Zülfikar ÖZDOĞAN
’68 Kuşağı’ başlıklı yazımda Deniz Gezmiş’e atfen ‘Marksist Kemalist’ terimini kullanmam kimilerini şaşırtmış olabilir. Çünkü Deniz Gezmiş, Marksist-Leninist bir gençlik lideri olarak tanındı ve dönemin devrimci gençlik hareketinin sembolü haline geldi. Bu nedenle onun erken bir döneme özgü bile olsa farklı bir biçimde tanımlanması birçok kişi için zor kabul edilir bir olaydır. Bu da son derece anlaşılır bir şeydir.
Ancak hemen belirtmeliyim ki ‘Marksist Kemalist’ kavramı bana ait değildir, yakın arkadaşlarının tanıklığıyla bizzat Deniz Gezmiş’in kendisine aittir. Bu konuda ilk söz eden kişi yakın arkadaşı Uluç Gürkan oldu. Uluç Gürkan, Cumhuriyet gazetesinden Işık Kansu’nun kendisiyle yaptığı bir söyleşide aynen şunları söyledi: “Deniz kendisini ‘Marksist Kemalist’ olarak tanımlardı. Sen ‘sol Kemalistsin’ derdi”. (Cumhuriyet Gazetesi, 8 Kasım 1998, sf. 8).
Ben bu röportajı ilk okuduğumda hem sevinmiştim, hem de şaşırmıştım. Sevinmemin nedeni, 60’lı yıllarla ilgili olarak yaptığım temel bir değerlendirmenin beklenmedik bir köşeden doğrulanmasıydı. Çünkü ben 60’lı yılları Kemalizm’den Marksist sosyalizme doğru bir evrilme süreci olarak görüyordum ve Deniz Gezmiş bu ifadesiyle görüşümü birinci elden doğrulamış oluyordu. Şaşkınlığımın nedeniyse, Deniz Gezmiş gibi teorik analizlerle fazla uğraşmamış, arkasında fazla yazı bırakmamış, masa başında yazı yazmaktan çok bizzat eylemlerin içinde yer almış bir kişinin içinde bulunduğu koşulları üstün bir analitik yetenekle ve tamamen doğru biçimde tanımlamasıydı. Deniz Gezmiş, her sosyalist genç gibi benim de idol’ümdü ve onun cesaretine, militanlığına ve kahramanlığına hayranlık duymamak elden değildi. Ancak onun kısa sayılabilecek devrimci yaşamında ve gençlik hareketinin o baş döndürücü hızı içerisinde bu denli isabetli bir tespitte bulunmasını doğrusu beklemiyordum ve bunun ona olan hayranlığımı daha da artırdığını itiraf etmem gerekir. Söz konusu yılların üzerinden kırk küsur yıl geçmesine rağmen bizim bu dönemi hâlâ doğru dürüst analiz etmek konusundaki duygusallığımız ve tereddütlerimiz göz önünde tutulursa, Deniz’in o günkü olayların sıcaklığı içerisinde böylesine doğru bir tespitte bulunup, bunu cesaretle dile getirmesi karşısında herhalde şapka çıkarmaktan başka yapacak bir şey yoktur.
Uluç Gürkan’ın bu röportajından sonra Deniz Gezmiş’i yakından tanımış olan Hasan Cemal’de bu ifadeleri teyit eden benzer şeyler yazdı. Hasan Cemal, ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’(Doğan Kitapçılık, 7. baskı, 1999) başlıklı kitabında Uluç Gürkan’ın bu sözlerine yer verdi ve ilaveten şunları belirtti: “Deniz’in bir sözü hep kulaklarımda çınlar: ‘Biz Marksistler, sol Kemalist olarak Doğan Avcıoğlu’nu çok severiz’ (age. Sf. 197).
