Ahmet TAŞGETİREN
Elinde adalet terazisini tutanların gözlerini bağlamışlar. Yargıladığı insanın kimliğini görmesinler diye.
Elinde güç olanların gücü sınırlanır. Hayvansa bağlarsınız, insansa kurallar koyarsınız.
Allah insana akıl vermiş, ama aklı sınırlayan kurallar belirlemiş. “Öldürmeyeceksin, çalmayacaksın…”
Öldürür, çalar insan çünkü, üstelik aklı ile kurgulayarak yapar bunu. Albert Camus, 20’inci yüzyılı “Teammüden işlenmiş cinayetler yüzyılı” diye tanımlar. Akıl – havsala almaz insanın işlediği kitlesel cinayetlerin tasarlanmışlığı karşısında.
Hazreti Peygamber savaşa gönderdiği komutanı “Kadınlara dokunma, çocuklara dokunma, yaşlılara dokunma, kiliselerinde – havralarında ibadetle meşgul olanlara dokunma, ağaçları kesme, yakma” diye uyarır. Çünkü savaş makinasına sınır getirilmezse insanın işlemeyeceği cinayet yoktur.
Uzakdoğu savaş teknikleri öğretilenlere bu tekniklerin gelişi güzel kullanılamayacağı, herhangi bir kavga durumunda karşıdakine kendisinin bu teknikleri bildiğini hatırlatması gerektiği öğretilir. İşin ahlakı budur.
Kimi polisiye filmlerde görülür, polis türlü pisliklere karışmış, bazen en yakın arkadaşını öldürmüş bir kişiyi yakalar, elinde silah vardır, içinde kaynayan öfke “öldür onu” der, ama öteden gelen bir ses onu uyarır, “Bırak yargılansın.”
“İhkak-ı hak” yani bir hakkın “Hak sahibi” olduğunu düşünen kişi tarafından elde edilmesi bütün hukuk sistemlerinde yasaklanmıştır. Çünkü onun “Gücü güce yetene” gibi bir kaosa dönüşme riski vardır.
Eline siyasi iktidarı geçirenlerin sınırlanması da o gücün bir “Canavar”a dönüşmesini önlemek içindir.
Halife Ömer’le ilgili rivayeti hatırlayalım: Sefahat alemi yapıldığını düşündüğü bir eve duvardan girerek baskın yapıyor Halife. Adamı suçlayacak oluyor. Adam cevap veriyor: Ben içki içtimse bir suç işledim, ama sen üç suç işledin. Bir, Allah evlere kapıdan girin, diyor, sen duvardan girdin. Allah gizli işleri araştırmayın diyor, sen bunu ihlal ettin, üç, evlerin masuniyetini ihlal ettin.
“Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” geleneği bunun için girmiş kültürümüze. Gücü kullanırken Allah’ın sana karşı kullanacağı gücü düşün demektir bu.
İktidardaki arkadaşlarımız sıkıntılı. Dün, hep birlikte mağduru olduğumuz tüm güç alanları ellerinde. Ve onu düzgün kullanmamakla suçlanıyorlar. Üstelik “Biz bu değildik, siz bu değilsiniz, bir misyonunuz vardı, o misyonu yiyip bitiriyorsunuz” gibi “içerden” sesler geliyor.
Suçlamalardan etkilenenler var, savunmaya geçiyorlar, ellerinde kir varsa çaresiz oldukları için olduğunu söylüyorlar, aslında öyle olmadıklarını, şartların kendilerini buna mecbur ettiğini, bir vakitte reform vs yaparak bu işleri düzelteceklerini söylüyorlar.
Bunun yanında güç kullanımını yetersiz görenler var, eleştirileri boğmak için yeni güç kullanımları gerekli diyenler var, her türlü güç kullanımına gerekçe üretenler var, güç kullanımını mağdurların sesini boğarak sürdürmeye çalışanlar var…
Yargı, Yasama, Yürütme, güvenlik güçleri, istihbarat, medya, sermaye, elhasıl tüm güç alanları sınırsız güç kullanımı psikolojisine göre dizayn ediliyor.
Buna “Güç zehirlenmesi” dendiğini herkes biliyor.
Sıkıntı şurada ki, bu görülüyor, not ediliyor, itiraz ediliyor ve günden güne gücün asıl dayanağı olan halka yabancılaşma gerçekleşiyor. Daha da önemlisi böyle güç kullanımını -ki ona zulüm deniyor- Allah sevmiyor. Hoş, 12 Eylül döneminde bazı cezaevlerinde ya da işkencehaneye dönüşen nezarethanelerde “Burada Allah yok” denilmesine de tanık oldu bu ülke.
Böyle bir güç zehirlenmesini kısa süre önce kimin yaşadığını ve o zulmün, mağdurlarının acıları yanında, bizzat zulmü icra edenler ve ona ses çıkarmayanlar, dava için(!) meşrulaştıranlar açısından nelere mal olduğunu herkes biliyor.
Aslında sıkıntı duymak iyidir. İnsanda yeniden asli kodlara dönme ümidini saklı tutar. “Çukur”un jargonunca söylersek “Sıkıntı yoksa sıkıntı vardır.”
Güç zehirlenmesine alışmak, onu normalleştirmek, başkasını artık hatırlamamak, daha çoğunu daha çoğunu istemek kötüdür.
Bir de başkasının üzerinden güç kullananlar var. Sırtını falancaya dayayarak, onun gölgesi altında, onun adına hareket ediyormuş gibi…Hani bir ara “racon kesenler”den söz edilmişti ya… Aslında racon kesme işi değildir devlet işi… Belki her şeyden önce onun anlaşılması gerekiyor. O lügat başka yerlerin lügatidir çünkü.
KUTLUYORUM
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Emin Saraç Hoca’nın cenazesine katıldığı için sosyal mesafe kuralına uyulmaması gerekçesiyle eleştiriliyordu. Kendisine bu soruldu, cevabı çok net bir özür beyanı oldu. Şöyle dedi:
“Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkabileceği bir görüntünün olabileceğini öngörmedim. Öngörmem gerekiyor muydu? Evet gerekiyordu. Bu benim kusurum. Vatandaşımızdan bu anlamda özür diliyorum” Ne denir? Helal olsun. İşte devlet adamı tavrı budur. Yürekten kutluyorum.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025