Cem SANCAR
Aydın olmak her zaman problemli bir durum. Organik olsan bir türlü, hegemonik olsan başka türlü...
Bizim İrlandalıları, ecnebi aydınları zaten biliyoruz. Herhangi bir Batı ülkesinin kolonyal vali şapkası kafalarında. Çizmelerinin kenarında bir at uzvundan örülmüş kırbaçlar!
Şaklattı mı kırbacı, biz türlü tonlardaki zenciler kaçacak yer arıyoruz kendimize. "Cahilsiiin!" diye bağırıyor asabi adamlar.
Suratlarında; bize aşağılık ölümlüler olduğumuzu hatırlatan o hazcı Olympos tanrısı sırıtışı...
"Haddini bil!" diye çenesini öne çıkarıyor. Snop, Dandy veya son yılların sorunlu kelimesiyle entel, turistik bir hadise kendileri.
Çay getiriyoruz, çayı beğenmiyor, buzlu şeyler ikram ediyoruz, bardağı kafamıza atıyor. Bir diktatör...
Öte yandan devlet de aydına hep şüpheyle, vesvese ile yaklaşıyor. Gelenek böyle...
Kurucu Cumhuriyet öyle kurulmuş. Tek parti diktatörlüğü, İttihatçı taassup sürekli bir aydın biçme makinesi olarak çalışmış.
Her medeniyet tasavvuru kendi evlatlarını yemiş yani. Mesela Laik Medeniyet, mesela Nazım Hikmet!
O vaktin Beyaz Türk'ü olarak doğan ve yoksulluğun soğuk yüzüyle tanışmadan büyümüş olan sosyalist ikon...
Nazım'ın dedesi Mehmed Naim Paşa Mersin, Diyarbakır, Halep, Selanik valiliği yapmış bir Mevlevi. Annesi Celile Hanım ressam. Ali Fuat Cebesoy'dan meşhur sosyalist Mehmet Ali Aybar'a kadar birçok seçkin sima akrabası.
Galatasaray'da, Nişantaşı'nda, Moda'da okumuş. O zamanların usulü adabınca subay edilmiş, sınıf tahkimatı yapılmış.
Vala Nurettin'in kelimeleriyle, Tasavvuf şiirleriyle başlamış ve işgal sırasında milliyetçi şiirlere, sonraki eserlerinde hissedilecek olan meydanlarda kitlelere doğru söylenecek şiirlere yönelmiş.
Çocuk çetelerine karışarak işgalci devletlerin bayraklarını yırtma olayından çıkmış, politik bir şair olmuş.
1921'de Anadolu ya geçmiş. İnebolu'da zamanın en sıkı sol hareketinden, Spartaküsler'den sosyalizm öğrenmiş. Ankara'daki günleri onu anti Kemalist yapmaya yetmiş. Mustafa Kemal'in tek adamlığı, Mustafa Suphi ve 15 arkadaşının Karadeniz'de öldürülmesi, hele maarif vekilinin genç şaire, milli şef için "methiye" ısmarlaması sinirini tepesine çıkartmış.
O, Mevlevi genetiğinin de etkisiyle, daima "göründüğü gibi olmaya" adanmış bir adam. Rusya'ya geçip komünist olan Nazım, ideal saydığı yolda ölümüne yürümüştü. Yürümüştü ama daha sonra "Suyu Arayan Adam"da arkadaşı Şevket Süreyya Aydemir'in dediği gibi, su bulunmuş fakat yol kaybedilmişti!
TKP üyeliği hep sıkıntılı olan Hikmet, Kemalci Cumhuriyet tarafından 11 kere yargılanmış, hapishaneler mekânı olmuş, hayatı polis takibinde geçmişti...
TKP ile arasının bozulması onu yolundan çevirmedi fakat! Diğer yandan Milli Şef'in düşmanlarını imha edene kadar halka nispi bir demokrasi sözü verip kendisini güvende hissettiği anda diktatoryayı ilan ettiğini de görmüştü.
Kemalistlere karşı mücadele etmek gericileri desteklemek manasına geleceği için; bu noktada durmak gerekiyordu fikrine göre lakin!
Ancak, Osmanlı'yı bitiren 1. Dünya Savaşının köklerinden savurduğu ozan bugünü önceleyen mühim sezgilere de sahipti.
Hür Adam gazetesinde yayınlanan "Keşkül ü Fukara tatlısı ve Halk Fırkası" başlıklı makalesinde şöyle yazar:
"Bu fırkanın ismiyle cismi arasında hiçbir münasebet yoktur. Bademle, Hindistan ceviziyle, şamfıstığıyla, sütle, şekerle yapılan Keşkül ü Fukara tatlısı ne kadar fakirin keşkülüne benziyorsa Halk Fırkası da işte o kadar halkın fırkasıdır..."
İktidarlı komünistler tarafında ötelenen, Rusya'ya kaçtığında yine polisçe izlenen, giriştiği her iyileştirici atılım tersyüz edilen, doğal olarak kullanışlı bir duruma düşürülen Nazım, herkesin bildiği Stalin cinayetleri Kruşçev tarafından resmi olarak açıklandığında büyük bir bunalıma girmiş, belki de aynadaki çehresini beğenmemişti.
O kadarı bilinmez ama bir şiirinde şöyle seslenir:
"Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz kanlı."
Çağının fırtınalarında elinde dizelerinden başka bir şeyi kalmayan Nazım, baskıcı devlet kapitalizmi karşısında susmuş, bir yerde kendi fikriyatının hüsranda "sol abidesi" olaraktan cazip bir heykel gibi durmayı seçmiştir.
Aristokrat bir Müslüman olarak doğup, dünyadan vicdanı sızlayan bir serdengeçti kimliğiyle geçen Nazım Hikmet Ran, romantik bir idealist, büyük bir şairdir. Fakat sukut u hayale uğramış, hayal kırıklığında bir aydındır aynı zamanda!
Çünkü Türk aydınının makûs tarihi budur.
Çünkü her çağın insanına, kendi çağı zor gelir...
* Bu yazı, Ömer Lekesiz'in Şule Yayınları'ndan yeni çıkan Sanat ve... kitabındaki Nazım Hikmet makalesi üstüne bina edildi.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kültür müteahhitleri
25.04.2021 - Kendini bil kendini, at o sırtındakini
13.09.2020 - Benzersiz bir modernleşme
7.09.2020 - Eda Naz’ı ararken
30.08.2020 - Geç ergenler, görkemli hüsranlar
23.08.2020 - Eşeğin kuyruğuna kanat takmak
16.08.2020 - Kadın, erkeğin vatanıydı aslında
27.07.2020 - HER DEM İNSAN
21.07.2020 - Hoca Nasreddin ve fil meselesi
15.12.2019 - Metrobüs, kitap ve Hindistan
18.11.2019
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
Kerim vergi
tarihbilgisi olmadaan kinle konusma hazırlansada boyle olur. Zira kin yanlisin anasidir