Akif BEKİ
İktidar; İdlib saldırısı yüzünden ipleri koparmayacağı, Astana masasından kalkmayacağı, Rusya'yla işbirliğini bozmayacağı ve yönünü Batı'ya çevirmeyeceğine dair teminat üstüne teminat veriyor.
En son, MYK toplantısı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de Soçi ve Astana'ya baglılığımızı teyiden bildirdi.
Moskova'nın içini bu kadar rahat tutmak, Ankara'nın müzakere gücünü kırmaz mı, elini zayıflatmaz mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hususta zaten Astana ortağını temin etmişti. Ukrayna'dan dönüş yolunda, masadan öfkeyle kalkmanın zararla oturmaya yol açacağını, ticari çıkar gerekçeleriyle açıklamıştı.
Ve fakat...
ABD ile AB'nin 'al birini vur ötekine' kadar aynı şey, tek millet olduğu vurgusuyla; yüzümüzü Rusya'dan o tarafa dönme seçeneğini tüm zamanlar için toptan elemek şart mıydı?
Astana masasından, anlamını kaybettiği için kalkmaya niyetlenmemizle geri oturmamız bir olmuşken; Ruslara ilave güvence vermeye ne gerek vardı cidden!
Rusya'yla ters düşmeyeceğimize muhatabı en üst düzeyde temin ettikten sonra, yeni bağlılık bildirimlerinde bulunmak sadece bana mı fazla kaçmış görünüyor?
ABD ile araya YPG'nin girmesi ilişkileri zehirlemiş, NATO müttefikiyle bu bozuşma Rusya'ya yakınlaşmayla sonuçlanmıştı.
Şimdi araya Esad'ın saldırısı girdi ya, ola ki masanın dağılabileceği, Türkiye'nin arkadan hançerlenmiş ve ihanete uğramış hissetmesiyle sürecin terse dönebileceği akıllarına gelir diye...'Sakın endişeleri olmasın, akıllarına böyle şey getirmesinler, Türkiye'nin ortaklığa bağlılığından yana içlerini ferah tutsunlar' mesajları yağdırmaktan, Moskova'yı fazla rahatlatmaktan umdukları fayda ne olabilir, çözemiyorum.
Bırakın; biraz da alternatifsiz olmadıklarını, gidecek yeriniz olduğunu düşünsün, sizi kaybetmekten çekinsinler. İlişkide elinizi güçlendirmez mi bu?
Ya, sizden yana rahat olmaları, kuşku duymamaları için söylediklerinizi; gidecek yeriniz yokmuş da mecburmuşsunuz gibi yanlış anlarlarsa! Kötüye kullanmayacaklarının garantisi ne? Ya şımarıp tepenize çıkmaya kalkarlarsa!...
Cumhurbaşkanı, Esad'ın saldırısına Moskova'nın göz yumduğunu söylemişti üstelik.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; Astana ortağımızın yüze gülerken arkada Esad'a yol vererek ikili oynadığını ima etmiş, Esad'a söz geçiremedikleri gibi mazeretleri gerçekçi ve inandırıcı bulmadığını saklamamıştı.
Rusya'nın saldırıdaki rolünü ve sorumluluğunu inkar etmeyip yüzlerine vurmayı sürdürmek, tekrarlarını önlemek için daha doğru bir yol değil miydi?
Türkiye'yi rahatlatmazlarsa ortaklarını ABD'ye kaybedebilecekleri şüphesi taşımaları, çok daha lehimize olmaz mıydı?
Astana'dan ve ortaklıktan, ne olursa olsun Ankara'nın vazgeçmeyeceğinden emin olmanın rahatlığı var şimdi üstlerinde.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, bir yere gitmeyeceğini bilmenin özgüveniyle üste çıkıp Ankara'yı suçluyor bakın.
İdlib'de, teröristlerle diğerlerini ayrıştırma ve silahsızlandırılmış koridor oluşturma taahütlerini yerine getirmedi diye, mutabakatı ihlal sorumluluğunu Ankara'ya atıyorlar.
