Ahmet TAŞGETİREN
İstanbul’un bir ilçesinde İnsan ve Medeniyet Hareketi şubesinin daveti üzerine ‘Yüzyılın Muhasebesi’ konulu bir konferans için yol alıyoruz. Araçta bir İmam Hatip Ortaokulu Müdürü de bize eşlik ediyor.
Okul, eğitim üzerinden sohbet başlıyor. Sohbet yerine varıncaya kadar sorularım üzerine Müdür Bey’in okul hakkında verdiği bilgiler şunlar:
“1400 öğrenci mevcudu. 50 kişilik sınıflar. Toplam 29 öğretmen. İdareciler ve normalde derse girmeyen rehberlik hocaları çıktığında 19 kadrolu öğretmen kalıyor. Tabii ki bu sayı, 1400 öğrencinin ders saatlerini karşılamaya yetmiyor. Boşluk ücretli öğretmenlerle dolduruluyor. Ücretli öğretmenler de haftada en çok 30 saat derse giriyorlar. 30 saat dersin karşılığı olarak ellerine 1.600 lira geçiyor. Aynı okulda aynı ölçüde derse giren kadrolu öğretmenlerle ücretli öğretmenler arasında aşağı yukarı üç kat fark var. Burada bitmeyen bir duygu fırtınası oluşuyor. Artı, ücretli öğretmen sürekli iş arayışı içinde oluyor. İdareciler bu duygu fırtınasını yönetmek ve bu öğretmenden eğitim hizmeti almak durumundalar.”
Bakın şu bir paragraflık metin içinde eğitim adına kaç problem maddesi ortaya çıkıyor:
- Sınıf mevcudunun yoğunluğu. (Anadolu’da 35 kişilik, hatta bazan daha az mevcutlu sınıflarda eğitim yapıldığını biliyorum.)
- Öğretmen yetersizliği.
- Ücretli öğretmenlerin yaşadığı şartlardaki anormallik.
- Ve bu öğretmenden eğitim hizmeti almak gibi bir sıkıntı.
***
Öncelikle şunu ifade edeyim ki, Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz beyin kendi uhdesindeki eğitim kurumlarında her şeyin daha iyi olması için sergilediği gayretleri biliyorum. İmam Hatiplere yoğun yönelişin getirdiği problemler var, proje okulu olmayan İmam Hatiplerde bu problemler çok daha yoğun yaşanıyor. Aşmak için çaba sarfettiğine eminim.
Ama...
Eğitim konusuna, bütün yazarlık hayatında da konferanslarında da büyük önem veren bir insanım. “Türkiye’nin geleceğini inşa” meselesi olarak gördüm eğitimi. İslam dünyasının en önemli probleminin “insan sermayesinin kalitesi” olduğunu da ifade ederek geliyorum. “100 Yılın Muhasebesi” başlığını verdiğim konferansta da Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşına gelirkenki zaaf alanlarının başında “kaht-ı rical-adam kıtlığı” bulunduğunu belirtiyor, Türkiye’nin yüz yıllk yeni yürüyüşünde de en önemli meselesinin “İnsan varlığı”nın kalitesini yükseltmek olduğunu ifade ediyorum.
16 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde eğitim alanında yapılacakları çok önemsedim. Bu, sıkıntılı bir alan oldu. 6 bakan değişti ve sonunda bizzat sayın Cumhurbaşkanı tarafından “Eğitimde başarılı olamadık” sözü söylendi.
Ve 7’nci bakan... Sayın Ziya Selçuk. Talim Terbiye Kurulu Başkanlığından ayrılışı içimde saklı bir soru idi. Süreç içinde onun yolculuğunu takip ettim, konuşmalarının medyaya yansıyan kısımlarını okudum, altını çizdiğim epey cümlesi oldu. Sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne göre tanzim edilen ilk bakanlar kurulunda onun bakanlığı sürpriz oldu.
Başından beri izliyorum. Ben bu işte toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir liderliğe ihtiyaç olduğunu yazmıştım daha önce. Ülkenin bir tek çocuğunu gözden çıkarmayan, bütün çocuklara kendi çocuğundan daha özenli bir emanet duygusu ile bakan bir kişilik. Sayın bakan tam o profile oturuyor. Öğretmen, öğrenci, veli... Eğitimin bütün paydaşları ile siyasi konumundan bağımsız, komplekssiz ilişki kuran, tabiiliğini kaybetmeyen bir devlet adamı.
Şimdi böyle bir insan Türkiye’nin insan kaynağını yarınlara hazırlamak gibi bir yükü sırtına almış bulunuyor. Böyle bir misyon, anne karnındaki ceninden bütün eğitim kademelerini bitirip, ülkenin taşıyıcı unsuru haline gelinceye kadar tüm insan varlığını emanet gibi görmek durumunda. Ben sayın bakanda o “Dert insanı” niteliğini görüyorum.
***
Ama....
Gecikmiş işler var.
Dünya ile aramızda açılmış mesafeler var.
Diyelim bir sınıfta 50 kişi olmak var.
Öğretmen azlığını ücretli öğretmenle kapatmak, ücretli öğretmeni de köle ücreti ile istihdam etmek var.
Eminim sayın bakan da, 50 kişilik sınıfta okuyan öğrencinin ya da bir ücretli öğretmenin yürek sızısını yüreğinde hissediyordur.
Gecikmiş işleri yapmak, açılmış mesafeleri kapatmak ve bu arada insan zayiatına izin vermemek. 18 milyon çocukta-gençte, bir saat kaybetsek 18 milyon saatlik bir kayıp gerçekleşiyor.
Ben derim, bu işte biraz “Can havliyle” gayret etmek gerekiyor.
2023 Eğitim Vizyonu metnini okudum. Orada o ruh var. Başlıbaşına, vurgulanan akıl-kalb birlikteliği bu topraklara özgü bir çağdaş misyonu ifade ediyor.
Ne diyelim. Allah yol açıklığı versin. Yeni bir “Yüzyıl muhasebesi”nde çok başka yerlerde olmak lazım.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025