Burada Deniz’in bir ayırım yapıp ‘biz Marksistler’, ‘siz sol Kemalistler’ tanımlaması yaptığını görüyoruz ki bu konuşma muhtemelen daha ileri bir tarihte gerçekleşmiş olsa gerek. Çünkü ‘Marksist Kemalist’ tanımlaması bir yana bırakılmış, ‘biz Marksistler’ ve ‘siz sol Kemalistler’ ayırımı yapılmaya başlanmış. Ancak ayırım yapmasına rağmen yine de dönemin Marksistleriyle, radikal Kemalistlerinin ne denli yakın ilişki içerisinde olduğunu, birbirine sempati duyduklarını gözlemleyebiliyoruz. Deniz Gezmiş’in sosyalist harekete sempati duymasının radikal Kemalistlerin ideoloğu Doğan Avcıoğlu tarafından çıkarılan ‘Yön’ dergisi aracılığıyla olması -ki bu bir tesadüf değildi, o dönemde birçok kişi bu yolu izleyerek sosyalizme ulaşmıştı- bir istisnadan çok genel bir eğilimi yansıtmaktadır. Bu da o dönemde Kemalizm’den Marksist sosyalizme geçişle ilgili karakteristik bir özelliktir. Kuşkusuz başka yollardan geçerek sosyalizme ulaşanlar da vardı. Örneğin Çetin Altan’ın ‘Akşam’ gazetesindeki yazılarını okumak, TİP’in etkinliklerine tanık olmak veya bunlara tesadüfen veya merak ederek katılmak yoluyla sosyalizme sempati duyanlar da bir hayli yaygındı. Ancak ‘Yön’ dergisi veya başka yayınları okumak da çok rastlanan bir yoldu. Özellikle büyük kentlerde okumuş kesim, yükseköğrenim gençliği ve aydınlar bu yolu izliyordu.
‘Marksist Kemalist’ tanımlamasına Mustafa Şener’in doktora tezinde de değiniliyor ve aynı kaynaklara işaret ediliyor. (‘Türkiye Sol Hareketinde İktidar Stratejisi tartışmaları: 1961-1971, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’. Şener, bu tezini daha sonra geliştirip ‘Türkiye Solunda Üç Tarz-ı Siyaset (Yön, MDD ve TİP)’ başlığı altında kitaplaştırdı. (Yordam Kitap, 2010, İstanbul).
Bu konuda başvuracağımız en son kaynak Oral Çalışlar’ın bir yazısıdır. Çalışlar, yakın zamanda ‘Radikal’gazetesindeki köşesinde şunları yazdı:
“10 Kasım 1969. Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) MYK üyeleri olarak, Anıtkabir’e çelenk koyduktan sonra, oradaki platformda toplandık. Binlerce Dev-Genç’liyi selamlıyoruz.
Dev-Genç, dönemin en aktif ve etkili örgütü. Hepimiz ‘sosyalist’iz. Yakalarımızda Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafı...
Biz ‘Mustafa Kemal’ demeyi tercih ediyoruz ve idealimizdeki fotoğraf Milli Mücadele’deki kalpaklı fotoğraf. Yürüttüğümüz militan gençlik mücadelesine ‘İkinci Milli Kurtuluş Savaşı’ adını veriyoruz.
Aldığımız eğitim ve ailelerimizin tercihleri, Kemalist bir ideoloji ile yetişmemize yol açmıştı. Kemalizm’in bize öğrettiği şuydu: ‘Halk geridir. Asker-sivil aydın zümre ilericidir. Onların bu geri toplumu adam edebilmesi için yukarıdan otoriter yöntemlerle müdahale şarttır. Tek parti yönetimi bu açıdan çok yararlıdır.’
Tabii, dünyada yükselişte olan ‘sosyalizm’i de benimsemekteydik...
Bir gün Deniz Gezmiş’le Tünel’deki Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı binasından çıkmıştık. Sokağın başında, vitrininde Atatürk fotoğraflarının sergilendiği Foto Süreyya’nın önünde durduk. Deniz, “Biz Kemalistler” diye söze başlayınca şaşırarak ‘Biz sosyalist değil miyiz?’ dedim. Deniz rahat bir şekilde, ‘Hem sosyalistiz hem de Kemalistiz’ cevabını verdiğinde pek yadırgamadım…” (Radikal Gazetesi, 15 Aralık 2012).
Sadece Oral Çalışlar değil o dönemde herhalde sosyalistim diyen hiç kimse bunu yadırgamazdı. Safların ayrılması, sloganların ve söylemlerin farklılaşması daha sonraki yıllarda gerçekleşti. Marksist klasikler çevrilip okununca Kemalizm’le Marksizm’in aynı şeyler olmadığı anlaşılmaya, Kemalizm’in bir ‘küçük burjuva ideolojisi’, Marksizm’in‘işçi sınıfının ideolojisi’ olduğu dillendirilmeye başlandı ve Kemalizm’e karşı eleştiriler yöneltildi. Ancak bu eleştirilerde vurgular ve tonlar farklıydı.