Geçen hafta Rusya'yı, Soçi ve Astana'ya sadakatini ispata çağıran Ankara'ydı.
Roller değişti bile...
Şimdi Moskova, Ankara'yı Soçi ve Astana'da verdiği sözleri tutmaya, anlaşmaya bağlılığını lafta bırakmayıp fiilen göstermeye davet ediyor.
Beklentiye girme, alacaklı ve talepkar olma hakkını, kendi taraflarına geçmiş görüyorlar.
Neden dersiniz?
Tebessüm ettiren sorularda dün
Öncekileri dikkatinize şöyle getirmiştim:
“Refakatçi gazeteciler, Afrika dönüşü uçakta yine Cumhurbaşkanı’yla bir soru-cevap imkanı yakalamış ve bu fırsatı en mükemmel değerlendirmenin gayreti içine girmişler. Mübalağasız, dün okuduklarım yeni bir zirveye işaret ediyor. Büyük bir sıçrama bu.”
Haftası dolmadı, Ukrayna dönüşü uçakta o rekor da kırıldı, bilesiniz.
‘Tebessüm ettiren’den kastım; cevabı içinde, üstüne diyecek laf bırakmayan sorular.
Şunu kafadan eliyoruz dolayısıyla: “Coronavirüs salgınıyla ilgili tedbirler neler olacak? Sizin virüslere karşı özel bir önleminiz var mı?”
Cevabı tatlı bir tebessüme yol açmakla birlikte, kendisi gayet rormal.
Cumhurbaşkanı, bilhassa Erzurum’dan dut pekmezi ve kendine güvenmeyi salık vermişti.
Zaten Hürriyet’in konuşturduğu uzmanlar da ‘pekmez güç verir, direnci kuvvetlendirir, vücudun sobasıdır’ diyerek bu tavsiyeyi doğrulayıp yandan katılmıştı.
Geçiyoruz yani bunu.
“Siz bir açıklama yaptınız ama başka yerlere çekildi, deprem vergileriyle ilgili” şeklindeki deneme de iyiydi ama dereceye girmez.
Uzun versiyonu da soruldu. Ancak o da evvelce tüketildiğinen eskimişti.
“Elazığ’da kurtarma harekatı yapılırken bile CHP buradan siyaset devşirme gayretine girdi...Siz sadece orada can kurtarmaya odaklandığınız için bu tür siyasi değerlendirmelere girmediniz. Bu tür anlarda bile siyaset devşirilmesine ne söylersiniz” sorusu artık sıradan kalıyor, listeden düşünüz.
Fakat işte şu yaman soru, yeni bir rekordur:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Genel Sekreter Yardımcısı Meltem Şişli’nin İSMEK’teki kadın çalışanlara yönelik sözleri infial yarattı. Beş gündür Türkiye bunu konuştu. Bekar çalışan kadınları itfaiyecilerle tanıştırmak gibi bir teklifte bulundu. Başörtülü çalışan kadınların da ter koktuğu şeklinde ifadeleri oldu. Ekrem İmamoğlu’ndan bir açıklama yoktu. Kendisinin bir inceleme başlattığı duyuruldu ama ‘şunu yaptım bunu yaptım’ diye bir değerlendirmesi olmadı. Siz ne diyorsunuz bu konuda?”
Soru sorulduğunda, İmamoğlu çoktan diyeceğini demiş, yapacağını yapmıştı.
Boş bulunup gösterilen hedefe bindirebilirdi Cumhurbaşkanı. Belki de yanıltıcılığını fark ettiğinden; ‘dengim değil, belediye başkanına cevap vererek muhataplık derecemi düşüremem, beni söyletmeyin en güzelini siz söyleyin’ mealinde bir mukabeleyle yetindi.
Soran arkadaş da fırsatı ziyan etmedi, ‘ben yazımda cevabını verdim’ diyerek burca dikti bayrağını.
Soruların sahipleri bu kez saklanmadı gerçi. Yine de kişiselleşmesin, ismi lazım değil, biz sorulanlara bakalım. En rekabetçi soruda birincilik, sonuncu örneğe gidiyor. Açık ara şampiyondur.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025