Ahmet TAŞGETİREN
Üçüncü sayfa haberleri” denir medya dilinde. Emniyet, Adliye haberleridir. 50 yıllık basın hayatımda o haberlerin gittikçe daha okunamaz hale geldiğini gördüm. Okunamaz, yani yürek kaldırmaz, yani olabilmesine şaşkınlıkla bakılan, kimi zaman tiksinti uyandıran haberler. Cinayetin en hunharcası, tecavüzün en iğrenci, yaş, cins tanımadan yapılanı… Hani katilin de durduğu yer olur, gelinen noktada katilin, tecavüzcünün çirkefleşmesi var.
O programlar… Hani şu evden kaçmalar, evli adamların tuzağına düşmeler, aynı anda birkaç kadınla birlikte olmalar, evlilik dışı doğan çocuklar, her şeye razı olmalar, DNA incelemeleri ile ortaya çıkan babalıklar, sokağa bırakılan çocuklar, hepsi ve daha fazlası ile bir toplum kesitinin ekran halleri…
Ne kötü programlar, elbette. Ama “Programlar mı kötü, oraya yansıyan toplum manzarası mı?” sorusunu sorduran programlar. Bunlar, eskinin ifadesiyle Yeşilçam muhitinin maceraları değil ne yazık ki… Orada olup bitseydi, gene de lokalize bir fesat denir geçilirdi. Bunlar, ne yazık ki “mahalle”den manzaralar. “Sokaklarımız”dan… “Bir kesit” yansıyor toplum hayatından bu programlara.. Ne dersiniz, bunlar dindar camiayı ilgilendiriyor mu?
Mesela kaç İlahiyat Fakültesi var Türkiye’de, kaç İslami İlimler Fakültesi ve Diyanet’in kaç bin din görevlisi var, ne dersiniz, kaç araştırma yapıldı bu programlara yansıyan toplumsal çözülüşlerle ilgili?
Şimdilerde psikiyatri alanına yansıyan vakaların filmleştiği – dizileştiği (Kırmızı Oda, Masumlar Apartmanı, Doğduğun Ev Kaderindir gibi) bir süreç de yaşanıyor. Belli ki problem oluşunca psikiyatrın kapısı çalınıyor: Her hayatta, geçmişi, anı, geleceği ile ilgili müthiş dramlar var. Kadın, erkek, çocuk, yakınlar, uzaklar, kavgalar, ölümler, tecavüzler, aldatmalar, aşklar, boşanmalar… Yani bir dramanın arayıp da bulamayacağı her şey…
Reyting mi, o da ne ki, tavan yapan gerilimler… Bir televizyoncu nasıl görmezden gelir onları? Evlere giriyor yürekleri kaldıracak her şey, bütün dramatik boyutu ile.. Var mı, var toplumda.
Asıl üzerinde durulması gereken konu şu: Biz nereye gidiyoruz? Nereye gittiğimizin farkında mıyız?
Hani zaman zaman “siyasi hesaplaşma” zemininde dile geliyor ya, “Bu iktidar döneminde muhafazakarlaşma arttı” ya da “Bu iktidar döneminde insanlar – gençler daha yoğun inanç problemleri yaşamaya başladı” gibisinden… Hangisi doğru?
Bu programlar, bu “üçüncü sayfa haberleri”, bu dizilerdeki hayatlar eğer gerçekse, herkes için alarm vermeli olan bitenler.
Neden?
Çünkü dokunur size bir yönüyle bunlar… Siz veya oğlunuz, kızınız, evlilikler, aşklar her ne ise çamurun içinden geçerler. Ateş yansır ocaklarınıza. Ben “Kozalak yangını” derim buna. Bir ara “Çocuklarımız için çağrı” başlığı altında bir sinevizyon metnini kaleme almıştım. Orada “Çocuklarımız cam kırıkları üzerinden geçiyor” demiştim. Siz bataklık deyin, siz çamur deryası deyin, siz mayınlı alan deyin… Sadece çocuklar değil üstelik, bakın o dizilere, haberlere, programlara aslında parça parça tüm toplum çekiliyor çamurlu alana, ya da bataklığa.
Milli Eğitim… Gençlik… Kadın ve Aile… Kültür…
Bunlar devletin toplumsal alana iyilik taşıması gereken etki güçleri… Bu programlara yansıyan toplum manzarasına baktığında acaba “Devlet” ne düşünüyor? Devlet ne yapıyor ya da yapmıyor da bunlar oluyor? Var mı yok mu bu akışta Devlet adına sorumluluk üstlenen kurumların payı?
Medya… Topluma bir şekilde mesaj taşıyan tüm yapılar.
Bir sorumluluk duyuyor musunuz toplumun gideceği istikamet konusunda? “Medya ne yapabilir bir çocuğun uyuşturucu batağına düşmemesi için, bir genç kızın kadın ticaretine malzeme olmaması için, bir kadının şiddet görmemesi, bir ailenin dağılmaması için, çocuğun bile çocuğa (ergen şiddeti) şiddet uyguladığı bir şiddet sarmalının hakim olmaması için…” gibi bir soru gündeminize geldi mi?
Bu üçüncü sayfa haberleri her gün biraz daha okunamaz, bu programlar yüreğinizi kaldırıyorsa, bu her türlü çarpıklığı içeren diziler seyredilemez hale geliyorsa, hemen yanı başımızdaki bir çürümeye, kokuşmaya bakamaz hale geliyoruz demektir. Sadece bu, alarm olarak kafidir, derim ben.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025