Sol gruplar ve Kemalizm
60’lı yılların devrimci gençlik hareketi saflarında Kemalizm konusunda ilk bayrağı kaldıranın İbrahim Kaypakkaya olduğunu görüyoruz. 1971’in sonları ve 1972’in başlarında Kaypakkaya, Kemalizm’e karşı sert ve köklü eleştiriler yöneltmeye başladı ve böylelikle mensup olduğu Doğu Perinçek grubundan kopmaya başladı. Kaypakkaya sadece Kemalizm ile ilgili değil Kürd meselesinde de sosyalist hareket içerisinde en kesin ve radikal tutumu benimseyen bir sima olarak ön plana çıktı. Ona göre Kemalizm ‘emperyalizme teslimiyet, yarı sömürgeciliği seve seve kabullenmektir.. Kürt sorunu ‘milli bir meseledir’ ve Kürt milleti sadece emekçi sınıflarıyla değil bütünüyle ezilmekte ve sömürülmektedir” (Şener, age. Sf. 228).
Gerçi sosyalist hareketin diğer grupları da Kemalizm’i tümüyle onamıyorlardı. Ancak onayanlar da yok değildi. Bu konuda en ileri giden sol grup Mihri Belli ve arkadaşları, Aydınlık Sosyalist Dergi ve Türk Solu çevresi oldu. Belli’nin şu sözleri bu anlamda yeteri kadar açıktır: “Bugün Türkiye’yi yeniden Kemalist gelişme yoluna sokmak demek, milli bağımsızlığı sağlamak, Atatürk ilkelerini günümüzün gerçekleri ışığında geliştirerek yeniden egemen kılmak demek, bugünkü Türkiye’yi değiştirmek, gerçek bir devrim başarmak demektir.” (Yön, 48. Sayı, 1962, Mehmet Doğu mahlasıyla yazdığı ‘Sosyalizm Tartışmaları başlıklı yazı). Gerçi Belli bu söylemini ileride farklılaştırıp salt ‘Atatürkçülük’ ekseninden çıkardı ve Milli Demokratik Devrim (MDD) teorisiyle Leninizm’in ‘aşamalı devrim teorisi’ eksenine ve söylemine oturttu, ama öz olarak fazla bir şeyin değiştiği söylenemez. Ulusalcılık daima Belli’nin tezlerinin temelini oluşturdu. Sanıyorum şu sözleri bu konuda yeteri kadar açıktır: “..Kemalizmle sosyalizm arasında aşılmaz duvarlar yoktur. Atatürk’ün en büyük çabası, genç kuşaklara Türk milli gururunu telkin etmek olmuştur. Milli gurur iyi bir şeydir. Milli gurur insanı sosyalizme götürür. En sağlam sosyalistler o yoldan gelmişlerdir sosyalizme.” (Türkiye’de Karşı Devrim, Türk Solu, sayı 64, 1969. Akt: Şener, age. 177).
Mihri Belli, Milli Demokratik Devrim (MDD) adı altında Marksizm’le Kemalizm’i karıp, bunun alenen teorisini yapan ilk ‘Eski Tüfek’ olarak sosyalist hareketin tarihinde yer aldı. Daha önceki sosyalistlerde de, -özellikle Şefik Hüsnü’nün yazılarında bunu görmek mümkündür-, ulusalcı bir damar vardı. Zaten Mihri Belli’nin TKP içerisinde yer alan komünistler arasında Şefik Hüsnü’ye ayrı bir değer biçmesi bu anlamda nedensiz değildi. Böylelikle bir yandan TKP ile arasında doğal bir bağ olduğunu, onun devamını oluşturmuş olduğunu kanıtlamış oluyordu, ama öte yandan kendi tezlerine güçlü bir teorik destek sağlamış oluyordu. Daha ileride aynı silahı, bu kez daha güçlü bir biçimde Doğu Perinçek’in eline aldığını göreceğiz.
