Ahmet TAŞGETİREN
4 Şubat 2016 tarihli yazımın başlığı “Kucaklaşma-Şeytan çatlatırcasına” şeklinde idi.
Kardeşlik teması işleniyordu. Son bölümünde birileri tarafından tırnak kaşınarak takip edilen “güncel sancı”ya işaret ediliyordu. Cumhurbaşkanı ve eski arkadaşları arasına kara kedi girer mi? Bülent Arınç’la, Hüseyin Çelik’le, başka isimlerle ve tabii 10. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile.
Arınç’ın CNN Türk’teki programda söyledikleriyle daha da ısınan ortam.
Şöyle yazdım 4 Şubat’taki yazımda:
“Siyaset alanı zor bir alan. Orada kardeşlikler çok daha çetin bir sınava tabi oluyor. Bu, İslam’ın ilk dönemlerinden beri böyle olmuş. O dönemlerdeki ayrışmaları - savruluşları okumaya insanın kalbi dayanmıyor. “En iyisi, diyoruz, yorumlamayalım, onlara yönelik muhabbette kalplerimizi korumaya çalışalım.”
Gelelim zamanımıza.
Şu sıralar pek çok insanın öndeki simalarla ilgili böyle bir duygu taşıdığını sanıyorum. Her biri yıllar içinde büyük mücadeleler vermiş insanlar... Hangisine kıyacaksınız ki? Hangisine taraftar olsanız, diğerinin hukukunu bir ölçüde ihlal etme riski var.”
Sonra Arınç’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sımsıcak muhabbet dolu şu sözlerini aldım yazıya:
“Siz benim rahmetli annemin beşinci oğluydunuz. Evlatlarım rahmetli Mehmet Fatih, Ayşenur ve Mücahid’in Tayyip amcasıydınız. Bütün ağabeylerim sizi benden çok daha fazla severdi........ Sizin sağlığınıza, ailece mutluluğunuza duacıyız. Ve ülkemiz için bugüne kadar güçlü bir lider olarak yaptığınız mükemmel hizmetler için de teşekkür ederiz.”
Ve şöyle bitti o yazı:
“Annenin beşinci oğlu. Çocukların amcası. Ağabeylerin en çok sevdiği... Yani kardeş.
Evet kardeş.
Şimdi Tayyip Bey’le Bülent Bey’in, bir de Abdullah Bey’in, bir de Ahmet Bey’in şöyle kameraların önünde, adeta şeytan çatlatırcasına, birbirinde kayboluyormuş gibi kucaklaşmasını öyle istiyorum ki...”
5 Şubat tarihinde Serdar Turgut, Habertürk’te benim heyecanımı paylaşan “O kucaklaşmanın görüntüsü bile Türkiye’yi kurtarmaya yeter” başlıklı bir yazı yazdı. O yazıdan şu satırları paylaşayım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Bülent Arınç’ın, Ahmet Davutoğlu’nun ve Abdullah Gül’ün sarayda bir arada oturup konuşmaları ve sonunda bir kucaklaşma görüntüsü vermelerinden bahsediyorum.
Entelektüel tavrına ve kamusal alandaki yaklaşımlarına saygı duyduğum Ahmet Taşgetiren’in dün Star Gazetesi’ndeki yazısının sonunda ifade ettiği bir arzuydu bu.
Ahmet Bey’e yüzde yüz katılıyorum, bu arzusunu paylaşıyorum ve hatta bu arzunun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için onunla kol kola girip çağrılar yapmaya da hazırım.
Çünkü Türkiye’nin bu kucaklaşmaya ihtiyacı var.
Çok fazla sorunumuz var.
Ne kadar ağır olurlarsa olsunlar bu sorunlar hâlâ daha çözülemeyecek düzeyde değiller.
Sadece morale ihtiyacımız var.
.....
Şu anda muhalefetin ve iktidarın çözümler için kucaklaşma ihtimali yok.
Bu durumda olabilecek en büyük felaket, iktidarın kendi içinde de bölünmüşlük görüntüsü vermeye başlamasıdır.
Türkiye’nin zirvedeki birlik görüntüsünün vereceği moralle arkasında durmasını gerektiren bir girişim bu.
Sarayda Cumhurbaşkanı’nın himayesinde gerçekleşecek bir kucaklaşma olduğu takdirde tüm Türkiye’nin minnettar olacağına emin olunsun.”
Önceki akşam ilk kucaklaşma gerçekleşti. Halef- Selef Cumhurbaşkanları ve kadim dava arkadaşları Erdoğan ve Gül arasında. “Oh be!” demek geliyor içimden. 3 saatlik bir buluşma bu. Bu buluşma haberinin, muhtevası ne olursa olsun, hayra yorulacağına ve çok çok geniş toplum zemininde sevinç uyandıracağına inanıyorum. En çok üzülenler şimdiden taraftarlığa soyunup onu-bunu biçme coşkusuna kapılanlar olacaktır. Bence onlar da yüreklerini bir gözden geçirmeliler.
Bu ekip birlikte yürüyerek çok şey yaptı. Ayrılışlar kimseye hayır getirmez. Daha yürünecek çok yol var, ayrılık olacaksa bile gönül ayrılığı olmamalı. Devam efendim, kucaklaşmaya devam.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025