Ahmet TAŞGETİREN
Kılıçdaroğlu’nun “Kan”ı...“Başkanlığı kan dökülmeden getiremezsiniz.” Söz bu.
CHP lideri bu sözü Merhum Erbakan’ın “Kanlı mı olacak kansız mı?” sözü ile bağlantı kurarak izah edemez.
Bir kere o söz de o gün, algı operasyonuna kurban edilmiştir. O söz özetle şöyle bir anlam içeriyordu:
-Çok partili hayata geçildi, Menderes iktidara geldi, ona on yıl dayanabildiniz. Onun ve iki bakanının kanını döktünüz. Bugün de içinizden birileri millet iradesine karşı kan dökme heveslisi. Ama yapamayacaksınız. Kan dökseniz de dökmeseniz de milletin iradesi hakim olacak!
Evet, Kılıçdaroğlu bugünkü “kan”ı bu söze bağlayarak izah edemez.
Bir kere o söz tasarlanarak söylenmiştir, öyle bir söz gelişigüzel söylenemez. “Çıktı bir kere ağzımızdan” gibi bir savunma, Ana muhalefet liderinin ağzına hakim olamadığı gibi
bir durumu ortaya çıkarır ki, o da abesle
iştigal demektir.
“Kan”ı Cumhurbaşkanı’nın ve Ak Parti’nin dökmeyeceği açık. Yapılan veya yapılacak olan muhtemelen şu: Başkanlık sistemi ile ilgili Anayasa değişikliği Meclis’e gelecek, orada “bir şekilde” MHP’nin desteği alınacak, Meclis’ten 330 üzeri bir sayı ile geçecek, sonra halk oyuna sunulacak. Oradan da onay alınırsa yürürlüğe girecek.
Bu sürecin hiçbir safhasında “Kan” yok!
Ya da Kılıçdaroğlu’na soralım: Neresinde “Kan” var bu sürecin?
Başkanlık böyle bir süreçle gelirse neresinden “Kan” çıkacak?
Meclis’te 330’un bulunmasını önlersiniz, MHP’yi değiştirirsiniz, Bahçeli’yi değiştirirsiniz, Ak Parti’de çözülme gerçekleştirirsiniz vs... Yapabilirseniz bunların her birinin siyaset içinde anlaşılabilirliği var. Bunlarda da “Kan” yok. Yapın, başarın, tamam.
Kan nereden çıkıyor kan?
Kamera tabancayı gösteriyorsa o bir şekilde patlar, denir ya. Senaryo onu gerektirir.
Siyasette, hele “Kanlı süreçler”e tanık olunan Türkiye’de “Kan”dan bahsetmeyeceksiniz.
Bahsedince de neden kan ile oynadığınızı izah edeceksiniz.
Bence iş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun sürdüregeldiği “olağan” polemikler safhasında kalmamalı. O onu suçladı, öteki ondan daha ağırını söyledi, biz de seyrettik, boyutunda bir iş değil bu.
Adam resmen “Kan” diyor!
Nerede kan?
CHP grubunun ve tabanının kanın nerede olduğuna dair bir cevabı, kendilerini tatmin eden bir izahı var mı?
Olay, durup dururken gerçekleşen bir “Kan yumurtlaması” mı, yoksa hesabı kitabı yapılmış, bir yerlerde böyle bir oluşuma işaret eden bir “tehdit” işareti mi?
Doğrusunu isterseniz ben, Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir karanlık odakta
“Kan üretimi” yapabileceğine ihtimal
vermiyorum.
Ancak bu iş öyle, “ihtimal vermiyorum” diyerek geçiştirilecek bir iş de değil. Ortada bir tehdidin bulunduğu açık.
“Başkanlık istiyorsan kanı gündeme
almalısın” deniyor resmen.
Yani Kılıçdaroğlu “Kan dökecek
merkez”i biliyor diye düşünüyorsunuz ister istemez.
Ne bileyim ben, ister Cumhurbaşkanı çağırsın sorsun kendisine, ister Meclis
Başkanı:
-Nerede bu kanlı merkez sayın Kılıçdaroğlu?
Bence kürsülerden cevaplaşmak yerine, çok basit bir şey yapılmalı.
Çağırılmalı ve sorulmalı
-Ne demek istediniz “kan”lı söylem ile?
Kanaatimce önce çarkedilecek, “Ben öyle demek istemedim”e sığınılacak, sonra da üstü örtülmeye çalışılacaktır. Belki “Ben öylesine korkutmak istedim, kanı hatırlatınca tırsacaklarını düşündüm” gibi bir söz de söyleyecektir.
Şimdi “Sözümün arkasındayım” diye efelenen bir profil var karşımızda. Hangi sözün arkasındasınız bayım? Nasıl kan dökülecek bir söylesenize? Yoksa karanlık odaklarda darbe tarihini belirlediniz de sır gibi saklıyor musunuz?
Kabul edin ki, kötü bir oyun oynadınız. Bu “Kan”lı söz, sadece CHP’nin geçmişte izleri bulunan “kanlı siyaset dizaynlar”ını hatırlattı. Eğer oralara atıfta bulunuyorsanız, vazgeçin bayım. Ham hayaller peşinde koşmayın. Kan bugün sadece sizin ayağınıza dolanacaktır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Kutup başı”
17.07.2025 - Türk – Kürt – Arap söylemi
13.07.2025 - Kürtlere “çöplük” diye bakan bir adam
11.07.2025 - Sonraki Kürt siyaseti
9.07.2025 - Siyaset ırmağı kirlenirken…
29.06.2025 - AKP ahlâkî üstünlük mü kazandı?
10.06.2025 - Demokrasinin kırılganlığı- Bu defa AKP uygulamaları
5.06.2025 - “Yaparsa Bahçeli yapar”
22.05.2025 - Trump’ı çok bekledik değil mi?
18.05.2025 - PKK’nın iktidardan Öcalan beklentisi
13.05.2025
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
faruk tuncay
A. Gül Pratik adamdır. Sizin ekibi gireceğiniz delikten kurtarma çabasının nafile olduğunu bilir. Kendi siyasal geleceğini düşünür. Boşuna umutlanıyorsunuz. Size angaje olmaz. Konuşmayı Harbiyede yapması bile hangi safı seçtiğinin işareti.