Kemalizm’i olumlamak konusunda Mihri Belli uzun süre yalnız kalmadı, onunla yarışan güçlü bir rakip daha ortaya çıktı: Doğu Perinçek. Perinçek, Aydınlık Sosyalist Dergi’den ayrıldıktan sonra arkadaşlarıyla çıkardığı Proleter Devrimci Aydınlık (PDA – Ak Aydınlık) dergisinde aynen şunları yazıyordu: “Bizim partimiz Milli Kurtuluş Cephesi’dir. Bizim partimizin komutanı Mustafa Kemal’dir. Bizim partimizin üyeleri Amerikan sömürücüleri ile ortaklık etmeyen bütün bir MİLLET’tir.” (PDA, sayı 7, 1969). Çıkış noktası bu olan Perinçek’in koştuğu uzun siyasi maratonda ulaştığı noktanın ne olduğunu öğrenmek için günümüzdeki Ergenekon dava dosyasını izlemek yeterlidir sanıyorum!
Diğer sol gruplar Belli ve Perinçek kadar ileri gitmemiş, Kemalizm’e belirli bir mesafeden yaklaşmışlardır. THKP/C’nin lideri Mahir Çayan bunlardan birisiydi. Çayan, Kemalizm’i ‘küçük burjuva radikalizmi’ olarak nitelendiriyordu. Deniz’lerin kurduğu THKO’nun görüşleri ise teorik olarak Mihri Belli’nin görüşlerine nispeten daha yakındır. Deniz ve arkadaşları Kemalistleri ‘millici ve devrimci bir güç’ olarak görüyorlardı. (Bkz: Türkiye Devriminin Yolu). Deniz’in daha önce radikal Kemalistlere, onların ideoloğu Doğan Avcıoğlu’na yönelik sempatisi göz önünde tutulursa THKO’nun bu tavrı hiç de şaşırtıcıdır denemez.
Yukarıda sözü geçen grupların tümünün ortak noktasını devrimci gençlik hareketi çıkışlı olmaları ve Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini benimsemeleri oluşturuyordu, Bunların dışında önemli sol grup olarak Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve TİP çevresi vardı. TKP ise 60’lı yıllarda pek esamisi okunmayan bir gruptu. Doğrusunu söylemek gerekirse etkinliği açısından bu dönemde TKP için ‘bir sol grup’ demek bile abartılı olur. Çünkü TKP, ‘biri felçli üç kişiden’ oluşan bir yönetimden ve değişik sosyalist ülkelerde ikamet eden bir avuç sürgündeki komünistten ibaretti ve ellerine bir tesadüf sonucu geçen ‘Bizim Radyo’ yayını dışında herhangi bir ciddi etkinlikleri yoktu. O dönemde TKP tarafından yayınlanan ve ‘Barış ve Sosyalizm Sorunları’ dergisinin Türkçe versiyonu olan‘Yeniçağ’ dergisi taranırsa bu çok açık bir biçimde görülebilir. TKP’nin Kemalizm konusundaki görüşleri Komintern’nden mirastır. TKP, Kemalistleri, en azından bir kanadını demokratik devrimde ittifak kurulması gereken bir güç olarak görüyordu.
Doktor H. Kıvılcımlı, Komintern kuşağından ve geleneğinden gelen, ancak partiyle ilişkisi fazla sürmeyen muhalif bir ideologdu. Komintern’in Kemalist yönetime karşı tavrını esas olarak benimsemişti, ancak buna kendi özgün yorumunu katmıştı. Şöyle ki: Kemalist modernleşme tamamlanmamış ve desteklenmesi gereken bir demokratik devrimdir ki Komintern’de bunu ileri sürüyordu, bunun tamamlanması için ikinci bir Kuvayi Milliye hareketine ihtiyaç vardır, işte bu da Doktor’un kendi özgün yorumunu teşkil ediyordu. Doktor’un bu görüşünün ucu ve çerçevesi açık olduğu için daha sonra ‘Doktorcu’ olduğunu ileri süren birçok çevre tarafından kullanıldı ve ulusalcı tezlere dayanak yapıldı.
TİP çevresine gelince: TİP denilince yekpare bir bütünden söz edilemez. Sendikacıların kurduğu, Mehmet Ali Aybar’ın devraldığı, Aren – Boran ekibinin yönettiği ve 1975’de kurulan TİP oluşumları arasında farklar vardır. Ancak ideolojik ve politik ayırımları bir yana bırakırsak genel olarak TİP’in temel bir amacından söz edebiliriz: Demokrasiyi geliştirmek, güçlendirmek ve sosyalizme bu yolla ulaşmak. Bu çerçevede Kemalistlerin bir kanadıyla işbirliğini, özellikle demokrasinin güçlendirilmesinde dışlamadıklarını söyleyebiliriz.
