Akif BEKİ
Her bağışa yetecek kadar ihtiyaç kalemi yok sanki. Sınırlı sayıda ihtiyaç sahibi var da kapışılamıyor, o yüzden kimin yardım götüreceği üzerine ‘sen mi ben mi’ kavgası yaşanıyor sanırsınız.
Cumhurbaşkanı’nın “Biz bize yeteriz Türkiyem” kampanyasını açmasından sonra su üstüne çıktı üstelik bu çekişme. ‘Biz bize yeteriz’in lafzına da ruhuna da aykırı bir ayrışma değil mi?
İçişleri Bakanlığı, izinsiz başlattıkları gerekçesiyle muhalefetin Ankara ve İstanbul belediyelerine bağış toplama yasağı getirdi, topladıkları banka hesaplarını da dondurttu.
AK Parti siyasi çizgisindeyken 25 yıl boyunca yararlandıkları bağış toplama yetkisi, yönetimleri muhalefete geçince Ankara ve İstanbul belediyelerine çok görüldü birden.
Kanunla açıkça tanınan yetkilerini yeniden yorumladı, reddetti iktidar...
Madem yasaktı, o saate dek mesela Konya belediyesinin bağış duyurularını niye görmedi İçişleri; vatandaş görmeyecek, sormayacak mı? O izinliymiş, bunlar izinsiz olduğu için engellenmiş gibi açıklamaları kim yutar?
Sadece ‘yardım kıskançlığı’yla da açıklanamaz bu ayrımcılık.
Mesele ‘sen yardım götüremezsin millete, ancak ben götürürüm; senin elinden aldırmam, ancak benden alabilirler; senden bilmelerine müsaade etmem, ancak benden bilebilirler’ çekememezliğiyse bir dakika!
Belediye de merkezi hükümet de sadece aracı bu işte, o yardımı veren de alan da milletin kendisi.
Nedir iktidarın Yavaş’la alıp veremediği, İmamoğlu’yla paylaşamadığı?
Millet, vergilerinden kara gün için ayrılmış ihtiyat akçesini bile koyduğu yerde bulamıyor. Sorumsuzca harcandı mı, akıbeti nedir, onu bile bilemiyor üstelik daha.
‘Biz bize yeteriz’ kampanyasında, kamu bankası ve kurumları birinciliği kimseye bırakmıyor bir de! O paralar hükümet bütçesinden çıksa ne değişirdi ki, aynı şey değil mi?
Bütçe zararı yine kendi vergilerinden karşılanacak kurumların bağışlarına mı minnet ettirilecek millet! Ki sıraya girmiş, başa kakar gibi gönüllerinden kopanı açıklıyorlar. Kimin parasını kime bağışlıyorsunuz demezler mi?
Hem kapanan işyerinin kirası var, işverenin vergi borcu SGK harcı, elektrik su faturaları, evde kalan çalışanın aylığı, yevmiyesi, çoluk çocuğunun nafakası...83 milyonun diş kovuğunu doldurana dek...
İktidarın da belediyelerin de yetişemeyeceği kadar çok gidecek yeri var o yardımların.
Sen de yap, o da yapsın, tutan mı var; niye öbürünü engellersin ki!
Ha, hayırda yarışmak değil de iktidarın yapamadığını rakip yapıyor görünmesini önlemekse amaç...Siyaseten daha yanlış bir müdahale biçimi olamazdı?
Daha hızlı, daha dişe dokunur yardım dağıtarak öne geçmek yerine rakibi çalıştırmamak, ayağına çelme takmak, siyasette kendi ayağına sıkmaktır.
Çünkü millet görür bu zorlamayı, ters teper. İstanbul seçimlerinin iptalinde teptiği gibi.
Demokratik rekabet iyidir, partiler hizmette yarışır ve aralarındaki mücadeleden halk kazançlı çıkar. Ama demokratikse rekabet yöntemleri!
