.
Gerçi bunun sadece onlarla sınırlı olduğunu söylemek de biraz haksızlık olur gibime geliyor. Esas olarak sosyalist hareketimizde milliyetçi, ulusalcı motifler baştan buyana vardı ve Türkiye sosyalist hareketi hiç bir zaman kendisini önce ittihatçı, sonra onun devamı kemalist milliyetçiliğin etkisinden kurtaramadı. Ama bu da ayrı bir yazı konusu olabilir. Belki başka bir sefere…
x x x
Altı yıl önce yazdığım bir yazı.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2013
26.09.2013
11.08.2013
15.06.2013
8.01.2013
11.12.2012
26.11.2012
15.11.2012
3.11.2012
15.10.2012