Neden Kemalizm’den Marksist Sosyalizme?
Aslında dönemin Kemalizm’den Marksizm’e doğru evrilmesi anlaşılabilir bir süreçti. Çünkü Kemalizm Türkiye’deki egemen milliyetçi ideolojinin, Marksizm ise dünyanın beşte birinde ‘reel sosyalizm’ adı altında uygulanan ve milyonlarca taraftarı bulunan, yükselen sol bir ideolojinin adıydı. Yıllardır Kemalist eğitim sisteminin tornasından geçen genç kuşak 60’lı yıllarda ilk kez egemen düşüncenin dışında farklı bir düşünce sitemiyle ile karşılaşıyordu ve üstelik bu yeni ideoloji sahip oldukları ideoloji ile bir takım benzerlikler taşıyordu. İradecilik, tepeden inmecilik otoriterlik, seçkincilik, akılcılık her ikisinin de ortak yanlarıydı ki bu da daha çok her ikisinin düşünce bazında pozitivizmin yatmasından ileri geliyordu.
Ayrıca söylemlerde de benzerlik vardı: Halkçılık, devrimcilik, emperyalizm, mazlum milletler, zalimler, ezilenler, direniş bunlardan bazılarıydı. Bu benzerlikler nedeniyle birinden diğerine geçmek gençler açısından hiç de zor olmuyordu. Dolayısıyla kendilerini hem ‘Marksist’, hem ‘Kemalist’ ya da ‘Marksist Kemalist’ olarak tanımlayabiliyorlardı. Yıllar sonra, ‘reel sosyalizm’in çökmesinden ve Marksizm – Leninizm’in hızla zemin kaybetmesiyle birlikte bu kez tersi bir süreç yaşandı. Yıllardır kendilerini ‘sosyalist’ olarak tanımlayanlar, sosyalist sistemin çökmesinden sonra yine aynı kolaylıkla bu kez Kemalist saflara yanaştılar, kimileri Kemalizmi yeniden keşfetti, kimileri de kendilerini hâlâ ‘sosyalist’ olarak tanımlamakla birlikte Kemalistlerle birlikte aynı safları tuttular, aynı söylemleri benimsediler. Özellikle islami hareket, Kürd meselesi, Avrupa Birliği ve ABD konularında aralarındaki kimi söylem farklılıklarına karşın eski Marksistlerin büyük bir kısmıyla Kemalistlerin benzer veya paralel tutum içerisinde olduğuna tanık olundu. Daha doğrusu, var olan yakınlık daha da sıkılaştı. Bu bağlamda yepyeni bir kavramın siyasal literatüre girdiğine tanık olduk: ‘Ulusalcı solculuk’. ‘Ulusalcı sol’ denen kesimin sosyolojik tabanına bakılırsa bunların büyük ölçüde Kemalistlerden ve eski sosyalistlerden oluşması bize çok şey anlatıyor olması gerekir. Ulusalcılığın, milliyetçiliğin öztürkçesi olduğunu söylememize ise herhalde gerek yoktur.
Devrimci gençlik hareketi ve ‘ulusalcı solculuk’
Kimileri 60’lı yıllardaki devrimci gençlik hareketinin Türkiye’de bugün var olan ‘ulusalcı sol’ hareketin başlangıcını oluşturduğunu ileri sürerler. Kanımca bu doğru değildir. Bu, Türkiye sol hareketini bir bütün olarak tanımayanların konjonktürel siyasal duruşlarına uygun eklektik teoriler üretmesinin ötesinde bir anlam taşımaz. Çünkü Türkiye sol hareketinde ulusalcı eğilim hareketin başlangıcından buyana vardı ve bu sadece 60’lı yıllarla sınırlanmayacak bir karakter taşıyordu. 60’lı yıllardaki sol hareket ise Kemalizm’den sosyalizme evrilen bir sürecin özelliklerini barındırıyordu. Yani söz konusu olan ulusallaşma değildi, aksine enternasyonalist bir karakter edinme çabasıydı. Bu sürecin ne ölçüde derinleştiği, tamamlanıp tamamlanmadığı ayrı bir konudur. Ancak sürecin temel karakterinin, ana yöneliminin sosyalizm yönünde olduğu inkâr edilemez. Buna karşılık bugünkü ‘ulusalcı sol’, sosyalizmden Kemalizm’e evrilme özelliğini taşıyor. Yani birbirinden tamamen farklı ve ters iki süreç söz konusudur. Bu iki sürecin arasında eklektik bir takım bağlar icat edip birbirinin devamı olduğunu ileri sürmek, sosyalist hareketin bir bütün olarak tarihinden hiçbir şey anlamamak demektir.