Demokratik rekabeti imkansızlaştırmak, yeni bir iktidar çoğunluğu oluşamasın diye siyaset üzerinde tekel şartları kurarak öldürmek sadece antidemokratik bir müdahale değil.
Kitapta ‘demokratik işleyişi tıkamak’ diye geçer. Ama pratikte asıl halkın genel yararına taş koymaktır.
Cezalandırılan rakip değil halktır yani. Affeder mi?
İnfaz indiriminde ne saklanıyor?
Korona tehlikesine karşı cezaevlerindeki aşırı yığılmayı acilen rahatlatmayı amaçlayan düzenleme, Meclis’e sunuldu. AK Parti ve MHP gruplarının ortak teklifi olarak.
Yalnız içeriği, kamuoyuna resmen açıklandığı gibi mi? Tartışılır.
Uyuşturucu, cinsel saldırı, kadına şiddet, kasten öldürme, terör ve örgütlü suçların kapsam dışında tutulduğu söylenmişti.
Prof. Adem Sözüer’le birlikte TCK’nın mimarlarından olan Prof. İzzet Özgenç’in buna itirazı var. ‘Pek de öyle değil’ diyor.
‘Şeytan ayrıntılarda gizlidir’ diye başlayan bir tivitle paylaştı görüşlerini.
Cumhurbaşkanı’nın az bulduğu, yüze kezzap atarak kasten yaralama suçunun cezası bir yandan arttırılırken...Öte yandan, kurban ölmüş olsa bile, bu suçtan dolayı mahkum edildiği cezanın beşte ikisini çeken kişinin tahliye edilmesinin yolu açılıyormuş mesela.
Karışık mı geldi? Kanun teklifi metnindeki teknik ifadesi, çok daha karışık. Onun için ancak İzzet Hoca gibi işin piri, kompedanı otoriteler yakalayabiliyor çelişkileri.
Yine mesela, suç örgütü yöneticiliğinin cezası arttırılırken, insan öldürme ve gasp gibi ağır suçların profesyonelce işlendiği çetelerin yöneticilerinin bir an önce çıkarılmasının da yolu açılıyormuş.
Aklınıza gelir miydi ya da kendiniz okusanız bunu anlar mıydınız aynı metinden?
Hakeza, uyuşturucu suçlarında da böyleymiş. İmal eden, kaçakçılığını yapan, satış ve dağıtımını organize edenlerle kendisi için satın alanlar, bulunduran ve kullananlar ayırt edilmiş. İnfaz indiriminden yararlandırılanı var, yararlandırılmayanı var.
Cinsel suçlarda da suçun niteliğine göre ayrımlar yapılmış.
Bu suçları, her türüyle kategorik olarak dışarda bırakmak gibi bir durum yokmuş velhasıl.
Yaşlı, çocuklu ve hastalarla birlikte 45 bin kişiyi ancak böyle bulabiliyormuş tahliye edileceklerin sayısı.
Açık cezaevlerinden de mecvut 45 bin kişi, 2 aylık ev iznine çıkarılınca 90 bine ulaşıyor toplamı.
300 binden 210 bine düşecek nüfusları. 4 yıl önce 180 binle dolup taşan cezaevleri boşalmış sayılır mı? Bu bir.
İkincisi de istisna suçlarda ayrıma gidildiği niye kelime oyunlarıyla satır aralarına saklanıyor?
Bazılarını kapsıyor bazılarını kapsamıyor dense...Uyuşturucu ve örgütlü cinayet suçlarında gösterilen esnekliğin, eyleminden değil fikrinden ötürü terör ve örgütlü suça sokulan siyasi mahpuslara niye gösterilmediği sorulacak. Sorulamasın diye mi?
Sırf FETÖ davalarında yaşın yanında yanan kurularla Kavala, Altan, Demirtaş ve hapisteki gazeteciler de arada çıkamasın diye mi o sınıftakiler toptan yararlandırılmıyor?
Ayrımcılık yasağını, kanun önünde eşitlik ilkesini hatırlatma hakkı doğmayacak mı böyle yapınca?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025