Akif BEKİ
'En karanlık günler geride kaldı' cümlesini, ‘bin yıl sürecekti ama üç-beş yılda bitti, askeri vesayet sizlere ömür, mevtayı kimse diriltemez artık’ diyenlerden duysanız, altında hinlik aramazsınız.
Ama vesayetin henüz bitmediğini, tehlikenin sinsice sürdüğünü, hortlamak için alttan alta fırsat kolladığını telkin edip duran biri söylüyorsa, ‘bir dakika, bu işte bir iş var’ demez misiniz?
Postmodern darbenin üzerinden 20 küsur yıl geçti. Yıldönümünde hala ‘28 Şubat melaneti ölmedi yarı canlı yaşıyor mu, yaşamıyor mu’ sorusuna cevap aramakla kalsak hadi neyse de...‘Bugünler o günlerden iyi mi, daha mı kötü’ kıyaslamalarına meydan verecek yöntem ve propagandalarla atbaşı gidiyor bir de.
Vesayetçi kafanın utanç manşetlerini hatırlatarak bugünün ayıplı manşetlerini mazur gösterip haklılaştırmaya çalışmak, can sıkıcı değil mi?
Bir ayıpla başka bir ayıp kapatılabilirmiş gibi...
Kötünün iyisi iyiymiş, az kötüyle yetinmek zorundaymışız, kötülük içermeyen daha iyi bir seçenek mümkün değilmiş gibi...
‘En kara günler geride kaldı’ lafı, kimi ağızlardan döküldüğünde işte böyle bir teklif saklıyor altında. Ehven-i şer yani iki şerden daha hafif olanını seçme teklifi.
‘İki şer arasında seçim yapmaktan başka bir şansımız neden yok, şersiz şirretsiz gazeteciliğin canı mı çıktı’ sorusu, tepede asılı durmuyormuş gibi...
‘En korkunç günler geçti’ derken, bugünkü manşetlerin o günkülerin korkunçluğuyla kıyaslanamayacağı ima ediliyor.
Cümlenin muradı açık, anlatılmak istenen belli. Amaç bugünkü eleştirileri ve rahatsızlıkları, kendini düzeltmeden bertaraf etmek. ‘Beterin beteri var’ mantığı, beterlerden daha hafif olanını doğru ve haklı kılarmış gibi...
Rahmetli Demirel’in sözüdür, “Dünkü güneşte bugünün çamaşırları kurutulmaz” oysa.
Dünün yanlışları, bugünün yanlışlarını doğru yapmıyor, yıkayarak aklayıp paklamıyor.
Siyasete antidemokratik müdahalelere çanak tutmuştu o günkü kartel manşetleri. Baskı ve dayatmalarla toplumu cendereye alma, hizaya getirme projesinin yüklenicisi, taşeronuydu baskın medya. Vesayetin yalan rüzgarlarını estirerek, kara propagandalarla terörize ederek siyaset ve toplum mühendisliğine su taşımıştı. Vesayet rejimine boyun eğmeyen gazeteciler de rezil psikolojik harp saldırılarına hedef olmuştu. Ve kendi arkadaşlarına karşı hazırlanan andıç skandallarına bile alet olmaktan sıkılmamıştı yüz karası manşetler.
Başörtüsü yasağıyla mücadele, düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesiyle kol kola yürüyordu. Dünyadan destek ve dayanışma aramayı ülkesini dış güç gavuruna şikayet, karalamak ve kötülemek olarak sunan bir medya yine vardı.
“Ya sev ya terk et” sloganları, gazete ve TV’lerde yine pompalanıyordu.
Fakat Batı demokrasilerinden alınan sıkı destek olmasa, vesayet ne geriletilebilir ne de yenilebilirdi.
Mağdurlarla insan hakları aktivistleri vatana ihanet suçlamalarına aldırsaydı... İhlalleri, kötüleşmeleri, hukuksuzluk ve yasakları ‘iç meselemiz, devletimiz ne yapsa hakkıdır, sever de döver de’ deyip dünya gündemine taşımasaydı...Dışarıdan taraftar toplanamaz ve 28 Şubat direnişi başarıya ulaşamazdı.
O günün hakim medya zihniyetine rağmen, manşetlerle çarpışa çarpışa kazanıldı özgürlük mücadelesi.
Türkiye, 20 yıl aradan sonra hala o manşetleri göze sokarak bugünkülere razı edilmekten daha iyisini hak etmiyor mu peki?
Ayıp değil mi ‘biz gidersek öcü geri gelir, siz bilirsiniz’ tehdidiyle korkutarak topluma gözdağı vermek? İki kötü arasında tercihe zorlamanın mazereti mi olur?
‘En kötü günler geride kaldı’ysa o öcünün çoktan gömülmüş ve cehennemi boylamış olması gerekmiyor mu?
Niye hesabı sorulmuş dünkü medya infazlarıyla bugünkü yargısız infazlar arasında sıkışıyoruz, dünden bugüne ne değişti, var mı haksızlığın inandırıcı bir açıklaması?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025