Bu arada yeri gelmişken ‘Ulusalcı solculuk’la ilgili birkaç noktaya kısaca değinip bu yazıyı noktalamak istiyorum.
‘Ulusalcı sol’, anlam benzerliği oluşturduğu ‘nasyonal sosyalizm’den genel olarak farklıdır. Zaman, mekân, kitle temeli, kullandığı yöntemler ve argümanlar farklılık arz etmektedir. Ancak üzerinde düşünülmesi gereken istisnaları da yok değildir. Sırbistan’da Miloseviç ve Türkiye’de Doğu Perinçek grubu gibi.
‘Ulusalcı solculuk’ sadece Türkiye’ye özgü değildir, bütün dünyada ortaya çıkan bir olgudur. ‘Reel sosyalizm’in yıkılmasından, Marksizm-Leninizm’in tarih sahnesinden silinmesinden sonra boşlukta kalan kitleler değişik siyasi kulüplere savruldular. Bu savrulma Batı Avrupa’da daha çok sosyal demokrat, yeşilsol, sosyal liberal partiler yönünde olurken, Doğu Avrupa’da, özellikle Balkanlarda ve doğusunda ‘ulusalcı solculuk’ biçiminde oldu. Bu da daha çok var olan Marksist-Leninist partilerin ve grupların ‘ulusalcı sol’ bir nitelik kazanması biçiminde gerçekleşti. Yunanistan Komünist Partisi, AKEL (Kıbrıs), Rusya Komünist Partisi bunun tipik örnekleridir.
Kapitalist ekonomide beliren buhranlar ve küreselleşmenin derinleşip, yaygınlaşması ‘ulusal solcu’ eğilimleri besleyip, güçlendiren etmenlerdir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde bu eğilimin daha çok karşımıza çıkacağını söyleyebiliriz.
Uluslararası düzeyde bilim çevreleri milliyetçiliğin, içine kapanmanın, başkalarını düşman görme eğiliminin yeni bir tezahürü olan ulusalcılık ve bunun özgün bir biçimi olan ulusalcı solculuk üzerine araştırmalar yapıyorlar ve bunların sayısı günden güne artıyor. Nedense Türkiye’de bu konuda bir sessizlik hakimdir. Bu kadar bol üniversitesi olan ve ulusalcılığın bu denli güçlü olduğu bir ülkede bu sessizlik pek anlaşılır bir şey değildir. Tek başına Doğu Perinçek grubunun kat ettiği yol bile birkaç doktora çalışmasına yetecek verilerle doludur. Umarız bundan sonra bu türden çalışmalar artar ve ulusalcılığın tarihsel arka planı, sosyolojik temeli, gelişme biçimleri, kullandıkları yöntemler ve argümanları bilimsel olarak irdelenir.
Bu konulara ileride devam edeceğiz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 32.İstanbul Kitap Fuarı’nın Ardından
15.11.2013 - Arşivler insanlığın kolektif bilincinin tanıklarıdır
26.09.2013 - Ergenekon Davası: İslami Muhafazakârlar ile Kemalistlerin Tarihi Hesaplaşması
11.08.2013 - Türkiye Yeni Toplumsal Olaylara Gebe
15.06.2013 - 'Marksist Kemalist’
8.01.2013 - 68 Kuşağı
11.12.2012 - Anadilde eğitimle ilgili sorular
26.11.2012 - Bir 'Şen Şapka' Hikayesi!
15.11.2012 - “Tarihçinin Eleği”ndeki Tarihçiler
3.11.2012 - Türkiye’nin Temel Açmazı
15.10.2012
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
MEHMET KURU
Denizleri asanları yazsaydın ellerin mi kırılırdı.Onları yapanları yargılayacağız diye refaranduma gidip,istedikleri kurumları ellerini geçirdiklerini yazsaydın ellerin mi kırılırdı.